Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kavramlar, psikolojide

Eski 08-21-2006   #91
dehşet
Varsayılan


Programlanmış Öğrenme


Bir kimse, bu altbölümde gözden geçirilen ilkeleri kullanarak, herhangi bir malzemeyi öğrenmek için iyi bir strateji geliştirebilir Ancak bu ilkeler ayrı şey, uygulamaları ayrı şeydir Bizim geleneksel öğrenme araçlarımız olan öğretmenlerin ve ders kitaplarının, bu ilkeleri en iyi biçimde kullandıkları enderdir Bunlar genellikle, ışın çoğunu tecrübesiz öğrenciye bırakırlar; o da çoğu zaman, stratejiyi verimli şekilde uygulamayı beceremez İdealde, öğrenme durumunun öyle düzenlenmesi gerekir ki öğrenci zorunlu olarak en iyi stratejiyi uygulasın

Son yıllarda geliştirilmiş olan bu gibi öğrenme durumlarının hepsi, programlanmış öğrenme baslığı altında toplanabilir, örneğin; öğretme makinaları (teaching machine), belirli bir konuyu çalışmak için düzenlenmiş birer programlanmış öğrenme aracıdır Örneğin, bir makina çeşidi aritmetik öğretiminde, diğeri fizik, bir diğeri de yabancı dil öğretiminde kullanılır Ancak, her konuda farklı bir makina gerekmesi, bu yöntem için önemli bir sakınca yaratmış; bu sakıncayı gidermek için bilgısayar-yardımlt öğretim'e {compuîer-aided instruction) geçme yönünde bir eğilim başlamıştır Bu öğretim biçiminde, dev belleğinde birçok farklı program bulunan genel amaçlı büyük bir bilgisayardan yararlanılır,

Programlanmış öğrenme malzemesi nasıl hazırlanmış olursa olsun genellikle öğrenenin cevaplaması gereken bir dizi soru ve problemden oluşur, öğrenici cevaplarını herhangi bir biçimde kaydeder ve bunların doğru veya yanlış olduğu kendisine bildirilir Problemler verimli öğrenmeyi sağlamak üzere önceden hazırlanmış bir sırada sunulur Her bir cevabı bir önceki cevaba daya*****, yani bir sorunun cevabında hemen bir önce öğrenilen cevaptan yararlanılması sağlanarak, aktarma en üst düzeye ulaştırılır

Öğrenciyi edilgen bir biçimde okuma yerine cevap vermeye zorladıkları için, programlanmış öğrenmenin edegen anlatım'ı gerektirdiği söylenebilir, insanlar edilgen kaldıkları durumlara kıyasla, kendilerinin de katıldıkları durumlarda çok daha ilgili olurlar Bu nedenle, edegen cevap verme durumu, öğrenme için başlı başına bir güdü sağlar Soru cevaplayan veya problem çözen öğrenciler, sadece oturan, okuyan ve dinleyenlere göre, konuyla çok daha fazla ilgilidirler Ne yazık ki programlanmış makina ve kitapların hepsi ilginç ve güdüleyici değildir; bazen öğrencileri, özellikle parlak öğrencileri sıktıkları olur Bununla birlikte iyi programlanmış öğrenme malzemeleri, sıkıcı dersler ve ders kitaplarına kıyasla daha güdü-leyicidir

Programlı öğrenmenin diğer bir özelliği, öğrencilerin kendilerine uygun hızda ilerlemelerine olanak vermesidir Bunun aksine, genel dersler herkese aynı miktarda süre tanır Bu tür dersler hızlı öğrenenler için çok yavaş, yavaş öğrenenler için de çok hızlı gelir Bu, sınıfta anlattırma tekniği için de söz konusudur Oysa, öğrenme programları öğrencilere bireysel olarak verilir ve her öğrenci, kendi yetenek ve çalışma alışkanlıklarının izin verdiği ölçüde, hızlı ya da yavaş olarak program üzerindeki çalışmasını sürdürebilir

Bunlara ek olarak, programlanmış malzeme öğrenme sürecini küçük adım-lara ayırır Söz konusu malzeme öyle küçük birimlere ayrılmıştır ki, hemen hemen herkes bunları öğrenebilir Bu sistem, pek çok şeyi hemen kavrayabilen öğrenciler için biraz sıkıcı gelebilir; fakat kolay anlayamayanlar için de çok yardımcı olur Bu yöntem, kişinin öğrendiği şeyi iyi öğrenmesini, böylece gelecek adıma hazır olmasını sağlar Küçük adımlar aynı zamanda kişinin yapabileceği hata sayısını yanı, sonuncul (final) ürünün şekil almasında aksatıcı rol oynayacak davranımların sayısını azaltır

Diğer taraftan sınıfta anlatılan derslerde ve ders kitaplarında, genellikle, daha az hazırlıklı olan ve yavaş öğrenen öğrencilere göre fazla büyük adımlar atılır Programlanmış öğrenmenin en son önemli özelliği, dönüt konusu işlenirken belirtildiği gibi, sonuçlar hakkında bilgi'yi vurgulamasıdır Bu programlarda öğrencinin cevabı doğru cevapla hemen karşılaştırılabildiği için, öğrenci çalışmasına devam ederken cevaplarının yanlış mı doğru mu olduğunu hemen öğrenebilir Buna karşılık, gerek sınıftaki derslerde gerekse ders kitaplarında bu olanaktan aynı ölçüde yararlanılamaz

Öğrenciler, sınıfta anlatılan malzemeyi ders notlarıyla kontrol ederek çalışabilirler Ancak bu ders notlan yanlış ya da yetersiz olabilir Gene aynı şekilde, öğrenciler, bir ders kitabını kendilerini kitaptan kontrol ederek çalışabilirler; ancak bunu yapacak kadar disiplinli olsalar bile, neleri öğrenmeleri gerektiğini tam olarak bilemeyebilirler Oysa programlanmış öğrenme, hem neyin öğrenilmesi gerektiği hem de ne kadar iyi öğrenildiği konusunda bilgi sağlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #92
dehşet
Varsayılan


Proksemi


Proksemi kavramı, çeşitli kültürlerde mekânsal davranışları inceleyen Hail (1960) tarafından ortaya atılmıştır Hail proksemi kavramıyla, insanın mekânı kültürel tarzda kullanımını ifade etmektedir

Hail'in mekân antropolojisinde, her kültür, mekân konusunda, kendine özgü bir anlayışa, Örgütlenmeye ve dile sahiptir Bu açıdan mekân, kültürel bir sistem olarak görülmektedir ve bu kültürel sistem, onun değerler sistemiyle ilişkisi çerçevesinde kavranabilir Değerler sistemi, sosyal örgütlenmeyi, yaşam tarzlarını, mekânla ilişkileri, vb büyük ölçüde belirlemektedir

Hail, mekânı, insanın mekânsal davranışlarının kültürel bir kodu harekete geçirmesi anlamında 'sessiz dil' (sileni language) olarak nitelendirmektedir Bireyin etrafında iç içe geçmiş mekânsal tabakalar ayırdederek, Moles ve Goffman gibi, mesafe temeline dayanan bir mekân tipolojisi ortaya koymaktadır

Bu üç yazarı karşılaştıran Schwach'a (1993) göre, her biri farklı bir projeden yola çıkan bu yazarlardan Moles, psikoloji ve sosyoloji ayaklarına oturan psiko-sosyal bir analiz ortaya koyarken, özünde haklar (mekân hakkı, konuşma hakkı, vb) perspektifine dayanan Goffman, rol teorisine bağlanabilecek ve kişiler arası etkileşim kodlarını temel alan bir yaklaşım sergilemektedir Hall'in yaklaşımı ise, bir tür sosyo-etoloji ve hatta zoo-psikoloji niteliğinde görünmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #93
dehşet
Varsayılan


Proksemik Yasa


Proksemik yasa, belirli bir alandaki insan etkileşimlerinin mesafeye bağlı olarak azalıp çoğalmasını ifade etmektedir Moles'e göre tarih boyunca iletişim dünyamızda meydana gelen değişiklikleri, mesafenin iletişimdeki rolünün değişimi olarak özetlemek mümkündür Zira iki insan veya iki grup arasında bir iletişim kanalı kurmanın pahası, mesafeye bağlıdır ve bu nedenle insanlar arası ilişkilerin sosyal organizasyonu, her şeyden önce yakınlık etkisine göre gerçekleşir

İnsan toplulukları, birbirine yakın olanların ilişkisini düzenleyerek gelişirler; etnolojide kültürlerin birbiriyle ilişkisindeki proksemik yasalar bunun en belirgin örnekleridir; bu yasaya göre, tüm diğer faktörler sabit kalmak üzere, iki kültür alanı coğrafi olarak birbirine ne kadar yakınsa, o kadar çok ortak öğeler içerirler

Modern zamanlar öncesinde iletişim, büyük ölçüde doğrudan alışverişler biçiminde cereyan etmektedir Bu dönemlerde iki insan ancak bir araya gelerek birbiriyle konuşuyor, birbirine dokunuyor veya duygularını belirtiyordu Burada etkileşim, ikisinin yanyanalığına, birbirine bitişikliğine dayanmaktadır

Karizmatik etkileşime uygun olan bu tarz, içerdiği yer değiştirme çabası ve zaman pahası yüzünden yakın olanla sınırlı ve dolayısıyla yereldir Geleneksel uygarlık, iletme pahasının, örneğin çeşitli varlıkları taşıma maliyetinin büyük olduğu ve bu yüzden tüm uzaktan ilişki süreçlerinin sınırlandırıldığı bir toplum modeli inşa etmiştir; burada paha, mesafeyle doğrusal ve aşılmaz bir tarzda doğru orantılıdır; uzak ilişkiler, yakın ilişkilere kıyasla bir tür çaba vergisine tabidir, yani derin ve sık ilişkiler, genellikle, yaşamlarında mekân planında birbirine yakın insanlar arasında oluşur Bu proksemik nitelikli ekolojide, insan etkileşimlerinin (eş bulmak, iş yapmak, haber almak, vs) sayısı, mesafeye bağlı olarak azalır Bu, insan etkinliklerinin temel bir yasası, yani proksemik yasadır

Moles'in proksemi analizi, 'insanın kabukları' adını verdiği ikinci bir alanda daha ilerler İnsanın mekânsal kabukları, merkezinde bireyin yer aldığı ve içten dışa genişleyen bir dizi tabakayı (vücuttan geniş dünyaya doğru sıralanan sekiz tabaka) ifade etmektedir

Tabakalar, sadece 'burası' noktasına olan mesafelerine göre birbirinden ayrılmazlar; asıl önemli olan bireyin yaşantıları, yani farklı tabakalara ilişkin temsilidir; zira Moles'in üzerinde durduğu asıl nokta, bireyin sokağa, mahalleye, kente ilişkin deneyimlerinin birbirinden farklı olmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #94
dehşet
Varsayılan


Prosedüral Adalet


Prosedüral adalet kavramı, bireyin kendisine veya bir başkasına ilişkin kararların alınışında kullanılan prosedürlerin ya da izlenen yöntemlerin doğru veya yanlışlığı hakkındaki değerlendirmesini ifade etmektedir Bu adalet anlayışında etkili olan ilkeler oldukça çeşitlidir (Leventhal, 1976, 1980; Cropanzano, 1993; Greenberg, 1996; Steiner, 1999)

Bunların bir kısmı yapısal kural ya da etkenlerdir: Aynı prosedürlerin izlenmesi, oy verme veya görüş belirtme imkanı olması, doğru enformasyonların kullanılması, tüm anlamlı kriterlerin dikkate alınması, prosedürlerin toplumun güncel eliğine uygun olması, önyargı ve yanlılıkların olmaması gibi Diğer bir kısmı ise sosyal etkenlerdir: Sosyal duyarlılık (haysiyetli ve insanca muamele görme) ve enformasyon yoluyla doğrulama (kararın dayanağının açıklanması) gibi

Bireylerin, prosedüral adalete ilişkin yargıları, onların kendilerini değerlendirmesinde ve öz saygılarında etkili olduğu gibi, özellikle içinde bulundukları sistemi de etkilemektedir Örneğin bir işletmede, ücret veya ödeme sisteminin, disiplin politikalarının ve yönetim kararlarının çalışanlar tarafından benimsenmesinde ve örgütsel bağlılıkta, bu plandaki yargılar etkili görünmektedir Prosedüral adalet, personel seçimi ve yarışmaya dayalı performans değerlendirmelerinde de önem taşımaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #95
dehşet
Varsayılan


Prototip


Eleanor H Rosch tarafından ortaya atılan prototip kavramı, bir kategori veya sözcüğü tanımlamayı sağlayan örnek referansı ifade eder; bu anlamda prototip bir kategoriyi en iyi temsil eden öğedir, öyle ki kategorinin diğer öğelerine en çok prototip benzer Bir kategorinin öğelerinden söz edildiğinde, akla, çoğu kez, en önce, kategorinin en tipik öğeleri gelir

Tipik öğeler, temsil değeri olan ve bellekte en kolay ulaşılan öğelerdir Örneğin serçe, tavuk veya devekuşuna kıyasla daha çok 'kuşun prototipi' sayılır Sağduyu, çevrede yer alan öğeleri, prototipe benzedikleri ölçüde tanır

Prototipler kişi tiplerine ilişkin şemalar olarak da tanımlanabilir Bunlar belirli bir insan tipini, kişilik çizgileri ve davranış tarzlarıyla ifade ederler Örneğin 'kavgacı bir kişi' şemasını oluşturan nitelikler ve davranışlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #96
dehşet
Varsayılan


Psikodrama


Psikodrama, Moreno tarafından geliştirilmiş bir psikoterapi tekniğidir Moreno, parkta, sokakta ve günlük yaşamın çeşitli alanlarında kişilerin bazı oyunlar çerçevesinde (örneğin çocukların evcilik oyunu) formel yaşantılarını kendiliğinden dramatik bir biçimde oyna*****, bir bakıma rahatladıklarını gözlemiş ve kendiliğinden oynanan oyunun tedavi edici etkisini bir psikoterapi tekniğine taşımıştır

Bu teknik, benzeri psikolojik şikayetleri ya da rahatsızlıkları olan kişilerin, belirli bir konuda, doğaçlama olarak yaşantılarının bir epizodunu bir oyun halinde sahnelemeleri esasına dayanmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #97
dehşet
Varsayılan


Psikolojik Tepkime


Brehm (1974) tarafından ortaya atılan bu kavram (psyhological reactance), bireylerin çevrelerini kontrol etme eğilimiyle ilgilidir Brehm'e göre bireyler, kendilerine özgü davranış özgürlükleri olduğunu düşünürler ve bu özgürlükler tehdit edildiğinde veya yitirildiğinde, onları yeniden tesis etmek isterler Bu özgürlükleri yeniden tesis etme motivasyonuna psikolojik tepkime denmektedir

Bir diğer deyişle tepkime, kabaca sosyal etkiye karşı, psikolojik faktörlere bağlı bireysel direnmeyi; bağımsızlıkları veya özgürlükleri tehdit altına giren bireylerin davranışını ifade etmektedir

Özetle tepkime, bağımsızlığını kaybetme duygusundan kaynaklanan ve etkiye karşı direnme şeklinde kendini gösteren negatif bir motivasyon oluşumu olarak tanımlanabilir Söz konusu motivasyonun belli başlı iki sonucu vardır; birincisi, tehdit altındaki davranışı yapma yönünde bir eğilim, ikincisi ise tehdit altındaki özgürlüğün ilişkin olduğu obje veya etkinliğin daha çekici hale gelmesi

Örneğin, emekli memur K Bey cumartesi günleri öğleden sonra bazen kahveye gitmekte, bazen TV seyretmekte, bazen evin önündeki bahçeyle uğraşmaktadır Bir cumartesi sabah karısı ona, öğleden sonra "gün"ü olduğunu, kahveye gitmesini söylediğinde, psikolojik tepkime durumu oluşacaktır

Muhtemelen karısına "öğleden sonra TV'de kaçırmak istemediği önemli bir maç olduğunu" veya "bahçesini mutlaka sulaması gerektiğini" söyleyerek itiraz edecektir Tepkimenin şiddeti ya da derecesi, tehdit edilen ya da yitirilen özgürlüklerin önemine göre değişecektir Çeşitli araştırmalar, özellikle sansürün ve ayırdedilme eğiliminin tepkimeye yol açtığı yönünde bulgular ortaya koymaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #98
dehşet
Varsayılan


Psikolojikleştirme


Psikolojikleştirme (psychologisatiori) günlük yaşamda insanların, diğerlerinin davranışlarını onların psikolojik karakteristiklerine bağla***** açıklama eğilimlerini ifade etmektedir

Psikolojikleştirme, kişi odaklı atıf eğilimine bağlanabilir Zira Heider'dan (1958) itibaren atıf konusunda çalışan sosyal psikologların genellikle üzerinde durdukları gibi, ortalama insan, diğerlerinin davranışlarını açıklarken durum/ortam veya iş/uyarandan ziyade kişilere odaklı atıflar yapmaktadır

Bazı sosyal psikologlar bu eğilimi, naif psikolog olan ortalama insanın bir hatası olarak görürken, diğer bazıları bunun bir hata olarak değil, psiko-sosyal işlevleri olan bir eğilim, hatta kolektif bir strateji olarak kavramlaştırmaktadırlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #99
dehşet
Varsayılan


Psikopatoloji


Psikopatoloji, ruhsal tepkileri inceleyen bunların gövde ve hücre organı sistemlerinde ve kimyasındaki bozukluklara bağlanmağa çalışan bilim koludur Bilimsel psikoloji ve psikiyatri gibi psikopatoloji de 19 yüzyılın ürünü olup, (başlangıçta) materyalist öğreti ve doğa-bilimleri temelleri üzerine oturtulmuştur Psişik olayların ve davranışların norma! ve patolojik görünümleri Almanya'da Wilhelm Griesinger ve Emil Kröpelin, İngiltere'de Maudsley Fransa'da Philippe Pinel ve Jean Etienne Esguirol, Amerika'da Benjamin Ruşu ve Rusya'da Serpej Korsakoff gibi bilim adamlarınca incelenmiş ve bu incelemeler sonucunda elde edilen yeni yöntemler psikiyatriye önemli katkılarda bulunmuşlardır Akıl hastalıklarının çeşitli türleri biyolojik açıdan ele alınmış ve bireyselleştirilmiştir

Evrim teorisine dayanılarak yapılan -klinik gözlemlerden, laboratuar incelemelerinden, biokimya ve patalojik anatomiden akıl hastalıkları tedavisinde yararlanılmıştır

Günümüzde, düne kadar beyin hücrelerinde meydana gelen ve çok kısa bir süre sonra ra yıkıma uğradığından eldeki araçlarla saptanmasına imkân olmayan bir çok maddeleri tesbit edebilecek yöntemler geliştirilmektedir Bu psikopatoloji çalışmaları sonucunda biriken bilginlerin çeşitli cinsel sorunlara yol açan ruhsal bozuklukların giderilmesinde de yararlı olacağı kanısı yaygındır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #100
dehşet
Varsayılan


Psikosomatik


İlk olarak Kuzey Amerika'da ortaya çıkmış bir akımdır ABD'de özellikle F G Alexander Almanya'da ise V V Weizsaeker bu akımın öncülerindendirler

Psikosomatik öğretiye göre bütün hastalıklar aslında ruhsal kaynaklıdırlar Başka bir deyişle gövdede görülen herhangi organik bir bozukluk kaynağını bir ruhsal bozuklukta ya da yorgunlukta bulur Buna bakarak deri hastalıklarının ruhsal sıkıntılardan ötürü meydana geldikleri ileri sürülmüştür

Gerçi psikosomatik tıp kanıtlarını doğrudan doğruya istatistik yöntemine dayayamaz ama psikosomatik sayesinde kimi örnek olaylarda hayat hikâyesine, bir de ruhbilimsel yöntemlere dayanarak herhangi bir in sanın derinliklerine nüfuz edilebiliniyor Psikosomatikle ilgili tartışmalarda ona karşı olanların sık sık öne sürdükleri görüş psikosomatiğin ortaya çıkan bütün hastalıkların tedavisinde hep etkileyici olamayacağıdır Bununla birlikte ruhsal etkilemelerin ya da organik hastalıkların üst üste yığılarak tabakalaşmalarının doğruluğu kabul ediliyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #101
dehşet
Varsayılan


Rasyonellik


Modernleşmenin bir koşulu ve özelliği olarak vazedilen rasyonellik, geleneksel olarak, insan eylemlerinin verimliliğine, yararlılık kriterine bağlanmaktadır Bu anlamda rasyonellik, formel mantık ve hesap yoludur Örneğin piyango bileti almak veya bankada tasarruf hesabı açmak gibi iki davranıştan rasyonel olan ikincisidir Modernliğin genel kabul gören rasyonellik anlayışı, araçsal bir nitelik taşır; yani bir amaca varmak için gerekli olmayan çabalardan kaçınıp sadece gerekli olanları yapmak rasyonel sayılır

Ancak son zamanlarda farklı rasyonellik anlayış ve tarzlarının olduğu kabul edilmektedir Hatta, formel mantığın yanı sıra, olaylara, durumlara ve bağlamlara özgü olan ve formel mantıkla bağdaşmayan alt-mantıkların (infralojik) bulunduğu gözlenmektedir

Ayrıca, formel mantık açısından rasyonel sayılabilecek ve duygular, heyecanlar ve değerlerle ilişkili bazı davranışların, irrasyonellik etiketiyle bir kenara bırakılamayacağı, birey yaşamının bütünü açısından bunların da kendine özgü bir mantığı (alt-mantık) bulunduğu ve sosyal yaşamın temel dayanaklarından olduğu açıktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #102
dehşet
Varsayılan


Referans


Referans sözcüğü, teknik anlamıyla, mantık, iletişim ve dilbilim alanlarına gönderen bir terimdir Referans ilk olarak, belirli bir işaret veya göstergenin dil dışındaki bir obje veya objeler grubuna gönderme özelliğidir ve bu çerçevede, referans, denotasyonla eş anlamlıdır; örneğin köpek (Türkçe) veya doğ (ingilizce) sözcüklerinin dış dünyadaki 'köpek'e (hayvan) işaret etmesi

Anlama ilişkin bazı mantık teorilerinde, geleneksel olarak iki yan ayırdedilmektedir; G Frege (1892) bunlara anlam (Almanca: Sinn, İngilizce: Meaning, Sense) ve referans (Almanca: Bedeutung) demekte ve şu örneği vermektedir: 'Akşam Yıldızı1 ve 'Sabah Yıldızı' ifadeleri, anlamları farklı iki ayrı ifade olmakla birlikte, aynı referansa (Venüs gezegeni) sahiptir, tek bir 'şey'e göndermektedir

Referans sözcüğü, bazen bir işaretin bir şeyi işaret etme özelliği olarak değil, gönderme yapılan, referansta bulunulan, işaret edilen şey anlamında, yani 'referant' anlamında kullanılmakta, yani göndermede bulunulan obje kastedilmektedir

Psikolojik açıdan önemli olan şudur: Herhangi bir söylemin veya metnin anlaşılmasında, söylemdeki her gösterge (sözcük), bir şeyin/objenin (olay, kişi, eylem, durum, vb) bireyin zihnindeki semantik temsiline gönderir, bireyin içinde bulunduğu toplumun dili içersinde, bu sözcük-uyaranın bu şeye göndermesi zaten üzerinde uzlaşılmış ve öğrenilmiş bir ilişki olduğundan, bu gönderme işlemi genellikle otomatik olarak gerçekleşir (Kaynak; Bloch, 1997)

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #103
dehşet
Varsayılan


Refleksif Düşünce


Refleksif düşünce ya da refleksivite, kendini gözlem ve analiz konusu olarak alan öznenin tutumudur Refleksivite, kendi hakkında, kendi üzerine düşünen, kendisini bir obje gibi ele alıp bakabilen bir öznenin durumunu ifade etmektedir Bu anlamda refleksif düşünce, her şeyden önce kendi dışına çıkıp bakabilmeyi, bir desantrasyon kapasitesini gerektirmektedir

Taylor gibi yazarlar radikal refleksiviteyi, modernliğin karakteristiği olarak görmektedir Refleksif tarzda düşünmek (düşüncenin kendi üzerine dönüşümlü oluşu), bilincimizin bilincinde olmak ve dünyanın bizim için varolma tarzı üstünde odaklaşmak, yani kendi öz sübjektivitemiz hakkında düşünmeye önem vermek demektir Bu tutum Hıristiyan Batı dünyasında Saint Augustin'den itibaren bir emir, bir model haline gelmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #104
dehşet
Varsayılan


Rol


Etimolojik kökeninde, tiyatro oyuncularının sözlerinin yazıldığı parşömen veya küçük ruloya gönderen rol (role) terimi, günlük dilde, işlev (annenin çocuklarının eğitimindeki işlevi), yer (bir kişinin belirli bir işte önemli bir role sahip olması), maske (samimi bulunmayan birinin rol yaptığının söylenmesi) anlamlarında kullanılabilmektedir

Sosyal psikoloji vokabülerinde rol terimi, bir kişiden (sosyal statüsüyle ilişkili olarak) beklenen davranışlar bütününü ifade etmektedir Bu beklentiler, genellikle bireyin içinde bulunduğu ortama veya yer aldığı statüye (bireyin toplumda, bir grupta ya da örgüt içinde işgal ettiği konum ya da sahip olduğu mertebe) göre türlülük göstermektedir Çalışma yaşamında roller, büyük ölçüde, bireyin yapmak zorunda olduğu iş ya da görevlere tekabül etmektedir

Literatürde çeşitli rol ayrımlarına rastlanmaktadır: Bireysel ve kolektif roller, cinsiyet, yaş ve sosyal sınıf rolleri, psikosomatik, psikodramatik ve sosyal roller, vb

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #105
dehşet
Varsayılan


Rol Beklentisi


Rol beklentisi (role expeclation), rollerin, rolü taşıyan kişilerin davranışlarım etkilemesiyle ilgilidir Sosyal rollerin belirli bir davranışlar yelpazesiyle tanımlanması nedeniyle, belirli bir rol yüklendiğini veya belirli bir rolde gördüğümüz kişilerden bir takım davranışlar beklenmektedir ve pratikte de kişiler, rollerine uygun davranışlar göstermektedir Bu açıdan rol beklentisi, sosyal olarak tanımlanmış bir role ilişkin olarak insanların beklentilerini ifade etmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.