|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
adamları, bilim, islamda, islamiyet, müslüman, müslümanlık |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkABDULFETTAH EBU ĞUDDE(1920-2002) ![]() 1917'de Suriye'nin Halep şehrinde doğan Abdülfettah Ebu Gudde Hocaefendi, ilk öğrenimini Halep'te, orta öğrenimini Hüsrev aşa Medresesi'nde tamamladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -------------------------------------- ![]() Şewwal 1417,16 Şubat 1997 Pazar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O hakikaten Peygamber vârisi olan mübarek âlimlerden biriydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Elbette Halid bin Velid gibi değerli bir sahabînin neslinden gelen bir zata yaraşan da bu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mükemmel bir alim ![]() Günümüzde Müslüman gençlik, dört dörtlük bir İslâm âlimi görmek ve tanımak istiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam alimi, ilim adamı olduğu kadar, dâvâ adamı olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Abdülfettah Ebu Gudde Hocaefendi kendisinde ilimle takvayı birleştiren mübarek bir âlimdi ![]() ![]() Hadis, Fıkıh ve Edebiyat üstadı ![]() İslâmi ilimlerin hemen her birinde (Hadis, Hadis Usulü, Kuran ilimleri, Fıkıh, Fıkıh Usûlü, Akaid, Tasavvuf, Arap Dili ve Edebiyatı vs ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Üstad Ebu Gudde hadisle fıkhı birleştirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstad Ebu Gudde (37 yıl hizmetinde bulunan seçkin talebesi Muhammed Avvame'nin ifadesiyle): Arap Dili ve Edebiyatı'nda "hüccet" (otorite) şahsiyet idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alimlere hürmetkardı Abdülfettah Ebu Gudde Hocaefendi İslâm âlimlerine karşı son derece hürmetkâr, vefakâr, sonsuz takdir ve minnet duyan bir kimse idi ![]() ![]() ![]() ![]() Çilekeş bir dava adamı Konuşmaları canlı ve dinamik idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu çile ve sıkıntı dolu zor şartlar altında bile İslâm dâvâsına hizmeti canla başla yürütmüş, ilim adamliğı yanısıra fikir, dâvâ ve aksiyon adamı olarak yılmadan ve usanmadan çalışmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -------------------------------------- ![]() Abdülfettah Ebu Gudde Hocaefendi bir kısmı te'lif, bir kısmı tahkik olmak üzere 70 küsur eser bırakmıştır ![]() Tahkik ettigi eserlerden bazıları şunlardır: Kavaid Fi Ulumi'l-Hadis: Hindistan âlimlerinden Zafer Ahmed el-Usmanî etTehanevî (öl ![]() ![]() ![]() ![]() Zaferu'l-Emani: Seyyid eş-şerîf el-Cürcanî (öl ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() el-Menanı'l-Münif: İbn Kayyim el-Cevziyye (öl ![]() ![]() ![]() Risaletü'l-Müsterşidin: Haris el-Muhasibî (öl ![]() ![]() ![]() Fethu Babi'l Inaye: Sadru'ş-Şeria el-Mahbubî (öl ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() el-Masnu' fi ma'rifeti'l-hadisi'l-mavdu': Aliyyül-Karî (öl ![]() ![]() ![]() ![]() et-Tasrih bima tevatere fi nûzuli'l-Mesih: Muhammed Enver şah el-Keşmîd (öl ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() er-Raf'u ve't-Takmil: İmam Abdülhay el-Leknevî'nin hadis ilimlerinden Cerh ve Ta'dîl ilmi hakkında yazdığı eserin geniş açıklamalarla yapılan tahkîki olup hadis erbâbı içın vazgeçilmez kaynaklardan biridir Beyrut 1987 tarihli 3 ![]() ![]() el-Ecvibetü'l-Fadıla: Cerh ve Ta'dil, Tercim vb ![]() ![]() ![]() et-tibyan: Kur'anla ve Kur'an ilimleriyle ilgili bazı konuları Imam Suyutî'nin "el-Itkan" kitabındaki metoduyla açıklayan Tahir el-Cezairi (öl ![]() ![]() ![]() ![]() Te'lif ettigi eserlerden bazıları da şunlardır: Safahat Min Sabri'l-Ulema: İslâm âlimlerinin ilim uğrunda katlandıkları çile ve fedâkarlıkları, sıkıntı ve zorlukları çeşitli örneklerle anlatan bu eserin Beyrut 1994 tarihli 4 ![]() ![]() Kıymetü'z-Zeman Inde'l-Ulema: İslâm âlimlerinin zamana verdikleri önemi anlatan bir eserdir ![]() ![]() ![]() ![]() el-Ulemaü'l-Uzzab: İlmi, evlenmeye tercih eden ve hayatları boyunca hiç evlenmeyen bekar âlimler konusundaki bu eserde 35 âlimin hayat hikayeleri anlatılmaktadır ![]() ![]() ![]() er-Rasulü'l-Muallim: Eserde Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lemehat Min Tarihi's-Sünne ve Ulumi'l-Hadis: Hadis Edebiyatı tarihi ile ilgili tesbit ve yorumları ortaya koyan bu eserin Beyrut 1987 tarihli 4 ![]() ![]() ![]() -------------------------------------- ![]() Rabbânî alim, muhaddis, fakih, usulcü, edib, muhakkik, Halep'li hocam Abdulfettah Ebû Gudde el-Hâlidî, ilmiyle âmil, zühd ve takva sahibi, mürebbî bir zattı ![]() Merhum hocamı önceleri kitaplarından tanıyordum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üniversite Rektörü Dr ![]() ![]() ![]() Memleketi olan Halep şehrinden mecbûri hicret ederek Suûdi Arabistan Riyad'da 30 yıla yakın Hadis profesörü olarak görevde bulunmuştu ![]() ![]() Hindistan'a ve Pakistan'a iki defa ilmî yolculuklarda bulunmuş, bu ülkelerdeki âlimlerle görüşmüş, özellikle bazılarından Hadis, hadis usûlü ve fıkıh ilimlerinden icâzet almıştır ![]() ![]() Hocamızın Hadis tahrici, hadis ricâli, cerh ve tadil ilmi, hadis senetlerinin tenkidi, hadisin fıkhı ve sebeb-i vürudu üzerindeki vukûfiyeti büyüktü; Hocamız muhaddis, fakih sıfatlarını kendisinde meczetmişti; mücerred nakilcilikle yetinmemiş, hadisin fıkhına, sebe-i vürûduna, hadiste adı geçen muhatabın durumuna vakıf olup, ictimâî, kültürel ve psikolojik durumları gözönünde bulundurarak açıklamalarda bulunurdu ![]() ![]() Hanefî fıkhına vukûfiyeti de büyüktü, Hanefî mezhebine göre hangi hadislerin delil sayılacağını, Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinin delillerine mukâyese ederdi ![]() ![]() Mezkur Üniversite Şeriat ( İslam Hukuk ) fakültesinde dört mezhebe göre ( mukayeseli olarak ) hadis derslerini yıllarca okutmuştu ![]() ![]() Usûlu fıkıh ilminde de söz sahibi sayılırdı ![]() ![]() ![]() Kitap tahkik ve ta'liklerine gelince, müellifin asıl yazma nüshasını veya müellif nüshasından nakledilen itimada şâyan nüshayı, yahut da üzerinde, büyük muhaddislerin okuttuklarına dair semâlar bulunan nüshayı elde etme, müellifin kitabında zikrettiği kaynaklara inme, delilleri kıymetlendirme, ilmî, fıkhî ve usûlî ıstılahları açıklama, kelimelerin cümledeki yeri, irapların mahalli, fıkhî, usûlî ve itikâdî yöndeki açıklamalara önem verirdi ![]() ![]() ![]() Ders ve konferanslarında hoca ve talebe âdâbına işaret ederek, başkalarından, bazan da kendisinden misal vererek dinleyenlerin de aynı âdab ve terbiye üzerinde olmalarını sağlardı ![]() İNTİBALARIM Bir defesında evine ( Bayram'da ) ziyarete gittiğimde, evinde Pakistanlı, Hindistanlı, Endonezyalı, Habeşli talebeler vardı ![]() ![]() ![]() Türk talebeleriyle ziyaretine gittiğimizde bize " Ben Zâhid el-Kevserî Hocamın üzerinde bulunan hakkını nasıl öderim; Türk talebelerine yeterli derecede faydalı olamadım, onlara özel dersler veremedim " diye hayıflanmıştı ![]() ![]() Bendenizi İbnu-l-Cevzî'nin " el-Mavdûat " adlı eserini tahkik ve hadisleri tahric etmem husûsunda ısrarla teşvik etmiş, bana bir nevi sorumluluk yüklemişti; ve bana devamlı sûretle " Kitap ne oldu, nereye kadar tahkik yaptın, ne kadar kaldı? Şayet bitirmezsen pişman olursun, başka biri senden önce davranır yayınlarsa çok üzülürsün ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() fihristini yazmamı tavsiye etmişti ![]() 1996 yazı Konya'mıza teşrif etmişler, Konya'da akdedilen Kongreye iştirak etmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlim adamlarına takva ve zühd sahibi kimselere sevgisi, hürmeti fazla idi ![]() ![]() ![]() ![]() 1994 yılında Konya Selçuk Eğitim merkezi Hocaları ve talebeleri ile Ramazan ayında Mekke'ye vardığımızda, geldiğimizi haber alır almaz, damadını ve bir talebesini göndererek Mescid-i Haram'da bizi arattırmış, nihayet üst katta terâvih namazından sonra kendisiyle buluşmuştuk ![]() ![]() ![]() ![]() Ehli sünnet velCemaat itikadı üzerine her türlü ırktan talebelere dersler verdi, onları yetiştirdi, birçoklarına Hadis ve Fıkıh'tan icâzat verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Burada Rabb'imize iltica ederek, hocamıza Mevla'mızdan af ve mağfiret diliyoruz ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkEBU'L VEFA BUZCANİ ( 940 - 988) [size="2">[color="]* Müslüman Matematik ve Astronomi Alimi [/size] Onuncu yüzyılda, İslam aleminde yetişmiş büyük matematik ve astro- nomi alimi, ismi Muhammed bin Yahya bin İsmail bin Abbas'tır ![]() Haziran 940 (H ![]() ![]() Bu yüzden Ebü'l-Vefa Buzcani diye meşhur oldu ![]() ![]() tarihinde Bağdat'ta vefat etti ![]() İlim tahsiline amcası Ebu Amr Mugazili ve Ebu Yahya bin Kanib'İn yanında başlayan Ebü'l Vefa, on dokuz yaşında Bağdat'a gitti (959) ![]() Ölümüne kadar burada ilim ile meşgul oldu ![]() yaptırdığı rasathanede çalışan alimIer arasında yer aldı ![]() ta olmak üzere, ömrünün büvük kısmını astronomik gözlemler yapmak, eser telif etmek ve ders vermekle geçirdi ![]() Ebu'l Vefa, Matematik ve astronomideki hizmetleriyle ilim tarihinde unutulmazlar arasında yerini almıştır ![]() matematik konularında gördüğümüz birçok trigonometrik kavram, tarif, te- orem ve formülleri ilk defa ortaya koyan bir Müslüman bilgin olarak tanı- yoruz ![]() pa'da kaynak kitaplar olarak kabul edilmiştir ![]() Ebü'l Vefa, trigonometride büyük hizmetlerde bulundu, ona büyük ölçü- de açıklık kazandırdı ![]() bir düşünceyle inceledi ![]() ![]() jant, kotanjat, sekant A=1/Cos A ve kosekant A=1/sinüs A tarifve kavram- larını kazandırdı ![]() nometrik oranlan ilk defa belirtti ![]() grafiklerin tarifinde aynen kullanılmaktadır ![]() Ebü'l Vefa, çağına kadar hiçbir matematikçinin yapamadığı incelikte tri- gonometrik çizelgeler düzenledi ![]() nüs ve tanjant değerlerini gösteren çizelgeleri on beşer dakikalık (açı daki- kası) aralıklarla hesaplayarak hazırladı ![]() Onun matematiğe kazandırdığı bu yenilikleri, Avrupa'da ancak beş yüz- yıl kadar sonra Alman bilgini Johann Müller (1436-1476) tarafından ilk de- fa ortaya atılıp kullanılabildi ![]() Bu demektir ki, Avrupa, ancak Ebü'l Vefa'nın eserlerinin Batı dillerine çevrilmesinden sonra, bu konudaki bilgilere sahip olabilmiştir ![]() Diophantos'un ve Batlamyus'un eserlerini inceleyip, açıkladı ![]() kadar hiçbir matematikçinin yapamadığı hassaslıkta trigonometrik çizelge- ler hazırladı ![]() jant) değerlerini gösteren çizelgeleri, on beşer dakikalık açı aralıklarıyla hesapladı ![]() sebetlerini ilk defa açıkladı ![]() tadır ![]() Ünlü bilim tarihçisi Plorian Cajori, History of Mathematick adlı eserin- de onun hakkında: " Ebü'l Vefa şüphesiz ki, Harezmi'nin matematik ve ce- birdeki buluşlarını önemli ölçüde geliştirdi ![]() arasındaki münasebetler üzerinde durdu ![]() geometri yoluyla çözmeyi başardı ve diferansiyel hesabın ve analitik ge- ometrinin temelini kurdu ![]() bulduğu mühim ve pek faydalı bir mevzu olup, ilim ve teknolojik muasır gelişmelerin temel kaynağını teşkil etmektedir ![]() metreleriyle ilgili eserlerini inceleyerek, girift ve anlaşılmayan yönlerini açıklığa kavuşturdu ![]() ![]() Sekant'ın kaşifi olarak genellikle Kopernik bilinirse de, ünlü bilim ta- rihçilerinden Morite Candon ve Carra da Vaux'un araştırmaları sonucu, bu buluşan Ebü'l Vefa'ya ait olduğu tesbit edilmiştir ![]() Ebü'l Vefa, sinüs değerlerinin hesabı için yeni bir metod geliştirdi ![]() lece hazırladığı cetvellerinde 30 derece ve 15 derecelik açının sinüsünü son derece dakik olarak, virgülden sonraki sekiz ondalık basamak halinde he- sapladı ![]() Trigonometrinin yanında cebir ilmi üzerinde de derinlemesine çalışma- larda bulunan Ebü'l Vefa, o zamana kadar bilİnmeyen dördüncü dereceden denklemlerin çözümünü gerçekleştirdi ![]() Bugün, 30 derecelik yayın sinüs değerinin hesaplama metodlarını da, Ebü'l Vefa'ya borçlu bulunuyoruz ![]() nan değerlere göre ilk sekiz ondalık kesrinin denkliği görülmektedir ![]() Vefa, trigonometrik çizelgeleri hazırlamada da öylesine bir incelik göster- miştir ki, onun 10 dakikalık aralıkla düzenlediği sinüs çizelgesindeki ince- lik (prezisyon) 1/604 kadardır ![]() Ebu'l Vefa, Encylopedia Britanica'nın yazdığına göre,tanjantı, yayın bir fonksiyonel olarak trigonometriye katmıştır ![]() yayın iki katı; tanjantı ve sekantı da "kutr zıll" diye tarifetmiştir ![]() fa, üçgenler üzerinde ilk ciddi çalışmayı yapan bilgin olarak tarihe kaydol- muştur ![]() sonra Avrupa'nın ünlü matematikçilerinden D'Alembert (1717-1178) ve Laplace ( 17 49-1827) ile çağdaşları olan büyük matematikçilerin fikir yapı- Iarının temelinde yer bulmuştur ![]() Demek oluyor ki, klasik ve modem matematikte görülen, düzlem ve kü- resel trigonometriye ait tarif, kavram ve formüllerin çoğunluğunu ilk defa ortaya koyan, trigonometriye tanjant kavramı kazandıran, tanjantı yayın bir fonksiyonu olarak düşünerek trigonometrik bilgileri sistematik bir disiplin haline getiren Ebu'l Vefa'dır ![]() Her ne kadar müsteşrik Henrich Suter, İslam Ansiklopedisi'ne yazdığı makalede, trigonometriye tanjant, kontenjant, sekant, kosekant ile ilgili ta- rif ve kavramların daha önce yaşayan Habeş EI-Hasib tarafından bilindiği- ni kaydetmekteyse de, yapılan araştırmalar sonucunda bu görüşün doğru ol- madığı anlaşılmıştır ![]() Ebu'l Vefa, sadece tanjant cetvellerini düzenlemek, trigonometriye se- kant ve kosekantı kazandırmakla kalmadı, Sinüs problemini derinden deri - ne inceledi ![]() ![]() Onun tespit ettiği bu oranlar, bugün bile o çizgilerin tarifinde kullanılmak- tadır ![]() ni, hatırı sayılır derecede geliştirdi ![]() hesaplama imkanını veren sinüs cetvellerinin yeni hesaplama metodlarını buldu ![]() sonra aşabilmiştir ![]() Ebu'l Vefa'nın yaptığı hizmetler sadece bunlardan ibaret değildir ![]() nı zamanda büyük maharet sahibi bir geometriciydi ![]() uğraştı ve parabolün ekseni atrafında döndürülmesi ve parabolliod'un hac- mi konularıyla meşgul oldu ![]() Ebu'l Vefa sadece matematikte değil, astronomide de isim yaptı ![]() dar ki, bu sahada yaptığı keşif onu büyük bir şöhrete kavuşturdu ![]() pa'da Batlamyus'un ay teorisi üzerinde ilk defa araştırma yapan Tycho Bra- he'den (1546-1601) tam 600 sene önce teorinin kritiğini yaptı, ona tenkitler yöneltti ![]() değişimini keşfetti ![]() yüktü ![]() Zamanında, birçok Müslüman astronomi ve matematik alimi, Ebu'l Ve- fa'nın çalışmalarını ve eserlerini görmek üzere Bağdat'a gittiler ve dersle- rinde bulundular ![]() leri üzerinde araştırma yapmaktadır ![]() de İslam alimlerinin ilim ve fende ne kadar ileri olduğunu açık bir şekide göstermektedir ![]() Zahiruddin Beyhaki, Tarihu Hukema-il-İslam kitabında, Ebü'l Vefa'nm şu sözlerini nakletmektedir: " Mal, can emniyeti ve sıhhat olmadan yaşanı- lan hayat, hayat değildir ![]() ter ki sükut ile galip gelmesin ![]() daşlık et ![]() kadaşına eziyet etmiş olursun ![]() sın ![]() ![]() hakkını gözetmemek ahlaka sığmaz ![]() konuşma! " ESERLERİ 1- kitab'ül-Kamil: Trigonometri ve astronomiden bahseden meşhur ese- ridir ![]() seleler , ikinci kısmında yıldızların hareketlerinin incelenmesi, üçüncü kı - sımda yıldızların hareketlerine arız olan şeyler anlatılmaktadır ![]() ma bir nüshası Paris National Kütüphanesi'nde, 1138 numarada kayıtlıdır ![]() L ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Ez-Ziyc'üs şamil: Ebu'l Vefa'nın astronomiden bahseden en önemli eseri budur ![]() dolu bir faaliyet abidesidir ![]() (780-850) ve Ferganalı Ahmed bin Kesir'in ziycleri gibi asırlar sonra bölüm bölüm D'Alembert (1717-1783) ve Laplace (1749-1827) gibi Batılı büyük matematikçi ve astronomların eserlerinde yer buldu ![]() 3- Kitabün fi Amel-il-Mistarati vel-Pergar vel-Gunye, 4- Kitab ma Yahtacu İleyh-il-Küttab vel Ummal min İlm-il-Hisab, 5- Kitabun Fahirün bil Hisab, 6- Kitabun fi ilmi Hisab-il-musellesat-il-Küreviyye, 7- Kitabun fil-Felek, 8- Kitabun fil-Hendese, 9- Kitab'ül-Medhal ila Aritmetik, |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkŞeyh Galip (1757 - 1799) [size="3">"][/size] |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkİSLAMDA BİLİM ve TEKNOLOJİ Otomatik kapılar, kuyulardan motorsuz su çeken aygıtlar, demir, kalay ve kurşun gibi metallerin hassas belirlenmiş yoğunlukları, zamanın göreceliği, pnömatik aletler, otomatik kontrol sistemleri… Bunların hiçbiri, içinde bulunduğumuz yüzyılın keşifleri değildir; bunlar, 6-7 yüzyıl öncesine ait buluşlardır ![]() Bilim ve teknoloji, yaşadığımız yüzyılda dünya tarihini etkileyecek önemli gelişimlere ve değişimlere vesile oldu ![]() ![]() Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı oldu ![]() Peki, bilim ve teknolojinin önderliğini üstlendiği uygarlık ve kültür alanındaki bu değişimin tarihsel başlangıcı hangi dönemlerde başlamıştır? Yukarıda saydığımız keşiflerin tamamı, dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde, dönemin en ileri uygarlığı olan “İslam Uygarlığı”nın ürünüdür ![]() ![]() ![]() Kuran'da, evrenin yaratılışı ve kainatın düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, doğada Allah'ın varlığının delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermiştir ![]() Teknik ilimler, tıp, astronomi, cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamları, medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır ![]() ![]() ![]() Müslüman bilim adamları öncelikle, Batı’da Roma ve Doğu’da başta Çin olmak üzere, diğer devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojiyi rehber almışlar ve önemli kaynakları tercüme etmişlerdir ![]() ![]() ![]() İSLAM, BİLİM ve TEKNOLOJİYE NASIL YÖN VERDİ? Otomatik kapılar, kuyulardan motorsuz su çeken aygıtlar, demir, kalay ve kurşun gibi metallerin hassas belirlenmiş yoğunlukları, zamanın göreceliği, otomatik kontrol sistemleri… Bunların hiçbiri, içinde bulunduğumuz yüzyılın keşifleri değildir; bunlar, 6-7 yüzyıl öncesine ait buluşlardır ![]() Bilim ve teknoloji, yaşadığımız yüzyılda dünya tarihini etkileyecek önemli gelişimlere ve değişimlere vesile oldu ![]() ![]() Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı oldu ![]() Peki, bilim ve teknolojinin önderliğini üstlendiği uygarlık ve kültür alanındaki bu değişimin tarihsel başlangıcı hangi dönemlerde başlamıştır? Yukarıda saydığımız keşiflerin tamamı, dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde, dönemin en ileri uygarlığı olan “İslam Uygarlığı”nın ürünüdür ![]() ![]() ![]() Kuran'da, evrenin yaratılışı ve kainatın düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, doğada Allah'ın varlığının delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermiştir ![]() Teknik ilimler, tıp, astronomi, cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamları, medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır ![]() ![]() ![]() Müslüman bilim adamları öncelikle, Batı’da Roma ve Doğu’da başta Çin olmak üzere, diğer devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojiyi rehber almışlar ve önemli kaynakları tercüme etmişlerdir ![]() ![]() ![]() Beşinci yüzyılın ikinci yarısında doğup gelişen İslamiyet, deneye ve gözleme dayalı bilimin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır ![]() Emevi halifelerinden Muaviye, bir milyon civarında kitabı barındıran "Darü'l-Hikme"yi (İlim Kültür Yuvası) kurar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece İslam dünyası, önceki dönemlerde yapılan tüm bilimsel çalışmaları toparlayarak kaybolmasını önler; daha sonra bu çalışmalar, Arapçadan Batı dillerine çevrilir ![]() ![]() İslam dünyasında yetişen bilim adamlarından Cabir Bin Hayyan, 'Kimyasal maddeleri, uçucu maddeler, uçucu olmayan maddeler, yanmayan maddeler ve madenler' olarak dört grupta toplar ![]() ![]() İbn-i Sina Al Razi El-Kindi, Einstein'dan 1100 yıl önce 800 yılında, izafiyet teorisi ile uğraşır ![]() ![]() ![]() Tıp ve eczacılıkta İbn-i Sina ve Razi gibi alimler, anatomi ve tedavi alanına pek çok yeni bilgi eklerken; tarih ve coğrafya bilimlerinde Idrisi, Hamevi ve Taberi ve adını bu satırlara sığdıramayacağımız pek çok İslam âlimi, bilimsel teorilerde önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harezmi, Hint rakamlarına sıfır rakamını ekleyerek bugün kullandığımız rakamları oluşturuyor; fen bilimlerinde, deneyle sabit olmayan bilgilere itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen Ahmet Fergani, enlemler arasındaki mesafeyi hesapladığı gibi, Dünya’nın eksenindeki eğimi en doğru şekilde hesaplıyordu ![]() Trigonometrik bağlantıları bugünkü kullanılan şekliyle formülleştiren El-Battani, 877 yılından 929 yılına kadar sürekli astronomik gözlemler yapar; Tanjant ve Kotanjant'ın tanımını yaparak Sinüs, Tanjant ve Kotanjant'ın sıfırdan doksan dereceye kadar tablosunu hazırlar ![]() Ebubekir er-Razi, cerrahide dikiş malzemesi olarak ilk kez hayvan bağırsağını kullanır; tıp biliminde deney ve gözlemin çok önemli olduğundan bahseder ve başhekimi olduğu hastanede görev alacak olan doktorların uzmanlaşmaları gerektiğini söyler ![]() Ebü'l-Vefa trigonometriye Sekant ve Kosekant kavramlarını kazandırır ![]() ![]() Çeşitli maddelerin birbirinden ayırt edilme yollarından birinin, maddelerin özgül ağırlıkları olduğunu söyleyerek, sıcak su ile soğuk su arasındaki özgül ağırlık farkını tespit eden el-Beyruni; 973 yılında 'Bilimsel çalışmaların, deneylerle ispat edilmesi gerektiğini ve belgelere dayanmasının zorunlu olduğunu' söyler ![]() ![]() Bütün İslam ülkelerinde matematik, tıp, uzay bilimleri ve daha birçok ilimin okutulduğu eğitim kurumları, rasathaneler; dönemin en gelişmiş teçhizatları ile donatılmış hastaneler, herkese açık kütüphaneler bulunmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atılımlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji, Osmanlı devleti döneminde doruğa ulaşmıştır ![]() ![]() 14 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra, doğa bilimlerinin öğretilmesi medreselerden yavaş yavaş kalkar ![]() ![]() BİLİMİN MÜSLÜMAN ÖNCÜLERİ Ebul İz El Cezeri Batı dünyasında adı kısaca “el Cezeri” olarak bilinen “Bedi'el-Zaman Abu el-izz İsmail el-Razzaz el-Cezeri”, 1136'da Diyarbakır'da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihte sibernetiğin kurucusu olma şerefi onundur ![]() ![]() ![]() ![]() Sibernetik ve otomatik sistemlerin başlangıcı konusunda; Fransızlar Descartes ve Pascal'ı; Almanlar Leibniz'i, İngilizler de R ![]() ![]() Günümüz fizik ve mekanikçileri, "ısı etkisiyle haberleşerek denge kurma" sisteminin, ilk olarak J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitapta, mühendislikle ilgili 50 farklı aletin plan ve işleyişi hakkında bilgiler de verilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Kitaptaki sistem ve şekiller incelendiğinde, Cezerî'nin büyük bir su mühendisi olduğu görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazinî Asıl adı Abdurrahman El Mansur olan bu İslam bilgini, XI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazinî, kimyasal maddelerin yoğunluk ve özgül ağırlıklarını ölçmek amacıyla icat ettiği hassas terazilerle, kimya bilimine de önemli katkılarda bulundu ![]() ![]() ELEMENTLER HAZİNÎ’ye Göre Modern Kimyaya göre Altın 19 ![]() ![]() Civa 13 ![]() ![]() Bakır 8 ![]() ![]() Pirinç 8 ![]() ![]() Demir 7 ![]() ![]() Kalay 7 ![]() ![]() Kurşun 11 ![]() ![]() Hazinî, Zîc-i Sanacarî (Yıldız Katalogu) adlı eserinde, yıldızlar ve gezegenlerle ilgili bilgilere ve Selçuklu devletinin enlem ve boylamlarına da yer vermiştir ![]() ![]() Musaoğulları Horasan'lı Musa Bin Şakir'in oğulları Muhammed Hasan ve Ahmed, bilim ve teknoloji tarihinde Benu Musa, "Musaoğulları" olarak bilinir ![]() ![]() ![]() ![]() Kardeşlerden Ahmed'in teknolojiye ilgisi, ‘Kitab-el Hiyal’ adlı bir eserin yazılmasına neden olmuş olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akfani'nin tanımına göre, pnömatik aletler ilmi, boşluğun bulunmaması prensibine dayanan bir takım aletlerin nasıl imal edileceğini konu edinen bir ilimdir ![]() ![]() Benu Musa Kardeşler’in Kitab-el Hiyal adlı eserinde yer alan 100 düzen içinde, 18 tane otomatik kontrol düzeni bulunur ![]() ![]() Hârizmî 9 ![]() ![]() ![]() Aritmetik kitabının Arapça aslı kayıptır; bu nedenle bu yapıt, De Numero Indorum (Hint Rakamları Hakkında) adıyla Batılı Adelard tarafından yapılan Latince tercümesi sayesinde günümüze kadar ulaşabilmiş ve tanınabilmiştir ![]() ![]() ![]() Hârizmî'nin cebir konusundaki yapıtı ise, ‘el-Kitâbü'l-Muhtasar fî Hisâbi'l-Cebr ve'l-Mukâbele’ (Cebir ve Mukâbele Hesabının Özeti) adını taşır ve bu konuda yazılmış ilk müstakil kitaptır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hârizmî'nin cebirle ilgili bu yapıtı, 12 ![]() ![]() ![]() ![]() Yapıtların en ilginç yönlerinden biri, açıların, trigonometrik fonksiyonlarla ifade edildiğini gösteren bir takım tablolar ihtiva etmesidir ![]() ![]() ![]() Bunların dışında, Hârizmî'nin yön bulmada kullanılan usturlabın biri yapımını ve diğeri de kullanımını anlatan iki eseri daha mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ‘Kitâbu Sureti'l-Ard'ın nüshalarından birinde mevcut olan dört haritadan en mühim olanı, Nil'in kaynağını ve mecrasını gösteren haritadır ![]() ![]() Haritalar arasında bir Dünya haritası yoktur; fakat enlem ve boylam verileri bize böyle bir haritayı çizmek için gerekli olan malzemeyi vermektedir ![]() Ali Kuşçu XV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilhassa, astronomi ve matematik konularında çağının sınırlarını aşacak kadar önemli eğitim ve öğretim çalışmalarında bulunan Ali Kuşçu; Ayasofya Medresesi’nin çalışma programlarını da yeniden düzenlemiştir ![]() Semerkant Rasathanesi’nde iken ‘Zic-i Uluğ Bey’ (Uluğ Bey’in Yıldız Kataloğu) adlı eserin hazırlanması için gerekli gözlem ve hesaplamaları yaptı ![]() ![]() ![]() ‘Risaletü’l-Fethiye’ adlı eseri ise 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şerafeddin Sabuncuoğlu Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü doktoru ve tıp bilginidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diş sağlığı ile ilgili olarak verdiği bilgiler oldukça ilgi çekicidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bursalı Ali Münşi 1710 yılında hekimlik yapmaya başlamış Türk bilim adamıdır ![]() ![]() ![]() Bir başka çalışması da bugün dizanterinin en etkili ilacı olarak kullanılan ‘İpeka’ ile ilgilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlıkİslamın Yükselişi ve Düşünce/ Bilim İslam’ın yükselişi birden bire oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam Dünyasında Türklerin Egemenliği Türkler,özellikle 9 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkMuhammed IKBAL (1873-1938) Fethi Yeken 1873 de Pakistan‘in Pencap eyaletine bagli Seyalkat kentinde dogan Muhammed Ikbal mutasavvif bir anne babanin ogludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ikbal çocuklugundaki ilk egitimini evinde babasindan aldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaten Lahor bir çok lisenin bulundugu bir sehirdi ![]() ![]() ![]() 1905 de Londra‘daki Chambrich üniversitesine girmek için Ingiltere‘ye giden Ikbal, oradan felsefe ve iktisat bölümünü üstün bir derece ile bitirerek mezun oldu ![]() ![]() ![]() Yine Londra‘da kaldigi müddet içinde hukuk üzerine okuyan Ikbal savcilik diplomasini aldiktan sonra Almanya‘ya giderek Münih Üniversitesinde felsefe dalinda doktora yapti ![]() ![]() Ikbal Hindistan‘daki çalisma hayatina avukat olarak baslarken onun bu görevdeki çalismasi, dogruluk ve emanete örnek olarak gösteriliyordu ![]() Hakliligina inanmadigi ve hakkini alamayacagi kisinin davasina bakmazdi ![]() Daha sonra Lahor‘da hükümete ait bir okulda Arap dili ve edebiyati bölümünde hocaliga devam eden Ikbal, bu görevinde fazla kalmayarak ayrildi ![]() Hocalik görevinden istifa edisinin sebebi kendisine soruldugunda cevaben: “Ingilizlere hizmet etmek zordur ![]() ![]() ![]() Hükümetteki bu resmi görevinden istifa etmesine ragmen hiç bir zaman egitim ve ögretim islerinden geri kalmamisti ![]() ![]() ![]() Muhammed Ikbal ülkesinin siyasetine de katilmis ve halkini bu konularda yönlendirmisti ![]() ![]() ![]() Müslüman Hintli mücahitler adiyla yazdigi siirleri Hindistan‘daki müslümanlarin hareketlenerek Ingiliz sömürüsüne baskaldirmalarinda büyük tesiri olmustu ![]() ![]() 1930 da Pakistan devletinin kurulusu konusunda kendisine has görüsüyle insanlarin huzuruna çikan Ikbal Hindistan‘in bölünmesinin din, irk ve dil esasina göre taksimini öngörüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() “Ölümü ve aciyi mutluluk ile karsilamak Müminin alametlerindendir‚ Muhammed Ikbal ehli takva bir evde dogup büyüdügü ve babasinin arkadasi olan Mir Hüseyin‘in tesirinde çok kaldigi için takvaca ve sahsiyetinin olgunlasmasi konusunda oldukça ileri bir merhaledeydi ![]() ![]() Ikbal çok zeki ve ince duygulu birisiydi ![]() ![]() Bu siirler daha sonralari çesitli dilere tercüme edilmisti ![]() ![]() Henüz 33 yaslarinda iken felsefe, iktisat, hukuk ve edebiyat gibi bir çok ilimlerde tahsil görmüs ve üstün derecelerle diplomalar almisti ![]() ![]() Ikbal belki bir vaiz ve filozof degildi ama her seyden önce Allah‘a samimi olarak iman etmis cesaretli, kendine güvenen ve düsüncelerinde belirli özellikleri olan bir kisiydi ![]() ![]() ![]() ![]() IKBAL‘IN ISLAH YOLUNDAKI ÇALISMALARI Muhammed Ikbâl hayata bakis felsefesini ve görüslerini siirlerinde islemistir ![]() 1- Muhammed Ikbal Islâma ve müslümanlara hayranlikla dolu bir müslümandi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ona göre insanligin saadetini gerçeklestirecek ![]() ![]() ![]() Ikbal Islâm ümmetinin hiç bir zaman yok olmayacagini çünkü Islâm ümmetinin ebediyyen kalici deger üzerine bina edildigini söylüyordu ![]() ![]() Hak olan ezan devamli aralarinda olan Islâm ümmeti ebedi kalacaktir ![]() La ilahe illallah‘in askindan kalbler tutusmaktadir ![]() ![]() Eger geçmisinde Islâm medeniyetini yasamis herhangi bir yere gitse oranin maziye karismis halini hatirlar ve üzülürdü ![]() Göz yasiyla degil kan akitarak agla ![]() Iste burasi Islâm medeniyetinin gömüldügü yerdir ![]() diyerek aglamistir ![]() ![]() Ikbal müslümanlarin gelecegi konusunda oldukça iyi düsünceler ve ümitler besleyen birisiydi ![]() Ey sanli nehir su anda senin kenarinda duran kisi çok güzel bir hayal içindedir ![]() Bu adam gelecegin aynasinda yeni bir dönem görmektedir ![]() Bu dönemin müjdeleri gözükmeye basladi ![]() ![]() ![]() Muhammed Ikbal‘in Avrupa‘da egitim görüp onlarin arasinda uzun bir müddet kalmasina ragmen hiç bir zaman onlarin kültürlerine aldanma misti ![]() ![]() ![]() ![]() etme özelligine sahip degildi ![]() ![]() Ama maalesef ümmetten bazilari bu tuzaga düserek bütün izzetlerini kaybederek zayifladilar ve varliklarini yitirdiler ![]() ![]() ![]() “Eger yildizlar ve gezegenler boyun bükerse buna hayret etmeyiniz ![]() ![]() ![]() 2- Ikbal‘in görüslerinin temelini, en çok ehemmiyet verdigi nefsi terbiye konusu olusturmaktadir ![]() ![]() ![]() ![]() Ikbal cihad ve çalismada hayat; tembellik ve uyusuklukta da ölüm oldugunu söylerdi ![]() ![]() “Baskalarinin nimetlerinden kendi rizkini arama ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Iste insan nefsini sehvetlerden ve çesitli korkulardan alikoyar ona hakim olursa baskalari o insana hükmedemez ![]() ![]() ![]() ![]() Örnegin inanç konusunda nefsi süphelerden, korku ve sehvetlerden men ederek gerçek tevhidi insanin kalbine yerlestirerek devamli olarak onu tembellikten alikoyar onu çalismaya ve istikbale dair hazirliklar yapmaya tesvik eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3- Ikbal‘in gerçeklestirmek istedigi hedeflerden birisi de Dünya Islâm Devletinin kurulmasiydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Eger fert bir cemaata mensup olsa tipki bir damla iken nehir olur ![]() Artik onun ruhu, bedeni, açigi ve gizlisi, her seyi bagli bulundugu toplumuna ait olur ![]() Iste bu cemaatin elbette bir davasi ve onlari birarada tutan prensipleri olmalidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun için Ikbal bütün müslümanlari içine alabilecek ve insanligin saadetini saglayacak olan bir Islâm devletinin zaruri oidugunu devamli söyliyerek Islâmi devletin gerçeklesmesi yolunda çok gayretler sarfetmistir ![]() O bu çalismalari esnasinda hiç bir zaman herhangi bir irki taassuba düsmemistir ![]() “Irkçilik taassubu Islâm ümmeti arasindaki irtibati ve Islâmi iliskileri kesmistir ![]() Iste Hindistan‘da yasayan müslümanlar için müstakil bir Islâmi devletin olmasini, bu devletin inançta ve hedefte bütün müslümanlari bagrina basmasi gerektigini söyleyerek, Pakistan‘in kurulusuna temel hazirlayanlardan birisi olmustu ![]() ![]() ![]() Pakistan Islâmin hükümlerinin tatbik edilmesi için kurulmustu ![]() ![]() ![]() Pakistan‘in kurulusu hakkinda bir arastirmacinin dedigi gibi, kisa sürede devlet olan ve islah yolunda ilerlemeler yapan Pakistan‘in Islâm devleti olma gayretlerini küçümseyemeyiz ![]() Allah rahmet etsin ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkSeyyid Kutub (1906-1967) Haci ibrahim Kutub'un oglu olan Seyyid Kutup, 1906'da Asyut kasabasina bagli Kalia köyünde dünyaya geldi ![]() ![]() O zaman bu partinin baskanliginda Mustafa Kamil vardi ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Kutup'un Hamide ve Emine adli iki kiz kardesiyle Muhammed adinda küçük bir de erkek kardesi vardi ![]() ![]() ![]() ![]() 1940'da annesinin ani vefati Seyid Kutup'u oldukça etkilemisti ![]() ![]() ![]() ![]() SEYYID KUTUB'UN HAYATININ DÖNEMLERI Seyyid Kutup'un hayatini dört ana bölümde toplamak mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Kutup'un hayatindaki ikinci dönem ise 1920 ve 1939 arasindaki zamani içermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() yati, Ingilizce, Sosyaloji, Matematik, Fizik, Felsefe ve dini ilimlerdi ![]() Seyyid Kutup'u okutan hocalarin basinda ise Mehdi Allame geliyordu ![]() ![]() ![]() Darul Ulum'dan mezun olduktan sonra Milli Egitim Bakanliginda müfettis olarak görev alir ![]() Fakat bir yazar olarak görevini daha iyi yapabilmek için görevde fazla kalmayarak istifa eder ![]() ![]() ![]() Çok geçmeden Seyyid Kutup da tipki Taha Hüseyin, Abbas Mahmut Akkad ve Mustafa Sadik Rafi gibi harika bir yazar,olarak ortaya çikiyordu ![]() Onun yazilari da tipki ötekilerinki gibi ayni gazete ve dergilerde yayinlanmaya baslamisti ![]() Seyyid Kutup'un hayatinin üçüncü merhalesini ise 1939 ile 1951 yillari olusturmaktâdir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yazisiyla ayni zamanda Kur'an'da icaz olayini inkar eden Akkad'in görüslerinden de ayrilmis oluyordu ![]() ![]() Seyyid Kutup bu kitaplarinin, almis oldugu dini terbiyenin bir semeresi oldugunu açikça itiraf etmekte, Kur'an'in uslubu ve harikaligiyla kendisini uyandirdigini kabul etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() 1946'da "Iste Sahtekarlik" diye bir kitabi daha yayinlandi ![]() ![]() ![]() ![]() tabi olanlarin gerilediklerini, özellikle Islâmin insani gerilettigini savunuyordu ![]() ![]() 7 Ekimn 1946 da Seyid Kutup'un Islâmi fikre baslangiç olarak degerlendirilen "Konum Dersleri" adinda bir makalesi daha yayinlanmisti ![]() ![]() lah'in su ayet-i kerimesini gösterip tefsirini yapiyordu: "Sizden iyiligi emreden, kötülükten sakindiran, bir topluluk olsun ![]() ![]() ISLAMA DOGRU YÖNELIS ![]() 21 Ekim 1946 bu günkü medeniyeti tenkit ederek onun manevi degerlerden soyutlanmis, sadece maddi bir medeniyet oldugunu delillerle açikliyordu ![]() ![]() gölgesinden baska hiç bir yerde olmadigini açik açik anlatarak hayatin her alaninda oldugu gibi edebiyatin dahi Islâmi ölçülerden kaynaklanmasi gerektigini vurguluyordu ![]() 1949'da Amerika'ya giden Kutub iki buçuk yil kaldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Iste Seyyid Kutup arkadasina yazdigi mektuplarda bu kitabinin tenkidinde, "keske kitabin konusu Yunan felsefesine göre degilde, Islâmi ruhla yazilmis olsaydi ![]() ![]() Buna göre diyebiliriz ki Seyyid Kutup'un bu tarihten sonra edebiyata bakis açisi degismistir ![]() ![]() mektedir ![]() 1951 ile 1965 yillarini kapsayan zaman parçasi ise hayatindaki dördüncü merhaleyi olusturuyordu ![]() ![]() ![]() Gerçi yönetici olarak Ihvanda hiç bir makami yoktu ama iyi bir müntesip olarak Ihvanin gazetelerinde ve dergilerinde halki devamli olarak Islâma davet ediyordu ![]() ![]() Bu kitaplardan birkaçini burada zikretmeden geçemeyecegiz: 1- Islâm ve Dünyaya bakis 2- Iste Din Budur 3- Istikbal Islâmindir ![]() Kutup ayrica Ihvan-i Müslimin gazetesinde din ile devlet islerini birbirinden ayirarak dini siyasetten uzak tutan laik düsünceyi de siddetle tenkit eder, siyaset baskadir, din baskadir sloganinin bir hikaye oldugunu söyliyerek Islâmda böyle bir sey olmadigini haykirir ![]() bir kanun oldugunu" vurguluyordu ![]() Ezher üniversitesinin Kur'an-i Kerim'i tefsir etmede taklidi tutumunu da açikça tenkit eden Kutub bu konuda söyle diyordu: "Bu gün bütün dünya sosyalizm ve kapitalizm gibi belirli sosyal fikirlerin pesinde gitmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() SEYYID KUTUB'UN SEHADETI Seyyid Kutup Islâma inanmis ve inandigi davanin gerçeklesmesi için de bir çok çalismalar yapmis büyük bir mücahitti ![]() ![]() Bundan dolayi Ihvan-i Müslimine mensup birçok müslümanla birlikte Seyyid Kutup'da tutuklandi ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Kutup'u serbest birakmasini istemesi üzerine Kutub 1964'de serbest birakildi ![]() Hapisten çikan Kutub 1965'de "Yoldaki Isaretler" adli kitabini yayinlayinca tekrar tutuklanir ![]() Bu tutuklamada yine Ihvan-i Müsliminden bir çok müslüman vardi ![]() ![]() 22 Agustos 1966'da Seyyid Kutup'a idam cezasi verildiginde, Assam el Attarin kitabinda anlattgina göre Kutub bu karari tebessüm ve Allah'a kavusmanin verdigi büyük bir mutlulukla karsilamisti ![]() ![]() Seyyid Kutup'a verilen bu idam karari, Islâm alemine yayildiginda Pakîstan'da Karaçi içinde Cemaati Islâminin mepsuplari tarafindan bir yürüyüs tertiplenmis ve olay kinânarak Abdunnasir'dan karari yeniden gözden geçirmesi istenmistir ![]() Ayrica yine Pakistan'da "Meclisi Nizami Islâm", "Cemaati Islâmi", "Cemaati Avami"de bu karari ayni sekilde kinamislardi ![]() baskani Seyh Emcek Eczzehavi ve bir çok Islâm alimleri Abdunnasir'i bu kararindan dolayi kinamis ve vaz geçmesi için ikaz etmislerdi ![]() Bütün bunlara ragmen 9 Agustos 1967 sabahi Lübnandaki "Ennebar"gazetesiyle Misir'daki "El-ehram" gazetesi idam haberini su cümlelerle veriyorlardi ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Kutup bir çok kiymetli kitap yazmisti ![]() ![]() ![]() Bunlardan hemen hemen hepsi de türkçeye çevrilmistir ![]() Allah ondan ve onun gibi mücahidlerden razi olsun ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; Müslümanlık |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam'da Bilim Ve Müslüman Bilim Adamları İslamiyet &Amp; MüslümanlıkBEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ aid Nursi yakın geçmişimizde yetişmiş en büyük İslam alimlerinden ve fikir adamlarındandır ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman Said Nursi, Doğu'nun en acil ihtiyacı olarak gördüğü eğitim problemini çözmek için din ve eğitim bilimlerinin birlikte okutulabileceği ve Medreset-üz Zehra ismini verdiği bir üniversite kurulmasını sağlamak için 1907'de İstanbul'a gelmiştir ![]() ![]() Dönemin hükümeti, Said Nursi'nin üniversite ile ilgili dilekçesine ilgi göstermemiştir ![]() ![]() Said Nursi'nin serbest bırakılmasından kısa süre sonra 23 Temmuz 1908'de II ![]() ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman bu olaydan sonra tekrar Doğu'ya dönmüş, I ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul'da devlet büyükleri ve ilim çevreleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanan Bediüzzaman, Dar-ül Hikmet-i İslamiye (İslam Akademisi) azalığına tayin edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Said Nursi 1925 yılında Şeyh Said isyanı çıktığında, olayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Van'da inzivaya çekilmiş olduğu yerden alınarak Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla ilçesine sürgüne götürülmüştür ![]() ![]() Nur Risalelerini önlerindeki en büyük engel olarak gören çevreler, 1934 yılında daha yakından kontrol edebilmek amacıyla Said Nursi'nin Isparta'nın merkezine getirilmesini istemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman, vatana ihanet iddiasıyla yargılandığı dava süresince tutuklu kalmıştır ![]() ![]() Polis gözetimi altında mecburi ikamet için Kastamonu'ya getirilen Said Nursi, 1943'te Isparta savcısından gelen talimat üzerine yeniden tutuklanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman burada hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirilerek gözetim altına alınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zulümler yaşanırken Bediüzzaman'ın talebeleri tarafından Risale-i Nurlar çoğaltılmış ve böylece Kuran tebliğinin geniş kitlelere yayılması sağlanmıştır ![]() ![]() 1944'te Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla birlikte Bediüzzaman serbest bırakılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Aralık 1948'de Said Nursi hakkında 20 ay ağır hapis cezası kararı verilmiş, ancak karar temyiz edilmiş ve Bediüzzaman lehine bozulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman'a 1951'de Emirdağ'da, bundan hemen bir yıl sonra da İstanbul'da, Gençlik Rehberi adlı kitabı nedeniyle birer dava daha açılmıştır ![]() ![]() Ocak 1960'ta Ankara'ya girmesi polis tarafından engellenen Bediüzzaman buradan Isparta'ya gitmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 12/1/2007 - ABAPÜŞ-İ VELİ Anadolu evliyasından ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abapüş-i Veli, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrinin büyük alimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini takip ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abapüş-i Veli ömrünün sonlarını babasından kalan dergahında yanlız geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Vefatından önce kendi evine geçen Abapüş-i Veli,üç gün sonra 1485 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|