Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfiile, harfiosmanlıca, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FEZAÎ
Gökle alâkalı Göğe âit Geniş sahaya âit Fezaya âit ve müteallik

FEZAİL
(Bak: Fazâil)

FEZA-NEVERD
f Fezâda dolaşan, boşlukta giden

FEZAZE
Ahlâkı kaba ve kerih olmak

FEZD
Kan aldırmak

FEZÎZ
Seyelân etmek, akmak

FEZLEKE
Hülâsa Netice Öz İcmâl * Hesap listesinde netice(S - Gerek Kur'an-ı Kerim olsun, gerek tefsiri olan Hadis-i Şerif olsun; her fenden, her ilimden birer fezleke almışlardır Bir kitab veya bir şahsın yalnız fezlekeleri ihata etmekle harika olması lâzım gelmez Bir şahıs, pek çok fezlekeleri ihata edebilir?C - Bahsettiğimiz fezleke, sellemehüsselâm fezlekeler değildir Ancak, hüsn-ü isabetle münasib bir mevkide ve münbit bir yerde, işitilmemiş çok işaretleri tazammun etmekle istimal ve zer' edilen fezlekelerdir Kur'an veya Hadisin aldıkları fezlekeler, bu kabil fezlekelerdir Bu kabil fezlekeler tam bir meleke ve ıttıladan sonra hâsıl olabilir ki, herbir fezleke, me'hazı olan fen veya ilmin hükmünde olur Bu ise, bir şahısda olamaz İİ)

FEZR
Yarmak * Ayırmak * Bozup feshetmekFEZZ : Yalnız şey Bir kimsenin yalnız kendi başına olması * Udûl * Geri dönmek * Buzağı * Hafif

FIDDA
Gümüş

FIDDA-İ HÂLİSE
Hâlis ve saf gümüş

FIKARÂT
(Fıkra C) Kıssalar, fıkralar, küçük hikâyeler * Fasıllar, bölümler, kısımlar * Cümleler, parağraflar * Omurga kemiklerindeki boğumlar

FIKARÂT-I ANİFE
Mezkur cümleler, yukarıda geçmiş olan cümleler

FIKARÂT-I KATANİYE
Tıb: Bel omurları

FIKARÂT-I LATİFE
Hoş ve lâtif hikâyeler

FIKARÂT-I MÜNTEHABE
Seçkin hikâyeler

FIKARÂT-I RAKABİYE
Tıb: Boyun omurları

FIKDAN
Yokluk * Bir şeyin belirsiz olması Yitirmek

FIKDAN-ÜL AHBAB
Ahbab yokluğu Ahbabsızlık

FIKDAN-I AKL
Akıl azlığı, salaklık, ahmaklık

FIKDAN-I İMKÂN
İmkân azlığı, imkânsızlık

FIKDAN-I NUKUD
Para darlığı, parasızlık

FIKIH
(Fıkh) Derin ve ince anlayış Bir şeyi, hakkı ile, künhü ile bilmek İnsanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak dinî hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmek Müslümanlar, müslüman olmaları itibariyle Allah'ın emirlerine tâbidirler, uyarlar Fıkıh ilmi, hangi şartlarda Allah'ın hangi emrinin nasıl uygulanacağını inceler * Bilmek, anlamak * Kapalı bir şeyin hakikatına nazarı infaz edebilmek * Kendisine hüküm taalluk eden hafi bir mânaya muttali' olmak * Ist: İslâm Hukuku * İnsanın amel ciheti ile lehine ve aleyhine olan şer'i hükümleri bir meleke halinde bilmesi Diğer bir ta'rif ile: Ameliyata; yâni, ibadet, ukubat ve muamelâta âit şer'î hükümleri mufassal delilleri ile bilmek Bu ahkâmı bilmeğe "Fakahet" ve bu ahkâmı böylece bilen zata da "Fakih" denir Cem'i "fukahâ"dır Fıkıh ilmini tahsil etmeğe de "tefekkuh" denir (Ist Fık K Cilt:1, sh: 20)

FIKH-I EKBER
Yüksek fıkıh Dinî bilgilerin en mühim olanı İmana dair ilim * İmam-ı Azam hazretlerinin meşhur eserinin ismi

FIKRA
Yazıda bir bahis * Parağraf * Kanun maddelerinden her bir kısım * Kısa haber * Küçük hikâye * Omurga kemiklerinin her biri * Bend * Kıssa * Gazetelerde gündelik hâdiselerin kısaca yazılmış şekli

FIKRA-HÂN
f Hikâye söyliyen, fıkra anlatan

FIRAK
(Fırka C) Fırkalar, partiler * Alaylar, bölükler * Cennetler * Ehl-i Sünnet cemaatından ayrılan mezhebler

FIRAK-I DÂLLE
Dalâlete gitmiş fırkalar Dalâlette kalmış cemaatler

FIRAK-I SİYASİYE
Siyasî fırkalar, siyasî partiler

FIRAT
Ön Asya'nın en büyük nehridir Diyadin civarında çıkar, Anadolu'nun doğu taraflarına kadar gelip Mezopotamya'yı dolaştıktan sonra Irak'ta Dicle ile birleşerek Basra Körfezi'ne dökülür

FIRFIRA
Topaç

FIRIŞKA
Bütün yelkenleri camadana vurmaksızın kullanabilmeğe münasib olan rüzgâr hakkında söylenilen bir tabirdir Bu rüzgârın, saniyedeki sür'ati 5-12 metredir

FIRKA
Parti İnsan grubu Kısım olmak ve ayrılmak Bölük * Tümen

FIRKA-İ ASKERİYE
Askerî fırka, tümen

FIRKA-İ NÂCİYE
Kur'an-ı Kerim'e ve Sünnet-i Seniyeye sıkı sıkıya bağlı olup Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundan ayrılmayan müslümanlar Bunlar kıyamete kadar lütf-u İlahî ile devam eder

FIRKA-İ SİYASİYE
Siyasî parti

FIRSAT
(Bak: Fursat)

FIRTINA
Şiddetli rüzgârla denizin dalgalanıp karışması * Rüzgârın çok şiddetli esmesi

FISAD
Kan alma, hacamet

FISAL
(Bak: Fisâl)

FISFISA
(C: Fısfıs-Fesâfıs) Yaş yonca

FISH
Nasârâ bayramı

FISK
Haddini tecavüz Günah Haktan ayrılmak * Fık: Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan etmek ve doğru yoldan sapıp çıkmak Böyle olanlara şeriat dilinde "fâsık" denir(Fısk; haktan udul, ayrılmak; hadden tecavüz, hayat-ı ebediyeden çıkıp terketmektir Fıskın menşei; kuvve-i akliye, kuvve-i gazabiye, kuvve-i şeheviye denilen üç kuvvetin ifrat ve tefritinden neş'et eder Evet ifrat veya tefrit, delillere karşı bir isyandır Yani sahife-i âlemde yaratılan delâil, uhud-u ilâhiyye hükmündedir O delâile muhalefet eden, Cenab-ı Hak'la fıtraten yapmış olduğu ahdini bozmuş olur Ve keza ifrat ve tefrit, hayat-ı nefsiye ve ruhiyenin maraz ve hastalığını intac eden esbabdandır Buna, fıskın birinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Ve keza, ifrat ve tefrit, hayat-ı içtimaiyeye karşı isyan ateşini yakan iki âmildir Evet, bu âmiller Hayat-ı içtimaiyeyi nizam ve intizam altına alan râbıtaları, kanunları keser atar Evet şehvet veya gazab, haddini aşarsa, ırz ve namuslar pay-mal olur, masumlar mahvolur Buna da, fıskın ikinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Ve keza, dünya nizamının bozulmasını intac edip fesad ve ihtilâle sebebiyet veren iki ihtilâlcidirler Buna dahi fıskın üçüncü sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Evet fâsık olan kimsenin kuvve-i akliye ve fikriyesi i'tidali kaybedip safsatalara düşerse, itikadâta ait râbıtaları kesmekle, hayat-ı ebediyesini yırtar atar Ve keza, kuvve-i gazabiyesi hadd-i vasatı tecavüz ederse, hayat-ı içtimaiyenin hem yüzünü, hem astarını yırtar, altüst eder Ve keza, kuvve-i şeheviyesi haddi aşarsa, heva-i nefse tâbi olur, kalbinden şefkat-i cinsiye zâil olur, kendisi berbad olacağı gibi başkalarını da berbad edecektir Bu itibarla, fâsıklar hem nev'inin zararına, hem arzın fesadına çalışmış olur İİ)(Şer'an fıskın üç mertebesi vardır: Birincisi, günahı çirkin addetmekle beraber ara sıra irtikâb etmek; İkincisi, üzerine düşerek inhimak ile yapmak; üçüncüsü, çirkinliğini inkâr ederek yapmaktır Bu üçüncü tabaka küfür mertebesidir Fâsık bu hâle gelmedikçe ehl-i sünnet mezhebinde mü'min namı kendisinden selbolunmaz Binaenaleyh fâsık vasfı içinde kâfirler bulunabileceği gibi, imanını zayi etmemiş olanlar da bulunabilir ET)

FISKIYE
Suyu muhtelif şekillerde yukarıya doğru fışkırtan ve ekseriya havuzların ortasında yapılan borunun üzerindeki aletin adıdır Buna, Arapçası olan fevvare denildiği gibi, Türkçe olan fışkırak da denilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FISK U FÜCUR
Allah'a isyan içinde olmak, günah işlemek

FISSA
Yonca dedikleri ot

FIŞKI
Pislik Çör çöp Fazladan olan Hayvan gübresi

FITAM
Çocuğu veya yavruyu sütten kesme

FITHIL
Âdem Aleyhisselâm'ın yaratılışından evvel olan zaman

FITIK
(Bak: Fetk)

FITNAT
Cibillî ve fıtrî ve âni anlamak ve idrak etmek * Hikmet * Zekâvet, basiret, tedbir, fatânet, zeyreklik Fıtnet diye de okunur (Zıddı: Gabâvet'tir)

FITNE
Akıllılık İdrak ve anlayışı kuvvetli olmak (Bak: Fıtnat)

FITR
Oruç açmak, iftar etmek

FITR
(C: Eftâr) Açıldığında baş parmakla şehadet parmağının arası Karış

FITRA
(Fitre) Fıtrat sadakası, yaradılış atiyyesi

FITRAT
Yaradılış, tıynet, hilkat (Bak: Evamir-i tekviniye)

FITRAT-I İLÂHİYE
San'at-ı Rabbaniye ve kudret-i İlâhiyenin dâima değişen bir defteri olan ve yanlış olarak "Tabiat" namı verilen Cenab-ı Hak'ın fıtrat kanunları ve mahlukatın yaradılışı

FITRAT-I SELİME
Selim fıtrat Kusursuz sağlam huy * Ahlâk, din Haram ve çirkin işlerden uzak ahlâk * Noksansız yaradılış

FITRATEN
Yaradılıştan, fıtrî olarak

FITRÎ
Doğuştan, yaradılıştan, fıtrata âit ve müteallik Hayat kanunlarına uygun(Evet Hz Muhammed'in (ASM) getirdiği şeriatın hakaikı, fıtratın kanunlarındaki müvazeneyi muhafaza etmiştir İçtimaiyatın râbıtalarına lâzım gelen münasebetleri ihlâl etmemiştir Zaman uzadıkça aralarında ittisal peyda olmuştur Bundan anlaşılır ki; İslâmiyet nev'-i beşer için fıtrî bir dindir Ve içtimaiyatı tezelzülden vikaye eden yegâne bir âmildir S)

FIZZA
Gümüş


Arabçada harf-i cerrdir Mekâna ve zamana âidiyyeti bildirir Ta'lil için, isti'lâ için ve yine harf-i cerr olan "bâ, ilâ, min, maa" harflerinin yerine kullanılır Geçen mef'ul ile gelecek fasıl arasında geçer Te'kid mânası da vardı (LR)Başka bir ifade ile kısaca (fî) : "İçinde, içine, hakkında, hususunda, üzere, dâir, mütedair, beherine ve herbirine" mânalarına gelir Kelimenin başına yazılır ve o kelimeyi "i" diye okuttuğu için ona harf-i cerr denir Farsçada "Der", "Fî" yerinde kullanılır

FÎ-ZAMANİNA
Devrimizde Zamanımızda


(C: Fîat) Baha, fiat, kıymet

FÎ-İ CÂRÎ
Geçer değer, muteber fiat

FÎ-İ MAKTU'
Biçilmiş kıymet, kararlaştırılmış değer

FİAL
(Fiil C) Fiiller, yapılan şeyler

FİAL
Çocuk oyunudur (Bir şeyi toprak içinde gizleyip sonra taksim edip "hangimizin hissesinde çıkar" diye ararlar)

FİAM
Çok kalabalık olan erkekler topluluğu

Fİ AMAN-İLLAH
Allahın muhafaza, siyânet ve hıfzında

FİAT
(Fî C) Kıymetler, değerler, bahalar

FİCA
Birdenbire, ansızın

FİCAC
İki dağ arasında geniş yol (Bak: Fecc)

FİCACEN SÜBÜLÂ
Turuk-u vâsia, geniş yollar

FİCC
Şam karpuzu * Tam olmamış olan meyve

FİDA
Dağıtmak * Atâ etmek Hediye veya bahşiş olarak vermek * Bedel vermek

FİDAM
(Feddâm) : Su kabının üzerine koydukları süzgeç * Mecusilerin ağızlarını bağlamakta kullandıkları bez

FİDRE
Et parçası

FİDYE
Herhangi bir farzından birini yerine getirmeye gücü olmayan bir kimsenin Cenâb-ı Hak'tan özür dilemek kasdı ile, verdiği para veya sadaka * Esir veya kölelikten kurtulmak için verilen para * Fık: Fakirin sabahlı akşamlı bir günlük yiyeceği

FİDYE-İ NECAT
Bir kimsenin esirlikten veya başına gelen bir belâdan kurtulmak için, kendisi veya kendi namına başkası tarafından mecburen verilen para vesaire hakkında kullanılan bir tabirdir Tabirin karşılığı, can kurtarma akçası demektir

FİE
Kalabalık, topluluk, cemaat

FÎF
(C: Efyâf- Füyuf) Düz yer

FİGÂN
f Ağlayıp sızlama, bağırıp çağırma

FİGÂN-PERVER
f Feryad ettiren, bağırtan

FİGÂN-TİZ
Yüksek feryad

FİGÂR
f Ceriha, yara * İncinmiş, yaralı, müteessir manalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Dil-figâr $ : Yüreği yaralı

FİGEN
f Yıkıcı, düşürücü, atıcı

FİGENDE
f Yıkık, yıkılmış, düşkün

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FİGÜR
Fr Oyuncunun hareketi * Resim, şekil, canlı resim * Mecaz

FÎH
(Fî-h) Onda, onun hakkında

FİHAL
(Fahl C) İtibarlı, seçkin ve üstün kimseler

FİHAM
(Fahîm ve fahm C) İtibar ve nüfuz sahibi kişiler, ulu kimseler

FİHHÎR
Çok gururlanıp fahirlenen kimse

FÎHİ NAZAR(UN)
Şüphe edilen bir mes'ele hakkında söylenir "Ona bir bakmak, tetkik etmek lâzımdır" demektir

FİHR
(C: Efhâr) Destesenk dedikleri taş * Taş

FİHRİS
(Fihrist) Bir dükkânda veya bir kitabın içerisinde ne bulunduğunu sıra ile gösteren liste (Kataloğ) * (C: Fehâris) Her nesnenin aslı * Kanun

FİİL
(Fi'l) Müessirin te'siri Amel, iş *Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime (Sarf bilgisinde geniş izahı vardır) Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir (Fi'l diye de yazılır)

Fİ'L-İ BASİT
Gr: Basit fiil, tek kökten yapılan fiil Meselâ: Gitmek, gelmek, olmak gibi

Fİ'L-İ HİKÂYE
Gr: Geçmiş zamanda olmuş fakat konuşan kimsenin görmüş olduğu bir işi anlatan fiil Meselâ: Okumuş idi, yazmış idi, vurdu gibi

Fİ'L-İ KIYASÎ
Gr: Kurallı ve kaideli fiil (İş'ten: işlemek; ateşten: Ateşlemek gibi)

Fİ'L-İ MA'LUM
Etken fiil Öznesi yani, faili belli olan fiil

Fİ'L-İ MECHUL
Gr: Faili yani öznesi bilinmeyen fiil Edilgen fiil Mesela: Yazılmak, içilmek, vurulmak gibi

Fİ'L-İ MEZİD
Fiilin aslına harf ilâve edilen fiil

Fİ'L-İ MEZMUM
Kötü, fenâ iş Livâta ve zina

Fİ'L-İ MUTÂVAAT
Mâlum sigasında olduğu halde müteaddi bir fiilin mechulü gibi mânası olan fiildir (Sevinmek, dövünmek gibi)

Fİ'L-İ MÜN'AKİS
Organizmanın bir uyarmaya karşı birdenbire aldığı vaziyet, refleks

Fİ'L-İ MÜREKKEB
Gr: Yardımcı bir fiille birleşerek tek kelime hükmüne geçen fiil Birleşik fiil (Vurabilmek, yazabilmek, okuyabilmek gibi)

Fİ'L-İ MÜSBET
Gr: Müsbet fiil Kendinde nefiy edatı bulunmayan fiil

Fİ'L-İ ŞART
şart fiili (Bak: şart)

Fİ'L-İ ŞENİ'
Irza vuku bulan tasallut hakkında kullanılan bir tabirdir Bununla birlikte, mutlaka cima' manâsına değildir

Fİ'L-İ VÜCUBÎ
Yapılması gereken, lâzım olan fiil

FİİLEN
Gerçekten, işleyerek, hakikatte

FÎKA
(C Efavık-Efvak) İki defa sütü sağmak arasında biriken süt

FİKAK (FEKÂK)
Halas, kurtulma * Bir şeyin karşılığında verilen şey

FİKR
(Fikir) Akıl * Re'y, istek, düşünce

FİKR-İ ÂMİYANE
Bayağı fikir, alelâde düşünce

FİKR-İ FÂSİD
Bozuk fikir, fâsid fikir

FİKR-İ İNFİRADÎ
Tek başına olmak fikri, istişâresiz iş yapmak Bir şeyi sâde kendine mal etmek fikri, hodgâmlık (Bak: Himmet)

FİKR-İ MUZMER
Gizli kalmış ve dışarı vurulmamış fikir

FİKR-İ TA'KİB
Sona erdirme, peşini bırakmama

FİKR-İ VATAN
Vatan düşüncesi, vatan fikri

FİKREN
Zihnen, fikir ile, düşünerek

FİKRET
Düşünme, tefekkür, teemmül, fikir, Düşünülen şey

FİKRET-İ BEYZA
Münevver fikir Parlak fikir

FİKRÎ
(Fikriye) Fikir cinsinden, fikirle alâkalı Fikre âit ve müteallik

FİKRİYYAT
Fikir ve düşünce ile olan işler

FİL
(C: Efyal-Füyul) Daha ziyade Hindistan ve Asya gibi yerlerde bulunan iri vücudlu, hortumlu bir hayvan

FİL SURESİ
Kur'an-ı Kerim'de 105 sure olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur

FİL VAK'ASI
(Bak: Ebrehe)

FİLAHET
Çiftçilik, tarla işleri, rençberlik, çift sürmek

FİLASL
(Fi-l-asl) Aslında olduğu gibi

FİLCÜMLE
(Fi-l-cümle) Ezcümle, minelcümle Bir hayli Emsalinden beri

FİLHAKİKA
(Fi-l-hakika) Hakikatte, esasında, hakikaten, doğrusu

FİLHAL
(Fi-l-hâl) Şimdi, hemen * Bu halde * Hadd-i zâtında

Fİ'LİYAT
İş olarak yapılan şeyler, işler, fiiller

FİLİZ
Ağaç ve çiçek fidanı, taze sürgün * Eritilip temizlenmemiş olan altun, gümüş,demir, bakır gibi külçe, ham maden * Erimiş bakır

FİLK
Zahmet, meşakkat * Acib emir * Parça

FİLL
Yağmur yağmayıp ot bitmeyen yer, otsuz yer

FİLMEDİNE(Tİ)
(Fi-l-Medine(ti)) : Medine şehrinde

FİLMESEL
Misaldeki gibi, meselâ

FİLO
Birkaç savaş gemisinden mürekkep donanma parçası Donanmanın bir kısım ve bölüğü

FİLOZOF
(Bak: Feylesof)

FİLS
Put, sanem

FİLUS
(Bak: Fülus)

FİLVAKİ'
Vâki hâle göre Vakide olduğu gibi

FİLZE
(C: Fülüz-Eflâz) Parça, kıt'a

Fİ-MABA'D
Bundan böyle, bundan sonra, bundan itibaren, bir daha

FİNÂ
Evin önü Civar

FİNÂ-İ BELDE
Beldenin civarı

FİND
Dağ burnu

FİNHAN
Leğen dedikleri kap

FİNTÎSE
Kurt ve kuş ağzı

FİRAD
(Ferd C) Fertler, kişiler

FİRAK
Ayrılık Ayrılmak Hicran

FİRAR
Kaçmak Kaçış

FİRARÎ
Kaçkın, kaçak

FİRAS
Çok fazla kırmızı nesne

FİRASET
Zihin uyanıklığı Bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti Bir kimsenin ahlâk ve istidadını yüzünden anlamak Firasetin bir nev'i, sebebini anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir Diğer nev'i ise kesbîdir Muhtelif huy ve tabiatları bilmek neticesinde hâsıl olur (LR) * Yiğitlik * Binicilik

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FİRAŞ
Döşek Yatak Yere serilen şey Minder şilte

FİRAŞ-I İSTİRAHAT
Rahat döşeği

FİRAŞ-I KAVÎ
Fık: Evli kadının firaşı mânâsına gelir bir tabirdir (Bununla bilâdavet neseb sabit olup, nefy ile neseb nefy olunmayıp, lâkin laan ile nefy olunur) (OTDS)

FİRAŞ-I MÜTEVASSIT
Fık: Ümmü veledin firaşı mânâsına gelen bir tabirdir Firaş-ı mütevassıtta bilâ davet neseb sahih olmaz

FİRAŞ-I SAHİH
Fık: Nikâh ve mülk-i yemine müstenid bulunan istifraş Mülk-i yemin, bir kimsenin temellükünde bulunan cariye demektir Binaenaleyh bu iki şarta dayanan istifraştan, meydana gelecek çocuk, varis addolunur Ancak, cariyeyi istifraşta husule gelen çocuğun kendisinden olduğunu müstefrişin söylemesi lâzım gelirdi (OTDS)

FİRAŞ-I ZAİF
Fık: Cariyenin firaşı (Bununla neseb sâbit olur) (OTDS)

FİRAŞİYET
Karılık * Fık: Birisinin karısı oluş Zevciyet

FİRAVAN
f Bol, çok, ziyade, aşırı, fazla

FİR'AVN
Mısır'da, hususan Hazret-i Musa (AS) zamanında Allah'a isyan edip ilâhlık dâvasında bulunan, Musa Peygamber'e inanmayan hükümdar * İlâhlık iddia eden dinsiz, azgın ve şaşkın insan (Bak: Enaniyet, Mumya)

FİR'AVNÎ
f Firavunluk Firavun ile ilgili

FİR'AVNİYYET
Firavun gibi oluş, isyankârlık ile Allah'ı tanımayış İnat ile Allah'a isyan edip halkı sapık yollara, dalâlete ve dinsizliğe sevke çalışmak

FİRAZ
Ayrılmak

FİRAZ
f Yukarı, yüksek * Çıkış, yokuş * Kaldıran, yükselten, yücelten

FİRAZÎ
f Yukarılık, yükseklik

FİRAZ
Geniş, vâsi * Irmak ağzı * Sokak ağzı * Elbise

FİRBAR
Ululuk, azamet * Ardınca gelicilik, peşinden gelmek

FİRC
Sır saklamayan kişi

FİRDEVS
Cennet Cennette altıncı kat * Bostan

FİREUNÎ
Hat, minyatür, tezhib gibi güzel san'atlarda kullanılan bir kâğıt cinsi

FİREZDEK
(C: Ferâzık) Hamur yuvarlağı, hamur parçası

FİRFÎR
Menekşe

FİRFİS
Yaban sineği

FİRİB
f Aldatıcı, aldatan, kandıran manasında birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Dil-firib $ : Gönül aldatan Nazar-firib $ : Göz aldatan

FİRİBENDE
f Kapılmış, aldanmış

FİRİFTE
f Kandırılmış, aldanmış, aldatılmış

FİRİFTE-DİL
f Gönlü aldanmış

FİRİSTADE
(C: Firistâdegân) f Elçi, gönderilmiş * Peygamber

FİRİŞTE
(C: Firiştegân) f Mâsum, suçsuz, günahsız * Melek * Mc: İyi huylu kimse

FİRİŞTE-SIFAT
f İyi huylu kimse, huy ve tabiatça melek gibi olan

FİRK
Koyun sürüsü * Parça

FİRKAT
(Fürkat) İftirak Dostlardan ve sâir sevdiği şeylerden ayrılış Firak Müfarakat

FİRKATEYN
Buharın icadından evvel kullanılan harp gemilerindendir Bu gemiler, güvertelerinin altında bir batarya topu hâvi olup hızlı giderlerdi Bu gemilerin üç direkleri vardı ve içlerinde mürettebatının binbeşyüzü bulanları da vardı

FİRMA
ing Tescil edilmiş ticarî müessese

FİRNAS (FÜRÂNİS)
(C: Ferânis) Boynu kalın arslan * Köylü reisi

FİRS
Bir nevi ot

FİRSA
(C: Firâs) hayız bezi

FİRSAD
Kırmızı dut * Böğürtlen

FİRSEK
(C: Ferâsik) Çekirdeğinden ayrılmayan şeftali

FİRŞAT(A)
Genişlik, vüs'at * İki ayağının arasını ayırıp genişletmek

FİRUDEST
f Birkaç hânendenin hep bir ağızdan usûlüne uygun olarak söyledikleri nağme

FİRUZ
Said, hurrem, saadetli, uğurlu, muzaffer, mansur

FİRUZ ABADÎ
(Mecdüddin Muhammed) (Hi: 729 - 817) İran'ın Şiraz Eyâletinde Firuzâbad isimli beldenin Kâzrun kasabasında doğmuştur Büyük âlimlerdendir Yedi yaşında Kur'anı hıfzetmişlerdi Çok seyahat etmiştir Bursa'ya geldiğinde Yıldırım Bayezid Han tarafından kendisine fevkalâde ikrâm olundu En meşhur eseri olan altmış ciltten müteşekkil El-Lâmi lügat kitabından hülâsa ettiği Kamus'tur Yemen'de kadı iken vefat etmiştir (R Aleyh)

FİRUZ-BAHT
f Şanslı, uğurlu

FİRUZE
Nişabur'da çıkan açık mavi renkli ve kıymetli bir taş

FİRUZE-FAM
Açık mavi renkli, gök renkli

FİRUZENDE
f Meşhur bir cins lâle

FİRUZE-RİVAK
Gökyüzü, sema

FİRUZ-MENDÎ
f Galebe, zafer

FİRYE
Yalan, kizb

FİRZAH
Göğsü geniş, etli kimse

FİRZAN
(C: Ferâzine) Arif * Fen sahibi kimse

FİRZE
Parça

FİRZEL
Demircilerin demir kestikleri alet Kayıt

FİSAL
(Fasıl C) Ayrılmış olanlar * Yavrunun sütten kesilmesi * Kısa duvar * İnsanların lehinde veya aleyhinde söz söyleyerek para toplıyan * Ana sütünden kesilmiş hayvan yavrusu (Füslan, fislan şeklinde de olur)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FÎSEBİLİLLAH
Allah yolunda Allah için

FİSFİSE
Yonca otu

FİSK
(Bak: Fısk)

FİSKİL
Yarış atlarından cemeleden sonra geleni

FİSL
Ahmak

FİSSÎK
Fıskı dâim olan

FİSTAN
Kadınların bellerinden aşağı giydikleri geniş ve uzun elbise Ayrıca Arnavutlarla Rumların, dizlerine kadar giydikleri kırmalı elbiseye de bu ad verilir * Direklerin güverte ıskaçalarını sudan muhafaza için üzerine kalın bırandadan çevrilen kılıf (OTDS)

FİTAM
Çocuğu sütten kesmek

FİTAN
Eyer örtüsü

FİTEN
(Fitne C) Fitneler

FİTİL
Eskiden ağırlık ölçüsü olarak kullanılan dirhemin kesirlerinden biri Dirhemin dörtte birine: denk; dengin dörtte birine: Kırat; Kıratın dörtte birine: Fitil denilir * Eski Fitilli tüfeklerin namlusundaki baruta ateş vermek için kullanılan kükürtlü ip veya kaytan parçası * Topa veya lâğıma ateş vermek için baruta ıslak batırılıp güneşte kurutulmuş bükme (OTDS)

FİTNE
İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey * Muhârebe * Azdırma * Karışıklık Ara bozmak Dedikodu * Küfr Fikir ihtilâfı * Şikak Kavga * Delilik * Mihnet ve beliye * Mal ve evlâd * Potada altın ve gümüşü eritmek * İmtihan ve tecrübe etmek(Mübarek İslâmiyet ve nurani Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidatlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtri birer vazife başına geçer Öyle de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidatları tahrik edip kamçıladı; "İslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her tâifeyi korkuttu İslâmiyetin hıfzına koşturdu Her biri, kendi istidadına göre, câmia-ı İslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemâl-i ciddiyetle çalıştı Bir kısmı hadislerin muhafazasına, bir kısmı, Şeriatın muhafazasına, bir kısmı hakaik-ı imâniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur'anın muhafazasına çalıştı ve hâkeza herbir tâife bir hizmete girdi Vezaif-i İslâmiyette hummalı bir surette sa'yettiler Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı Pek geniş olan Âlem-i İslâmiyetin aktârına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi Fakat, maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktıGüya dest-i kudret, celâl ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi O hareketten gelen bir kuvve-i anil-merkeziye ile pek çok münevver müçtehidleri ve nurani muhaddisleri, kudsi hâfızları, asfiyâları, aktabları âlem-i İslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur'an'ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı M)

FİTNE-İ ÂHİRZAMAN
Âhirzamandaki fitne Deccal fitnesi(Rivayette var ki: "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz " Bunun için binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azâb-ı kabirden sonra $ vird-i ümmet olmuş Allahu a'lem bissavab, bunun bir te'vili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler Meselâ: Rusya'da hamamlarda, kadın erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlup olup o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebâirleri ve bid'aları, birer câzibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder Yoksa cebr-i mutlak ile olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz ş)

FİTNE-ÂMİZ
f Fitne çıkaran, fesat karıştıran

FİTNE-CİHAN
f Fitne koparan, fesat karıştıran, bozgunculuk yapan

FİTNE-CU
f Fesat arayan

FİTNE-ENGİZ
f Fitne çıkaran

FİTNE-KÂR
f Ortalığı bozmağa çalışan Fitneci Fesâd verici Fitne çıkarmak isteyen

FİTNET-ÜD DEHMA
(Fitnetüddehmâ) Küfürde olmak, kara fitne Rezil olmak

FİTRAK
f Atın terkisi, terki kayışı, eyerin ardındaki tasma

FİTRE
(Bak: Sadaka-i fıtır)

FİTRE
İmtihan * Belâ, musibet

FİTRET
(Bak: Fetret)

FİTYAN
(Fetâ C) Delikanlılar, yiğitler, bahadırlar, gençler, mertler

FİTYE
(Fetâ C) Gençler Genç yiğitler

FİZAR
f Ağlayıp inlemek Sesli ağlamak

FİZR
Koyun sürüsü * Yaşlı, ihtiyar kimse

FİZYOLOJİ
Doku ve organların vazifelerini ve bu görevlerin nasıl yapıldığını inceleyen ilim kolu

FLAMA
Mızrak ve süngü ucuna takılan, gemi direğine çekilen ince bayrak

FLANDRA
Harp gemilerinin ve bilumum beylik gemilerin grandi direklerine çekilen ensiz ve uzun şerit sancaklar

FOBİ
(Fobya) Fr Bâzı hal veya şeylere karşı duyulan hastalık halindeki korku

FONOĞRAF
Fr Gramofonun ilk şekli Ses cihâzı Sesi alıp tekrar veren âlet

FORMA
Fr Cüz Kısım Parça * Şekil Biçim Askeri nişan Rütbe işareti * Bükülünce 8, 16, 32 sayfa olan kitap dizgisi

FORMALİTE
Fr Resmi işlerin gerektirdiği muameleler

FORSA
Buharlı gemilerin icadından evvel yelkenli gemilerde kürek çekmeğe mahkum harp esirleri Bunlar, kaçmamaları için birer ayakları güvertelere çakılı bulunurlardı Ayaklarından bağlı olmaları münasebetiyle bunlara payzen namı da verilirdi Bununla birlikte payzen tabiri, daha çok cürüm ve cinayet erbabından küreğe mahkum olanlar hakkında kullanılırdı Harp esirlerinin gençleri ve çocukları, saraylara ve acemi olanları kışlalarına verilir, yirmi yaşından yukarı olanları da küreğe konulmak üzere tersaneye gönderilirdi Gemilerde harp esirlerine kürek çektirmek âdeti 15 ve 16 yüzyıllarda çok revaç bulmuştu Venedik, Ceneviz, Barselona, Cezayir, Malta ve Osmanlı kaptanları, harp esirlerine, hatta mensub oldukları milletlere karşı vuku bulan muharebelerde bile zorla kürek çektirerek, bu tarik ile harbi kazanmağa çalışırlardı (OTDS)

FOSİL
Fr Eski jeolojik devirlerde toprağa gömülerek kalmış bitki, hayvan; bunların parçaları veya izleri

FOŞTINA
Eskiden Tuna nehrinden istifade edenlerden alınan su resmi

FOYA
İtl Gizli oyun, hile Göz boyacılığı, sahtekârlık * Elmasların yuvalarında yatağına konulan ince madeni yaprak

FRENGİSTAN
f Avrupa, garb âlemi, batı memleketleri

FRENK
Avrupalı Fransız (Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız! Ayâ Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetden sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz Âgâh olunuz ki! siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz! Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır! L)

FRENK SAKALI
Eskiden frenkleri taklid suretiyle bırakılan sakal hakkında kullanılan bir tabirdi Çeneye gelen kısım uzunca bırakılıp, yukarı tarafları kısa kesilen veya traş edilen sakal demektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FRENKVÂRİ
f Frenk gibi

FUA
Keler, kertenkele * Her nesnenin evveli * şiddetli koku Güzel koku

FUAD
Kalb, gönül, yürek

FUADÎ
Gönül ve kalble alâkalı

FUAK
Can çekişme * Midenin çekilip toplanması * Hıçkırık

FUALA
(Fâil C) Fâiller, özneler, işi yapmış olanlar

FUDALA
(Fazıl C) Faziletliler Fâzıllar

FUHŞ
Edeb ve terbiyeye uymayan hareket * Haddini aşmak Çirkin, kötü İş ve sözde taşkınlık Haram * Çok günah ve çok fena bir fiil olan zina

FUHŞİYYAT
(Fuhş C) Çok çirkin işler, günahlar

FUHUL
(Fahl C) Büyük âlimlerin ileri gelenleri Emsalinden üstün olanlar (Bak: Fahl)

FUHUL-İ MÜFESSİRÎN
Tefsircilerin en ileri gelenleri, müfessirlerin en önde olanları

FUHUL-İ ŞUARA
şâirlerin en üstünleri

FUHUL-İ ULEMA
İlim ve faziletçe emsallerinden üstün olan âlimler

FUKAHA
(Fakih C) Fakihler Fıkıh âlimleri (Bak: Fıkıh)

FUKARA
(Fakir C) Yoksullar, fakirler

FUKARA-YI SÂBİRÎN
Sabreden ve avuç açmayan fakirler

FUKARA-PERVER
f Fakire bakan Fukarayı koruyan

FUKKA'
Ekseriya şerbet içilen kap * Yağmur suyunun üstünde olan kabarcık ve köpük

FUKM
(Fukum) Çene

FUKU'
(C: Faki) Çok sarı olmak * Safi olmak

FUKVE
(C: Fukâ) Ok gezi

FUL
Bakla Fasulye

FULAD
Çelik

FUM
Buğday

FUNDUK
Fındık * Misafirhane, han Otel

FURAG
f Işık, ziya, parıltı

FURKAN
Hak ile bâtılı birbirinden ayıran İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı farkedip ayıran * Kur'an-ı Kerim * Kur'an-ı Kerim'in 25 suresinin ismi(Furkan; ayırmak, ayırd etmek mânalarından masdardır Ekseriyetle fark ma'kulâtta, tefrik mahsusatta kullanılır Sonra furkan, fârık veya mefruk mânasına da gelir Bu suretle mühim davaları hall ü fasleden kat'i bürhanlara, mu'cizelere furkan ıtlak olunur Bu mâna ile Kur'an-ı Kerim'in bir ismi de "El-Furkan'dır ET)

FURSA
(C: Furus) İçmek, şirb * Nöbet

FURSAT
Müsait an, elverişli durum, uygun zaman, elden kaçırılmayacak faydalı hâl veya vakit Nöbet

FURSAT-CÛ
f Fırsat bekleyen, fırsat arıyan

FURSAT-YÂB
f Eline fırsat geçen, fırsat bulan

FURUDE
f Alçaklık, âdilik, hasislik * Kavrulmuş, yanmış * Alçak, âdi, deni, hasis

FUSAHA
(Fasih C) Fasih kimseler Güzel ve usule uygun konuşabilenler Güzel söz söyleme kabiliyetinde olanlar

FUSSİLET
(Fasıl dan) Ayırd edilmiş, izâh ve tafsil edilmiş

FUSSİLET SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 41 suresidir Mekkî'dir Secde, Sure-i Akvat ve Mesabih Suresi de denir

FUSTAT
(Fistat) Göçebelerin kıldan yapılan çadırı Büyük çadır * Kapıya asılan perde * Cemaat

FUSUL
(Fasıl C) Fasıllar Mevsimler Bölükler Kısımlar

FUSUL-Ü ERBAA
Dört fasıl olan, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimleri

FUS'UL
Akrep Yaramaz, kötü kimse

FUSUS
(Fass C) Yüzük taşları (Bak: Fass)

FUTA
f Hamamlarda kullanılan bir kumaş cinsi * Peştemal Havlu

FUTR
(Fitre) Yaratmak, halk

FUTUNC
Yarpuz denilen ot

FUTUR
(Fatır C) Yarıklar Çatlaklar

FUTUR
Büyük ve beyaz mantar

FUZALA
(Bak: Fudala)

FUZAZ
Ayrılmış ve dağılmış nesne

FUZLA
(Müe) Daha, en faziletli Çok faziletli

FUZUH
Gizli işlerin zahir olup açığa çıkması

FUZUL
(Fazl C) Fazla şey Lüzumsuz söz

FUZULAT
Ziyade olup işe yaramayan şeyler Fazlalıklar

FUZULEN
Yersiz, usulsüz, haksız olarak

FUZULÎ
Fazladan olup boşu boşuna söylenen söz İşe yaramayan Boşu boşuna * Boşboğaz Ahmak Vazifesinden hariç lüzumsuz şeye teşebbüs eden * Haksız olarak fiile çıkarılan iş * Fık: Şer'î izin olmadığı halde diğer bir kimsenin hakkında tasarruf eden kimse * Büyük bir şâir ismidir Türk Divan Edebiyatı'nın birçok sahalarında kuvvetli te'sir ve nüfuz sâhibi olan bu büyük şâir, Azeri-Osmanlı edebiyatı kurucularındandır Türkçe, Arabça, Farsça manzum ve mensur birçok eserler yazmıştır Leylâ ile Mecnun mesnevisi meşhurdur Milâdi 16 asırda yaşımış ve tâundan 1555'de vefat etmiştir Asıl adı Mehmed'dir

FÜCCAR
(Fâcir C) Günahkârlar Açıktan günah işleyenler

FÜC'E
Ansızın, birdenbire

FÜC'ETEN
Apansızın Birdenbire Ansızın Hiç beklenmedik anda

FÜCLE
Turp

FÜCRE
Suyun çıkıp aktığı yer

FÜCUR
Günah Zina Namusları pây-mâl etmek gibi şeytanî iştiha Dinsiz ve ahlâksızların durumu(Fücur, haktan udul etmek, hak yolunu yarıp nizamından çıkarak fısk u isyana düşmektir Bilhassa zina etmek, yalan söylemek, edebsizlik etmek mânasına isimlendirilir ET)

FÜDS
(C: Fedese) Örümcek

FÜFS
Kırman dağlarında bulunan bir taife

FÜGEN
f Yıkıcı, atıcı, düşürücü

FÜKAHET
(C: Fükâhât) Hoşa giden söz, lâtife, şaka, mizah

FÜKUK
Yaşamak * Kocalmak, ihtiyarlamak * Ayrılmak

FÜLC
(C: Füluc) Fevz ve zafer * Yarık

FÜLFÜL
(C: Felâfil) Karabiber

FÜLFÜL-İ TAVİL
Uzun biber

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FÜLGUR
Kuzukulağı dedikleri ot

FÜLK
Gemi, sandal, kayık

FÜLLEYK
Bir şeftali cinsi

FÜLS
(Fels) Mangır, akça, pul

FÜLS-İ AHMER
Bakır sikke, kızıl mangır

FÜLÛ'
Yarıklar

FÜLUS
(Fels C) Bakır paralar * Balık pulu

FÜNDAK
Hesap defteri

FÜNUK
İnat etmek

FÜNUN
(Fen C) Fenler, ilimler (Bak: Fenn)

FÜNUN-U EKVÂN
Kâinata dair fenler Âlemlere, vücudlara, keyfiyetlere dair olan fenler

FÜNUN-U KEVNİYE
Kevne (kâinattaki fizikî, kimyevî ve hayatî hâdiselere) dair fenler

FÜRADE
Yalnızlık

FÜRAFÜR
Kulağı yırtık kişi

FÜRAGA
Nutfe, meni

FÜRAKIS
Galiz ve şiddetli nesne

FÜRAT
Tatlı su * Fırat Nehri

FÜR'AL
Sırtlan eniği

FÜRAYIK
(C: Ferâyık) Yumuşak bedenli güzel yiğit

FÜRCE
Medhal, girecek yer, boşluk, açıklık, çatlaklık

FÜRFUR
Semiz, besili koç * Bir kuşun adı

FÜRHÜD
Arslan eniği * Yüzü güzel oğlan * Kaba şiş

FÜRKAN
(Bak: Furkan)

FÜRKAT
(Firâk) Ayrılık

FÜRRAA
Kalem silmekte kullanılan bez

FÜRRE
Katılık, şiddet * Evvel

FÜRS
şark kavimleri (Bak: Fars)

FÜRSİYYAT
Fars dili ve edebiyatı bilgisi

FÜRTUM
Pabuç burnu

FÜRTUSE
Hınzır burnu

FÜRU'
(Feri' C) Bir kökten ayrılmış kısımlar Dallar Budaklar * Bir sülâleden gelmiş torunlar Çocuklar * Fık: Cüz'î hüküm ve kaideler Ahkâm-ı cüz'iyye

FÜRU
f Aşağıda Âciz Beceriksiz Geride kalmış mânaları ifade eder, kelimenin önüne veya sonuna getirilerek ek olarak kullanılır

FÜRUAT
Kökten ayrılan kısımlar Füru'lar Esastan olmayıp geniş bilgide ortaya çıkan mes'eleler

FÜRU-BERDE
f Öne eğilmiş, aşağı eğilmiş

FÜRUC
Çatlaklık, yarık * Geçit, kapı * Boşluk * Ayıp, kusur

FÜRUG
Işık Ziya Aydınlık Nur

FÜRUG-EFŞAN
f Işık saçan

FÜRUHT
f Satım Satış

FÜRUHTAR
f Satıcı

FÜRUK
(Fark C) Farklar Ayırma vasıfları Alâmetler

FÜRU-MANDE
f Yorgun bitkin * Şaşkın, şaşırmış * Âciz, beceriksiz * Aşağıda, geride kalmış olan

FÜRU-MANDEGÎ
f Yorgunluk, bitkinlik Beceriksizlik

FÜRU-MAYE
Soyu alçak Kötü soylu Sütü bozuk

FÜRUN
Ekmekçi fırını

FÜRU-NİHADE
f İndirilmiş, tenzil edilmiş

FÜRUSÎ
f İyi binici, ata iyi binen

FÜRUŞ
f Satan Satıcı

FÜRUŞ
(Firaş C) Döşemeler Yerlere serilen örtüler * Yataklar

FÜRUT
(C: Efrât) Haddini tecavüz eden * İsraf * Zayi * Yüksek mevzi

FÜRUZ
f Parlatan Nurlandıran

FÜRUZAN
f Parlak, parlayıcı, parlayan

FÜRZA
Irmak kenarından başka yere su gitmesi için açılan gedik Deniz kenarında gemilerin durmasına mahsus yer Liman

FÜRZEL
Sırtlan eniği

FÜRZUM
Yuvarlak ağaçtan yapılıp, üstünde bir şey yontmağa mahsus dülgerler örsü

FÜSA
Yellenmek

FÜSAFİS
Keneye benzer murdar kokulu bir böcek * Tahta kurusu

FÜSAT
(Füstât) Kıl Büyük çadır * Kapıya asılan perde * Cemaat * Mısır'da bir mahallin adı

FÜSEHA
(Bak: Fusaha)

FÜSEYFİSA
Küçük boncuk taneleriyle veya taş ve cam parçalarıyla süslenmiş satıh

FÜSHAM
Göğsü geniş olan

FÜSHAT
Vüs'at, genişlik, açıklık

FÜSHAT-KEDE
f Geniş yer

FÜSHAT-SERÂY
f Geniş yer, geniş saray

FÜSHAT-ZÂR
f Geniş yer

FÜSUK
(Fısk dan) Yalancılık Doğruluk ve itatten ayrılmak Sıdk u taatten huruc

FÜSUL
(Bak: Fusul)

FÜSUN
f Şaşırtıcı, hayret verici ve kendine cezbedici bir güzellik * Büyü

FÜSUNGER
f Sihirbaz

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FÜSUNKÂR
f Büyüleyici Cezb ve celbedici Hayranlık verici

FÜSUNPERVER
f Büyüleyici, hayranlık verici, cezbedici, celbedici

FÜSUNSÂZ
f Büyüleyici, câzibedâr

FÜSÜRDE
f Donmuş, sertleşmiş Müncemid

FÜSÜRDE DİL (EFSÜRDE DİL)
Kalbi donmuş Hissiz Kalbi katılaşmış

FÜSUS
Nükte, maskaralık

FÜSUS
f Eyvah! Yazık!

FÜŞAG
Sarmaşık otu

FÜŞÜRDE
f Direnen, inad eden, ısrar eden

FÜŞÜRDE-KADEM
f Ayak direyen, inad eden, ısrar eden

FÜŞV
Aşikâre ve zâhir olmak Görünmek

FÜTADE
(C: Fütâdegân) f Mübtelâ, tutkun * Biçare, zavallı * Düşkün, düşmüş

FÜTAHA
Hükmetmek

FÜTAN
f Düşen, düşerek

FÜTAR
Kesmez kılıç

FÜTAT
Parçalanmış ve dağılmış olan şey * Her nesnenin ufağı, parçası

FÜTL
(Eftel C) Kolları göğsünden uzak olan kimseler

FÜTTAK
(Fâtik C) Fırsat buldukça adam öldürenler

FÜTUH
(Feth C) Fetihler * (C: Fütuhât) Açılmak * Yardım * Lütf-u İlâhîye ulaşmak * Zafer Galibiyet * Açıklık Gönül ferahlıkları

FÜTUHAT
(Fütuh C) Fetihler, zaferler, galibiyetler

FÜTUN
İmtihan ve tecrübe etmek * Birbiri ardınca mihnete ve şiddete düşmek

FÜTUR
Yeis Ümidsizlik Usanç * Zaaf * Keder, gam * Gevşeklik

FÜTÜVVET
Dostlara afv ve safh ile muamele * Yiğitlik Cömertlik Lütuf ve ihsankârlık * Kerem ve seha * Soy temizliği

FÜTÜVVET-MEND
f Elaçıklık, cömertlik

FÜUS
(Fe's C) İki yüzlü baltalar

FÜVAK
(C: Efâvık) Hıçkırık

FÜVEYSİKA
Fare

FÜVFE
(C: Füvek) Pamuk * Tırnakta olan beyazlık * Hurma çekirdeği içinde olan beyaz tane (Hurma ağacı ondan biter) * Çekirdek içinde olan yufka kabuk * Şey

FÜVH
(C: Efvâh) Hoş koku

FÜVK
(C: Efvâk) Ok gezi * Rum meliklerinden birinin adı

FÜVLE
(C: Füvel) Bakla * Sırtlan eniği

FÜVM
Buğday Hınta

FÜVR
Geyik

FÜVVE
Kızıl boya dedikleri damarlar

FÜVVEHE
Irmak ağzı * Sokak ağzı

FÜYAK
Su kuşlarından uzun boyunlu bir kuş

FÜYUL
(Fil C) Filler

FÜYUZ
(Feyz C) Feyizler İnâyetler Keremler * Suyun çoğalıp taşması * İnsanın içindeki gizli şeyleri saklamayıp izhar etmesi * Bir haberin fâş ve şayi' olması

FÜYUZAT
Feyizler İnayetler Füyuzlar Mânevi tecelliler

FÜZUD
f Çoğaltan, ziyadeleştiren, artıran Muhabbet-füzud $ : Muhabbet artıran, sevgi artıran

FÜZUL
(Fazl C) Ganimetten artıp taksimi mümkün olmayan şey

FÜZULAT
(Bak: Fuzulât)

FÜZUN
(Efzun dan) f Çok Fazla

FÜZUNÎ
f Fazlalık, aşırılık, ziyadelik, çokluk

FÜZUN-TER
f Pek fazla, pek çok

FÂİL-İ HAYR
Hayır işleyen, hayır sahibi

FÂİL-İ MUHTAR
Re'yinde müstakil olan İstediğini yapmakta serbest olan (Cenab-ı Hak)

FÂİL-İ MÜBAŞİR
Huk: Bir şeyi bizzat yapan kimse

FÂİL-İ MÜŞTEREK
Huk: İşlenmiş olan bir suçta parmağı olan Suç ortağı

FÂİLİYYET
İşleyicilik Müessir olmak Fâile mensub ve müteallik oluş

FAİTE
Geçen Fevt olan * Vaktinde kılınmamış olan namaz

FAİZ
Ödünç verilen para için alınan ve şer'an haram olan kâr Faizin iş hayatındaki mânası, "sen çalış, ben yiyeyim"dir Küçük tasarruf sahiplerinin paraları bankalarda toplanıp, büyük yekûnlere ulaşır Banka bu parayı aldığından daha büyük faizle iş sahiplerine kredi olarak verir İstihsâl edilen (üretilen) malların fiatına masraf olarak bu faiz eklenir Böylece malların fiatı faiz yüzünden %50 civarında veya daha fazla artar Bu malı satın alanlar, ödedikleri fiatla birlikte vaktiyle yatırımcının ödediği faizi kendileri ödemiş olurlar Böylece tasarruf sahipleri bankadan aldıkları faizden çok daha fazlasını bu malı satın almakla geri ödemiş olurlar Ayrıca fiatların yükselmesiyle dar gelirlilerin haklarına tecavüz etmiş olurlar Çalışmadan para alıp vermekle zenginleşen bir zümrenin türemesine de sebep olurlar İslâm, faizi haram kılmakla bu haksızlıkları önler (Bak: Riba) * Taşan, dolan

FAİZ
(Fevz den) Dilediğine eren Başaran Korktuğundan kurtulan Üstün gelen Necat bulan * Kapının üstündeki eşik

FAJ (FÂJE)
f Esneme

FAK' (FIK')
(C: Fıkıa) Bir cins beyaz yumuşak mantar

FAK
Yaşlanmış, ihtiyar kimse

FÂKA(T)
Zaruret, ihtiyaç Yoksulluk, fakirlik

FÂKA-İ ŞEDİDE
şiddetli ihtiyaç

FAKAD
Beş parmak dedikleri otun tohumu

FAKAHAT
El ayası

FAKAHET
Şeriat bilgisinde âlimlik Fıkıh bilgisinde mütehassıslık Anlayışlı olmak (Bak: Fıkıh)

FAKAHETLÛ
Evvelce müftüler hakkında kullanılmış olan resmî bir lâkab

FAKAKA
Ahmak adam

FAKAKI'
Su üstünde olan kabarcıklar

FAKAM
Bir kimsenin ağzını yumduğunda alt dişlerinin öne çıkıp, üst dişleriyle üstüste gelmesi * Dolmak, imtilâ olmak

FAKARE
(C: Fikar) Omurga kemiği

FAKAT
("Fa" ile "kat" dan müteşekkil) Hemen, yalnız, ancak, yeter, bes, gerçi, her ne kadar, lâkin, ammâ

FAKD
Bulunmamak, bir şeyi kaybetmek Belirsiz olmak * Talebetmek, istemek

FAKD-ÜL AHBAB
Ahbabsızlık, dostsuzluk Ahbabın bulunmayışı

FAKD-I NAKD
Para yokluğu

FAKE
Fakirlik

FAK'E
Uyumak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FAKFAKA
Köpeğin korkudan ürümesi

FAKFAKA
Ahmak adam

FAKFON
Kim: Çinko, nikel ve bakırdan yapılan gümüş görünüşünde bir halita

FAKHA
Her nebatın yeni açmış çiçeği * Bir yıldız adı * Dübür halkası

FAKIA
Zahmet, meşakkat

FAKID
Oğlunu veya eşini kaybetmiş kadın

FAKIRA
Büyük musibet, zahmet, meşakkat Dâhiye Belleri kırıp parçalayan şiddet

FAKİD
Az rastlanan şey Nâdir bulunabilen nesne

FAKİH
(Fâkihe) Yaş meyve, yemiş, yaş hurma ağacı * Şenlendiren, sevindiren

FAKİH
Fıkıh ilmini bilen İslâm hukukçusu * Zeki, anlayışlı kimse

FAKİHE
(C: Fevâkih) Yemiş, yaş meyve

FAKİHET-ÜL CENNET
Cennet meyvesi

FAKİHET-ÜŞ ŞİTA
Kış meyvesi * Mc: Ateş

FAKİHİYY (FÂKİHANÎ)
Yemiş satan kimse

FAKİR
Biçâre, muhtaç, yoksul İslâm dini, ev kirası, yiyecek, içecek, giyecek, ilaç, yakacak gibi zorunlu ihtiyaçları karşılandıktan sonra yılda 96 gram altın alabilecek kadar geliri olmayanları fakir sayar Fakirlerden vergi alınmaz, İslâm devleti zorunlu ihtiyaçlarını karşılamada, tedavi, tahsil (öğrenim), yolculuk gibi durumlarda fakirlere yardım eder Çağımızda insanların çoğunun yoksun olduğu sosyal güvenliğe kavuşturur Bu sebeple de fakir-zengin arasında düşmanlık, zıddiyet, gerginlik, çatışma olmaz Toplumda denge, huzur, mutluluk, sükun ve sosyal adalet sağlanır (İnsanlardan istiğna ederek kendini ibadet ve tâata, Kur'an ve iman ve İslâmiyet hizmetine vakfeden zâtlara da mânen zengin mânasına fakir denildiği de görülmüştür)

FAKİRÂNE
f Fakir bir kimseye yakışacak surette Fakircesine

FAKİRHÂNE
Mütevazilikle söz söyleyen kişinin evi

FAKÎS
Çiftçilerin kullandığı âletlerden halka gibi bir demir

FAKKAH
Ezhar otunun çiçeği

FAKLEYUN
Semizotuna benzer bir ot

FAKR
İhtiyaç, yoksulluk * Azlık, muhtaçlık * Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek * Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek(Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir Öyle de: İnsan, zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtiyle, naks ve kusuru ile, bir Kadir-i Zülcelâl'in kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor ve hâkezâ Pekçok evsâf-ı İlâhiyyeye bu suretle âyinedarlık ediyor Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz za'fında, hadsiz a'dasına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vicdan daima Vâcib-ül Vücud'a bakar Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksadlara karşı bir nokta-i istimdat aramağa mecbur olduğundan vicdan daima o noktadan bir Ganiyy-i Rahim'in dergâhına dayanır; dua ile el açar Demek her vicdanda şu nokta-i istinat ve nokta-i istimdat cihetinde iki küçük pencere, Kadir-i Rahim'in bârigâh-i rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir S)

FAKR-ÜD DEM
Kansızlık

FAKR-I HÂL
Fakirlik hâli

FAKR-I MUTLAK
Mutlak fakirlik Mü'min bir kulun Cenâb-ı Hakka karşı mutlak muhtaç halde olduğunu bilişi Nihayetsiz muhtaç olduğu Allaha (CC) ve emirlerine tam teslimiyyetle sığınması hâleti

FAKR-PİŞE
f Fakirliğe alışmış, fakirlik içinde, muhtaçlık içinde

FAKS
Kırmak, kesr

FAKS (FEKUS)
Ölmek * İfsat etmek

FAKTÖR
Fr Bir neticeyi meydana getiren unsurlardan her birisi Amil

FAKUS
Hıyar * Kavun

FAKÜLTE
(Fr Faculty) Üniversitelerin, ihtisas mevzuu bakımından ayrılmış kollarından her biri * Hassa, meleke, iktidar Kabiliyet, kuvvet

FAL
Uğur Baht Tali' (Bak: Tefe'ül)

FAL-İ HAYR
İyi alâmet ve işaret Uğur

FA'L
İşlemek mânâsına mastar

FALAK
Tomruk * Falaka * Sabah aydınlığı

FALAKA
İki ucunda bir ipin iki uçları bağlı, bir sırıktan ibaret olan ceza âleti

FÂLIK
Çatlatan Açan Büyümesi için tohumu açan, yaratan (Allah CC)

FÂLIK-ÜL HABBİ VENNEVÂ
Tohum ve çekirdekleri açarak büyüten (Allah CC)

FALÎ
Falcı kimse

FALİC
Felce uğramış * Vücudun bir kısmını veya her tarafını tutmaz hale koyan hastalık * İsabeti çok olan ok

FALİC
f Muzaffer, galib Muvaffak

FALİH
İsteğine kavuşan Kurtulan Felâh bulan * Toprak süren Çiftçi

FALÎZ
(C: Fevâliz) Bostan

FALS
Halâs etmek, kurtarmak

FALT (FELÂT)
Ansızlık

FA'M
Dolu

FÂM
f Renk, levn

FAMİLYA
Fr Aile Soy Zevce Kadın * Aynı cinsten olan nebat grubu Aynı soydan veya cinsten olan Aralarında benzerlik bulunan grup

FAMİYY
Yemiş satıcı, meyve satan kimse

FANATİK
Fr Bir dinin veya mezhebin çok aşırı taraftarı olan

FANİ
Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misâfir (İnsan hangi bir şeye teveccüh ederse, onunla bağlanır ve onda fâni olur İİ)(Ey insanlar! Fâni, kısa, fâidesiz ömrünüzü; bâki, uzun, fâideli, meyvedâr yapmak ister misiniz? Madem istemek, insaniyetin iktizasıdır Bâki-i Hakiki'nin yoluna sarfediniz Çünkü: Bâkiye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur Madem, her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekaya âşıktır ve mâdem bu fâni ömrü baki ömre tebdil eden bir çare var ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeğe çalışacak ve tevfik-i hareket edecek İşte o çâre budur: "Allah için işleyiniz Allah için görüşünüz Allah için çalışınız Lillâh, Livechillâh Lieclillâh rızâsı dâiresinde hareket ediniz O vakit sizin ömrünüzün dakikaları seneler hükmüne geçer L)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FANİD
Bayat şeker

FASL-I HARİF
Güz mevsimi

FASL-I HAZÂN
Sonbahar, güz

FASL-I HİTÂB
İki söz arasını ayıran kelime veya isimlerden biri Önsözden sonra asıl maksada giriş * Fık: Şahitlerin gösterdiği delil veya yeminlerinden sonra hâkimin hükmetmesi * Hakkı bâtıldan ayırarak, nizaı ayırt edip kesmek ve halletmek Herşeyi kemal-i vüzuh ile fasledip hakikatını göstermek

FASL-I ŞİTÂ
Kış mevsimi

FASL-I ZAMANIN SAHİFE-İ SELÂSESİ
Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman * Asr-ı saadetten evvelki devir, Asr-ı saadet ve ondan sonraki zamanlar

FASM
Bir şeyi tam kesmeyip ilişik bırakmak

FASS
Yüzük taşı * Kemiğin oynak yeri * Meyve içi Lüb * Kitabın bend ve mebhası * Mektup ve emsâlinin mühürünü açmak * Mc: Gözbebeği

FASSAD
(Fasd dan) Kan alıcı, kan alan * Cerrah

FASSAL
Dedikoducu Herkesin kusurunu sayıp döken * İnsanları medh ü sena eden kimse

FASSAS
Yüzük taşı yapan kimse

FASUR
Gümüş tabak

FASYE
Darlıktan ve belâdan kurtulmak

FAŞ
Meydana çıkmış Yayılmış * Anlaşılmış olan

FAŞİST
Fr Faşizm taraftarı

FAŞİYE
(C: Fevâşi) Koyun, deve ve benzeri hayvanat gibi doğurup çoğalan mal cinsi

FAŞİZM
Fr Irkçılığa dayanan diktatörlük rejimi

FATANET
(Fetânet) Zihin açıklığı Çabuk kavrayış ve anlayış Sağlam anlayış Fıtnetlik * Müteyakkız oluş * Peygamberlerin sıfatlarından biridir

FAT'E
Vurmak * Yarmak * Cimâ etmek * Yere vurmak

FATH
Yassı ve enli olmak

FATIMAT-ÜZ ZEHRA
Hz Resul-i Ekremin (ASM), Hz Hatice'den doğma kızı Hicretten 18 yıl önce doğmuş, Hz Ali ile evlenmiş ve Hz Hasan ve Hüseyin'in vâlideleri olmuştur Peygamberimizden (ASM) 6 ay sonra dâr-ı bekaya göçmüştür (Radıyallahü anha)

FATIMÎ
(Fâtımiyye) Hz Fatıma Sülâlesinden olmak iddiasında bulunan, önce kuzey Afrika, sonra Mısırda hükümet süren sülâleye mensub meliklerin takındıkları isimdir (Mi: 910-1171) İsmâiliye nâmında bâtıl fırkadandırlar Salâhaddin-i Eyyubî, ordusu ile, Fâtımîlerin hâkimiyetine son verdi

FATIN
(Fıtnat dan) Fıtnat sahibi, zihni açık, uyanık İleri derecede akıllılık

FÂTIR
Benzeri bulunmayan şeyi yaratan Hârika üstün san'atiyle yaratan Halkedici Allah (CC)

FÂTIR-ÜS SEMÂVÂT
Gökleri yaratan, Allah

FÂTIR SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 35 suresi Melâike Suresi de denir Mekkîdir

FÂTİH
Açan, fetheden Teshir eden, zapteden * Kapıları selâmet üzere açan, Cenab-ı Hak

FÂTİH SULTAN MEHMED HAN
(1432 - 1481) En meşhur Osmanlı Padişahlarındandır ll Murat Han'ın oğlu ve ll Bayezid Han'ın babası ve 7 pâdişahtır Edirne'de doğmuş ve Gebze'de vefat etmiştir Resul-i Ekrem'in (ASM) medhine mazhar olmuştur Peygamberimiz "İstanbul mutlak fetholunacaktır" müjdesini vermişti ve onu feth eden kumandan ve askerlerini medh ü senâ etmişti Dört-beş lisan bilen Sultan Fâtih, saltanatı boyunca büyüklü küçüklü 17 devleti aldığı gibi 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul'u fethederek İslâma kazandırdı ve orta çağa son verdi En eski ve büyük Bizans Kilisesi olan Ayasofya'yı putlardan temizledi ve orasını sâdece Cenab-ı Hakk'a ibadet edilen camiye çevirdi ve kıyamete kadar câmi' kalmasını yazılı vasiyet ile vakfeyledi, Müslüman Türk milletine bıraktı (R Aleyh)(Meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde diyor ki: "İlk İstanbul kadısı (hâkimi) olan Hızır Bey Çelebi'nin huzurunda, haşmetli padişah Fâtih ile bir Rum mimarı arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder:Büyük bir âbidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Fâtih, bir Rum mimarına teslim eder Mimar da, Fâtih'in arzusunun hilâfına olarak, bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır Fâtih, cezaen Rum mimarının elini kestirir Rum mimarı da, Fâtih aleyhine dâva açar Bunun üzerine mahkemeye celb edilen Büyük Padişah, baş köşeye geçmek istemiş Birden bire, hâkimin şu ihtariyle karşılaşmış: - Oturma Beyim! Hasmınla mürafaa-i şer'i olacaksın; ayakta beraber dur!Hızır Bey Çelebi; bu koca şanlı padişah-ı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de kısasa tâbi olduğunu ve elinin kesileceğni bildirirFakat mimar kısası istemediği için, Büyük Fâtih günde on altun tazminata mahkûm olur; ve hatta kısastan kurtulduğu için bu tazminatı kendiliğinden yirmi altuna çıkarır" İslâm mahkemesinin adâletinin şanlı misallerinden biri olan şu misal, bize en haşmetli hükümdarlarla en âciz ferdlerin huzur-u mahakimde müsavi olduğunu gösteriyor İİ)

FÂTİHA
Bir şeyin başlangıcı, ibtidası * Mübaşeret Başlamak * Karar vermek * Bir duânın sonunda veya duâya başlarken Fâtiha Suresini okumayı hatırlatan ifade * Kur'an-ı Kerim'in birinci suresi (Bak: Seb'ul mesâni)

FÂTİHA-İ KELÂM
Sözün başlangıcı

FATİK
(C: Fitâk) Çeri ve öncü olan kimse

FATİK(E)
(C: Futtâk-Fevatik) Eline fırsat geçtikçe adam öldüren kimse

FATİM
Sütten kesilmiş çocuk

FATİN
(Fitne den) Fitne çıkaran Dinden çıkarıp azdıran İğfâl eden

FATİN(E)
(Fıtnat dan) Anlayışlı, akıllı, zeki, uyanık

FATİN-ÜL ASR
Asrın en zeki, anlayışlı ve akıllısı

FATÎR
Tâze şey * Mayalanmış hamur

FATİR
Durgun, füturlu, gevşek * Ilık, az sıcak

FATK
Kırma, ayırma, yarma, çatlatma * "Kasık yarığı" denilen bir hastalık * Elbisenin dikişlerini sökmek

FATM
Kesmek

FATR
Bir şeye başlamak * İcab eylemek * Yarık, çatlak * Yarmak * Yaratmak * Oruç tutanın orucunu açması

FATUR
Oruç bozacak şey

FATV
Bir şeye el ile vurmak * Cimâ etmek

FA-ÜL FİİL
Gr: Bir fiilin aslî harflerinden birinci harfi

FAVÎNA
Ud-us salib dedikleri nesne ki iki sınıftır; biri erkek olup uzundur, biri dişidir ki ondan kısa olur ve ikisi de kafasızdır

FAVORİ
Fr Sakalın kulak hizasından yanağa doğru inen kısmı * Bir müsabakayı kazanacağı tahmin edilen şahıs, takım veya hayvan

FAY
Fr Arazide meydana gelen ve bir tarafı yüksek, bir tarafı alçak olan büyük yarık

FAYIK
Yüce, âli

FAYİH
Kendiliğinden dağılan güzel koku

FAYİHA
(C: Fevâyıh) Meyve ve çiçek kokusu * Güzel kokulu nesne

FAYSAL
Karar Hüküm Fasıl Hall (Bak: Fasl)

FAZ
Fr Ardı ardına gelen değişikliklerin her biri Safha

FAZ' (FEZÂA)
Şiddet * Miktarından tecâvüz etmek, ölçüsünü aşmak Rezillik etmek

FAZA'
Sıkmak * Çıkarmak * Almak

FAZA
(C: Fivâz) Zahmet, meşakkat

FAZA
Karışık

FAZAH
Boz renkli olmak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..

Eski 09-10-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..



RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FAZAHAT
(C: Fazâyih) Alçaklık, edepsizlik, hayâsızlık

FAZAİL
Faziletler (Bak: Fazl - Fazilet)

FAZAİL-SİMAT
Alâmet ve işaretleri faziletten ibaret olan

FAZAİL-İ AHLÂK
Ahlâk faziletleri

FAZAİL-İ ÂLİYE
Yüksek faziletler

FAZALAT
Necasetler, kazuratlar, murdarlıklar, pislikler

FAZAYİH
(Fazih C) Ayıplar, rezaletler Sır kabilinden olan kötü hasletlerin açılıp fâş edilmesi

FAZAZET
Sertlik, kabalık, kötü sözlülük

FAZC
Yarmak * Saç dibinin terlemesi

FAZE
Küçük çadır

FAZFAZ
Geniş ve bol nesne

FAZFAZA (FAZFÂZA)
Elbisenin çok geniş ve bol olması

FAZH
(Faziha-Fazâha) Rüsvaylık, rezillik * Yarmak

FAZIL
(Fâdıl) Fazilet sâhibi Üstün kimse

FAZILE
(C: Fevâzıl) İnsandan başkalarına da geçebilen huy, haslet

FAZÎ'
Korkulu nesne

FAZÎH(A)
Çirkin, fena * Utanmaz, rezil

FAZÎH
Hurma koruğundan yapılan şarap

FAZÎHA
(C: Fazayıh) Alçaklığı, edebsizliği gerektiren iş veya şey

FAZİLET
Değer Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet (Zâta mahsus hasletin cem'i "fazâil" dir Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevâzıl"dır)

FAZİLETFÜRUŞ
f Kendini faziletli göstermeğe çalışan Fazilet satan

FAZİLETMEÂB
f Faziletin sığınağı olan kimse, yâni çok faziletli

FAZİLETMEND
f Faziletli, iyi huylu

FAZİLETPERVER
f Fazilet sahibi, faziletsever

FAZİR
Kırmızı, büyük karınca * Geniş, bol nesne

FAZİZ
Tatlı su

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.