10-28-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Seni Arıyorum..
Her gece bir kervan geçer ömrümden, başımı secdeye koyduğum yöne doğru Her gece beklerim onu, elimde çıkınım En Sevgili'nin kervanıdır, bilirim Yârenler Yâri'nin denklerini taşır katarlar Kardelen tohumu oldum, kolladım zamanı bilmem kaç bin gece Zamanı kolladım, kum saatinin en üstündeki kum taneciği gibi Zamandan geçip an olabilmek için  O an, ayağının bastığı olabilmek için yaratılmışların arasında Sen'i arıyorum Ey Sevgili! Gözümün iliştiği, düşüncemin geçtiği, yüreğimin eriştiği her yerde, Sen'i arıyorum İkliminde bestelenmiş her notada, vuslatına göçen kervanının izlerini haritalaştırıyorum özlem coğrafyalarında Yedi iklim tam yedi bahar, gözlerimde güneşin rengi Adı konmamış diyarlarda bile ararım Sen'i Bu arayış; bazen güneşlerin çarpışmasıdır debdebeli Bazen küçük bir derenin en durgun yerinde, kıyısında su içen karıncanın ayaklarını ıslatması oluverir köpük dalgacıklarıyla O kadar naif, tılsımlı bir o kadar da  Bebeklerin avuçlarındaydın Sen
Fırtınada ve sonrasındaki dingin havada söylenir adın mekân bin kuyu Bastığım taşlardan silinmiş, sularda şimdi ayak izim Suyun sırrını ateşe sormalı, ateşin sırrını pervaneye Ya pervanenin sırrı? Dönmek olsa gerek, hep Sana dönmek Yıldızlar, güneşler gibi döne döne yanmak An döner, ömür döner, âlem döner  Her şey olursa, durmaz başım dâim döner Dillerde adın gibi döner Ellerimi açmışım Rahman'a, Sen'i arıyorum ey Sevgili Sen'i arıyorum  Menekşe yaprağında meltem olur nefesim Sen'i söylerken Kelebeğin kanadına nakşedilmiş rengarenk toz gibi serpilir Sen'i aradığım geceler ömrüme Yıldızların geçtiği çizgide koşuyorum, ben bir karınca  Yeşil kuşlara bakarak koştum hep asumanda Onlara özendim; kanatlarını açtılar onlar, ben yanık ellerimi Takıldım çölde Sen'i özleyen kuşun peşine Kafdağı dedim  Efsanelerdeki sevda ülkesinde bulmaktı hayalim efsununu Ey Yâr! Sen'in diyârında bülbül, ikliminde açan gonca olabilmek hulyasıyla gözyaşlarımda dualarımı, dualarımda hep Sen'i istedim neredesin?  Bir yağmur taneciğiydin düşen alnıma, kırk değil kırkbin ikindide "Sen!" deyip yürüdüğüm yollarda saçlarım, omuzlarım, bir de yüreğim ıslandı çağlar ötesinden türkünü söyleyen sağanaklarda "Yıldızların arasındaydı sanki gözlerinin ışıltıları, en parlak yıldızdı Gökler ötesinde aradım hep tebessümünü Ve nihayet, solunmuş bir nefesten de yakın, bir yürek atımlık benden de ben  Ve Gökçen bir bakışta buldum Sen'i  Ne Ankâ kaldı gözümde, ne korktum Kafdağı'ndan İnsan dünyaya bir kere gelir Öyleyse, yaşamamış olmalıyım bunca zaman Her şeyim O'na ayak uyduruyordu, kalbimin tıp tıpları bile  Ne var ki; hazan kıskandı gülleri Yaprakları savurdu Karayel Büktü boynunu kardelen Bana mevsim yine sonbahar  İmbatın estiği memleketteyim, üşüyorum Şimdi ne Sen varsın En Sevgili, ne de Sen'i görür gibi olduğum cennet rengi Kervan, katarlarını toplar oldu bu diyardan Her şeye rağmen, hiç tükenmedi yüreğimin orta yerindeki ümit Ateş böceği aydınlığıyla düştüm kör karanlıktaki yollara Kör ufkunda vuslat çırağı bir ümid
Aradığım yine Sen!  
ALINTI 
|
|
|