Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arşiv, makaleleri, sağlık

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #106
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Lazer Nedir? Nasıl yapılır?

--------------------------------------------------------------------------------

Radyasyonun uyarılmış emisyonu ile ışın amplifikasyonudurTek renkli,düz,yoğun,tek fazlı monokromik ışık üreten cihazlardırRenkli olduğu gibi renksizde olabilir Görünürlük dalga boyu ile ilgilidir Bu dalga boyu ve gücü tıptaki kullanım alanını belirler Dermatolojide kullanılan son teknolojik gelişmelerden en önemlisidir

Kaç tip lazer vardır?
Dalgaboyu ve gücüne göre farklı tedavi amacıyla kullanılan çok sayıda lazer tipleri vardır En ünlüleri; ruby, alexandrate, diode, Nd-yagLazerlerdir

Dermatolojide kullanım alanları nelerdir?
Epilasyon İstenmeyen tüylerde hem erkek hem de kadınlarda istenen her alanda uygulanabilir
Damarsal Lezyonlar
Hemanjiomlar—doğuştan yüzde ve vücutta bulunan koyu kırmızı lekeler, şarap lekesi
Telenjiektazi—Yüz ve vücuttaki kılcal damar çatlamaları
Bacaklardaki varislerin tedavisinde özellikle Nd-Yag Lazer oldukça etkilidir
Yüz gençleştirme ve kırışıklık tedavisi
Dövmelerin silinmesi

Nasıl etki eder?
Işık koyu nesneler tarafından absorbe edilirEğer yeterli ışık varsa koyu cisim çok ısınabilir(tıpkı yaz güneşinde kalan siyah bir araba gibi)Benzer biçimde lazer enerjisi ciltteki koyu maddeler tarafından absorbe edilirBu koyu maddeler kromoforlardır(Yani hedef maddelerdir), Endojen yani vücudumuzda bulunanlar: Melanin(derimize rengini veren madde) Hemoglobin(Kanımıza rengini veren madde) dir Ekzojen olarakta dövmelerdeki boya maddeleri hedef olarak algılanır
Lazerle verilen ışık tedavi edilmek istenen durum ne ise bu duruma uygun lazer cihazı kullanılarak hedef madde seçilip tedavi yapılır

Tedaviyi etkileyen faktörler nelerdir?
Lazerin tipi
Lazer kıla rengini veren melanin pigmentini seçtiği için;koyu renk kıl,kalın ve beyaz ten en ideal olanıdır
Kılların büyüme asamaları: lazer en çok kılın aktif büyüme asamasında iken etkilidir
Tüylenme artısına neden olan hastalıkların varlığı tedaviyi güçleştirebilirMutlaka hastalık tedavi ile paralel çözülmelidir
Cinsiyet: erkekler tedaviye kadınlardan daha uzun sürede cevap verirler

Lazerin geleneksel yöntemlere üstünlüğü nedir?
Daha az acı verir
Kısa sürede büyük alanlar taranabilir
Hiç bir özel bakım gerektirmez

Seans Aralıkları nasıl olmalıdır?
Kılın büyüme aşamalarını bozmadan 4-6 hafta aralıklarla uygulanabilir
Yaz aylarında uygulanabilir mi?
Evet Ancak hastalara bronzlaşmamalarını ve güneş koruyucuları kullanmalarını öneriyoruz

Komplikasyonları(Yan etki) nelerdir?
Artık Lazer uygulamaları kanunlar gereği doktorlar tarafından yapılması gereken bir işlem olduğu için doğru hasta seçimi,doğru doz ve uygun alet seçimi ile komplikasyonlar minimuma indirilmiştirAncak geçici deri renginde değişmeler, yine geçici kızarıklık ve şişmeler meydana gelebilir
Lazer teknolojisi tıptaki gelişmelerden en önemlilerinden biridir Dünyanın her yerinde güvenle kullanılmaktadırKanser yapıcı etkisi yoktur Sadece biz Dermatologlar değil,göz ,diş ve ürolojide özellikle prostat ameliyatlarında yaygınca kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #107
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Kalp gerçekten kırılır mı? İşte araştırma

--------------------------------------------------------------------------------



Kötü haber gerçekten 'kalp kırıyor' Sevilen birinin ölümü gibi şok edici bir haber almak, adrenalin ve diğer stres hormonlarının günler boyunca salgılanmasına yol açarak kalbi 'sersemletiyor' Uzmanlar bu semptomların kalp kriziyle karıştırılabileceğini söyledi Kırılan kalp birkaç haftada eski haline dönüyor

ABD'de John Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, kalp krizine benzer göğüs ağrısı, akciğerlerde akıntı, solunum güçlüğü ve kalp yetmezliği gibi şikâyetlerle hastaneye başvuran 19 kişi incelendi Çoğunluğunu orta yaşın üzerinde kadınların oluşturduğu hastalar muayene edildiğinde, kalp krizine işaret edebilecek bir belirtiye rastlanmadı Görünürde sağlıklı olan bu kişiler üzerinde daha detaylı inceleme yapıldığında, kanlarındaki stres hormonu, özellikle adrenalin ve noradrenalin hormonları seviyesinin, kalp krizi geçirenlerden bile çok yüksek olduğu anlaşıldı Uzmanlar stres hormonlarının zehirleme özelliği olduğunu ve kalbi 'sersemlettiğini' söyledi

İncelenen 19 kişiyle detaylı konuşma sonucu, tamamının semptomlar başlamadan birkaç saat önce ciddi duygusal şok yaşadıkları öğrenildi Hastaların yarısının bir yakınını kaybettiği, diğerlerinin arasında ise kapkaç kurbanları ve mahkemeye çıkmak üzere olanlar bulunduğu açıklandı Ancak hastalardaki bu semptomların sadece iki haftada normale döndüğü, hiçbirinde kalıcı bir hasara yol açmadığı belirtildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #108
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Yemeklerden Hemen Sonra Yapilmamasi Gereken 7 şey:

--------------------------------------------------------------------------------

Sigara içmeyin: Uzmanlarca yapılan deneyler, yemeklerden hemen sonra içilen bir sigaranın 10 sigaraya eşdeğer olduğunu kanıtlamıştır(Kanser olma riski daha yüksek)
* Hemen meyve yemeyin: Yemeklerin peşinden yenen meyveler midenin havayla davul gibi şişmesine neden olur
* Çay içmeyin : Zira çay yaprakları yoğun asit içerir Bu madde tükettiğimiz gıdalardaki proteğinin hazmını zorlaştırıyor
* Kemerinizi gevşetmeyin: Yemekten sonra kemeri gevşetmek kolaylıkla bağırsak düğümlenmesine ve tıkanmasına neden olur
* Banyo yapmayın: Banyo yapmak ellerdeki, bacaklardaki ve vücuttaki kan akışını hızlandırır, böylece mide çevresindeki kan miktarı bu durumda azalır Bu da midemizin sindirim sistemini zayıflatır
* Yürümeyin: İnsanlar çoğu zaman, yemeklerden sonra 100 adım yürümek 99 yaşına kadar yaşamanızı sağlar derler Gerçekte bu doğru değildir Yürümek sindirim siteminin aldığımız gıdalardan besinlerin emilimini engeller
* Hemen uyumayın: Aldığımız gıdalar yeterince sindirilemez Bu durum bağırsağımızda gastrit ve enfeksiyona önderlik eder

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #109
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Zeytinyağı; Her Derde Deva

--------------------------------------------------------------------------------

Vücudun neredeyse bütün organlarına faydası olan zeytinyağının, saçlardan, dişlere kadar her bölgeye sağlık verdiği bildiriliyor


Sağlıklı beslenmeye katkısı, dünyaca onaylanmış zeytinyağının insan vücudunda faydalı olmadığı organ hemen hemen hiç yok Uzmanlar zeytinyağını "Sağlık açısından insanlığa sunulmuş en büyük hediye" olarak nitelendiriyorlar Anne sütü kadar yararı olduğu söylenilen zeytinyağının mucizevi etkisini saçlardan dişlere, kemiklerden beyne kadar vücudun her organında görmek mümkün

Zeytinyağı gelişme çağında beynin gelişimini hızlandırarak, kemikleri güçlendiriyor İçerdiği E, A, D ve K vitaminleri sayesinde hücreleri yeniliyor, doku ve organların yaşlanmasını geciktiriyor Beynin daha uzun süre sağlıklı ve zinde kalmasını sağlıyor, mideyi ülsere karşı koruyor Zeytinyağı, kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürerek, kalp krizi riskini azaltıyor Aynı şekilde bağırsak, idrar yolları ve safra kesesi hastalıklarının azaltılmasında da etkili oluyor

Sağlıklı beslenmede zeytinyağının yeri tüm dünya tarafından da onaylanıyor Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde düzenlenen bilimsel bir konferansta bilim adamları, tarihçiler, doktorlar ve yemek uzmanları sağlıklı yaşam için, geleneksel Akdeniz modelinin uygulanması gerektiği konusunda hemfikir oldular İçine zeytinyağı katılmış süt, neredeyse anne sütü kadar fayda sağlıyor Türkiye'nin en ünlü Zzeytinyağı üreticilerinden biri olan Komili'nin yetkililerine göre, tüm sıvı yağlar içinde tartışmasız en sağlıklı olan "tabiatın mucizesi" zeytinyağı Anne sütüne eş miktarda linoleik asit içeriyor Bebeğine anne sütü veremeyenler için, bir fincan yağsız inek sütüne bir çay kaşığı zeytinyağı ilave ederek bebeklere verilmesi tavsiye edilirken zeytinyağının kullanımına ilişkin diğer öneriler ise şöyle:

- Adale ağrılarını gidermek için, zeytinyağı ve biberiyeyi karıştırıp, ağrılı bölgeye masaj yapın

- Güçlü diş etleri için, arada bir ağzınızı zeytinyağı ile çalkalayın

- Pırıl pırıl saçlar için, şampuandan sonra bir miktar zeytinyağı, bir yumurta sarısı, limon suyu ve biraz bira karışımını saçınıza sürün Beş dakika bekletip ılık su ile durulayın

- Kepeklerden kurtulmak için bir miktar zeytinyağı ve kolonyayı saçınıza sürün, ılık su ile durulayın

En seçkin zeytinlerden üretilen sızma zeytinyağı, kahvaltılarda ve salatalarda, o kendine has kokusunu ve lezzetini arayanlar için ideal bir seçim Yüzde 1'den az olan asit oranı ile kahvaltı ve salatanın yanısıra, pişmiş sebzelere yada İtalyanlar'ın yaptığı gibi makarnalara sos olarak eklenebiliyor Dolu dolu bir zeytin tadına sahip olan zeytinyağları, sağlıklı ve tadına doyulmaz yemekler için doğru bir seçim

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #110
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Şeker Hastası Olup Olmadığınızı Anlayabilirsiniz

--------------------------------------------------------------------------------

Günümüzde şeker hastalığına oldukça sık rastlıyoruz Kaldı ki bu günlerde bir şeker hastalığı salgınından söz ediliyor


O kadar korkmayın, bu o bildiğiniz bulaşıcı hastalık falan değil ama konunun ne boyutlara ulaştığını çok güzel vurgulayan bir yakıştırma

Aramızdaki şeker hastası sayısı belli Bir o kadar da teşhiş edilmemiş olanlar bulunduğunu düşünürseniz, durumun ciddiyetini görürsünüz Her hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin önemi burada da çok büyük Durum böyle iken 'Acaba ben bir şeker hastası mıyım?' diye sormaz mı insan

Önce bir düşünün Şöyle eskilere bir dönün Annenizde, babanızda, onların akrabalarında şeker hastası olan var mıydı? İleri yaşta olanlar anne ve babasının ani ölümlerinin neden olduğunu genellikle bilmiyorlar Bazıları ise 'Benim ailemde diabet yok' deyip cümleyi şöyle sonlandırıyorlar: 'Babama 75 yaşında 'şeker hastasısın' dendi ama diyetle düzeldi, ilaç filan kullanmadı Onunkisi yaşlılık şekeriydi' Bazısı da 'Annemin gizli şekeri var dendi ama şekeri hep normaldi ve hiçbir tedavi görmedi' diye anlatıyor

KENDİMİZDEN NE ZAMAN ŞÜPHELENMELİYİZ?
Bütün bu örnekler, anlatan kişiler kondurmak istemese de, ailede şeker hastalığının bulunduğunun bir göstergesi Ailenizde bu tür örnekler varsa açlık kan şekerinize baktırın

Epeyce iştahınız var ama yine de kilo veriyorsunuz veya birkaç gündür bulanık görmeye başladınız Açlık kan şekerinize baktırın

Kendinizi bildiniz bileli fazla kilolarınız var Şişmanlık, şeker hastalığı riskini artırdığına göre açlık kan şekerinize baktırın

Yaşınız 40'ı geçmiş, yüksek tansiyonunuz var, kandaki yağlar (kolesterol, trigliserid) yüksek ve bununla birlikte kalbinizi besleyen damarlarda daralma olduğunu öğrendiğiniz Daha ne bekliyorsunuz? 'Acaba şeker hastalığım var mı?' diye kendinize ve doktorunuza sorsanıza

Tosuncuk da denen iri bir bebek dünyaya getirdiyseniz bunun nedeni belki de gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığınızdı Gebelikte veya doğum sonrası araştırılmadıysa açlık şekerinize baktırın

Birkaç yıldır ayaklarınızda uyuşma, karıncalanma veya yanma var Özellikle de geceleri şiddetleniyor ve sizi uyutmuyor Öyleyse ne bekliyorsunuz?

Çoğu insan şeker hastasının yaralarının geç iyileştiğini bilir ve kimi zaman da 'Hayret, yaralarım da çabuk iyileşir Bu şeker hastalığı da nereden çıktı?' diye hayıflanır Durum böyle durumlarda da açlık kan şekerinizi ölçürün

Açlık kan şekerinize ( 8 - 10 saatlik bir açlık dönemi sonrası kahvaltı öncesi kan şekeri düzeyi) baktırdınız ve 110 mg / dl'nin üstünde bulduysanız doktorunuzla görüşün

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-08-2008   #111
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Grip, Bildiklerimiz ve yanlış bildiklerimiz

--------------------------------------------------------------------------------

1) Grip basit bir üst solunum yolu enfeksiyonudur!
Yanlış! Grip ani olarak başlayan yüksek ateşle seyreden, aşırı halsizlik, bitkinlik, kuru öksürük kas, eklem ve baş ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır Gribe yakalanan kişi en az 3-5 gün yatak istirahati ile kendini toparlayabilir Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle zatürree gibi ikincil hastalıklarında tabloya eklenmesi ile hastalık daha da ağırlaşabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, astımlılar, kalp ve kanser hastalarında ölüme neden olabilir

2) Grip aşısı gribe yol açar!
Yanlış! Grip aşıları inaktive veya ölü grip virüslerinden üretilir; gribe kesinlikle yol açamaz ve grip hastalığı oluşturmaz

3) Grip aşısı %100 koruma sağlamadığından, aşı olmamak daha iyidir!
Yanlış! Yapılan araştırmalar grip aşısının % 89 etkili olduğunu göstermektedir Ancak aşı olduktan sonra dahi grip hastalığına yakalanan bir hasta, hastalığı aşı olmamış bir hastadan çok daha hafif geçirecektir ve grip nedeniyle hastaneye yatış önlenecektir

4) Aşının yan etkileri grip hastalığına yakalanmaktan daha kötüdür!
Yanlış! En fazla yaşayacağınız yan etki aşı yapılan yerde hafif kızarıklık yada ağrı, hafif ateş ve halsizliktir Bu yan etkiler aşının koruma sağladığı grip hastalığının sebep olabileceği ağır komplikasyonlardan çok daha önemsizdir

5) Kasım ve Aralık ayları grip aşısı olmak için geç bir tarihtir!
Yanlış! Grip aşısı tüm grip sezonu boyunca uygulanabilir Aşı olmak için en uygun zaman Ekim - Kasım ayları olsa da, Aralıkta hatta Ocak ve Şubat aylarında aşı olunması da gripten korunma sağlayacaktır

6) Bol C vitamini kullanırım ve gripten korunurum!
Yanlış! C vitamini herkesin tahmin ettiğinin tersine, gribi önlemez Sistemi güçlendirir, hastalıklara karşı vücut direncini hafifçe artırabilir ama gribi kapmamızı ve hasta olmamızı kesinlikle engellemez Hatta aşırı derecede C vitamini, özellikle çocuklar ve yaşlılarda ishale sebep olabilir Bu da hastalığın ağırlaşmasına, iyileşmenin gecikmesine yol açabilir Gripten korumaya yönelik bir beslenme biçimi yoktur Korunmak için bilinen en etkili yol grip aşısıdır

7) Sadece grip hastalığının belirtileri mevcut iken etrafa grip bulaştırırım!
Yanlış! Grip virüsünün bulaşması, hastalık belirtilerinin başlamasından 1-2 gün öncesinde başlar ve hastalık başladıktan 3-7 gün sonrasına kadar devam eder

8) Yüzlerce çeşit grip virüsü vardır Oysa aşı sadece 3 virüse karşı hazırlanmıştır Bu nedenle etkisizdir!
Yanlış!! Yüzlerce çeşit grip virüsü olduğu bilgisi doğru değildir Aslında A, B, C olmak üzere üç tip grip virüsü vardır Ancak bu virüsler zaman zaman yapılarını değiştirebildikleri için alt tipleri oluşabilir Grip virüslerinde görülebilen bu yapı değişiklikleri, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içinde Türkiye’nin de bulunduğu dünyanın çeşitli bölgelerinde sürekli izlenmekte ve değişiklikler saptanarak salgın yapma olasılığı olan virüs tipleri belirlenmektedir Örgüt (WHO) belirlediği bu virüs tiplerini aşı üreticilerine bildirerek aşıların içerisinde zorunlu olarak bu tiplerin bulunmasını sağlamaktadır Böylece aşıların içeriğinde salgın yapma olasılığı en yüksek olan virüsler bulunmakta ve korunma sağlanmaktadır

9) Grip hastalığı esnasında antibiyotik kullanımı hastalığın süresini kısaltır ve daha çabuk ayağa kalkmayı sağlar!
Yanlış! Grip hastalığına neden olan influenza virüsüne antibiyotikler etkisiz olduğu için hastalık sırasında antibiyotik kullanımı, hastalığın süresini kısaltmaz

10) Her yıl grip aşısı olmaya gerek yoktur!
Yanlış! Grip virüsleri sürekli değişmektedir Genellikle her yıl dolaşan virüs suşları değişmekte ve buna bağlı olarak ta aşıların içeriği de değişmektedir Sonuç olarak her yıl aşılanmak gereklidir
saglık ıcın

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #112
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



İktidarsızlık, erkeklerin kabusu

--------------------------------------------------------------------------------

Cinsel sağlık, kişinin genel fiziki ve duygusal sağlığının önemli parçası Halk arasında 'iktidarsızlık' olarak bilinen sertleşme sorunu, cinsel sağlığı etkileyen tıbbi durumlardan sıkça görülen bir tanesi Günümüzde sertleşme sorununun 'İlaç, ameliyat, protez penis takılması ve psikoterapi' gibi bir çok tedavi yöntemi mevcut


Uzmanların belirttiğine göre, 3 ayı aşkın süre bir insanın cinsellikle ilgili arzu duyup ilişkiye girmek için yeterince sertleşme elde edememesi durumuna 'sertleşme sorunu' adı veriliyor Bu sorunda, organik sebeplerle birlikte psikolojik sebepler de etkili oluyor Sertleşme sorunu, yaşın ilerlemesinin yanı sıra yüksek kolesterol düzeyi, koroner arter, yüksek tansiyon ve şeker hastalıkları gibi bir dizi rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkıyor


Sertleşme sorunu olan vakaların çoğunluğu (yüzde 75), psikolojik değil fiziki kökenli Damar sorunları, ereksiyon bozukluğunun en sık rastlanan sebebi Ereksiyon bozukluğuna yol açan organik sebepler ise şunlar: Penisin kan dolaşımında görülen bozukluk, sinir iletimindeki aksaklık ve kan hormon düzeyinde meydana gelen değişiklik Sertleşme sorununun psikolojik sebepleri ise şöyle sıralanıyor: Stres, evlilik sorunları, depresyon, cinsel başarısızlık korkusu ve cinsel bilgisizlik
İlaç yan etkisi olarak, hali hazırdaki tedavilerden 200 tanesi bazı vakalarda ereksiyon bozukluğuna sebep olabiliyor Bunların başında yüksek tansiyon ilaçları, antipsikotikler, antidepresanlar, H2 blokerler ve arterleri daraltan belli başlı sakinleştiriciler/damar sertliği yer alıyor Bütün şeker hastası erkeklerin yüzde 35'inden fazlasında ereksiyon bozukluğu görülüyor


Milyonlarca erkeğin mustarip olduğu ereksiyon bozukluğunun, şeker ve kalp-damar hastalıklarının, prostat kanserinin, alkol veya uyuşturucu alışkanlığının ilk tanınabilir semptomu olabileceğine dikkat çekiliyor


Uzmanlar, ereksiyon bozukluğu bir kere tespit edildikten sonra (libido eksikliği, erken boşalma vbnin tersine), çeşitli muayeneler ve testlerle sorunun gerçek sebebinin, yani psikolojik kökenli mi yoksa organik/fiziki kökenli mi olduğunun bulunabileceğini ifade ederek, doğru tedavi yapabilmek için önce doğru teşhis koymak gerektiğini kaydediyor


Uzmanlar, sorunun sebebine ve derecesine bağlı olarak mevcut tedavileri şöyle bildiriyor: İntrakavernosal enjeksiyonlar gibi ilaç tedavileri, ağız yoluyla tedavi, sistemik ilaç tedavisi (testosteron), arter ve toplardamar ameliyatları, protez penis takılması, vakum-sıkma araçları ve psikoterapi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #113
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Parmak boyu saldırganlığı belirliyor

--------------------------------------------------------------------------------



Kanadalı bilim adamları, erkeklerin ne kadar saldırgan olduklarını parmaklarının uzunluğuna bakarak belirlemenin mümkün olduğunu savunuyor
Alberta Üniversitesi uzmanlarına göre yüzük parmağı işaret parmağına göre ne kadar kısaysa, kişinin fevri olması, şiddete eğilim göstermesi ihtimali o kadar artıyor 300 kişinin parmaklarını inceleyen uzmanlar, bulgularının sadece fiziksel şiddeti kapsadığının sözlü çıkışlar ya da aksi tavırlar için bir gösterge oluşturmadığının altını çiziyor Biyolojik Psikoloji Dergisi'nde yayımlanan araştırmaya göre, bu olayın temelinde ana rahminde ne kadar testosteron hormonu bulunduğu yatıyor Aslında parmakların uzunluğunun, bebeğin maruz kaldığı testosteron hormonu miktarıyla ilişkili olduğu uzun süredir biliniyordu
En alt boğumdan itibaren ölçüldüğünde kadınlarda bu 2 parmak hemen hemen eşit uzunlukta Erkeklerde ise genellikle yüzük parmağı işaret parmağından daha uzun Bu konuda yapılan diğer çalışmalar ışığında, erkeklerde yüzük parmağının uzun ve ellerin simetrik olmasının doğurganlık göstergesi olduğu, kadınlar için de işaret parmağının uzun olmasının doğurganlık oranını gösterdiğini düşünülüyor
Son araştırmayı yürüten Dr Peter Hurd şimdi bir yandan da sporcuların maçlarda ceza yeme oranıyla parmaklarının uzunluğu arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırıyor Dr Hurd'ün bir diğer projesi de parmak uzunlukları kadınlarınkine yakın olan erkeklerin depresyona eğilimli olup olmadığını araştırmak Bununla birlikte Hurd, parmak uzunlunun gereğinden fazla çıkarım yapmak için kullanılmaması gerektiği kanısında Hurd "Örneğin iş başvurularında insanları parmaklarına göre sınıflandırmak doğru bir fikir olmaz" dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #114
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Kadınlara normal doğum önerisi

--------------------------------------------------------------------------------

Avrupa Üroloji Derneği'nce İstanbul CNR Expo Center'de düzenlenen 20 Avrupa Üroloji Kongresi, çeşitli bilimsel oturumlarla devam ediyor

Kadın ürolojisi ve kadının cinsel sorunlarına ilişkin sunum yapan İtalya'nın Pavia Üniversitesi'nden Rossella Nappi, gazetecilerin sorularını yanıtladı

Kadınların en önemli sorunlarının başında, ilişki sırasında idrar kaçırmanın geldiğini ve bunun büyük bir korku haline dönüştüğünü belirten Nappi, ''Bu, partnerini olumsuz etkileme korkusuna dönüşüyor ve çeşitli psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor'' dedi

Nappi, idrar kaçırmanın nedenleri arasında normal doğum sırasında vajina kaslarında oluşan rahatsızlıklar ve enfeksiyonların bulunduğunu ifade ederek, tedavinin çeşitli ilaçlarla veya basit egzersizlerle mümkün olduğu belirtti

Kadın doğum sağlığına da değinen Nappi, çocuk sağlığı ve kadın vücudunda görülebilecek birçok risk açısından sezaryenle doğumun sağlıklı olduğunu kaydeden Nappi, şöyle konuştu:

''Sezaryenle doğumun faydaları var ama kuaföre saç kestirmeye gider gibi doğuma gitmeyi değil, kadınlara normal vajinal doğum yapmalarını öneririm Çünkü yapılan bilimsel araştırmalarda, normal doğum yapan anneler ile sezaryenle doğum yapanlar arasında, annelik duygusunu yaşama, çocuğa bağlılık gibi konularda ciddi farklılıklar gözlemlenmiştir Ben anne değilim ama eğer anne olmaya karar verirsem tabii ki normal doğumu tercih ederim'

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #115
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Kalbe takılan ICD cihazlarında hata

--------------------------------------------------------------------------------

Merkezi Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan çokuluslu Medtronic şirketi tarafından üretilen, hastaların kalp ritmini normale döndüren defibrilatörlerin (ICD) bir bölümünde fabrika hatası olduğu ve şirketin hatalı cihazların değiştirilmesi için harekete geçtiği belirtildi

İtalyan La Repubblica gazetesi, İtalya'da hastalara takılmış hatalı cihaz sayısının 3 bin olduğuna dikkati çekti

Birim fiyatı 10 bin avro civarında olan ICD cihazındaki pilin ömrü normalde 5 yıl olarak öngörülüyor

Cihazların bir bölümünde fabrika hatası olduğu, Medronic'in İtalya'daki yetkili bayii tarafından da doğrulandı

Sesto San Giovanni'de bulunan bayinin basın bürosu tarafından yapılan açıklamada, ''Cihazların pilleri öngörülenden daha kısa sürede tükeniyor Cihazdaki kısa devreden kaynaklanan bu sorun, pilin tükenmesiyle cihazın işlevselliğini de yitirmesine neden oluyor'' denildi

Medtronic şirketinin, 120 ülkede hastalara mektup göndererek, cihazların değiştirilmesi için harekete geçtiği belirtildi

Şirket yetkililerinin, ''Sadece dokuz hasta kendini kötü hissetmiştir Bu vakalardan biri Avrupa'da İtalya'da sorunlu vaka söz konusu değil'' dediklerine işaret edilen haberde şöyle denildi: ''Ancak durum böyle değil İtalya'daki hastanelerde de cihazı kullananlarda anomali gözlendiğinin kayıtlara geçtiği belirtiliyor Cenova'daki hastanelere, kalıcı kalp pili taşıyan iki hastanın ritm bozukluğu şikayetiyle başvurduğu biliniyor''

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #116
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Kolestrol prostat tümörünü büyütüyor

--------------------------------------------------------------------------------

Yapılan bir bilimsel araştırma kandaki yüksek kolestrol miktarının prostat tümörlerinin büyümesini hızlandırdığını ortaya koydu

ABD'de fareler üzerinde yapılan testlerin yüksek kolestrolün kansere sebep olduğuna dair bir doğrulamada bulunmadığını, ancak prostat kanserinin büyümesini hızlandırdığını gösterdiği kaydedildi

Araştırmayı yöneten Boston Çocuk Hastahanesi uzmanlarından Michael Freeman, araştırmada tümörün başlama sebeplerini değil, ancak sadece gelişme sebeplerini araştırdıklarını belirtirken, ekibin araştırma bulgularını Journal of Clinical Investigation dergisinde yayınladıkları ifade edildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #117
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



KOAH'ınız var mı? Nasıl anlarsınız?

--------------------------------------------------------------------------------



KOAH'ın başlıca belirtileri öksürük, balgam ve nefes darlığıdır, ancak hastalar başlangıçtaki öksürük, balgam gibi şikayetleri önemsemediklerinden ancak nefes darlığı geliştiğinde doktora gitme ihtiyacını duyarlar Bu nedenle KOAH tanısı genellikle 40 ya da 50 yaşından sonra konmaktadırKOAH'ın başlıca iki türü vardır Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr Ahmet Rasim Küçükusta, KOAH'ın belirtilerini Mynet okurları için derledi


KRONİK BRONŞİTLİ KOAH

İlk belirtileri öksürük ve balgamdır, ancak bu kişilerin çoğu sigara tiryakisi de oldukları için, öksürük ve balgamı hiç önemsemezler Bunlara göre, sigara içen bir insanın öksürmesi ve zaman zaman balgam çıkarması son derecede olağandır Öksürük ve balgam çıkarma şikayetleri özellikle kış aylarında ve sabahları daha fazladır KOAH' lılar solunum yolları enfeksiyonlarına karşı çok duyarlıdırlar



KOAH'lıların doktora baş vurmasına neden olan esas şikayet öksürük ve balgama eklenen nefes darlığı ve hırıltılı solunumdur Nefes darlığı önceleri sadece ağır eforlar sırasında ortaya çıkarken, giderek ilerleyici bir özellik gösterir ve nihayet en küçük hareketler bile nefes darlığına yol açmaya başlar İleri dönemlerdeki hastalar odaları içinde yürürken, tıraş olurken, giyinip soyunurken, hatta yatakta dönerken bile nefes darlığı çekerler İlerlemiş KOAH'lılarda dudak ve tırnaklarda morarma, boyun damarlarında dolgunluk, gözlerde kanlanma, bacaklarda şişlik (ödem) gibi belirtiler de görülür

KOAH'lılarda kanlarındaki oksijen basıncının azalmış olmasına bağlı olarak sinirlilik, huzursuzluk, uykusuzluk, çarpıntı, baş ağrısı, ellerde titremeler ortaya çıkar Dalgınlık, konuşma güçlüğü, uyuklama, kas seğirmeleri gibi bulgular ise kanda karbondioksit basıncının artmış olduğunu gösteren belirtilerdir

Kronik bronşitli KOAH'lılar genellikle fazla kilolu kişilerdir ve bunlarda sağ kalp yetersizliği sık rastlanan bir tablodur

AMFİZEMLİ KOAH

Bu hastaların esas şikayeti nefes darlığıdır Zaman zaman öksürük ve hırıltı şikayetleri olabilir, fakat hiç balgam çıkarmazlar Nefes darlığı ilerleyici bir özellik gösterir; önceleri ağır eforlarda ortaya çıkarken giderek en küçük hareketler bile hastayı nefes nefese bırakır İleri dönemlerde, yemek yemek, traş olmak gibi en basit eforlar bile yapılamaz olur

Amfizemli KOAH'lıların çoğu uzun boylu, zayıf, göğüs kafesleri fıçı gibi şiş olan kişilerdir Bu hastalar sırtüstü yatamazlar; sadece oturur durumda ve hafif öne eğilerek ve kollarıyla bir yerden destek alarak nefes alabilirler



Dudaklarını büzerek uzun uzun nefes vermeleri ve nefes alırken alt kaburga aralıklarının içeriye doğru çekilmesi tipik bulgularıdır

Bazı hastalarda kanlarında antitipsin enzimi eksikliği vardır

KOAH'IN TANISI

KOAH tanısında hastanın ayrıntılı olarak sorgulanması ve dikkatli muayenesi ile önemli ipuçları elde edilir İlerlemiş KOAH' ın tanısı çok kolay olsa da, erken evredeki hastaların tanınabilmesi için bazı incelemelerin yapılması gerekir

-Akciğer röntgeni
-Akciğer tomografisi (bazı hastalarda)
-Solunum fonksiyon testleri
-Arter kanında oksijen ve karbondioksit basınçları ölçümü
-Kanda antitripsin ölçümü
-Balgam incelemeleri
-EKG

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #118
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Her 5 çocuktan 1'i temiz su içemiyor

--------------------------------------------------------------------------------



Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Fonu UNICEF, dünya üzerindeki her 5 çocuktan 1'inin temiz su içemediğini açıkladı

22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla bir rapor hazırlayan UNICEF, temiz su elde edilmesi konusunda önemli ilerlemeler kaydedildiğini; ancak her yıl yaklaşık 1 milyon 500 binden fazla çocuğun temel sağlık hizmetleri bulunmaması sonucu öldüğünü belirtti

Rapora göre, çocukların günde en az 20 litre temiz suya ihtiyaçları var Bu, yıkama, içme ve yemek pişirme için yaklaşık 2 kova suya denk geliyor Bu miktarda su olmadığı takdirde, çocuklar kirli su içinde yaşayan ve hastalık saçan organizmaların etkisine maruz kalıyor Hastalıklar, yıkanmamış eller yoluyla da bulaşıyor UNICEF, temiz olmayan kuyular, nehirler ya da göllerden alınan suların kullanılmasının ishal ve tifo gibi hastalıklara yol açtığını belirtiyor ve bu hastalıklar nedeniyle her gün yaklaşık 4 bin çocuğun öldüğü tahmininde bulunuyor

1990 yılından bu yana koşullar iyileşme gösterdi Şimdi 1 milyar kişi daha temiz içme suyuna ulaşabiliyor Ancak UNICEF'e göre bu yine de yeterli değil Temel sağlık koşullarını geliştirmenin düşük bir maliyet gerektirdiğini söyleyen kurum, bunun karşılığında alınacak sonuçlarının ise çok büyük olacağını; böylece sadece hayatların kurtarılmayacağını, aynı zamanda çocukların sağlığının iyileşeceğini ve okullara devam durumlarında da düzelme görüleceğini belirtiyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #119
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Uykuya kolayca dalın

--------------------------------------------------------------------------------

Uzmanlar, uyumakta güçlük çekenler için huzursuz edici düşüncelerden arınmanın 5 etkili yolunu açıkladı


Uykuya en çok ihtiyacınız olduğu zamanlarda beyninizi kurcalayan düşünceler yüzünden huzur bulamıyorsanız, Santa Monica daki Uyku Bozukluğu Tanı Merkezi Başkanı Frisca Yan-Go'nun tavsiyelerine kulak verin


- Hareket planı oluşturun: Ertesi günün programıyla ilgili endişeleriniz varsa, yataktan kalkın ve yapacaklarınızı bir kağıda not alın Listeyi yazılı halde görürseniz, kendinizi olaya hakim hissedersiniz Sabah listeyi gözden geçirebilme düşüncesi sizi rahatlatır


- Uykuya dalma masalı uydurun: Gün içinde meydana gelen bir olayı kafanızdan silemiyorsanız, hayal kurmayı deneyin Kendinizi düşüncelerinizle hiç ilgisi olmayan bir yerde hayal edin Örneğin favori tatilinizi hatırlayın Dalgaların dokunuşunu, içtiğiniz Margarita'nın tadını anımsamaya çalışın Bu düşünceler, sizi beyninizi yoran diğer düşüncelerden uzaklaştıracaktır


- Saatinizi saklayın: Düşünceleriniz yüzünden uyku sıkıntısı çekiyorsanız, odadaki her türlü ses, sorununuzu artırabilir Sabah uyanamama korkusu uykuyu bozan en önemli faktörlerdendir Alarmı kurun ama saat uzağınızda olsun


- Ilık bir banyo yapın: Sıcak sudan çıkınca, vücut soğumaya başlar ve bu, beyin tarafından uyku zamanının habercisi olarak algılanır Uyku sorunlarınız varsa, 15 dakikalık ılık bir banyo uyumanıza yardımcı olabilir


- Sevişin: Cinsellik uzmanı Patti Britton "Orgazm sırasında salgılanan hormonlar, uykuya dalmayı kolaylaştırır" diyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)

Eski 05-11-2008   #120
rock_alltime
Varsayılan

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)



Kışın alınan kilolardan kurtulma yolları

--------------------------------------------------------------------------------

Uzmanlar, kış aylarında alınan kiloları vermek için sağlıksız diyetlere başvuranları uyarıyor

"Kışın kalın giyecekler altında gizlenen kiloları vermek için geç kalmayın" diyen uzmanlar, egzersizler ve sık aralıklı beslenme programlarıyla kiloların verilebileceğini söylüyor İşte, yaz gelmeden sağlıklı bir şekilde zayıflamak isteyenlere altın tavsiyeler:

"Kendinize az miktarda ancak sık aralıklı bir beslenme programı düzenleyin Poğaça, börek yemek yerine, güne güzel bir kahvaltı yaparak başlayın Alkol ve hazır içecekler yerine, limonlu veya meyveli sodaları tercih edin Taze veya kuru meyve yemeye özen gösterin Günde 25-3 litre su için Günlük posa alımınızı artırın Tam tahıl ürünlerini, sebze ve meyveyi bol tüketin Soslu yemekler, mayonezli, soslu salatalar yerine limon, soya sosu gibi kalorisiz olanlarını kullanmaya çalışın Günlük yağ alımını azaltın Düzenli egzersiz yapın Şekerden uzak durun Çok tatlı yemek istediğiniz zaman dondurmayı ya da sütlü tatlıları tercih edin"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.