Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
minicik, sözlük

Minicik Sözlük (N)

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Minicik Sözlük (N)



N

nâ: olumsuz yapan ön ek

naarât: naralar, gürlemeler

naat: Peygamberimizi övmek için yazılan şiir

nabız: atardamarın vuruşu

nâbit: yerden biten

nâbüdü: biz ibadet ederiz

nâcî: kurtulan

nâçiz: değersiz

nâdân: cahil, haddini bilmez

nâdide: az bulunur, değerli

nâdim: pişman

nâdir: az bulunan

nâdirât: az bulunanlar

nâdire: nadir olan

nâdiren: nadir olarak

nâehil: işin adamı olmayan

nafaka: geçim için gereken para

nâfık: geçer akçe

nâfî: faydalı

nâfia: faydalı olan

nâfile: isteğe bağlı ibadet, boş

nâfiz: nüfuz eden, içe işleyen

nâgâh: birdenbire

nâğamât: nağmeler, ezgiler

nâğme: ezgi

nâhak: haksız

nahîf: cılız

nahîfe: cılız olan

nahiv: dilbilgisinin konusu cümle olan kısmı

nâhiye: belde

nahl: balarısı

nahnü: biz

nâhoş: hoş olmayan

nahr: boğazlama

nâhu: öyle ise, şöyle ki, işte

nahv: dilbilgisinin konusu cümle olan kısmı

nahvî: nahivle ilgili

nâib: vekil

nâil: erişen, kavuşan

nâiliyet: erişme

nâim: uyuyan

naîm: cennet, bolluk

nâk: "lı, li, lu, lü" mânâsında son ek

nâka: dişi deve

nakarât: tekrar

nakd: para

nâkıs: noksan, eksik

nakış: süs, bezek

nakızeyn: iki zıt

nâki: takva sahibi, günahtan arınmış

nakîb: vekil

nakil: nakletme, taşıma

nâkil: nakleden, taşıyan

nâkile: ileten

nâkise: noksanlık, eksiklik

nâkiz: nakzeden, çelişen

nâkize: zıt olan

nakkad: doğruyu yanlıştan ayıran kimse

nakkaş: nakış yapan

nakl: taşıma, nakil

nakliyât: taşımalar

nakliye: taşımayla ilgili olan

naks: noksanlık, eksiklik

nakş: nakış, bezek

nakşetmek: nakışlamak, bezemek

Nakşî: Nakşibendi tarikatına mensub olan

Nakş?bendî: bir tarikat, bu tarikatı kuran zat

nakz: bozmak, bir hükmü yok saymak

nâlân: inleyen, sızlayan

nâlâyık: lâyık olmayan

nâle: inilti

nâm: lâkap, ün, ad

nâmâdud: sayısız

nâmağlub: yenilmez

nâmahrem: mahrem olmayan, nikâh düşen

namaz: en mühim ibadet

namazgâh: namaz kılınan yer

nâmdâr: namlı, ünlü

nâme: mektup

nâmerd: korkak, alçak

nâmeşrû: dine uymayan, yasak

nâmi: büyüyüp gelişen

nâmiye: büyüyen

nâmus: ırz, ahlâklılık, kanun, melek

nâmuskâr: namuslu

nâmuskârâne: namusluca

nâmusşikenâne: namusu kırarcasına

nâmuvâfık: uygun olmayan

nâmüsâid: elverişsiz

nâmütenâhi: sonsuz

namzed: namzet, aday

nankör: iyilik bilmez

nâpâk: temiz değil, kirli

nâr: ateş, cehennem

nâra: bağırma

narh: resmî fiyat

nârin: ince

nâs: insanlar

Nasâra: Hıristiyanlar

nasâyih: nasihatlar, öğütler

nasb: atama, dikme

nâsezâ: lâyık olmayan

nâsır: yardım eden

nasib: nasip, kısmet

Nâsibe: Haricilerden olan sapkın bir zümre

nâsih: hükmünü kaldıran

nasîh: öğütçü, nasihat eden

nasihat: öğüt

nâsir: nesir yazarı

nasîr: zafere ulaştıran

nâsiye: alın, yüz

nasl: ok demiri

nasr: yardım

Nasrânî: Hıristiyan

Nasrâniyet: Hıristiyanlık

nass: kesin, tartışılmaz olan, âyet ve hadîs

nassen: kesin olarak

nasûh: kesin, halis

nâş: tabuttaki ölü

nâşâd: şâd olmayan, üzgün

nâşî: dolayı

nâşir: neşreden, yayan, yayıncı

nâşize: kocasına üstünlük taslayan kadın

natakte: söyledin

nâtaman: tamamlanmamış

nâtık: konuşan

nâtıka: konuşabilme

nâtuvan: kuvvetsiz, çaresiz

nâvâkıf: bilmeyen, anlamayan

nây: ney, ölüm haberi

nâz: kendini ağıra satma

nazâir: benzerler

nâzan: nazlı

nazar: bakış, görüş, göz değmesi

nazaran: göre, bakarak

nazarendaz: nazar eden, bakan

nazargâh: bakış yeri, bakılan yer

nazarî: henüz düşünce hâlinde olan

nazariyât: kitabî bilgiler, görüşler, ispatlanmamış düşünceler

nazariye: görüş, ileri sürülen fikir

nâzdâr: nazlı

nâzdârâne: naz edercesine

nâzen: nazik, ince

nâzenin: nazlı, ince, edalı

nâzeninâne: nazlı nazlı

nâzım: düzenleyen

nâzır: nazar eden, bakan

nazif: temiz

nâzik: ince, kibar

nâzikâne: nazikçe

nâzil: nüzul eden, inen

nazîr: eş, benzer

nazîre: eşi, benzeri

nazm: düzen, şiir, nazım

nazmşiken: düzeni bozan

nazzam: düzenleyen, dizen

neâm: evet, olur

neba: kaynak olma, fışkırma

nebat: bitki

nebatat: bitkiler

nebatî: bitki ile ilgili, bitki cinsinden

nebatiyet: bitki olma hâli

nebê: haber

nebeân: kaynayıp çıkma

nebevî: peygamberle ilgili

nebî: peygamber

nebiyy: nebi, peygamber

nebze: azıcık miktar

necâbet: soyluluk

necâset: pislik

Necaşî: Habeş hükümdarı

necât: kurtuluş

neccinâ: bizi kurtar

necib: soylu, asil, temiz

Necid: Arabistanda bir bölge adı

necim: yıldız

necis: pis

necisülayn: pisliğin ta kendisi

necm: yıldız

necmisakıb: karanlığı delen parlak yıldız

nedâmet: pişmanlık

nedâmetkârâne: pişman olurcasına

nef: fayda

nefaset: hoşluk, güzellik

nefer: er, asker

neferât: neferler, erler

nefes: soluk

neffâs: üfleyen

nefh: üfleme

nefha: esme, esinti, üfürük

nefis: can, maddî arzuların kaynağı olup sınır tanımayan bir duygu

nefisperest: nefsine aşırı düşkün olan

nefisperver: nefsini seven

nefisperverâne: nefsini severcesine

nefiy: olumsuzluk, yok sayma, sürme, sürgün

nefret: tiksinme

nefretkârâne: nefret ederek, tiksintiyle

nefrin: lânet

nefs: can, kendi, istek duygusu, nefis

nefsanî: nefsin hoşuna giden

nefsaniyet: nefsine düşkünlük

nefsî: nefisle ilgili, nefsim!

nefsiemmâre: insanı kötülüğe sürükleyen nefis

nefsülemir: işin kendisi, hakikatı

nefy: nefiy, yok sayma, sürme, sürgün

nefyetmek: yok saymak, sürgün etmek

nehâr: gündüz

nehârî: gündüzcü

nehiy: yasaklama

nehr: nehir, ırmak

nehrüssema: samanyolu da denilen yıldızlar kümesi

nehy: nehiy, yasaklama

nehyianilmünker: kötülükten sakındırma

nekahet: hastalıktan sonraki zayıflık

nekais: noksanlıklar

nekâl: şiddetli azap

Nekîr: kabirdeki sual meleklerinden biri

nekkad: iyiyi kötüden ayıran

nekre: belirsiz

nema: artma, çoğalma, büyüme, uzama

nemîme: söz taşıma

neml: karınca

nemmam: söz taşıyıcı

Nemrud: dinsiz ve zâlim bir hükümdar, ülkesinin "ulu önder"i

Nemrudane: Nemrut gibi

nergis: bir çiçek

nesc: dokuma, örme

neseb: soy, sülale

neseben: soyca, soy bakımından

nesebî: soy yönünden, neseble ilgili olarak

nesh: kaldırma, hükümsüz bırakma

nesîm: hoşa giden rüzgâr

nesir: düz yazı

nesl: nesil, soy, kuşak

neslen: nesil bakımından, soyca

nesne: şey, tamlayıcı, tümleç

Nesr: arş ve sema ile ilgili meleklerden biri

nesr: nesir, düz yazı

nessac: dokuyucu

neşat: sevinç

neşe: keyif, sevinç

neşê: yeniden meydana gelme, dirilme

neşebem: gece değilim

neşêt: meydana gelme, çıkma

neşîde: şiir

neşir: yayım, dağıtım

neşr: yayma, dağıtma, ölülerin mahşerde dirilip toplanmasından sonra yayılması

neşretme: yayımlama

neşriyât: yayınlar, yayıncılık

neşter: ameliyat bıçağı

neşv: yeşerme

neşve: sevinç

neşvünemâ: büyüme ve gelişme

netâic: neticeler, sonuçlar

netice: sonuç

neûzübillah: Allaha sığınırız

nev: çeşit, tür, yeni

nevâ: ses, nağme, çekirdek

nevâbit: bitkiler

nevadir: az bulunanlar

nevafil: isteğe bağlı ibadetler, nafileler

nevahi: nahiyeler, taraflar, yanlar

nevahî: nehiyler, yasaklar

nevakıs: noksanlıklar, eksiklikler

nevale: yiyecek içecek

nevâmis: namuslar, kanunlar

nevân: tür bakımından

nevâz: okşayıcı, hoş ses

nevâziş: okşayış

nevbet: nöbet, sıra

nevcivan: delikanlı

nevha: ölüye sesli ağlamak, güvercin ötmesi

nevi: tür, çeşit

nevî: türle ilgili

nevibeşer: insan cinsi, insanlık

neviyet: aynı türden olma

nevm: uyku

nevmâlûd: uyku ile karışık

nevmîd: ümitsiz, üzgün

nevmiye: uyku ile ilgili

nevnihâl: taze fidan

nevresîde: genç, taze

nevrûz: bahar başlangıcı

nevvar: nurlu, aydınlık

nevvare: aydınlatan

nevzad: yeni doğmuş bebek

ney: üflemeli bir çalgı

neyyir: nurlu, parlak

neyyirat: nurlular

nez: can çekişme

nezâfet: temizlik

nezâhet: temizlik, incelik

nezâir: benzerler

nezâket: naziklik, incelik, zariflik

nezaret: bakma, gözetme

nezih: temiz, pak, hoş

nezîr: korkutan, adak

nezr: adak

nezzâre: gözcü, seyirci

nıkmet: şiddetli ceza, intikam alma

nısf: yarı

nısfıarz: yeryüzünün yarısı

nısfıkutr: yarı çap

nısfiyet: yarı olma, yarılık

niâm: nimetler

niâmât: nimetler

nidâ: seslenme, ünleme, ünlem

nidd: eş, misil, aynı

nifak: içi dışı başka olma, inanır görünüp inanmama

nifâs: lohusalık

nigâh: bakış

nigâr: resim, sevgili

nihâd: huy, yaradılış

nihaî: sona ait, sonuncu

nihâl: fidan, taze

nihân: gizli, saklı

nihâyât: nihayetler, sonlar

nihâyet: son

nihâyetpezir: sona erme

nihâyetsiz: sonsuz

nikab: perde

nikâh: meşru evlenme

nikal: şiddetli işkence

nikât: nükteler, incelikler

nikbîn: iyimser

Nil: Mısırda bulunan büyük bir nehir

nîm: yarı

nîmbedevî: yarı bedevi, yarı medeni

nîmelvekil: ne iyi vekil!

nîmet: iyilik, ihsan, rızık

nîmetdîde: nimet gören

nîmetiyet: nimet oluş, nimetlik

nîmetperverâne: nimet vermeyi severcesine

nîmmanzum: yarı şiir

nîmnurânî: yarı nurlu

nîmresmî: yarı resmî

nîmşeffaf: yarı saydam

nîran: nurlar, ateşler

nisâ: kadın, hanım

nisab: zekat ölçüsü

nisâen: kadın olarak

nisâr: saçmak

nisbet: ilgi, bağlantı, oran

nisbeten: nisbetle, oranla, göre

nisbî: diğerine göre

niseb: nisbetler, oranlar, ölçüler

nisyan: unutma

nişân: iz, bellik

nişâne: iz, alâmet, bellik

nişîn: oturan

niyâz: yalvarma, yakarış

niyâzdâr: yalvaran

niyet: kalbin bir işe yönelmesi

niyeten: niyetçe

nizâ: çekişme, kavga

nizam: düzen, düzenlilik

nizamât: nizamlar, düzenler, sistemler

nizamnâme: düzen yazısı, düzenleme ile ilgili belge

noksan: eksik

noksaniyet: noksanlık, eksiklik

nokta: benek, konu

noktainazar: bakış açısı, görüş

nota: özlü düşünce, not

nöbetdâr: nöbetçi

Nuh: tufan için gemi yapan büyük bir peygamber

nukat: noktalar

nukûd: nakitler, paralar

nukuş: nakışlar, bezekler

nur: ışık, aydınlık

nurânî: nurlu, ışıklı

nurâniyet: nurluluk, aydınlık

Nurcu: Nur Risalelerini okuyan, yaşayan ve yayan kimse

nurefşân: nur saçan

nuristân: nur ülkesi, cennet

Nurulenvar: nurlara nur veren Allah

nurunâlânur: nur üstüne nur

nush: nasihat, öğüt

nusret: zafer için yardım

nusûs: nasslar, kesin hükümler, âyet ve hadîsler

nûş: içici, şerbet

nûşe: şerbet içen, sevinçli

nutfe: döl suyu, meni

nutk: konuşma

nutukhân: konuşmacı

nübüvvet: nebilik, peygamberlik

nübüvvetdârâne: peygamberlik şeklinde

nübüvvetkârâne: peygamberce

nücûm: yıldızlar

nücûmperest: yıldızlara tapan

nüfûs: nefesler

nüfûs: nefisler

nüfûz: içe geçme, sözü geçer olma

nühas: bakır

nühûset: uğursuzluk

nüket: nükteler, ince mânâlar

nükhet: koku

nüks: geri dönme

nükte: dikkat edilince anlaşılabilen ince mânâ

nümâ: "gösteren, gözüken" mânâsında son ek

nümâyan: görünen

nümayiş: gösteri

nümûne: örnek, model

nümûnegâh: örneklerin bulunduğu yer

nümüvv: büyüyüp gelişme

nüsah: nüshalar, sayfalar

nüsha: dualı kağıt, sahife, yazılı şey

nüsûc: dokumalar

nüşûr: yaymalar, dağıtmalar

nüşûz: kadının kocasına itaat etmemesi

nüşûze: asi kadın

nüvat: nüveler, çekirdekler

nüvaz: okşayıcı

nüve: çekirdek

nüvid: müjde

nüvis: yazıcı

nüzhet: neşe, eğlence, ferahlık

nüzhetgâh: seyir ve eğlence yeri

nüzûl: inme, iniş

nüzûr: nezirler, adaklar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.