![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#31 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-FÜRÛ' Dallar, kısımlar, ikinci derecede önemli şeyler, ayrıntılar, teferruatlar ![]() ![]() ![]() Bu kelime çeşitli ilimlerde kullanılır ![]() ![]() ![]() ![]() Böylelikle "fürû'", tanımını verdiğimiz usûl-i fıkıh üzerine bina edilen ve fıkhın bölümlerinden birine isim olarak verilen bir terimdir ![]() ![]() ![]() Fıkıh usûlüne dair birçok eser yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Furû'nun diğer bir anlamı da; Kişinin anne ve babası, bunların anne ve babaları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#32 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-FUSSİLET SURESİ Kur'an-ı Kerîm'in kırkbirinci suresi ![]() Mekke'de nâzil olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm'in tafsilâtlı kitap olması şöyledir: Onda yüzondört sure, altıbinalıtıyüzaltmışaltı ayet bulunmaktadır ![]() ![]() Kur'an'da geçmiş, hal ve geleceğe ilişkin temel bilgiler yeraldığı için bu kitap tafsilâtlı bir kitaptır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sebeple tarih boyunca yüzlerce tefsir yazılmıştır ![]() Yirmiüç yılda ayet ayet, sure sure tamamlanan bu kitabın koruyucusu Allah'tır ve O, kitabını Arapça indirmişse bunun mutlaka dil açısından bir hikmeti vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fussilet suresinin ilk ayetleri şöyle başlamaktadır: "Hâ, Mîm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Surenin başındaki mukattaa harflerinin manasını ancak Allah bilir ![]() ![]() ![]() Surenin nüzûl sebebi olarak şu rivâyet nakledilir: Ebû Cehil ve Kureyş'in ileri gelenleri biraraya gelirler; Muhammed (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Utbe, okunan ayetlerin etkisi altın da kalarak, birkaç gün Kureyşlilere görünmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rivâyetten de anlaşıldığı gibi, sure indiği sıralarda Kureyşli müşrikler, bu tür meselelerin dedikodusunu yapıyor; Kur'an'ı sihir, kehânet ve şiir olmakla itham ediyorlardı ![]() ![]() ![]() Sure, iddia ettikleri gibi Kur'an'ın anlaşılmaz sözlerden değil, Arapça bir da kitap olduğu ve sözlerinin apaçık olduğunu anlatmakla konuya giriş yapar ![]() ![]() ![]() ![]() Sure, girişinde konusunu belirlemektedir: Konu, Kur'an-ı Kerîm'dir; Allah'ın bu indirdiği ayetleri, kâinatta her an olup biten ayetleridir ![]() ![]() ![]() Surede Kur'an hakkında indirilen ayetlerde şöyle buyurulmaktadır: "O küfredenler, şöyle dedi: "Bu Kur'an'ı dinlemeyin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde de inanmak istemeyenler, Kur'an'ın Arapça bir kitap olarak indirildiğini ve onun yalnız Araplara geldiğini söylerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Suredeki ahlâkî kaideler: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âyetlerde Allah, insan psikolojisinin değişmez gerçeklerini bildirmekte, mü'minlerin amellerinin boşa gitmeyeceğini, fazlasıyla karşılığını vereceğini, beyan edip onları cennetle müjdeleyerek teşvik etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstelik müslümanın bu tavrından şeytan kahrolur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet sure şu ayetlerle sona ermektedir: "Biz ayetlerimizi hem âfakta hem de (enfüsde) kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ![]() ![]() ![]() ![]() Müfessirler ayetlerin gösterilmesi konusunda şu önemli görüşleri ortaya koymuşlardır: 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Genel Olarak Fussilet Suresi şu mesajları taşır: 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() ![]() 7 ![]() ![]() 8 ![]() ![]() ![]() "O dileseydi bize melek gönderirdi" diye yalanlıyorlar? Veya Kur'an'ı Arapça diye küçümsüyorlar? 9 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#33 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-FÜTÛVVET Delikanlılık, yiğitlik anlamında Kur'anî bir terim ![]() ![]() Ashab-ı kehf'in anlattığı kıssada Allahu Teâlâ mağaraya sığınan insanların genç, yiğitler olduğunu belirtmektedir: "Gerçekten bunlar rablerine iman eden genç yiğitlerdi" (el-Kehf 18/13) ![]() "imanlı gençler" olması İslâm'ın gençliğe verdiği önemin en güzel delilidir ![]() ![]() ![]() ![]() Fütüvvet terimi Selçuklular döneminde kurulan Anadolu esnaf teşkilatı için kullanılmıştır (Geniş bilgi için bk ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#34 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-G GABN Alış-verişte aldatmak, eksik vermek, saklamak, gizlemek, farkına varmamak gibi anlamlara gelen bir İslâm hukuku terimi ![]() Gabn alış-verişlerde, normal kıymetin üstünde veya altında olmak üzere bedeller arasında eşitsizliğin bulunmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Birbirinizin mallarınızı haram sebeplerle yemeyiniz ![]() ![]() ![]() ![]() Enes b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gabn; fâhiş (çok aldatma) ve yesîr (az aldatma) olmak üzere ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meselâ on liraya alınmış olan bir mala, bilirkişilerden birisi beş diğeri altı, başka birisi de yedi lira fiyat biçse ve on lira fiyat biçen olmasa, fâhiş gabn meydana gelmiş olur ![]() ![]() Belh fakîhlerinden Nusayr b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yesîr gabnin satım akdine bir etkisi olmaz ve akdi feshetmeye imkân vermez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a) Serveti borcunu karşılamayan borçlunun tasarrufu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Ölüm hastasının tasarrufu ![]() ![]() ![]() c) Vasînin, yetimin bir malını kendi oğlu veya karısı gibi lehine şahitlik yapması caiz olmayan kimselere yesîr gabnle satması hâlinde akit bozulur ![]() Fâhiş gabn ise, âkidin rızasına etkili olur ve onu ortadan kaldırır ![]() ![]() Hanefilere göre, fâhiş gabnin satım akdini feshe sebep olması için hile (tağrîr) ile birlikte bulunması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Hanefiler üç durumda aldatma olmasa bile fâhiş gabn hâli gerçekleşince akdi feshetmeyi caiz görürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanbelîlere göre aldatma olsun veya olmasın fâhiş gabn hâli varsa şu üç durumda aldatılan satım akdini feshedebilir ![]() a) Şehre mal getirenleri yolda karşılama ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Hileli açık arttırma (neceş), satışa arzedilen malın fiyatım arttırmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Satıcıya fiyat konusunda güvenen kimse (müstersil) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şâfiîlere göre fâhiş gabnin satım akdine bir etkisi bulunmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Hanîfe'ye göre alış-veriş için mutlak vekil kılınan kimse; müvekkilinin malını fâhiş veya yesîr gabnle yahut benzer fiyatıyla; kısaca kendisinin uygun gördüğü bir fiyatla, yahut şart muhayyerliği ile satabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Mâlik (Ö 179/795)'e göre, fâhiş gabn terimiyle ifade edilen çok aldanma, malın kıymetinin üçte biri ile sınırlandırılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukukunun gabn ve tağrir (hile) konusunda açık ve kesin bir sınır getirmeyişinin amacı, nisbetlerin tesbitini beldelerin örflerine bırakmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da, fâhiş fiyatla satın alınan mal elden çıksa, tüketilse veya malda geri vermeye engel bir eksiklik meydana gelse artık fesih hakkı kullanılarak satım akdi bozulmaz (Ali Haydar, a ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#35 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GABN-İ FÂHİŞ Alış-verişte büyük aldatma anlamında kullanılan bir İslâm hukuku terimi ![]() ![]() ![]() Gabn, "gabn-i fâhiş" ve "gabn-i yesîr" olmak üzere iki çeşittir ![]() "olağan ve basit aldanmayı" ifade eder ![]() ![]() ![]() Hanefi ekolünde, en genel tarifiyle gabn-i fâhiş; "herhangi bir malı, o malın fiyatı hakkında, bilirkişilerin tesbit ettiği tahmini fiyattan oldukça fazla bir fiyatla satma ya da satın alma durumu"; gabn-i yesîr ise, "bir malı, bilirkişilerin tahmin sınırları içerisinde kalan bir fiyatla satma ya da satın alma durumudur ![]() ![]() Şâfiî ekolünde ise, gabn-i fâhiş; bir malın, kendine denk bir malın fiyatından (semen-i misil) daha fazla bir fiyata satın alınması durumunda sözkonusu olur ![]() ![]() Mâlikî ekolünde de, gabn-i fâhişin ölçüsü, genelde aldanmanın, malın değerinin üçte biri nisbetinde veya bundan daha fazla olması olarak tesbit etmiştir (İbn Cüzey, el-Kavânînu'l-Fıkhiyye, Beyrut (t ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle'de gabn-i fâhişin ölçüsü malların çeşidine göre ayarlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Gab-i fâhişin akitlerin sıhhatine etkisine gelince; İslâm hukukunda kâr yasaklanmadığı için, hukukî ehliyete sahip kişilerin yaptıkları karşılıklı borç yükleyen (muâvazalı) akitlerde, akdi yapan kişilerin (taraflar) elde ettikleri yararların farklı olması, genel anlamda meşrû görülmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, akdin taraflarından biri diğerini aldatmak suretiyle, alım-satımda gabn-i fâhiş sözkonusu olursa aldanan taraf (mağbûn) alım-satımı feshetme hakkına sahiptir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#36 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GABN-İ YESÎR Alış-verişte basit bir aldatma anlamında kullanılan bir İslâm hukuku terimi ![]() Gabn; aldatmak, aşırı yararlanmak ve bir şeyin miktarını eksiltmek gibi anlamlara gelir ![]() ![]() ![]() İslâm hukukunda, alış-verişte kâr yasaklanmadığı gibi ona bir sınır da konulmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefîler bir malın piyasa fiyatını veya piyasadaki kıymetini ölçü alarak gabni belirlemeye çalışmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Belh fakîhlerinden Nusayr b ![]() ![]() ![]() İşte yukarıda belirtilen nisbetlere varmayan aldanmalar az aldanma (gabn-i yesîr) sayılır ve bunun akde etkisi olmaz ![]() ![]() Ancak paranın sık sık değer kaybettiği, eşya fiyatlarının yükseldiği ekonomilerde yukarıda belirtilen gabn miktarı önemini kaybedebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#37 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GADR, GADDARLIK Vefasızlık, ihanet, verilen sözü yerine getirmemek, ahdi bozmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da ahde vefa emredilirken, ihanet ve vefasızlığın da yasaklandığı kesin emirlerle bildirilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Gadr, yapılan anlaşmayı bozmak manasında hadislerde de kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Söz konusu gadr veya gaddarlık Türkçe'de Arapça'daki manalarından daha değişik manalarda kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#38 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-El-GAFFÂR Çok örten ve perdeleyen manasına gelen Allah'ın (c ![]() ![]() ![]() ![]() Günâhları çok örten, mağfireti çok olan, kullarının günâhlarını pek çok bağışlayan Yüce Allah ![]() "Hiç şüphe yoktur ki ben; tövbe ve iman edenleri, iyi amel işleyenleri, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlığayacağım" (Tâhâ, 20/82) ![]() Bu ayetteki Gaffâr kelimesinin meâli "çok yarlığayıcıyım' dır ![]() ![]() Cenâb-ı Hak; Gafûr-Gaffâr ve Rahîm olduğunu birçok ayet ve hadislerde haber vermektedir ![]() "Ey Muhammed, kullarıma haber ver ki; hakikaten ben, çok yarlığayıcr, kemâliyle esirgeyiciyim" (el-Hicr, 15/49) ![]() "De ki: Ey kendilerinin aleyhinde (günahta) haddi aşanlar, Allah'rn rahmetinden ümidinizi kesmeyin ![]() ![]() ![]() Resulullah (s ![]() ![]() ![]() "Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, siz günah işlemezseniz ![]() ![]() ![]() Meşhur bir hadîs-i kutsîde şöyle buurulmaktadır: "Ey kullarım, hiç şüphesiz ki siz, gece-gündüz hata işliyorsunuz ![]() ![]() ![]() Maddî kir ve pisliklerden temizlemek için su ve sabunu vasıta kılan Allah (c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah, kendisine şirk koşmanın dışındaki bütün günahlara mağfiret edeceğini bildirmektedir: "Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulan günahı bağışlamaz ![]() ![]() ![]() Mümin, tövbe ve mağfiret ile ilgili olarak daima korku ile ümid arasında bulunmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu korku; Allah'ın sevgisinden, O'nun mağfiretinden ve rahmetinden mahrum olma korkusu ve endişesidir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#39 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GAFÛR Örten, perdeleyen, gizleyen; eşyayı kabın içine yerleştiren ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah, iyiyi-güzeli açığa çıkaran, kötüyü-çirkini örtendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Tövbe eden, iman ederek iyi işler yapan, sonra da doğru yoldan ayrılmayanları bağışlarım (Gaffâr)" (Tâhâ, 20/82) ![]() ![]() ![]() Günahların açıkça işlenmesi, teşhir edilmesi toplumun diğer fertlerine kötü örnek olacağı gibi, insan şahsiyetini de zedeler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah, Gafûr sıfatını insanlara hatırlatarak, günahların örtülmesi ve gizlenmesinin gerekliliğine dikkat çekmektedir ![]() Kişinin günahını gizlemesi bir nevi pişmanlık olduğundan, tövbenin kabulü için ilk adım sayılmış ve Allah, günahını gizleyen insanları affedeceğini bildirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah insanı üç çeşit örtü ile örtmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() "Bana namazlarımda edebileceği bir dua öğret" dedi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#40 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GADÎRU HUM Mekke ile Medine arasında Cuhfe yakınlarında bir yerin adı (Mu'cemü'l-Buldân, VI, 268) ![]() ![]() ![]() Şiî kaynaklara göre, Hz ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() "Cebrâil (a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1) O, müslümanlara iki ağırlık (sekaleyn) bıraktığını bildirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Hz ![]() ![]() 3) Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() 4) Yine şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, hakkı döndüğü yerden Ali tarafına döndür ![]() Yukarıda Şiî alimlerin öne sürdüğü ve Gadîru Hum meselesi içinde yer verdiği bu rivâyetleri ehl-i sünnet şu şekilde değerlendirmektedir ![]() Şiîlerin iddiâsına göre, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer yandan Gadîru Hum hutbesi, hicretin onuncu yılında Zilhiccenin onsekizinci günü Veda Haccı'ndan dönerken okunan bir hutbedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gadîru Hum olayını bütünüyle reddeden müelliflere karşılık, onu inkâr etmeyen, fakat olayı açık olarak ortaya koymayan Sünnî bilginler de vardır ![]() Nesaî bu olaya Alî b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zeyd b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıdaki hadîsi naklettikten sonra, Zeyd b ![]() ![]() ![]() ![]() İbn Teymiye Gadîru Hum rivayetleriyle ilgili olarak şunları söyler: "Bu uydurmanın mütevâtir olması bir yana sahih bir isnadı bile yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müsteşrik Goldziher konuyla ilgili olarak şunları yazar: " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şiîlerin iddia ettiği gibi Gadîru Hum'da, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#41 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GALLE Arazilerden elde edilen mahsul ve gelirler ![]() ![]() ![]() Vakfın gallesi (geliri)'nin ne şekilde taksim edileceği ve ondan nasıl yararlanılacağı fıkıh eserlerinde "kitâbu't-vakf" adı altında önemli bir konu olarak incelenir ![]() Vakıf gallesinin görünmesi ve meydana gelmesi, vakfın çeşidine göre değişir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kimse vakfının bütün gallesini, yakınlık derecesine göre akrabalarına verebilmeyi şart koşsa, gallenin tamamı, en yakın akrabasına verilir (Geniş bilgi için bk ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#42 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-el-GANÎ Zengin olmak, başkasına ihtiyacı olmamak anlamına gelen "Gınâ" mastarından sıfat olan Allah'ın güzel isimlerinden biri ![]() ![]() Allah'ın ganî olması, zat ve sıfatları itibariyle başkasından müstağnî olması anlamındadır ![]() "Ey insanlar, siz Allah'a muhtaçsınız; Allah ise, işte zengin ve hamde lâyık olan O'dur" (el-Fâtır, 35/15) ![]() ![]() Allah'ın, başkasının kendisine ibadet etmesine de ihtiyacı yoktur ![]() ![]() "Ve Musa dedi ki: "Siz ve yeryüzünde bulunanlar hep nankörlük etseniz, iyi bilin ki Allah zengindir, (sizin Şükrünüze muhtaç değildir, zatında) övülmüştür" (İbrahim, 14/8): "Kim şükrederse kendisi için şükreder ![]() ![]() Allah'ın bu ismi Kur'an'da, diğer isimlerinden Halîm, Hamîd, Kerîm gibi isimlerle zikredilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın ibadetlerimize bir ihtiyacı yoktur ![]() ![]() ![]() Kula yaraşan, Rabbini bu şekilde tanıması; O'na muhtaç olduğunu hatırından çıkarmaması, bütün ihtiyaçlarında O'na yönelmesidir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#43 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GANİMET Daru'l-Harb*de yaşayan gayr-i müslim (kâfir)lerle yapılan savaş esnasında veya savaşan iki ordunun karşılaşmaları sırasında gazilerin kuvveti ile düşmandan alınan mal ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah'ın onlardan Peygamber'ine verdiği fey'e gelince, siz bunun üzerine ne ata, ne deveye binip koşmadınız ![]() ![]() ![]() "Allah'ın, o kent halkından, Resulune verdiği ganimetler Allah'a, Resule, ve ona akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara, (yolda kalmış) yolcuya aittir ![]() ![]() ![]() "(Bilhassa o fey'), hicret eden fakirlere aittir ![]() ![]() ![]() ![]() "Sana savaş ganimetlerinden sorarlar; de ki: Ganimetler, Allah'ın ve Resulunundur ![]() ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin ![]() ![]() ![]() ![]() Vaktiyle müslümanlar tarafından fethedilerek ya mücâhidlere veya diğer müslümanlara, mülk olarak verilen arazilerin (Arap yarımadası ve Basra arazisi gibi) mahsullerinden öşür (onda bir, yahut yirmide bir hisse) adıyla alınan vergi ile tüccardan alınan gümrük vergisi İslâm devletinin önemli bir geliri idi ![]() ![]() Müslümanlar tarafından zorla zapt ve fethedildiği halde müslüman olmayan eski sahibinin elinde bırakılan veya hariçten gayr-i müslim vatandaşlara mülk olarak verilen yahut sulh ile fethedilip de bir vergi karşılığında gayr-i müslim halka terk olunan arazilerden alınan haraç (adı altında alınan vergi), İslâm ülkesinde yaşayan gayr-i müslimlerden, korunma karşılığı alınan cizye, yabancılardan alınan hediyeler ve harpsiz olarak elde edilen sulh bedelleri de İslâm devletinin gelirlerindendir ![]() ![]() ![]() Vâris bırakmadan ölenlerin malları, velisi bulunmayan maktullerin kan bedelleri, sahibi bulunmayan yitik mallar, sahibi bilinmeyen terk edilmiş çocukların ve velisi olmayan fakir çocukların nafakalarına, tedavi ücretlerine, techiz ve tekfinlerine, hastahanelere sarf edilirdi ![]() Ganîmetlerin Taksimi: Halkına karşı savaş açılan bir ülke, ya sulh yoluyla, ya da savaşmak suretiyle zorla fethedilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1) Araziyi eski sahipleri elinde bırakır, kendilerine diğer ganimet mallarından barınabilecekleri miktarda mal verir ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Fethettiği bölge ahâlisini oradan çıkarır, yerlerine hariçten getirilen gayr-i müslimler yerleştirilir ![]() ![]() 3) O belde ahâlisi kendi istekleriyle müslüman oldukları takdirde, arazileri kendilerine bırakılır veya o arazi ganimetler (ganimeti hak eden muhâripler) arasında taksim edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4) Bir kısmı gaziler arasında taksim edilir, diğer kısmı da hazine masraflarına karşılık devlet için alıkonulur ![]() ![]() 5) Herhangi bir taksimat yapılmaksızın bütün arazi, müslümanlar adına devlet tarafından muhâfaza edilir ![]() ![]() İmam Mâlik'e göre savaşarak fethedilen araziler, gânimler arasında taksim edilmez; devlet tarafından vakıf olarak muhâfaza edilir ![]() ![]() İmam Şâfiî'ye göre böyle araziler diğer ganimetler gibi beş kısma ayrılır ![]() ![]() Hanefi mezhebine göre gaziler arasında taksimatı yapılmasına karar verilen araziler, diğer ganimet malları oranına göre taksim edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizzat harbe katılanlar hisse aldığı gibi bunlara yardım için hazır bulunan erler, savaş sahasında bulundukları halde hastalık ve benzeri özür nedeniyle savaşa katılmamış olanlarla, ganimet malları henüz İslâm yurduna getirilmeden evvel vefat eden muhâriplerle cihada yardım eden kadınlara, çocuklara, kölelere, zimmîlere ganimetten, gazilerin paylarından daha az bir miktar verilir ![]() ![]() ![]() Ganimet mallarını taksim edene "sahibi mekasım, emîri kısmet" denir ![]() ![]() Bu taksim, veliyyü'l-emr'in izni olmadıkça yapılamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Enfâl suresinin kırk birinci ayetinde de belirtilen Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş esirleri hakkında yapılacak işlem: Savaş neticesinde elde edilen esirler hakkında veliyyü'1-emr serbesttir ![]() ![]() ![]() Evzâî, Hasan İbn Muhammed et-Temîmî, Hasan el-Basrî, Hammâd b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşmandan alınan esirler hakkında köleleştirme kararı verilince bunların (diğer ganimet malları gibi) beşte biri devlet bütçesine âit olarak ayrılır, geriye kalanı gânimetler arasında paylarına göre taksim edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Şâfiî hariç, diğer mezhebler de aynı görüştedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin" (el-Enfâl, 8/69) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#44 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GARÂMET Zarar, ziyan, alış-verişte zarar etmek, zimmetinde olup da edası gereken şeyi ödemek anlamında bir İslâm hukuku terimi ![]() İslâm'da bir kimse malını, kâr ekleyerek satabileceği gibi, hiç kârsız, hatta zararına da satabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kârın meşrû olması, riziko yüzündendir ![]() ![]() Garâmetin bir diğer anlamı; borçlu olmadığı halde başkasının borcunu yüklenme, tazmin sorumluluğunu üzerine almadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Emanet mal, kullanmakla telef olsa, yine tamir edilmesi gerekir ![]() Emanet malla yola çıkmak: Eğer, yol güvenli olur ve hal sahibi de yasak koymamışsa yolculukta emaneti yanına alabilir: Bu taktirde teleften sorumlu tutulmaz ![]() Emaneti inkâr veya kendi malına, ayrılmayacak şekilde karıştırması hâlinde tazmin yükümlülüğü olur (es-Serahsî, el-Mebsût, IX, 110, 116 vd ![]() ![]() Başkasına kullanması için emanet (âriyet) bırakılan malın telef olması hâlinde de yukarıdakilere benzer sebeplerle tazmin (garâmet) sorumluluğu doğar (el-Kâsânî, a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük-2- |
![]() |
![]() |
#45 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük-2-GARÂNÎK OLAYI Hz ![]() ![]() İslâm düşmanlarının sinsi birtakım faaliyetlerle müslümanların akîdelerini bozmak, inançlarını sarsmak, İslâm esasları üzerinde birtakım şüphe ve tereddütler meydana getirmek niyetiyle uydurdukları rivâyetlerden birisi olan Garânîk kıssası, ilk dönem İslâm alimlerinden birçoğunun izlediği "kendilerine ulaşan tüm rivâyetleri tenkid süzgecinden geçirmeksizin olduğu gibi aktarma ve meselenin tenkidini ilinî yeterliliğe sahip okuyucuya bırakma metodu sebebiyle, aslında uydurma olmasına rağmen bazı İslam tarihi ve tefsir kaynaklarında yeralır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Temelde bu anlatım tarzını ve Garânîk olayının vukû bulduğunu kabullenen bazı yazarlar bu rivâyeti; "Garânîk sözünün geçtiği cümleyi söyleyen, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak gerek geçmiş dönemlerin, gerekse asrımızın tahkik ehli âlimleri, bu rivâyeti çeşitli yönleriyle inceden inceye tetkik etmişler ve birçok noktadan tamamen asılsız, uydurma bir rivayet olduğunu ortaya koymuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Garânîk rivayetini kitabında ilk nakleden müellif, h ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şu halde Garânîk rivayeti, tamamıyla asılsız olup İslâm'ın daha ilk asırlarında İslâm düşmanı zındıklar tarafından uydurulmuş, günümüze gelinceye kadar çeşitli asırlarda İslâm'a muhalif belli çevrelerce bir koz olarak kullanılmış, günümüzde de İslâm düşmanı garazkâr müsteşrikler tarafından zaman zaman tekrar ortaya atılarak bu vesile ile İslâm'a karşı saldırılarda bulunulmuştur ![]() Şu halde Habeşistan'daki müslümanların Mekke'ye geri dönmelerinin sebebi, sözde Garânîk olayı değil; bu yıllarda Hz ![]() ![]() ![]() Necm suresinin Kâbe yanında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bibliyografya: 1) Aksekili Ahmed Hamdi, "Hâtemü'l-Enbiyâ Hakkında En Çirkin Bir İsnâdın Reddiyesi " İstanbul 1338 ![]() 2) İsmail Cerrahoğlu, "Garânîk Meselesinin İstismarcıları" ; A ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Hüseyin Hatemî, Şeytan Rivâyetleri, İstanbul 1989 ![]() 4) Sabri Hizmetli, "Garânîk Meselesi Üzerine", İslâmî Araştırmalar Dergisi, Ankara 1989, sayı: 9, s ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|