![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#31 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiDua Talebi ve Selef-i Salih’in Tavrı [size="4"]Müellifin: “Bu husus sabit olduğuna göre onların peygamberlerden yardım istemeleri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem’dan yüce Allah’a dua etmesi için yöneltilmiş bir istektir ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra müellif şunu sözkonusu etmektedir: Kendisini bildiğin ve salih olduğunu da bildiğin salih bir insana giderek ondan senin için Allah’a dua etmesini istemende bir sakınca yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ”Bana dua edin, ben de sizin duanızı kabul edeyim ![]() Yine insan bizzat Rabbine dua edecek olursa, kendisi de ibadetin ecrini elde eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, İstiska, Babu’l-İstiska-i fi Hutbati’l-Cumuati; Müslim, Salatu’l-İstiska, Babu’d-Duai fi’l-İstiska ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#32 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiCebrail’in, İbrahim’e Bir İhtiyacın Var mı? Diye Sorması Bunların bir başka şüphesi daha vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna cevab şudur: Bu da ilk şüphe türünden bir şüphedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müellifin: “Bunların bir başka şüphesi daha vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif daha sonra buna zengin bir kimsenin fakir bir kimseye gidip: Senin mala bir ihtiyacın var mı? Borç yahut hibe veya başka bir şekilde vermemi ister misin? demesini örnek göstermektedir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#33 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiTevhid Hususunda Önemli Bir Açıklama -Yüce Allah’ın izniyle- sözlerimizi pek büyük ve oldukça önemli şimdiye kadar ki açıklamalardan da anlaşılan bir mesele ile bitirelim ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif bu şüphelerin sonunda oldukça büyük olan şu meseleyi sözkonusu etmektedir: İnsanın hem kalbi, hem sözü, hem de ameliyle muvahhid olması kaçınılmaz bir husustur ![]() ![]() ![]() [size="4"]“Şunu bilin ki şüphesiz ki vücutta bir çiğnem et vardır ![]() ![]() ![]() Bir kimse iddia ettiği üzere kalbiyle tevhid edici olmakla birlikte Allah’ı söz ve davranışlarıyla tevhid etmeyecek olursa, bu kişi hakkı kesin olarak bilmekle beraber, batıl üzere ısrar ve inat edip, daha önceki rububiyyet iddiasını sürdüren Firavun kabilinden bir kimse olur ![]() ”Kalbleri onlara inandığı halde, zulümle büyüklenmeleri sebebi ile onları (âyetlerimizi) inkar ettiler ![]() Yüce Allah Musa aleyhisselam’ın Firavun’a şöyle dediğini bize zikretmektedir: ”Andolsun ki bunları birer ibret olmak üzere göklerin ve yerin Rabbinden başka kimsenin indirmediğini bilmişsindir ![]() Bu hususta ise insanların çoğu yanlışlık yapmakta ve şöyle demektedirler: Bu doğrudur ve biz bunu anlıyoruz, hak olduğuna da tanıklık ediyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müellifin: “Bu hususta insanların bir çoğu yanlışlık yapmaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ”Biz atalarımızı bir din üzere bulduk ve gerçekten biz onların izleri üzerinde doğruya erdirilmiş kimseleriz ![]() Bir diğer âyette de: ” ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bu zavallı kişi küfür önderlerinin çoğunun hakkı bilmekle birlikte ancak birtakım mazeretler ileri sürerek terkettiklerini bilmemektedir ![]() ”Onlar Allah’ın âyetlerini az bir bedel karşılığında sattılar ![]() Ve buna benzer; “Onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar ![]() ![]() Müellifin: “Fakat bu zavallı ![]() ![]() ![]() ![]() “Kendilerine kitabı verdiğimiz kimseler onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küfrün önderlerinin birçoğu hükmü bilirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tevhidi anlamadığı ya da kalbinden ona inanmadığı halde açıkça tevhid gereğince amel eden bir kimse münafıktır ![]() ![]() ![]() Müellif şunu söylemektedir: Bir kimse zahiren yani dil ve azaları ile tevhid gereğince amel etmekle birlikte kalbten tevhide iman etmiyor ve onu kavramıyor ise o kimse münafıktır ve açıktan açığa kâfir olduğunu söyleyen kimseden daha kötüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mesele pek büyük ve uzun bir meseledir ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif bu meselenin pek büyük ve uzunca bir mesele olduğunu açıklamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iki âyetin birincisi yüce Allah’ın: ”Özür dilemeyin ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif yüce Allah’ın kitabındaki iki âyetin iyice düşünmesini teşvik etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif şöyle demektedir: Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem ile birlikte Tebuk gazvesine katılan bu münafıklar ciddi değil de şaka olsun diye söyledikleri bir söz sebebiyle kâfir olduklarına göre konumunu yahut mevkiini kaybetmek korkusu ya da benzeri bir sebeble kalbinden isteyerek ve ciddi olarak kâfir olan bir kimse hakkındaki kanaat ne olabilir? Elbetteki onun bu yaptığı öbürünkinden çok çok büyüktür ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci âyet-i kerime de yüce Allah’ın şu buyruğudur: “Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlananlar müstesna olmak üzere kim imandan sonra Allah’ı tanımaz ve küfre göğüs açarsa, işte Allah’ın gazabı onların üzerinedir ve onlar için çok büyük bir azab da vardır ![]() ![]() Yüce Allah bu gibi kimseler arasından sadece kalbi iman ile dopdolu olmakla birlikte zorlanan kimseyi istisna etmiş bulunmaktadır ![]() ![]() Müellifin üzerinde iyice düşünülmesini teşvik ettiği ikinci âyet bu âyettir ![]() ![]() ![]() ![]() Ayet bu hususa şu iki bakımdan delil teşkil etmektedir: 1- Yüce Allah’ın: “Zorlananlar müstesna olmak üzere” diye buyurmuş olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Yani yüce Allah bu âyet-i kerimede kâfirlerden zorlananlar dışında kalanları istisna etmemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci şekle gelince, yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Bunun sebebi onların dünya hayatını, ahiretten daha çok sevmeleridir ![]() ![]() Ayetin ikinci delalet yönü şudur: Bunlar dünya hayatını ahiretten daha çok sevmiş kimselerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah’tan bizleri sırat-ı müstakime iletmesini, bizi hidayete ilettikten sonra kalblerimizi saptırmamasını niyaz ederiz ![]() En iyi bilen şanı yüce Allah’tır ![]() ![]() Şeyhu’l-İslam Muhammed b ![]() ![]() ![]() Yüce Allah’tan bu ilme en güzel şekli ile mükafatlandırmasını, onun ecir ve mükafatından bizi de payidar kılmasını, lütuf ve ihsan yurdunda onunla birlikte bizi bir araya getirmesini niyaz ederiz ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, 52; Müslim, 1599 nolu hadisler ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#34 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiALTI ESASIN AÇIKLANMASI Bismillahirrahmanirrahiym: Rahman ve Rahîm Allah’ın Adıyla Müellif besmele ile başlayan yüce Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim’e ve yazdığı mektublara besmele ile başlayan Allah’ın Rasûlüne uyarak, eserine besmele ile başlamaktadır ![]() ![]() Bunu fiil olarak takdir edişimizin sebebi amel eden lafızların aslı itibariyle fiiller oluşundan dolayıdır ![]() 1- Yüce Allah’ın adı ile başlamanın bereketinden yararlanmak ![]() 2- Müteallakın öne gelmesi, hasır ifade etmesi dolayısıyla hasr anlamını ortaya koymak ![]() Bu takdiri münasib bir fiil olarak zikredişimizin sebebi ise maksada daha bir delalet edişinden dolayıdır ![]() ![]() ![]() Lafza-i celal şanı yüce yaratıcının özel adıdır ![]() ![]() “Bu, insanları Rablerinin izni ile karanlıklardan nura yegane galib (aziz), hamde layık olan (hamid olan Allah)’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitabtır ![]() ![]() Bizler “Allah” lafza-i celalinin sıfat olduğu görüşünde değiliz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rahman: Yüce Allah’a has olan isimlerdendir ![]() ![]() ![]() Rahîm ise yüce Allah hakkında da, başkası hakkında da kullanılan bir isimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ”Dilediğine azab eder, dilediğine de rahmet eder ve yalnız O’na döndürüleceksiniz ![]() Rahman ile kasıt ise rahmeti bol olan demektir ![]() Gücü herşeye galib, mutlak egemenin kudretine delalet eden en hayret verici ve en büyük belgelerden birisi de yüce Allah’ın herkesin sandığından daha ileri derecede avama dahi çok açık bir şekilde açıklamış olduğu altı esastır ![]() ![]() Şeyhu’l-İslam Muhammed b ![]() ![]() ![]() 1- İhlas ve bunun zıttı olan şirke dair açıklama ![]() 2- Din etrafında bir araya gelmek ve din hususunda tefrikanın yasak kılınışı ![]() 3- Emir sahiblerini dinleyip, onlara itaat etmek ![]() 4- İlim, ulema, fıkıh, fukahaya dair açıklamalar bunlardan olmadığı halde bunlara benzemeye çalışanlar ![]() 5- Allah’ın velileri (dostları)nın kimlikleri ![]() 6- Kur’ân ve sünnetin terki hususunda şeytanın ortaya koyduğu şüphenin reddedilmesi ![]() Bu esaslar gerçekten gerekli itinanın gösterilmesi gereken önemli esaslardır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#35 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiBirinci Esas: Dini Allah’a Halis Kılmak ve Zıttı Allah’a Ortak Koşmak Birinci esas dini hiçbir ortağı sözkonusu olmaksızın bir ve tek olarak Allah’a halis kılmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah’a dini halis kılmanın anlamı şudur: “Kişi yaptığı ibadet ile Allah’a yakınlaşma maksadını ve onun lutuf ve ihsan yurduna ulaşmayı gözetmesi demektir ![]() ![]() ![]() ”De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir ![]() ![]() “Rabbinize dönün ve O’na teslim olun ![]() “İlahınız tek bir ilâhtır ![]() ![]() ![]() “İlahınız bir tek ilâhtır ![]() ![]() Yüce Allah bütün peygamberlerle bu mesajı göndermiştir ![]() ”Senden önce gönderdiğimiz herbir peygambere mutlaka şunu vahyederdik: Benden başka ilâh yoktur ![]() ![]() Yüce Allah müellifin de dediği şekilde bu hususları “avamın en kıt akıllısının dahi anlayacağı ifadelerle çeşitli şekillerde” açıklamıştır ![]() ![]() ![]() “Allah ve sen dilerseniz” deyince, Peygamber sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: [size="4"]“Sen beni Allah’a eş mi koştun? Aksine bir ve tek olarak Allah dilerse” Bu sözleriyle Peygamber sallallahü aleyhi vesellem bu adama karşı kendisinin dilemesini yüce Allah’ın dilemesi ile birlikte ikisinin de dilemesini eşit görmeyi gerektirecek bir ifade ile kullanmasını reddetmekte ve bunu yüce Allah’a eş koşmak olarak değerlendirmektedir ![]() [size="4"]“Kim Allah’tan başkası adına yemin ederse, o kâfir olur yahut şirk koşmuş olur ![]() Çünkü Allah’tan başkası adına yemin etmek, adına yemin edilen varlığı ancak yüce Allah’ın hakettiği bir şekilde tazim etmek demektir ![]() “Ey Allah’ın Rasûlü bizim en hayırlımız, en hayırlımızın oğlu, efendimiz ve efendimizin oğlu” deyince, şöyle buyurdu: [size="4"]“Ey insanlar sizler kendinize ait sözlerinizi söyleyiniz ![]() ![]() ![]() ![]() Musannıf işte bundan dolayı “Kitabu’t-Tevhid” adlı eserinde şöylece bir başlık açmaktadır: “Mustafa sallallahü aleyhi vesellem’in tevhid alanını koruması ve şirkin yollarını kapatmasına dair gelmiş olan rivayetler ![]() Yüce Allah ihlası açıklamış olduğu gibi, onun zıttı olan şirki de açıklamış bulunmaktadır ![]() “Şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez ![]() ![]() “Allah’a ibadet edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın ![]() “Andolsun ki biz her ümmet arasında: Allah’a ibadet edin ve tağuttan kaçının diye bir peygamber göndermişizdir ![]() Bu husustaki âyet-i kerimeler pek çoktur ![]() [size="4"]“Her kim Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O’nun huzuruna çıkarsa cennete girer ![]() ![]() Bu hadisi Müslim Hz ![]() ![]() Şirk iki türlüdür: 1- Kişiyi dinden çıkartan büyük şirk: Bu şariin mutlak olarak zikrettiği ve tevhide mutlak olarak aykırı olan şirk çeşididir ![]() ![]() ![]() Şirkin çeşitleri ilim ehlinin yazdıkları eserlerde bilinmektedir ![]() 2- Küçük şirk ise şariin hakkında şirk niteliğini kullandığı kavli ya da fiili her türlü ameldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sizin için en korktuğum şey küçük şirktir ![]() ![]() Bazan riyakarlık büyük şirke de ulaşabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Çünkü kim Allah’a ortak koşarsa, hiç şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar ![]() ![]() ![]() Cennet Allah’a ortak koşan müşriğe yasak kılındığına göre o kimsenin cehennem ateşinde ebedi olarak kalması sözkonusu olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “De ki gerçekten zarar edenler kıyamet gününde hem kendilerini, hem de bağlılarını kaybedenlerdir ![]() ![]() Böyle bir kimse kendisini kaybetmiş olacaktır, çünkü kendisinden hiçbir fayda sağlamamış olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"]Şunu bilmek gerekir ki şirk oldukça gizlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müminlerin emiri Ömer b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Ahmed, Müsned, I, 214 ve 224; Nesaî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, s ![]() ![]() ![]() [size="4"] Ahmed, Müsned, II, 125; Ebu Davud, el-Eymanu ve’n-Nuzur, Babu’l-halfi bi gayrillahi teala; Tirmizi, en-Nuzur, Bab-u kerahiyyeti’l-halfi bi gayrillahi; Tirmizi: Hasen bir hadistir demiştir; Beyhaki, es-Sünen, X, 29; el-Beğavî, fierhu’s-Sünne, X, 7; Hakim, el-Müstedrek, I, 65: “Buhari ve Müslim’in şartına göre sahih bir hadistir” kaydıyla ![]() [size="4"] Ahmed, Müsned, III, 241; Abdu’r-Rezzak, el-Musannef, XI, 272; Buhari, el-Edebu’l-Müfred, no: 875 ![]() [size="4"] Buhari, İlm, Bab-u men hassa bi’l-ilmi kavmen ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Ahmed, Müsned, V, 428; İbn Ebi Şeybe, İman, s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, İman, Bab-u havfi’l mu’mini en yuhba taamelehu ve huve la yeş’uru |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#36 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeğiİkinci Esas: Dinin Etrafında Birleşmek ve Zıttı Dinde Ayrılığa Düşmek Yüce Allah din etrafında birleşmeyi etretmiş olup, din hususunda ayrılığa düşmeyi yasaklamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müellifin zikrettiği esasların ikincisi din etrafında birleşmek ve din ile ilgili hususlarda ayrılığa düşmenin yasaklanışı ile ilgilidir ![]() ![]() Yüce Allah’ın kitabındaki deliller: ”Ey iman edenler Allah’tan nasıl korkmak gerekirse, öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölün ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ”Siz kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp, ayrılığa düşenler gibi olmayın ![]() ![]() ”Birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız, gücünüz parçalanıp gider ![]() ”Dinlerini parça parça edip, fırka fırka ayıranlar var ya senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur ![]() ”O dini dosdoğru tutun, onda ayrılığa düşmeyin diye dinden Nuh’a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimizi İbrahim, Musa ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi size de şeriat yaptı ![]() Bu âyet-i kerimelerle yüce Allah ayrılığı yasaklamakta ve ferd, toplum ve bütünüyle ümmet hakkındaki vahiy sonuçlarını açıklamaktadır ![]() Sünnetten bu büyük esasa delil teşkil eden buyruklara gelince, Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Müslüman, müslümanın kardeşidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir rivayette de şöyle buyurmaktadır: “Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinizin kötülüklerini araştırmayınız, gizliliklerini kurcalamayınız, birbirinizin alışverişini (kardeşinizin aleyhine olmak üzere) kızıştırmayınız ![]() ![]() Bir rivayette de şöyle buyurulmaktadır: [size="4"]“Birbirinizle ilişkiyi kesmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz, birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız ![]() ![]() Yine Peygamber sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır: [size="4"]“Müminin, mümine karşı durumu bir binanın yapı taşları gibidir ![]() ![]() Peygamber sallallahü aleyhi vesellem Ebû Eyyub radıyallahu anh ![]() “Sana bir ticaret göstereyim mi?” O: “Göster ey Allah’ın Rasûlü” deyince, şöyle buyurdu: [size="4"]“İnsanlar arası ilişkiler bozulduğunda sen onların arasındaki ilişkileri düzeltmeye koşarsın, birbirlerinden uzaklaştıklarında onları biribirlerine yakınlaştırmaya gayret edersin ![]() Peygamber sallallahü aleyhi vesellem’in müminlere biribirlerini sevmeyi, birbirleri ile kaynaşmayı, birinin diğerine iyilik istemeyi, iyilik ve takva üzere dayanışmayı bunları pekiştirecek ve geliştirecek yolları emretmenin karşılığında müslümanların ayrılıklarını ve birbirlerinden uzaklaşmalarını gerektirecek şeyleri de yasaklamış bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan dolayı Peygamber sallallahü aleyhi vesellem söz ve davranışlarıyla kaynaşmaya ve karşılıklı sevgiye teşvik etmiş, buna karşılık sözbirliğini parçalayan, gücü ortadan kaldıran ayrılık ve ihtilafları yasaklamıştır ![]() [size="4"]Ashab-ı kiramın uygulamalarına gelince, onlar arasında birtakım ayrılıklar baş göstermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kimileri de şöyle demişti: Biz vaktinde namazımızı kılarız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Selef-i salihin uygulamalarına gelince: Ehl-i sünnet ve’l-cemaatin ihtilaflı meselelere dair benimsediği esaslardan birisi de şudur: Eğer bu görüş ayrılıkları içtihaddan dolayı sözkonusu ise ve bu içtihadın mümkün olabildiği hususlardan ise bu ayrılık sebebiyle biribirlerini mazur görürlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrılığın caiz olmadığı alanlara gelince, bu ashab ve tabiînin izlediği yola muhalif olan hususlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O halde faziletli oldukları belirtilen nesiller sona erdiğinde onlardan sonra itikadi hususlarda yaygınlık arzeden görüş ayrılıkları bulunmamaktaydı ![]() ![]() [size="4"]Ashab-ı kiram döneminde görülen ve içtihadın çerçevesi içerisinde bulunan ayrılık noktalarına gelince, bu hususlarda görüş ayrılıklarının devam etmesi kaçınılmaz bir şeydir ![]() ![]() ![]() ![]() O halde bütün müslümanların görevi tek bir ümmet olmaktır, dilleriyle, kılıçlarıyla birbirine girecek şekilde ayrılığa düşmemek, fırkalara bölünmemek, içtihadın mümkün olabildiği hallerdeki ayrılıklardan ötürü de birbirlerine düşmanlık etmemek, kin beslememektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, İkrah, Yeminu’r-raculi li sahibihi ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, Edeb, Bab-u ma yunha ani’t-tahasudi ve’t-tedabur; Muslim, el-Birr ve’s-sıla, Bab-u tahrimi’t-tahasudi ve’t-tebağut ![]() [size="4"] Buhari, Edeb, Bab-u teavuni’l-mu’miniyne ba’duhum ba’da; Müslim, el-Birru ve’s-sıla, Bab-u terahumi’l-mu’miniyne ve taatufihim ![]() [size="4"] el-Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, VIII, 80 ![]() [size="4"] Buhari, Havf, Bab-u salati’t-talibi ve’l-matlubi rakiben ve imaen; Muslim, el-Cihadu ve’s-siyer, Babu’l-mübadereti bi’l-ğazvi ![]() [size="4"] Buhari, el-İ’tisamu bi’l-kitab-i ve’s-sünne, Bab-u ecri’l-hakimi iz ectehe ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#37 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiÜçüncü Esas: Yöneticilere İtaat Bir araya gelmenin eksiksiz olması başımızda amir konumuna gelen kimselere dinleyip, itaat etmeyi de gerektirir ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif şunu belirtmektedir: Emir sahiblerini dinleyip, onlara itaat etmek bir araya gelmenin tamamlayıcı bir unsurudur ![]() ![]() Müellifin: “Yüce Allah bunu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu husus şer’î olarak yüce Allah’ın kitabı ve Rasûlünün sünnetinde gereği gibi açıklanmış bulunmaktadır ![]() “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahiblerine de ![]() ”Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ![]() ![]() ![]() ”Hepiniz toptan Allah’ın ipine sarılın ![]() ![]() Bu hususun Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem’in sünnetinde açıklık kazandığı buyruklardan bazıları da şunlardır: Buhari ve Müslim’de yer alan Ubade b ![]() ![]() ![]() “Ancak elinizde ona dair Allah’tan gelmiş bir delil bulunan apaçık bir küfür görmeniz hali müstesnadır ![]() Yine Peygamber sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Her kim emirinden (olumsuz) herhangi bir şey görürse, sabretsin ![]() ![]() Bir başka hadiste şöyle buyurmaktadır: [size="4"]“Her kim itaatten el çekecek olursa, kıyamet gününde lehine herhangi bir delil bulunmaksızın Allah’ın huzuruna çıkar ![]() Yine şöyle buyurmaktadır: [size="4"]“Başınıza Habeşli bir köle emir tayin edilse dahi dinleyip itaat ediniz ![]() Bir başka hadiste de şöyle buyurulmaktadır: “Müslüman kişi -masiyet ile emrolunması hali müstesna- sevdiği ve hoşlanmadığı bütün hususlarda dinleyip, itaat etmekle yükümlüdür ![]() ![]() Hadis Buhari ve Müslim tarafından rivayet edilmiştir ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Gerçek şu ki yüce Allah ne kadar peygamber göndermiş ise mutlaka o peygamberin ümmetine bilmiş olduğu hayırlı yolları onlara göstermesi ve kötü hususları da onlardan sakındırarak uyarması görevi olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir ![]() Bu hususun kader ile de beyan edilmiş olmasına gelince: İslam ümmeti dinine sımsıkı sarılan, dini etrafında bir araya gelmiş, yöneticilerine gereken tazim ve saygıyı gösterip, onlara maruf olan hususlarda itaat ettikleri zamanlardaki durumu apaçık ortadadır ![]() ![]() ”Allah içinizden iman edip, salih amel işleyenlere vaadetti ki: Onlardan öncekileri halife yaptığı gibi -andolsun ki- kendilerini de muhakkak yeryüzünde halife kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini onlar için iktidar yapacak, önceki korkularını güvene çevirecektir ![]() ![]() ”Allah kendi dinine yardım edene elbette yardım eder ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat İslam ümmeti olmadık işleri yapıp, dinlerini kısım kısım parçalayarak meşru yöneticilerine karşı dikbaşlılık edip, onlara karşı çıkmaya başlayınca fırkalara bölündüler, düşmanlarının kalblerinde onlara karşı var olan heybet kaldırıldı, onlar da birbirlerine düştüler, dağıldılar, güç ve kuvvetleri kayboldu ![]() ![]() Bu asıl ilke ilim, Allah’ın dinine hamasetle bağlılık iddiasında bulunan çok kimse tarafından bilinmez oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözbirliği dağılacak olup, yönetilenler dik başlılık ettikleri takdirde hevalar ve kinler devreye girer, herkes kendi sözünün gerçekleşmesi için çalışır ![]() ![]() ”Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekirse, öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölün ![]() ![]() ![]() ![]() Her birimiz hak ve görevlerini bilip, hikmete uygun bir şekilde gereklerini yerine getirecek olursa, şüphesiz ki genel ve özel işler de en güzel ve mükemmel bir düzen üzere yürümeye devam eder ![]() [size="4"] Buhari, Fiten, Bab-u kavli’n-nebiyyi: Seteravne ba’di umuren türkiruneha; Müslim, İmare, Bab-u vucubi taati’l-umerai fi gayri ma’siyetin ![]() [size="4"] Buhari, Fiten, Bab-u kavli’n-nebiyyi (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Müslim, İmare, Bab-u vucubi mülazemeti cemaati’l-müslimin ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, Ahkam, Babu’s-Sem’i ve’t-taati li’l-imam ![]() ![]() ![]() [size="4"] Buhari, Ahkam, Babu’s-Sem’i ve’t-taati li’l-imami ma lem tekun masiye; Müslim, İmare, Bab-u vucubi taati’l-umerai fi gayri ma’siyetin ![]() [size="4"] Müslim, İmare, Bab-u vucubi’l-vefa-i li bey’ati’l-hulefai el evveli fe’l-evveli ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#38 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiDördüncü Esas: İlim ve Alimler, Fıkıh ve Fakihler Dördüncü olarak ilim, alimler, fıkıh ve fakihler ile onlardan olmadığı halde bunlara benzemeye çalışan kimselere dair açıklamaları ihtiva eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada ilimden kasıt şer’î ilimdir ![]() ![]() ![]() ”De ki hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Ancak özlü akıl sahibleri öğüt alır ![]() Peygamber sallallahü aleyhi vesellem de şöyle buyurmuştur: [size="4"]“Allah kimin hakkında hayır dilerse, onu dinde derin bir bilgi sahibi kılar ![]() Yine Peygamber sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Peygamberler ne bir dinar, ne de bir dirhem miras bırakmışlardır ![]() ![]() ![]() Bilindiği gibi peygamberlerin miras bıraktığı şey ancak şeriat ilmidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum her ne olursa olsun hakkında ve onu öğrenmek isteyenler için övgünün sözkonusu olduğu ilim Allah’ın kitabının ve Rasûlünün sünnetinin fıkhedilmesi ilmidir ![]() ![]() ![]() İlmin Faziletleri İlmin pekçok faziletleri vardır ![]() 1- Allah ilim ehlini ahirette de, dünyada da yükseltir ![]() ![]() ![]() ”Allah sizden iman edenleri ve (özellikle) kendilerine ilim verilenleri dereceler ile yükseltir ![]() 2- İlim, Peygamber sallallahü aleyhi vesellem’in şu buyruğunda olduğu gibi bıraktığı mirastır: “Peygamberler ne bir dinar, ne de bir dirhem miras bırakmışlardır ![]() ![]() ![]() 3- Ölümünden sonra insanın faydasına geriye kalacak olan şeylerdendir ![]() [size="4"]“Kul öldü mü artık ameli şu üç şey müstesna kesilir: Cari bir sadaka yahut kendisiyle yararlanılan bir ilim yahutta kendisine dua edecek salih bir evlat ![]() 4- Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem iki nimet dışında hiç bir kimseye sahib olduğu nimetler dolayısı ile gıbta etmesini teşvik etmiş değildir ![]() a- İlim taleb etmek ve gereğince amel etmek ![]() b- Malını İslama hizmet yolunda kullanan zengin ![]() Abdullah b ![]() ![]() [size="4"]“İki şey dışında kıskançlık (gıbta) olmaz ![]() ![]() 5- İlim kulun kendisi ile önünü aydınlattığı bir nurdur ![]() ![]() ![]() 6- Alim insanların kendisi vasıtası ile din ve dünya işlerinde doğru yolu buldukları bir nurdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hususlar açıklık kazandığına göre o halde insanları Rablerinin şeriati üzere terbiye eden rabbani ve gerçek ilim adamlarının kim olduklarının bilinmesi de kaçınılmaz bir şeydir ta ki bu rabbani ilim adamları ile onlardan olmadıkları halde onlara benzemeye çalışanlar birbirlerinden ayırdedilebilsinler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte müellifin sözlerinin anlamı budur: Sanki o bu sözleriyle ehl-i sünnete insanları ehl-i sünnet alimlerinden bilgi edinmelerini engellemek maksadıyla hiç de kendileriyle ilişkisi bulunmayan ifadelerle dil uzatıp, onları ayıplayan saptırıcı bid’at ehlinin ileri gelenlerine işaret ediyor gibidir ![]() ![]() ”Onlardan öncekilere gelen peygamberlerin herbirine de mutlaka böylece sihirbaz veya deli derlerdi ![]() ![]() [size="4"] Buhari, İlm, Bab-u men yuridillahu bihi hayran; Müslim, Zekat, Babu’n-nehyi ani’l-mes’ele ![]() [size="4"] Ahmed, Müsned, V, 196; Ebu Davud, İlm, Babu’l-Hassi ala talebi’l-ilm; Tirmizi, İlm, Bab-u ma cae fi fadli’l-fıkhi ale’l-ibade; İbn Mace, Mukaddime, Bab-u fadli’l-ulemai ![]() ![]() ![]() ![]() [size="4"] Bir önceki nota bakınız ![]() [size="4"] Müslim, Vasiyye, Bab-u ma yelhaku’l-insane mine’s-sevabi ba’de vefatihi ![]() [size="4"] Buhari, İlm, Babu’l-iğtibati fi’l-ilmi ve’l-hikmeti; Müslim, Salatu’l-Musafiriyn, Bab-u men yekumu bi’l-Kur’ân-i ve yuallimuhu ![]() [size="4"] Olay ile ilgili rivayet şöyledir: Ebu Said Sad b ![]() ![]() “Sizden öncekiler arasında doksandokuz kişi öldürmüş birisi vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buhari’nin sahih’inde yer alan rivayette de şöyle denilmektedir: “Allah’a yemin olsun ki salih insanların yaşadığı kasabaya bir karış daha yakın idi ![]() ![]() Yine bir diğer sahih rivayette şöyle denilmektedir: “Yüce Allah buraya sen uzaklaş, öbür yere de sen de yakınlaş diye vahyetti ![]() ![]() ![]() ![]() Bir rivayette de: “Göğsüyle o (gideceği) yere doğru yaklaşmaya çalışmıştı ![]() Bu hadisi: Buhari, Enbiya, Bab-u ma zukire an beni İsrail; Müslim, Tevbe, Bab-u Kabili Tevbeti’l-Katil, 46, 47, 48 nolu hadisler; Daha geniş bilgi elde etmek için bk ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#39 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiBeşinci Esas: Yüce Allah’ın Gerçek Dostları ve Onlara Benzemeye Çalışan Allah Düşmanları Yüce Allah gerçek dostlarının kim olduklarını açıkladığı gibi kendileri ile onlara benzemeye çalışan münafık ve günahkâr olan Allah düşmanlarını da birbirinden ayırdetmiştir ![]() “De ki Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ![]() “Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Haberiniz olsun ki Allah’ın velilerine hiçbir korku yoktur ![]() ![]() ![]() Bundan sonra ise ilim sahibi olduğunu, insanları hidayete ileten ve şeriati koruyanlardan olduğunu iddia eden kişilerin büyük çoğunluğu evliya olan kimselerin rasûllere uymayı terketmelerinin kaçınılmaz olduğunu, rasûllere uyan kimselerin ise evliyadan olamayacağını, cihadı terketmenin kaçınılmaz olduğunu, kim cihad ederse onlardan olamayacağını, imanı ve takvayı terketmenin kaçınılmaz olduğunu, kim iman ve takvayı sürekli gözönünde bulunduracak olursa onlardan olamayacağını ileri sürecek hale geldiler ![]() Rabbimiz biz senden affını ve esenliğini dileriz ![]() ![]() Yüce Allah’ın velileri (gerçek dostları) ona iman eden, ondan sakınan, dini üzere dosdoğru yürüyen kimselerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla Allah’ın velisi (dostu) olduğunu ileri süren herkes veli demek değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Artık kendinizi temize çıkarmayın ![]() ![]() Bir kimse kendisinin Allah’ın velilerinden olduğu iddiasında bulunacak olursa, kendisini temize çıkarmaya çalışmış demek olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müellif Allah’ı sevmek ve Allah’ın veliliğinin alametlerine kaydettiği âyet-i kerimelerle işaret etmiş bulunmaktadır: Kaydettiği ilk âyet-i kerime Al-i İmran Suresinde yer alan: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci âyet-i kerime ise yüce Allah’ın el-Maide Suresinde yer alan şu buyruğudur: “Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, Allah ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iki âyet-i kerime ile yüce Allah gerçek dostlarını birtakım nitelikler ile sözkonusu etmektedir ki bunlar da Allah’ı sevmenin belirtileri ve sonuçlarıdır: 1- Bu gibi kimseler müminlere karşı alçak gönüllüdürler, onlarla savaşmazlar ![]() ![]() 2- Kâfirlere karşı onurlu ve şiddetlidirler ![]() ![]() 3- Allah yolunda cihad ederler yani Allah’ın adı en yüksek olsun diye Allah düşmanları ile savaşmak uğrunda bütün gayretlerini, imkanlarını ortaya koyarlar ![]() 4- Allah yolunda kınayan kimsenin kınamasından çekinmezler ![]() ![]() ![]() Üçüncü âyet-i kerime Yunus suresinde yer alan şu âyet-i kerimedir: ”Haberiniz olsun ki Allah’ın velilerine hiçbir korku yoktur ![]() ![]() ![]() Yüce Allah, Allah dostlarının bu iki niteliğe sahib kimseler olduklarını açıklamaktadır: İman ve takva ![]() ![]() ![]() Daha sonra müellif artık işin ilim sahibi olduğunu, insanları hidayete ileten şeriatı muhafaza eden kimselerden olduğunu ileri sürenlerin çoğunun nezdinde işin tam aksi bir hal aldığını açıklamaktadır ![]() ![]() [size="4"]Burada Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’nin “el-Farku Beyne Evliyai’r-Rahman ve Evliyai’ş-Şeytan” adlı risalesinde yazdıklarını aktarmak ve mümkün olan bölümlerini burada iktibas etmek yerinde olacaktır ![]() “Şanı yüce Allah kitabında ve Rasûlü de sünnetinde Allah’ın insanlar arasından birtakım velilerinin (dostlarının) şeytanın da birtakım dostlarının bulunduğunu açıklamış bulunmaktadır ![]() ”Haberiniz olsun ki Allah’ın velilerine hiçbir korku yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine yüce Allah şeytan dostlarını da sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır: “Kur’ân’ı okuyacağın zaman o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın ![]() ![]() ![]() O halde Allah ve Rasûlü nasıl her ikisi arasında fark gözetmiş ise bu iki kesimin arasında da gerekli farkın gözetilmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ”De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ![]() İnsanlar iman ve takva bakımından üstünlüklerine göre Allah’ın velisi olmak bakımından da birbirlerinden üstündürler ![]() ![]() ![]() ![]() Allah’ın dostları iki tabakadır: Sabikun (ileri geçenler) ve mukarrebun (yakınlaştırılmış olanlar) ashab-ı yemin ise orta halli olanlarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah’a yakınlaşmayan, iyilikleri işleyip, kötülükleri terketmeyen bir kimse hiçbir zaman Allah’ın dostlarından olamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar bu hususta üç gruba ayrılmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak işlerin en hayırlıları onların orta yollu olanlarıdır ![]() ![]() ![]() Ümmetin selefi ve imamları Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem dışında herkesin sözlerinin bazısının anılacağını, bazısının da terkedilebileceğini ittifakla kabul etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah’ın velilerinin kitab ve sünnete sımsıkı sarılmaları gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ”Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddıyklar, şehidler ve salihlerle birliktedirler ![]() ![]() Bu gerçek velilerin Allah’ın takva sahibi velilerini kendileriyle taltif ettiği birtakım kerametleri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kimileri peygamberlerin dışındaki şahısların bu gibi halleri göstermelerini yalanlarlar ![]() ![]() Kimisi de birtür olağanüstü bir hale sahib olan herkesi Allah’ın velisi olduğunu zanneder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğru olan ise üçüncü görüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Yaptığımız bu kadar nakil Allah’ın izniyle yeterlidir ![]() ![]() ![]() [size="4"] Mecmuu’l-Fetava, I, 156 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şüpheleri Yokeden Tevhid Gerçeği |
![]() |
![]() |
#40 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüpheleri Yokeden Tevhid GerçeğiAltıncı Esas: Kur’ân ve Sünnetin Terkedilip, Değişik Hevâ ve Görüşlere Uymaya Dair Şüphe Bu esas şeytanın ortaya koymuş olduğu Kur’ân ve sünnetin terkedilip, farklı ve değişik görüş ve hevalara tabi olmayı öngören şüphenin reddedilmesi ile alakalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fesubhanallah! Allah’a hamdolsun ki yüce Allah hem şer’î olarak, hem kaberi olarak, hem filkatiyle, hem de emriyle bu lanetli şüpheyi o kadar değişik yönleriyle reddedip, çürütmüştür ki (bu şüphenin çürütülmüşlüğü) adeta genel ve kesin bilgiler seviyesine ulaşmıştır ![]() ![]() “Andolsun ki onların çoğunun üzerine o söz (azab) hak olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözlerimizin sonu alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun, efendimiz Muhammed’e onun aile halkına ve ashabına kıyamet gününe kadar pek çok salat ve selam olsun demek olsun ![]() İçtihad sözlükte zor bir işi gerçekleştirmek için olanca gayreti ortaya koymak demektir ![]() Terim olarak: Şer’î bir hükmü öğrenebilmek için olanca gayreti harcamaktır ![]() İçtihadın birtakım şartları vardır ![]() 1- İçtihadında kendisine gerek duyacağı ahkam âyetleri ve ahkam hadisleri gibi şer’î delilleri bilmesi ![]() 2- İsnadı, isnaddaki ravileri ve buna benzer hususlar gibi hadisin sıhhati ve zayıflığı ile ilgili hususları bilmesi ![]() 3- Mensuh olan delil ile hüküm vermemek yahutta icmaa muhalefet etmemek için ![]() ![]() 4- Bu hususlarda muhalif hüküm vermemek için hükmün farklı olmasını gerektiren delillerdeki tahsis, takyid ya da buna benzer hususları bilmesi ![]() 5- Amm, has, mutlak, mukayyed, mücmel, mübeyyen ve buna benzer delaletler gereğince hüküm verebilmesi için delaletler ile ilgili dil ve fıkıh usulü bilgilerine sahib olması ![]() 6- Hükümleri, delillerinden çıkartabilecek imkanı kendisine veren bir güç ve kudrete sahib olmak ![]() İçtihad kısımlara bölünebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Hakim içtihad edip, hüküm verir de sonra hakka isabet ederse onun iki ecri vardır ![]() ![]() Eğer hükmün hangisi olduğu onun için açığa çıkmayacak olursa, bu durumda hüküm vermekten kaçınması icab eder ve o vakit zaruret dolayısıyla ve yüce Allah’ın:”Eğer bilmiyor iseniz, zikir ehline sorunuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taklid iki yerde sözkonusu olur: 1- Mukallid eğer bizatihi hükmü bilemeyen avamdan birisi olursa, onun için taklid farz olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Müçtehid bir olay ile karşı karşıya kalır ve derhal onun hakkında hüküm vermesi gerekmekle birlikte meseleyi tetkik etmek imkanını bulamayacak olursa, o vakit onun için taklid etmek caizdir ![]() Taklid de genel ve özel olmak üzere iki türlüdür: Genel taklid bir kimsenin muayyen bir mezhebe bağlı kalarak dini ile ilgili bütün hususlarda o mezhebin ruhsatlarını ve azimetlerini alıp amel etmesidir ![]() ![]() Kimisi müteahhirler arasında içtihadın imkansızlığı sebebiyle vacib olduğunu nakletmiştir ![]() Kimisi de Peygamber sallallahü aleyhi vesellem’den başkaları hakkında mutlak bir bağlılık ihtiva ettiğinden dolayı haram olduğunu nakletmiştir ![]() ![]() ![]() Özel taklid ise belirli bir meselede, belirli bir kimsenin görüşünü alıp, kabul etmektir ![]() ![]() ![]() Burada altı esas risalesi sona ermektedir ![]() ![]() ![]() Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun, Peygamberimiz Muhammed’e salat ve selam olsun ![]() |
![]() |
![]() |
|