|
|
#106 |
|
dehşet
|
Rol Oyunu Rol oyunu (role-playing), analiz, teşhis veya formasyon amacıyla, bir veya daha fazla kişinin, laboratuvar koşullarında gerçek bir yaşantı durumunu canlandırmak üzere kendiliğindenlikle (spontan olarak) simülasyon yapmalarıdır Özellikle Moreno'nun teorik yaklaşımında ve pratik uygulamalarında önemli bir yer tutan rol oyunu, kişinin gerçek yaşantılarında kendini daha iyi algılaması ve kendini düzeltmesi bakımından etkili bir süreç olarak görünmektedir![]() Moreno, rol oyununun özel bir hali olan rol değişiminden söz etmektedir Rol değişimi iki kişinin birbirini daha iyi anlayabilmesi için önerilmiş bir psikodrama tekniğidir Psikodramada canlandırılan bir karşılıklı konuşma sahnesinde, katılımcılara kendi rollerini oynamaları istendiği gibi, diğerinin rolünü oynamaları da istenebilir, bu ardışık rol oyununda, bir rolden diğerine geçen oyuncuların, bu sayede birbirini daha iyi kavramaları beklenmektedir
|
|
|
|
#107 |
|
dehşet
|
Sağduyu Sosyal psikolojide günlük epistemolojinin önemli bir kavramı olan ortak duyu (common sense) ya da yaygın ifadesiyle sağduyu, kişisel pratikler, gözlemler, deneyimlerle zenginleştirilmiş, ortak geleneklere dayanan ve bireyler tarafından kendiliğinden üretilen bir takım bilgiler bütünü olarak tanımlanmaktadır Günlük yaşamda olağan konuşmalar ve davranışlar sırasında işleyen sağduyu çerçevesinde söz konusu olan şeyler isimlendirilmekte, bireyler kategoriler halinde sınıflandırılmakta ve konjonktürler kendiliğinden oluşmaktadır (Moscovici ve Hewstone, 1984)![]() Ortak duyunun sağduyu (aklı selim) olarak ifade edilmesi sıradan bir çeviri hatası değildir Çoğu toplumlarda gözlenen bu özdeşleştirme sebepsiz değildir Son yıllarda sosyal psikologların ilgilendikleri, günlük yaşamı içinde naif bir psikolog gibi davranan sıradan insanlar tarafından üretilen örtük kişilik teorileri ve benzeri düşünce ürünleri ortak duyu psikolojisi alanının kaps***** sokulmaktadır![]() Bu teoriler, her ne kadar hakikati arama motivasyonuyla oluşturulmasa da ve her ne kadar bilimsel mantık açısından hatalı görünseler de, hata veya yanlışla eş anlamlı değildirler Kaldı ki, naif psikolog olan insanın sosyal dünyasındaki olayları açıklama çabasında, bilim adamınınkine benzer yanlar da bulunmaktadır Örneğin sıradan insan da, etrafındaki kişilerin ne tür insanlar olduğunu anlamaya çalışırken çoğu kez kişilik psikologları gibi benzerliklerden yola çıkmaktadır![]() Dolayısıyla kişiler ve olaylar hakkında ortaya atılan teorilerde, belirli bir gerçeklik payı bulunabilmektedir Öte yandan insanların paylaştıkları görüşler, çoğu kez onların makul buldukları, sağduyuyla bağdaşan görüşler olmaktadır Nihayet, bazı örtük teoriler, başlangıçta doğru olmasalar da, Pigmalion Etkisi işlediği takdirde daha sonra doğru haline gelebilmekte ya da daha makul görünebilmektedir![]() Bu tür nedenlerden ötürü, çoğu toplumda ortak duyu, sağduyuyla özdeşleştirilmektedir Kaldı ki Türkçe'de yaygın kullanımı nedeniyle sağduyu sözcüğü, ortak duyu sözcüğüne kıyasla daha anlamlı görünmektedir
|
|
|
|
#108 |
|
dehşet
|
Sahte Biriciklik Yanlılığı Sahte biriciklik yanlılığı (false uniqueness bias) kavramı, kişilerin kendileriyle aynı yetenek veya becerilere sahip olanların sayısını düşük tahmin etme eğilimini ifade etmektedir Örneğin matematik dersinde başarılı olan bir öğrencinin, matematikte yetenekli öğrencilerin sayısının az olduğunu düşünmesi gibi Bu yanlılık, genellikle bizim için önemli konularda ortaya çıkmaktadır
|
|
|
|
#109 |
|
dehşet
|
Sahte Konsensüs Yanlılığı Sahte konsensüs yanlılığı (false consensus bias) kavramı, kişilerin, kendi görüşleri konusundaki görüş birliğini, karşıt görüşler etrafındaki görüş birliğinden daha fazla değerlendirmelerini ifade etmektedir Örneğin bir referandumda 'evet' oyu vermeyi düşünenler, 'evet' diyeceklerin genel oranını, 'hayır' diyeceğini söyleyenlerin 'evet' oranı tahminlerine kıyasla, anlamlı olarak daha yüksek tahmin etmektedirler Bir başka deyişle, insanlar, kendi görüşlerini paylaşanların sayısını abartmaktadır![]() Sahte konsensüs etkisi, bireyin diğerleriyle ilişkide olmadığı ve gerçek bir kıyas hedefinin bulunmadığı durumlarda ortaya çıkan bir olgudur Bu tür durumlarda bireyler, zihinsel olarak hipotetik bir karşılaştırma hedefi tesis ederler ve kendi alışkanlıklarının, değerlerinin ve davranışlarının başkalarıyla ortak olduğunu ve diğerleri tarafından paylaşıldığını düşünme eğilimi gösterirler![]() Bu, sahte konsensüs etkisidir Daha ziyade görüşler ve davranışlar planında gözlenen bu eğilim (yetenekler planında görülmemekte), özellikle alkol düşkünleri, sigara tiryakileri ve benzeri kötü alışkanlıkları olanlarda görülür![]() Sahte konsensüs yanlılığı ile sahte biriciklik yanlılığı birbirinin zıddı gibi görünmekle birlikte, her ikisinin de, kendimiz hakkında olumlu bir görüş sahibi olmayı sağladığı ve bu görüşü koruduğu; bu anlamda iki olgunun birbiriyle çelişkili olmadığı söylenebilir İnsanın görüşlerinin başkaları tarafından paylaşıldığını ve kendisinin diğerlerinde fazla görülmeyen bazı yeteneklere sahip olduğunu düşünmesi, onun için son derece güven verici ve doyum sağlayıcı bir duygudur
|
|
|
|
#110 |
|
dehşet
|
Seçici Dikkat İlkesi Bu ilkeye göre, bir iletişim durumunda muhatapların sadece kendi görüş, inanç ve tutumlarını destekleyen enformasyonları araması ve aksi enformasyonlardan kaçınması söz konusudur Bu eğilim, iletişim sürecinin sağlıklı bir şekilde cereyan etmesini ve tarafların birbirini doğru bir şekilde algılamasını engellemektedir
|
|
|
|
#111 |
|
dehşet
|
Semptom Semptom terimi, günlük dilde belirti, işaret anlamında kullanılmaktadır Sözlük anlamında semptom, -çoğu kez patolojik-bir duruma veya gelişmeye ilişkin olan ve bu durum veya gelişmeyi belirlemeyi sağlayan gözlenebilir veya algılanabilir bir özelliktir![]() Psikanalitik bir kavram olarak semptom, bilinçdışı bir rahatsızlığın olgusal veya davranışsal düzeyde ortaya çıkması ya da bunu gösteren belirti anl***** gelmektedir Semptomun yapıyla ilişkisi, sonucun nedenle veya yüzeyin derinlikle ilişkisine benzetilmektedir![]() Çeşitli patolojik durumlarda gözlenen semptomlar bütünü, sendrom olarak adlandırılmaktadır Sendrom, genel olarak bir patolojik durumu yansıtsa da, tek bir hastalığın veya durumun karakteristiği değildir ve bu nedenle bir hastalığı tek başına teşhis etme değeri taşımamaktadır
|
|
|
|
#112 |
|
dehşet
|
Senkretizm Senkretizm (syncretism), arkaik bir algı ve düşünce sistemidir Gerçeğin yapılandırılmamış, kabaca ve muğlak bir şekilde kavranmasını ifade eden bu sistem, insan bilgisinin gelişiminin ilk basamağı olarak görülmektedir ve bu anlamda çocuğun gelişim sürecinde belirli bir düşünce ve algı biçimini oluşturmaktadır
|
|
|
|
#113 |
|
dehşet
|
Sinerji Sinerji (synergia veya synergy) olgusu, iki veya daha fazla etkenin, aynı bir sonucun ortaya çıkmasına katkıda bulunacak şekilde birleşik etkide bulunmasıdır Sinerjiyi karakterize eden özellik, ortak sonuçta rol oynayan etkenlerin etkisinin, her birinin tek tek etkilerinin toplamından daha büyük ya da güçlü olmasıdır![]() Tıp alanında ilaçların etkileşimi konusunda uzun yıllardan bu yana kullanılan sinerji kavramı, psikolojide psiko-motor davranışlar ve sosyal psikolojide örgütsel davranışlar alanında önem taşımaktadır |
|
|
|
#114 |
|
dehşet
|
Sivizm Latince civis (Fransızca citoyen) sözcüğünden türemiş olan sivizm (civisme) terimi, 1789 Fransız Devrimi'yle birlikte önem kazanmıştır Sivizm, kişinin kendisini kamusal şeye bağlı hissetmesini ifade eden bir erdem, 'iyi'yi yücelten bir moral değer olarak kavramsallaştırılmıştır Bazı yazarlara göre yurttaşı topluluğa bağlayan politik bağların bütününü kapsayan sivizm, mükemmel yurttaşı tanımlar; dolayısıyla, iyi yurttaşın özelliği olarak tanımlanabilir![]() Özgür ve düşünen bir bireyin moral değeri olarak kişiyi, mensubu olduğu siteye angaje eden sivizm, demokratik bir ortamda gelişir ve eylemlerinin öznesi olan ya da sorumluluk anlayışına bağlı olan bir aktör birey varsayar Zira dayanışmayı, kolektif kurala uymayı, genel iradeyi izlemeyi gerekli sayar![]() Bu anlamda sivizm, demokratik yollardan oluşmuş genel norma uygunluk, adab-ı muaşeret veya görgü esaslarına saygı, nezaket gösterme, sorumluluk ve dayanışma duygusu, sivillik/medenilik gibi olgularla paralellik gösterir |
|
|
|
#115 |
|
dehşet
|
Sorumluluk Atıfları Sorumluluk atıfları, Heider'ın niyet faktörüne dayandırdığı atıflardır Burada aktörün davranış ya da eylemlerinin, daima bir amaca yönelik olması söz konusudur Sorumluluk atıflarının ayırdedilmesinde bazı güçlükler mevcuttur Bunun için, aktörün söz konusu bir durumda başka türlü hareket edebilme imkanının olup olmaması önemli bir kriterdir![]() Eğer, aynı durumda başkalarının (tüm makul insanlar) aynı şekilde davranmayacağı veya aktörün dış koşullara karşı durabilme imkanı olduğu varsayılırsa, aktörün, sorumlu/suçlu tutulması beklenir Ancak bazı yazarlara göre, aktörün sosyal statüsü ve durumla ilgili sosyal normlar da etkili olmaktadır![]() Sorumluluk atıfları, yazarlara göre de farklı anlamlar taşımaktadır (Vallerand ve ark 1994); sorumluluk, bir ürüne ilişkin sorumluluk veya yasal sorumluluk (meşru müdafaa ve geçici delilik durumlarındaki suçlar) ve moral sorumluluk (bir kişinin bir diğer kişinin sorumluluğu konusundaki değer yargısı; örneğin bir evli çiftte erkek veya kadının, eşini, kendi kötü ruh halinden sorumlu tutması veya ayıplama atıfları) gibi farklı anlamlarda alınabilmektedir Bu nedenle farklı sorumluluk düzeyleri ya da türlerinin ayırdedilmesi yoluna gidilmektedir
|
|
|
|
#116 |
|
dehşet
|
Sosyal Algı Sosyal algı terimi, bireyin diğerlerini, tanıma, anlamlandırma süreçlerini ifade etmektedir Sosyal psikolojide sosyal algı, geniş bir konu oluşturmakta ve bu konuda yapılan araştırmalar, bireyin diğerlerinin özelliklerini ve davranışlarını algılama tarzı, bu süreçte etkili faktörler ve sosyal algının sonuçlan gibi sorunlara odaklaşmaktadır Söz konusu sorunlar, sosyal biliş, izlenim oluşumu, kategorizasyon, şemalar, stereotipler, günlük psikoloji, vb başlıklar etrafında irdelenmektedir
|
|
|
|
#117 |
|
dehşet
|
Sosyal Benlik Toplum anlayışlarında, soyutlanmış bireylere dayalı tasarımlar kadar bireylere aşkın bütün tasarımlarını da reddeden yazarlar (örneğin G H Mead), benlik kavramını, kişiler arası ilişki çerçevesinde ele almaktadırlar![]() Sosyal benlik kavramı bu zemine oturmaktadır Buna göre, sosyal benlik, diğerlerinin bizim hakkımızda sahip oldukları ve bize gönderdikleri ve bizim içselleştirdiğimiz imajlar bütünüdür
|
|
|
|
#118 |
|
dehşet
|
Sosyal Biliş Sosyal biliş teriminin Bruner ve Tagiuri (1954) tarafından ortaya atıldığı yönünde yaygın bir inanç varsa da, terimin ilk olarak 1944'te Heider ve daha sonra 1952'de Asch tarafından kullanıldığı kaydedilmektedir Ancak sosyal biliş, bir araştırma alanı ve yaklaşımı olarak 1980'lerden itibaren sosyal psikolojide hakim bir konuma gelmiştir![]() Sosyal biliş kavramı, genel olarak enformasyonların alınması ve hatırlanması gibi bilgi işlem süreçlerini etkileyen faktörler bütününü ifade etmektedir Söz konusu enformasyonlar, kişilerin ve gözlemcinin yargıları ile bu süreçlerin ilişkilerine İlişkin' enformasyonlardır (Hamilton, 1979)![]() Bir başka tanıma göre sosyal biliş, 'sıradan insanın diğerleri hakkındaki düşünce tarzlarının ve insanlar hakkında düşündüğünü nasıl düşündüğünün incelenmesini' (Fiske ve Taylor, 1984) kapsamaktadır İlk tanımın perspektifi daha ziyade enformasyonların alınması ve temsiliyle ilgilenmekte ve kişilerin belleğine önem vermektedir İkinci tanım ise naif sosyal psikoloji ve izlenimlerin oluşumunu öne çıkarmaktadır
|
|
|
|
#119 |
|
dehşet
|
Sosyal Bulaşma Sosyal bulaşma (social contagion) terimi, insanların kalabalık içindeki uç davranışlarını açıklamaya çalışan Gustave Le Bön (1896) tarafından ortaya atılmıştır ![]() Kalabalık içindeki insanların radikal bir dönüşüme uğradığını, şiddet ve coşkularını ifade etmede, hain, irrasyonel, hayvanı ve pervasız olduklarını gözleyen Le Bön, tıbbi deneyimlerinden yola çıkarak, hastalıkların bulaşması ile coşkuların bulaşması ve bunun sonucunda kalabalık içinde aşırı davranışların ortaya çıkması arasında bir analoji kurmuştur Bu açıdan sosyal etkinin özel bir biçimine gönderen sosyal bulaşma kavramı, kalabalık içinde duygu, düşünce ve davranışların hızlı bir şekilde yayılmasını ifade etmektedir
|
|
|
|
#120 |
|
dehşet
|
Sosyal Karşılaştırma Bireyin kendisi hakkında bir fikir edinebilmek veya sahip olduğu fikri korumak için kendini diğerleriyle karşılaştırma sürecidir Sosyal karşılaştırma, kıyas noktası olarak alman kişi veya gruplara bağlı olarak farklı şekiller alır; örneğin aşağı doğru karşılaştırma, yukarı doğru karşılaştırma, benzerleriyle karşılaştırma gibi Ayrıca karşılaştırma boyutuna göre de farklı şekiller alabilir; örneğin, yeteneklerin karşılaştırılması, bilgi ve becerilerin karşılaştırılması gibi
|
|
|
|