Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıFİİL ÇATISI Fiilin cümlede nesne ve özne ile olan ilgisine fiilin çatısı denir Bu ilgiden dolayı fiil çatısı nesnelerine göre ve öznelerine göre olmak üzere ikiye ayrılır 1) Nesne Alıp Almamalarına Göre Fiillerde Çatı Nesne, yüklemin bildirdiği eylemden etkilenen varlıktır Türkçe'de bazı cümlelerde nesne bulunabildiği halde bazı cümlelerde nesne bulunması mümkün değildir Bunun için de nesne alıp almamalarına göre fiiller ikiye ayrılır: a) Geçişli fiiller: Nesne alan fiillere geçişli fiil denir Türkçe'de kılış bildiren fiiller genellikle geçişlidir: açmak, bağlamak, atmak, çözmek gibi Geçişli fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınır Geçişli fiillerin yüklem olduğu cümlelerde, söylenmek istenmezse, nesne bulunmayabilir b) Geçişsiz fiiller: Nesne almayan fiillere geçişsiz fiil denir Geçişsiz fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınmaz Türkçe'de oluş bildiren fiiller genellikle geçişsizdir: uyumak, ölmek, düşmek, susmak gibi Geçişsiz fiillerin yüklem olduğu cümlelerde nesne bulunmaz Geçişsiz fiiller ek yardımıyla geçişli hale getirilebilir Böyle fiillere oldurgan fiil denir Örnek: üşümek/üşü-t-mek, uyumak/uyu-t-mak, yatmak/yat-ır-mak, susmak/sus-tur-mak Geçişli fiillerin geçişlilik dereceleri ek yardımıyla artırılabilir: Bu tür fiiller ettirgen adını alır Bu fiiller öznesine göre de ettirgen olarak isimlendirilir al-dır-t-tır-mak, bul-dur-t-tur-mak, yaz-dır-t-tır-mak Dilimizde bazı anlamlarıyla çeşitli, bazı anlamlarıyla geçişsiz olan fiiller de vardır: Bugün de geçti: Geçmek, geçişsizdir Irmağı yüzerek geçti: Geçmek, geçişlidir Bu yıl ekinler iyi sürdü: Sürmek (büyümek), geçişsizdir Bu yıl tarlasını iyi sürdü: Sürmek, geçişlidir Turfanda patates çıktı: Çıkmak, geçişsizdir Bu yokuşu yorulmadan çıktı: Çıkmak geçişlidir Uyarılar: • Bir cümlede fiil geçişli olduğu halde nesne kullanılmamış olabilir Bu durumda fiilin çatısı değişmez • Bazı fiiller cümledeki kullanımına göre geçişli ya da geçişsiz olabilir 2) Öznelerine Göre Fiillerde Çatı Özne, cümlede yüklemin bildirdiği, belirttiği işi yapan veya bir oluşa konu olan öğedir Öznelerine göre fiilin çatısı etken, edilgen, dönüşlü, işteş ve ettirgen olmak üzere beşe ayrılır: a) Etken fiiller: Çatı eki almamış, gerçek öznesi belli olan fiillere etken fiil denir Etken fiillerin öznesi yapıcı olduğundan fiil doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatır "O derslerine zamanında çalışır" cümlesinde "çalışır" fiili etkendir; çünkü çalışma eylemini yapan o'dur, yani bellidir "Bu kitapları senin için aldım" cümlesinin yüklemi aldım etkendir Öznesi gizli özne olmasına rağmen ben olduğu anlaşılmaktadır "O filmi mutlaka görmelisin" cümlesinin de yüklemi görmelisin fiilinin gerçek öznesi gizli özne olan sen'dir ve etkendir b) Edilgen fiiller: -l ve -n edilgenlik etkenlerinden birini alan ve gerçek öznesi belli olmayan, sözde öznesi bulunan fiillere edilgen fiil denir Edilgen çatılı fiillerde özne eylemi yapan ya da bir oluş, bir durum içinde bulunan varlık değil, yüklemin bildirdiği eylemden etkilenen varlıktır O halde edilgenlik eki almış fiillerin sözde öznesinin bulunması için geçişli olması gerekir: "Ahmet bu yeni kitabı almış" cümlesinin yüklemi geçişli olan almaktır Bu fiilin edilgeni al-ı-n-mak yüklem olduğu zaman cümle "Bu yeni kitap alınmış" olur Yani geçişli yüklem (fiil), edilgenlik eki aldığı zaman, cümlenin öznesi düşer, nesne de hal (durum) ekini atarak özne yerine geçer ki, bu özne sözde öznedir "Mustafa tatilde Devlet Ana'yı okumuş" Okumuş yükleminin edilgeni oku-n-muş'tur Yüklem okunmuş olunca cümle "Tatilde Devlet Ana okunmuş" olur Geçişsiz fiillerin edilgenlik eki almış şekilleri yüklem olduklarında, cümlede özne yerine geçecek (sözde özne olacak) nesne bulunmadığından öznesiz bir cümle kurulur: "Mustafa dün Çamlıca'ya gezmeye gitti" cümlesinin yüklemi olan "gitti"nin edilgeni "gidildi"dir Gidildi yüklem olunca, cümle, "Dün Çamlıca'ya gezmeye gidildi" olur Bu cümlede ise sözde özne yoktur Yani cümle öznesizdir: O halde geçişsiz edilgen çatılı fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne yoktur Örneklerde görüldüğü gibi geçişsiz edilgen fiillerin ancak üçüncü tekil kişileri kullanılır Edilgen çatılı fiillerin gerçek öznesi bazen cümle içinde verebilir Ancak bu özne cümlenin öznesi olarak değil, tarafından tümlecinin tamlayıcısı olarak cümleye girer: Bu masa, Müdür Bey tarafından alındı Vatan Yahut Silistre devlet tiyatrosu oyuncuları tarafından oynandı c) Dönüşlü fiiller: Dönüşlü çatı ekleriyle oluşturulan ve öznenin yaptığı işin doğrudan doğruya tekrar özneye döndüğünü bildiren fiillerdir Dönüşlü fiillerde -istisnalar dışında- özne ile nesne aynı varlıktır Türkçe'de dönüşlü çatılı fiiller -(ı)n ekiyle kurulur -(ı)l ve (ı)ş ekleriyle de dönüşlü görünümünde çatılar kurulabildiği söylenmekte ise de böyle fiillerde dönüşlülük anlamı belirgin değildir "Arkadaşın ne çok övündü" cümlesinin yüklemi dönüşlülük eki almış öv-ü-n-düdür Övündünün bu cümleye kattığı anlam ise arkadaşın kendisi kendisini övdüdür O her akşam yıkanır: O, her akşam kendisi kendisini yıkar Faruk her sabah taranır: Faruk her sabah kendisi kendisini tarar "Gelen darbelerden ustaca korundu", "O, gelen darbelerden kendisi kendisini ustaca korudu" Bu cümlelerde bildirilen eylemi yapan da, bu eylemden etkilenen varlık da öznedir Bunlar gibi süsle-n-mek, söyle-n-mek, döv-ün-mek, fiilleri de dönüşlüdür Dönüşlü fiillerin özne ve nesnelerinin aynı varlık olmasına rağmen bazı dönüşlü fiiller nesne alabilir Bavulunu yüklendi: Yüklendi fiili dönüşlüdür; bavulunu cümlenin nesnedir Dün madalyalarını takındı: Takındı fiili dönüşlüdür; madalyalarını cümlenin nesnedir Cansız öznelerin eylemleri dönüşlü olamaz Çünkü cansız öznelerin bir eylem yapması söz konusu değildir "Yeni ev boyandı" cümlesindeki boyandı eylemi dönüşlü değil, edilgendir Evin, kendi kendini boyama özelliğine sahip olması mümkün olmadığına göre boyama eylemini başkası yapmıştır Ancak "Candan iyice süslenmiş" cümlesinin öznesi Ayşe, kendi kendini süsleme özelliğine sahip olduğu için süslenmiş yüklemi dönüşlüdür "Hami bugün çok yoruldu" Yor-u-l-du yükleminin aldığı "l" ekinin cümleye kendi kendini yordu anlamı kattığı belirgin değildir Bunun gibi üz-ü-l-mek, sık-ı-l-mak, kız-ı-ş-mak fiillerinde de dönüşlülük anlamı belirgin değildir d) İşteş fiiller: Bir işin birden çok özne tarafından yapıldığını belirten fiillerdir Türkçe'de işteşlik eki (i)ş'dir Bul-u-ş-mak, at-ı-ş-mak, bağ(ı)r-ı-ş-mak, kaç-ı-ş-mak birer işteş fiildir İşteş fiillerin bildirdiği eylemi özneler ya beraber (ortaklaşa) ya da karşılıklı yaparlar Birlikte (ortaklaşa) işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından birlikte yapıldığını bildiren fiillerdir "Saatlerce durakta bekleştiler" cümlenin öznesi olan onlar hep beraber bekleşmişlerdir Aynı şekilde "Kanaryalar ne güzel ötüşüyor" Baharda kuzular meleşir," cümlelerinin yüklemleri olan ötüşmek, meleşmek fiillerinin de ortaklaşa işteş anlamı vardır Karşılıklı işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından karşılıklı yapıldığını bildiren fiillerdir "İki kardeş hasretle kucaklaştılar" cümlesinin öznesi olan iki kardeş, yüklemin bildirdiği kucaklama eylemini karşılıklı yapmıştır "Bunun için Bu insanlar neden dövüşür? Çocuklar niye atışmışlar İki arkadaş buluştular Yolcular yine çekişiyorlar Kore'de göğüs göğüse vuruştular Onlar sık sık görüşürler" cümlelerinin yüklemleri olan dövüşmek, atışmak, buluşmak, çekişmek, vuruşmak, görüşmek fiillerinin de karşılıklı işteş anlamı vardır Nitelikte eşitlik bildiren fiiller:Bu fiiller sıfat olarak kullanılan kelimelerden le+ş ekiyle türerler Beyazlaşmak, güzelleşmek, iyileşmek nitelikte eşitlik bildiren fiillerdir "Bu yaz çok esmerleşmiş" cümlesinin yüklemi olan esmerleşmek fiilinin anlamı esmere eşit bir görünüm kazanmadır "Günden güne güzelleşiyor" cümlesindeki güzelleşmek fiilinin anlamı ise güzele benzemektir e) Ettirgen fiiller: (i)r, -t, -tir (dir) çatı eklerini alarak eylemin özne dışındaki başka bir varlığa yaptırıldığını, başka bir nesneye aktarıldığını gösteren fiillere ettirgen fiil denir Ettirgen çatı, geçişli ve oldurgan fiil kök ve gövdelerine ettirgenlik eklerinden bir getirilerek yapılır Uyarılar: • Bir fiilin çatısı incelenirken o fiilin cümlede kazandığı anlama dikkat etmelidir Bu yapılmazsa dönüşlü fiillerle edilgen fiiller karıştırılabilir • Dönüşlü fiiller genellikle nesne almaz • Edilgen fiillerin yüklem olduğu bazı cümlelerde sözde özne olmayabilir ("İstanbul'daki camilere gidildi" cümlesinde olduğu gibi) |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıFİİLLERDE KİP Fiillerin, zaman ve anlam özelliklerine göre, türlü eklerle biçimlenmelerine kip denir Fiil kipleri iki çeşittir: Bildirme (haber) kipleri ve dilek (isteme) kipleri 1 Bildirme (haber) kipleri a) Görülen geçmiş zaman kipi: Fiil kök ya da gövdelerine -di (-dı, -du, -dü) eki getirilerek yapılır: gel-di, al-dı, bul-du, gör-dü Bu kip, geçmişte gerçekleşmiş; fakat örülen, bilinen bir eylemi anlatmak için kullanılır b) öğrenilen geçmiş zaman kipi: Fiil kök ya da gövdelerine -miş (-mış, -muş, -müş) eki getirilerek yapılır: bil-miş, al-mış, dur-muş, gör-müş Bu kip geçmişte gerçekleşmiş; ancak kişinin bunu bizzat görmediğini, başkasından duyduğunu ya da öğrendiğini ifade etmek için kullanılır -miş eki, eklendiği kelimelere türlü anlamlar katabilir: Elim kanamış (farkında olmama) Biz senin gibileri çok dinlemişiz (övünme) gibi c) Şimdiki zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun ve hareketin içinde bulunan zamanda başladığını, olduğunu ya da sürdürüldüğünü bildirir Şimdiki zaman kipi -yor ekiyle yapılır: al-ı-yor, gör-ü-yor, bil-i-yor, tut-u-yor d) Gelecek zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun, hareketin, içinde bulunulan zamandan sonra olacağını, yapılacağını bildirir Bu kip -ecek, -acak ekiyle oluşturulur: gel-ecek, al-acak, bil-ecek, sor-acak e) Geniş zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun ve hareketin eniş bir zaman içinde yapıldığını, yapılacağını bildirir Geniş zaman kipi fiil kök ya da gövdesine -r, (e)r, (i)r, eklerinden biri getirilerek yapılır: gel-ir, bil-ir, al-ır, sor-ar, gör-ür, oku-r 2 Dilek(tasarlanma)kipleri Bu kipler, fiilin bildirdiği işe, oluşa ve harekete dilek, istek, gereklik ya da emir anlamı katar Dilek kipleri şunlardır: a) Dilek-şart (koşul) kipi: Dilek anlamı taşıyan bu kip fiilin kök ya da gövdesine -se, -sa eki getirilerek yapılır: gel-se, al-sa, bil-se, anla-sa b) İstek kipi: Fiilin bildirdiği işe, oluşa, harekete istek anlamı katan bu kip -e, -a ekiyle yapılır: gel-e, al-a, bul-a, sor-a c) Gereklilik kipi: Fiilin bildirdiği için, oluşun, hareketin olması, yapılması gerektiğini bildiren bu kip -meli (-malı) ekiyle kurulur: gel-meli, al-malı, sor-malı, bil-meli d) Emir (buyurma) kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun hareketin gerçekleşmesi için kullanılır Emir kipinin I tekil ve I çoğul kişileri yoktur II tekil kişisi eksizdir II çoğul kişi in, -iniz ekiyle yapılır: gel-in (gel-iniz), al-ın (al-ınız) gibi III tekil kişisi ise -sin (-sın, -sun, -sün) ekiyle yapılır: bil-sinler, al-sınlar, dur-sunlar, gör-sünler gibi Emir kipinin dilek anlamında kullanıldığı da olur: Allah yardımcıları olsun Allah'ım milletimizi koru Siz de insanlara acıyın FİİLLERDE ZAMAN Fiillerin bildirdiği temel anlamlardan biride zamandır Türkçe'de: 1) Eylemin yapılıp bittiğini haber veren geçmiş zaman; 2) Eylemin yapılmakta olup devam ettiğini bildiren şimdiki zaman; 3) Eylemin gelecekte yapılacağını bildiren gelecek zaman olmak üzere üç ana zaman vardır Fiillerin bildirdiği zaman, basit ve birleşik zaman olmak üzere ikiye ayrılır: 1) Basit zamanlar a) Görülen geçmiş zaman, (-di): gel-di-m b) Öğrenilen geçmiş zaman, (-miş): gel-miş-i-m c) Şimdiki zaman, (-yor): gel-i-yor-u-m d) Gelecek zaman, (-ecek): gel-ece(k)-i-m e) Geniş zaman, (i/e)r: gel-ir-i-m Basit Zamanlı Bir Fiilin Yapısı 2) Birleşik zamanlar a) Hikâye birleşik zamanı, (-di): gel-di-y-di-m b) Rivayet birleşik zamanı, (-miş): gel-iyor-muş-u-m c) Şart birleşik zamanı, (-se, -sa): gel-miş-se-m Yukarıdaki fiillerin açık şekli geldi idim, geliyor imişim ve gelmiş isem'dir Birleşik Zamanlı Bir Fiilin Yapısı Yazmak fiilinin şimdiki zamanın şartına göre çekimi: yaz-ı-yor-sa-m yaz-ı-yor-sa-n yaz-ı-yor-sa- yaz-ı-yor-sa-k yaz-ı-yor-sa-nız yaz-ı-yor-lar-sa |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıEK-FİİL Ek-fiil, isim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan ya da basit zamanlı fiillerin sonuna gelerek bu fiilleri birleşik zamanlı fiile dönüştüren ek hâlindeki fiildir "imek" fiilinin ek olarak kullanımıdır •Genellikle bitişik yazılır •Ek-fiilin dört kipi vardır 1- Geniş Zaman İsim soylu kelimelere kişi ekleri getirilerek yapılır Bunlar geniş zaman eklerinin yerini tutar Üçüncü kişilere "-dir" eki getirilir "öğretmenim, öğretmensin,öğretmen(dir), öğretmeniz, öğretmensiniz, öğretmendirler/ öğretmenlerdir" Olumsuzu "değil" kelimesi getirilerek yapılır: "yorgun değilim, yorgun değilsin, yorgun değil, yorgun değiliz, yorgun değilsiniz, yorgun değiller" "Öğretmenim yurtdışına gitti" cümlesinde "öğretmen" kelimesi iyelik eki almıştır "Ben Kadıköy'de öğretmenim" cümlesinde ek-fiil almış ve yüklem olmuştur Üstümüze doğan bir güneşsin sen Her taraf bugün bir başka güzel(dir) Uyarı: Ek-fiilin en zor anlaşılan ve karıştırılan kipi şimdiki zaman kipidir 2- Görülen Geçmiş Zaman Ek-fiilin görülen (bilinen) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların bilinen geçmişteki durumuna şahit olunduğunu gösterir "sevinçli idim, sevinçli idin, sevinçli idi, sevinçli idik, sevinçli idiniz, sevinçli idiler" "sevinçli değildim, sevinçli değildin, sevinçli değildi, sevinçli değildik, sevinçli değildiniz, sevinçli değildiler (değillerdi)" Uyarı: ek-fiilin üçüncü çoğul şekli iki türlü de çekilir: sevinçli değildiler (değillerdi)" Bir güzelin hayranıydım Dün daha heyecanlıydın Dayım çok merhametli biriydi 3- Öğrenilen Geçmiş Zaman Ek-fiilin öğrenilen (duyulan) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların öğrenilen geçmişteki durumunun başkasından duyulduğunu anlatır "küçük imişim, küçük imişsin, küçük imiş, küçük imişiz, küçük imişsiniz, küçük imişler" Genellikle bitişik yazılır, burada ek-fiil daha iyi görülsün diye ayrı yazılmıştır "küçük değilmişim, küçük değilmişsin, küçük değilmiş, küçük değilmişiiz küçük değilmişsiniz küçük değilmişler (değillermiş)" "Suçlanan sadece benmişim" "Meğer sen ne çalışkanmışsın" "Adam yirmi yıldır evine hasretmiş" "Ben iyi bir okurum" Ek-fiilin geniş zamanı Hep iyi kitaplar okurum Geniş zaman 1 tekil şahıs eki "Benim okurum anlayışlıdır" İyelik eki Uyarı: Yukarıdaki cümlelerde "-um" ekinin farklı üç görevde kullanıldığını görüyoruz Aralarındaki farkı kavradıysa ek-fiil konusunu öğrenmişiz demektir 4- Şart Kipi İsimler -se eki alarak dilek-şart bildirdiklerinde ek-fiil almış olurlar Diğer ek-fiil ekleri ismi yüklem yaptığı halde şart kipi ismi yüklem yapmaz Devamında isim veya fiil mutlaka bir yüklem bulunur Sadece eksiltili cümlelerde yüklemi olmayabilir "memnunsam, memnunsan, memnunsa, memnunsak, memnunsanız, memnunlarsa" olumsuzunda ise ek-fiil "değil" kelimesinden sonra gelir "memnun değilsem, memnun değilsen, memnun değilse, memnun değilsek, memnun değilseniz, memnun değillerse" |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıEDAT (İLGEÇ) Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriyle kullanıldığında anlam kazanan sözcüklerdir Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa bile, anlamlı olması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır "İçin, kadar, göre, doğru, sonra, dolayı, beri, gibi, yalnız, ile…" belli başlı edatlardır Edatlar, sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundan bazen onlarla karıştırılabilir Önce karışan edatlardan başlayarak önemli olanları inceleyelim Edat olarak cümlede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır Daha çok kendinden önceki sözcüğe eklenerek "- le, - la" biçiminde görülür "Almanya'ya uçak ile gidecekmiş" cümlesinde araç bildirir "Yarın arkadaşlar ile balığa gideceğiz" cümlesinde birliktelik bildirir "Davranışının doğru olmadığını güzellikle anlat" cümlesinde durum bildirir Burada "ile"nin edat ve bağlaç oluşu arasındaki ayrımı da belirtelim Cümlede "ile" sözünün olduğu yere "ve" sözünü koyduğumuzda anlam bozukluğu oluyorsa "ile" edat; olmuyorsa bağlaçtır "Ben öykü ile şiiri çok severim" cümlesinde "ile" bağlaçtır Çünkü bu cümlede "öykü - şiir" sözcüklerini birbirine bağlamıştır Ayrıca bu cümlede "ile" yerine "ve" sözcüğü getirilebilir: "Ben öykü ve şiiri çok severim" Ama; "Ben yıllardır öykü ile uğraştım" cümlesinde "ile" sözcüğü yerine "ve" getiremeyiz: "Ben yıllardır öykü ve uğraşırım" Görüldüğü gibi "ile" yerine "ve" getirilemiyor Demek ki bu cümlede "ile" edattır Bunların dışındaki edatları cümlelerle gösterelim "Buz gibi limonatayı içiverdi" "Bu hediye etmek için mi aldın?" "Aslında onun kadar çalışmadım" "Sabaha doğru eve varabildi" "Şimdiye dek hiçbir konuda başarılı olamadın" "O günden sonra Ayhan ile hiç görüşmedim" cümlelerindeki altı çizili sözcükler edattır |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıBAĞLAÇLAR Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz ya da söz öbeklerini hatta cümleleri birbirine bağlayan sözcüklerdir Bağlaçlar edatlardan farklı olarak cümle içinde bağladıkları sözlerin görevlerinde herhangi bir değişme yapmazlar, cümleden çıkarıldıklarında anlamda değişme olsa bile bozulma olmaz 1 “İLE” - “VE” BAĞLAÇLARI Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar "Çiçekçiden karanfil ve gül aldım" "Evin ve bahçenin kapısı açıktı" "Cehennemle cenneti bu dünyada yaşadık" "Evle okul arasında mekik dokuyor" UYARI : Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardırBir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak bağlaç, getiremiyorsak edattır Örn: "“Bazen yandık bazen menekşelerle söyleştik(Edat) 2 “DE” BAĞLACI * Eşitlik, gibilik anlamı katar "O filmi ben de seyrettim" "Bence Aslı da bu işten anlamıyor" * Abartma anlamı katar "Çocuğun okuduğu şiir de şiirdi hani" "Aldıkları araba da araba yani" * Küçümseme anlamı katar "Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim" "Sanki bu işten anlıyorsun da konuşuyorsun" "Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak" * Sitem anlamı katar "Okula kadar geldin de bir selam vermedin" "İzmir’e kadar geldin de yanıma uğramadın" * Şaşma,inat,sebep, korkutma anlamı katar "Kardeşin de mi bizimle gelecek?(Şaşma)" "Ufaklık, kalemi vermem de vermem,diyor(İnat)" "Ailesiyle kavga etti de evi terk etti(Sebep)" "Dışarı çık da göreyim" * Ama, fakat anlamında kullanılır "Pansiyona kaydını yaptı da yerleşmedi" "Bize gelmiş de fazla kalmamış” UYARI: Türkçede biri bağlaç diğeri hal eki olan iki çeşit “de” vardır “De”yi cümleden çıkardığımızda cümlenin yapısı bozulursa ektir bitişik yazılır, bozulmazsa bağlaçtır ayrı yazılır Örnek: "Bakkalda sebze de satılıyormuş" "Ayşe de okulda kalmış" (altı çizili "de" bağlaçtır) 3 “AMA” , “FAKAT” BAĞLACI * Karşıt anlamlı iki cümleyi birbirine bağlar "Sınava çok iyi hazırlandı ama üniversiteyi kazanamadı" "Her sabah spor yapıyor ama zayıflayamıyordu" * Koşul, pekiştirme anlamı katar "Dışarı çıkabilirsin ama eve erken döneceksin" "Seninle sinemaya gelirim ama işim olmazsa" "Bu kitabı sana alacağım ama okuyacaksın" "Dışarıda soğuk ama çok soğuk bir hava var" "Büyük ama çok büyük bir bahçesi vardı" 4 “ANCAK” ,“YALNIZ” BAĞLACI * Ama, fakat anlamında kullanılıyorsa bağlaç, * Bir tek,sadece anlamında kullanılıyorsa edat, * Önündeki ismi niteliyorsa sıfat, * Fiili niteliyorsa zarftır "Geziye yalnız bizim sınıf katıldı" (edat) "Bu adam evde yalnız yaşıyor" (zarf) "Yalnız insanlar hayata karamsar bakarlar" (sıfat) "Onunla konuşurum yalnız fikrim yine de değişmez" (bağlaç) "Bu işin üstesinden ancak sen gelirsin" (edat) "Yoğun trafikte işe ancak yetişebildim" (zarf) "Bütün gün evde yalnızdım" (adaşmış sıfat) "Filmi seyredebilirsin ancak yarın erken kalkmalısın" (bağlaç) 5 “Kİ” BAĞLACI * Özneyi pekiştirir "Ben ki yedi iklimin padişahıyım" "Sen ki Fransa eyaletinin valisisin" * Neden-sonuç vardır "Günü kötü geçmiş ki çok kızgın görünüyor" "Sana değer veriyorum ki seninle konuşuyorum" * Kuşku, yakınma, şaşma, amaç-sonuç, tahmin "Beni tanımıyorsun ki…" (Yakınma) "Kafamı bir kaldırdım ki onu karşımda gördüm" (Şaşma,) "Arabayı o çizmiş olabilir mi ki? (Kuşku) "Sana iş buldum ki kimseye muhtaç olmayasın" (A-S) "Geç saatlere kadar çalışmış olmalı ki sabah uyanamamış" (tahmin) 6 “HEM…HEM” BAĞLACI Karşılaştırılan iki unsurun hepsi anlamını vermektedirEş görevli sözcükleri bağlar "Hem arabayı hem evi üzerine alacakmış" "Hem ucuz hem kaliteli ayakkabı satıyor" "Hem çalışıyor hem üniversite okuyor" 7 "NE…NE" BAĞLACI Cümleyi anlamca olumsuz yaparKarşılaştırılan iki unsurun hiçbiri anlamını verir "Sallanmaz o kalkışta ne bir mendil ne bir kol" "Adam kızını ne arıyor ne soruyor" "Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor" "Bu konu ne seni ne beni ilgilendirir" NOT: İki karşıt sıfatı birbirine bağlarsa “ikisinin arası, ortası” anlamı verir Örnek: "Kız ne zayıf ne şişman biriydi" "Konuşan adam ne uzun ne kısaydı" 8 "YA…YA" BAĞLACI Karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için kullanılır "Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin" "Aynayı ya Ayşe ya Özlem kırmıştır " "Ya salonun ya mutfağın penceresi kırıldı" "Takıma ya beni ya onu alacaksın" 9 DİĞER BAĞLAÇLAR "Ogün okula gelemedim çünkü çok hastaydım " "Bu maçı kazanacağız hatta şampiyon olacağız" "Mademki söz verdin, sözünü tutacaksın" "Bu mağazada elbiseler çok güzel üstelik çok ucuz" "Sanki dağları sen yarattın" "Meğer bütün evi o dağıtmış" "Eğer kardeşine uğrarsan selamımı söyle" "Çok geç kaldılar; yoksa kaza yaptılar" "Ders çalışmıyor; üstelik yaramazlık yapıyor" "Önce bunlardan yani çok iyi bildiğiniz sorulardan başlayın" "Bizde yahut sizde çalışabiliriz" "İster yazarsın ister yazmazsın" |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıÜNLEM Yalnız başına anlamı olmayan, cümle içinde, sevinme, korku, özlem, kızma gibi duyguları anlatan ya da seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir Ünlemlerin cümledeki söyleyişe göre anlam kazanır "A, kim gelmiş?" "Yazık, çocuk hasta olmuş!" "Eyvah, çantam otobüste kaldı!" "Tüh, yine yanlış yaptım!" cümlelerindeki altı çizili kısımlar ünlemdir |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıCÜMLE (TÜMCE) Cümle veya tümce, çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelen; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı kelimeler dizisidir Arapça cumle kökünden gelir Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir KELİME GRUPLARI İSİM-FİİL GRUBU Bir isim-fiil (mastar) ile ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimelerin veya kelime gruplarının oluşturduğu yeni gruba isim-fiil grubu denir Grubun ana unsuru isim-fiildir ve sonda bulunur Vurgu isim-fiilden önceki unsurdadır Mastar, grupta yüklem görevi yapar Ondan önce gelen kelimeler de cümlede olduğu gibi özne, nesne, tümleç olurlar "Onu biraz sonra çekeceği acıya hazırlamak" Nesne / dolaylı tüml / Yüklem "Suda, rüzgârda, kuşta senin sedanı duyup /" zarf "Seni / beyaz çiçekli dallar içinde / sanmak" Nesne / dolaylı tüml / Yükl "Halk sanatına, halk ağzına, halk hayatına / daima / açık olma" Dolaylı tümleçler / zarf / yüklem "Uzun bir ayrılıktan sonra / sılaya / dönüş" Zarf tüml / Dt / y "Etrafına / bir keklik gibi ürke ürke / bakış(ından anladım)" Dt / zt / y Bu grup, cümle ve kelime grubu içinde isim olarak kullanılır Etrafına bir keklik gibi ürke ürke bakışından anladım Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir Bir faciadır, böyle bir âlemde uyanmak SIFAT-FİİL GRUBU Bir sıfat-fiil ve bu sıfat-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına sıfat-fiil grubu denir Grubun ana unsuru sıfat-fiildir ve sonda bulunur Cümleler öğelerine ayrılırken sıfat-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmaz Sıfat-fiil, grupta yüklem görevindedir Vurgu, sıfat-fiilden önceki unsurdadır Sıfat-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar Bu yüzden sıfat-fiillerle ve sıfat-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır "Eski İstanbul'un güzel semtlerini yaratan / Türklük" Sıfat / isim "Eski İstanbul'un güzel semtlerini / yaratan" Nesne / yüklem "Bütün hayalleri yıkılmış / insanlar["/I] Sıfat / isim "Bütün hayalleri / yıkılmış" Özne / yüklem "Her içine girdiği odaya bir şefkat serinliği getiren / bu kız" Sıfat / isim "Her içine girdiği odaya / bir şefkat serinliği / getiren" Dolaylı tüml / Nesne / yüklem Bu grup, kelime grubu içinde sıfat ve isim; cümlede, özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı olarak kullanılır "Mısralarında nağme hissedilmeyen / bir manzume" Sıfat / isim "Bu eseri tamamlamak için ne kadar çabaladığını / hiç kimse bilmiyordu" Sıfat-fiil grubu, isim, nesne "Sabrından saray yapan / sultanları bilirim" Sıfat / isim Birleşik isim olarak kullanılan sıfat-fiiller vardır: Vatansever, cankurtaran, çöpçatan ZARF-FİİL GRUBU Bir zarf-fiil ve bu zarf-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına zarf-fiil grubu denir Grubun ana unsuru zarf-fiildir ve sonda bulunur Cümleler öğelerine ayrılırken zarf-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmazlar Zarf-fiil, grupta yüklem görevindedir Vurgu, zarf-fiilden önceki unsurdadır Zarf-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar Bu yüzden zarf-fiillerle ve zarf-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır "Son gülün karşısında / son bülbül / ah ederken" Dolaylı tüml / Özne / yüklem "Bu yaman dağların hayalini / hatırımdan / silince" Nesne / dlı tüml / Yükl "Kanatlarını açan kocaman bir kartal gibi / kollarını / açarak" Edat tüml / Nesne / yükl "Pembe hayaller / kura kura" Nesne / yükl Hâl ekleriyle çekime girmiş bazı sıfat-fiiller, cümlede zarf görevi yaparlar Bunlar da birer zarf-fiil grubudur "Müzik başladığında / bütün salon bir sessizliğe gömüldü" Sudur, akar / kendi bildiğince "Pencere, en iyisi pencere" "Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa" "-r, -mez, -di mi�, -di, -eli" ile kurulan gruplar da birer zarf-fiil grubudur Bir pırıltı gördü mü / gözle hemen dalıyor Ben bu gurbet ele düştüm düşeli Her gün biraz daha süzülmekteyim Çamlıca'nın bu asıl çevresine girer girmez, artık eniştemizin köşkünün tılsımlı duygularını tatmaya koyulurduk Bu grup, kelime grubu ve cümle içinde zarf olarak kullanılır Bahar geleli / kargalar sınırsız bir neşe içinde Dargınlığını unutup / onunla barışmak istiyor Yokuşu çıkar çıkmaz, / kurumuş başak tarlalarıyla karşılaştık Kardan, yağmurdan, rüzgârdan sora sora / Bir yol bulup / giderdim anılara Zarf-fiil grubu yüklem olarak da kullanılabilir "Âlemde gündüz gönlümüze işkencedir" "Bence bayram ufukta gün bitincedir" TEKRAR GRUBU (İKİLEME) Bir nesneyi veya hareketi karşılamak için eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur Grupta her unsur kendi vurgusunu taşır; kelimeler arasına virgül konmaz Eğri büğrü, çoluk çocuk, er geç, senli benli, ezildi büzüldü, delidolu,Vah vah, oh oh, fısıl fısıl, şırıl şırıl, zıp zıp, yavaş yavaş, sabah sabah,Baka baka, gide gele, olmaz olmaz, bitmez tükenmez, demet demet, öbek öbek Yapılış şekillerine göre çeşitleri a Aynı kelimenin tekrarı Mışıl mışıl, yavaş yavaş, koşa koşa, ılık ılık, koca koca b Yakın veya eş anlamlı kelimeler Doğru dürüst, eğri büğrü, kılık kıyafet, dayalı döşeli, güle oynaya Okul mokul, çanta manta, halı malı c Zıt anlamlı kelimeler Bata çıka, irili ufaklı, ölüm kalım, dosta düşmana Tekrarlar anlamı kuvvetlendirir; nesneye ve harekete çokluk, süreklilik ve beraberlik anlamları katar Mini mini çocuklar Diyar diyar dolaştım Yaza yaza usandı İyi kötü bir şeyler yaptı Grubu oluşturan kelimeler çekim eki alabilir evi barkı, evini barkını, sağa sola, işinde gücünde, varını yoğunu, dereden tepeden Çoğunda kelimelerin yeri değiştirilemez Eğri büğrü → büğrü eğri Tekrar grupları, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır Sürü sürü kargalar, hisarın üstünden uçarken acı acı bağırıyordu Kahve mahve yapmam sana ben Dişi aslan bu mini miniyi kendi yavruları arasında görünce, onu da doğurduğunu sandı Yorgun argın dönüyorum her akşam eve Çamurlara bata çıka yürüdü Havuzda su şırıl şırıldır Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer Takınsan kanat manat Kuş muş olsam seğirtsem Maviliğin çeşmesi gürül gürül Ardından bir ses kopar Artık durul Dallarda tomurcuk tomurcuk, çiçek çiçek; Boşlukta kuş kuş, böcek böcek; Kovuklarda arı arı, petek petek; Kuytularda menekşe menekşe, çilek çilek; Gül gül, zambak zambaksınız (Arif Nihat) Gök mavi mavi gülümsüyordu Yeşil yeşil dallar arasından EDAT GRUBU Bir isim unsuru ile bir çekim edatından oluşan kelime grubudur ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, doğru, gibi, dolayıedatları ile yapılır Yaşadığım gibi, çocuklar için İsim unsuru başta, edat sonda bulunur İnsan gibi, çalışmasına rağmen, bir demet çiçek ile Birleşme ismin ve edatın türüne göre ekli veya eksiz olur Yaşamak için Sen-in gibi Deniz-e doğru Bun-dan dolayı bu kadar-ı-n-ı senin gibi-s-i İsim unsuru kelime grubu olabilir Hür maviliğin bittiği son hadde kadar Bozulup dağılmak üzere İlk uçuştan sonra yuvaya dönmeyi başaran yavru serçeler gibi Birden fazla isim unsuru bulunabilir Yorgunluğuna, uykusuzluğuna rağmen Bir avuç buğday, bir tutam ot, bir karış toprak için Edat grubu cümlede ve kelime grubu içinde sıfat, zarf ve isim olarak kullanılır Bu paranın ne kadarı sizin? (iyelik eki almış, isim gibi kullanılmış, nesne olmuş) Her şey bıraktığım gibiydi (ek-fiilin �di�li geçmiş zaman çekimi ile isim gibi kullanılmış, yüklem olmuş) Keskin bir ışık, etrafımızda bir zafer borusu gibi çınlıyor Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'na doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm Vücudum, büyük bir korku ile, öne doğru eğildi Derenin sağ tarafındaki sırtta on beş yirmi kadar çadır vardı Bizim perişanlığımız, gönülleri toplamak içindir O anda utançtan ölecek gibiydi (isim, yüklem) Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne) Cümlede çoğunlukla zarf veya edat tümleci olur Sabaha kadar ders çalıştık (zarf tümleci) Eve doğru yürüdüm (edat tümleci) Grubun vurgusu isim üzerindedir Edat grupları cümleye çeşitli anlamlar katar Ders çalışmak için odasına çekildi (amaç) Sıkıldığı için dışarı çıktı (neden, dışarıya çıkmanın sebebi) Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük) Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık) Senin için sorun yok tabi (görelik) Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda) Sizin için üç kişilik yer ayrıldı (aitlik) Tüm bu hazırlıklar bizim içindi (isim, yüklem) Vatan için ölenler yüreğimizde yaşarlar (uğur, amaç, özne) Kurt gibi acıkmıştım (benzerlik) Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu (zarf, benzetme) Uyandığı gibi yataktan fırladı (zarf, anında, zaman anlamı katmış) Konuşmak üzere ayağa kalktı (amaç) Acele edin, güneş batmak üzere (zamanda yakınlık) Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağım (gibilik) Bizi boş vaatlerle kandırdılar (araç) Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu (beraberlik) Arabanın gürültüsüyle irkildi (neden) Biz de onlar kadar başarılıyız (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde) Gül kadar güzelsin (benzerlik) Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi (gibi) Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı) Ne kadar güçlü bir adam (zarf) Evin deniz kadar havuzu var (sıfat) Vefasızlığın bu kadarını da görmemiştim (isim, ad tamlamasında tamlanan) Dershaneye kadar gidelim (edat tümleci) Başbakana göre enflâsyon düşük (açısından) Ayağını yorganına göre uzat (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar) Allah dağına göre kış verir (uygunluk) Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş (bakılırsa, yönünden) Siz bana göre daha gençsiniz (karşılaştırma) Edebiyata karşı ilgim vardı (hakkında, yönelik) Denize karşı bir balkonu var (yönelik) Yağmur sabaha karşı yeniden başlamıştı (doğru) Sabaha karşı uyuyabildim (zarf öbeği) Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor (amaç) Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı (neden) Akşama doğru geldiler (zarf öbeği) BAĞLAMA GRUBU Bağlama edatları (bağlaç) ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurundan meydana gelmiş kelime gruplarıdır ve, veya, veyahut, ya da, yahut, ama, fakat, ancak, dEdE, gerekgerek(se), haha, hem, hem de, hemhem (de), ile, ilâ, isterister(se), kâhkâh, lâkin, nene (de), yaya (da), değil Bağlama grubunda her unsur kendi vurgusunu taşır Bağlama grupları cümlede ve kelime grubunda isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır Bağlama edatı (bağlaç), isim unsurlarının arsında bulunur İsimler grubun kuruluşuna eşit olarak katılırlar Kırmızı ve Siyah, babalarla oğulları, olmak veya olmamak, olmak ya da olmamak, Ayaşlı ve Kiracıları, üç ilâ beş, çalışkan fakat şanssız, para değil mutluluk, güzel ama vefasız, ne sevinç ne üzüntü, ne mendil ne de bir kol, eli de ayağı da, ne yer ne yâr; hem annem, hem babam, hem de kardeşim zengin mi fakir mi; ya bunu, ya şunu, ya da onu İçinde ikiden fazla isim bulunan bağlama gruplarında �ve� bağlacı son iki ismin arasında yer alır Okumak, anlamak ve uygulamak Ufak tefek, sinirli ve inatçı Dağ, deniz ve ova Bu grupta sim unsuru, kelime grubu olabilir Hicranla ağaran bu saçlar değil, sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış Ne gülen, ne el sallayan, ne de bir çift lâf eden oldu İçeri girmek ve annesinin niçin kovulduğunu sormak istedi AİTLİK GRUBU Ki aitlik ekinin eklenmiş olduğu kelime grubudur+ ki'den önceki kelime grubu yalın olabileceği gibi ilgi durum eki veya bulunma durumu ekini de almış olabilir Aitlik Grubu: Kelime Grubu +( nIn/ + DA) + ki UNVAN GRUBU Bir şahıs ismiyle, bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime gruplarıdır Bilge Kağan, Bayındır Han, Osman Gazi, Mehlika Sultan, Hasan Paşa, Ali Bey, Ahmet amca, Şinasi Efendi, Kemal Ağa, Nigâr Hanım Şahıs ismi başta, unvan ve akrabalık ismi sonda bulunur İki unsur eksiz birleşir Şahıs ismi birleşik isim olabilir Mehmet Âkif Bey, Halide Nusret Hanımefendi, Kâzım Karabekir Paşa Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim olarak kullanılır Zafer yolunda unutamayacağım yüzlerden biri, Hatice Nine�nin yüzüdür Perviz Efendi cevap vermedi Grubun vurgusu birinci unsur üzerindedir Birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan "Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesöz Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih" gibi tamlamalar unvan grubu değil birleşik isimdir ÜNLEM GRUBU Bir ünlemle bir isim unsurundan oluşan kelime gruplarıdır Ey Türk gençliği Ünlem başta, isim unsuru sonda bulunur Vurgu ünlem üzerindedir a canım!, be kardeşim!, bre yalan dünya!, hey çocuklar! İsim unsuru, bir kelime grubu olabilir Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları Ey Türk istikbalinin evlâdı! A benim keleş oğlum! Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü! Ey âlemi donatan ışık, toprağa can verev el! Cümle kuruluşuna katılmayan bu grup hitaplarda kullanılır Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? İlâhî bir kudretin, ebedî bir feyzin var, ey Türk! Ey tatlı ve ulvî gece, yıllarca devam et Ey sevgi dalımda ilk açan tomurcuk, Kanımın akışını yenileştiren damar, Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar, İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk (Orhan Veli) SAYI GRUBU Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur Sayılar sondan başa doğru büyür Küçük sayı sonda bulunur Genellikle ara sayılar sayı grubudur Bir, beş, on, yüz, bin, milyon isim İki yüz, beş bin, otuz milyon sıfat tamlaması On bir, doksan iki, yüz elli dört sayı grubu Sayı grupları en az iki kelimeden oluşur İkiden fazla kelime bulunduran sayı gruplarında her unsur kendi içinde bir kelime veya kelime grubudur Yedi / yüz sıfat tamlaması Yedi yüz / elli sayı grubu Yedi yüz / elli iki sayı grubu Yedi yüz elli iki / bin sıfat tamlaması Yedi yüz elli iki bin / altı sayı grubu Yedi yüz elli iki bin / altı yüz sayı grubu Yedi yüz elli iki bin / altı yüz / on dört sayı grubu Sayı grubunun sıfat tamlamasından farkı: 1 Sayı grubunda en küçük sayın sonda bulunur: on / altı, elli iki bin / dört yüz / kırk iki 2 Sıfat tamlamasında ilk sayı ismi sondaki sayı isminin adedini gösterir: Elli / bin, beş / yüz, beş yüz / milyon Sayı grupları cümlede isim ve sıfat olarak kullanılır Yaptığı sarayların adedi kırk iki idi Kalede yüz elli asker kalmıştı Bütün sayı isimleri birbirinden ayrı yazılır Ancak senet vb evraklarda araya rakam sığdırılmasın diye bitişik yazılabilir Grubun vurgusu küçük sayı ismindedir KISALTMA GRUPLARI Bu gruplar genellikle isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil gruplarının kısalması ve kalıplaşması sonucu oluşmuşlardır Bu grupların ortak özelliği, iki isim unsurundan meydana gelmeleri ve vurgunun ikinci unsurda olmasıdır a İsnat Grubu Sıfat-fiil ve zarf-fiil grubundan kısalmıştır Karnı tok olan adam → karnı tok adam Başı açık olarak → başı açık İsim, sıfat ve zarf olarak kullanılır gözü tok (insan), eli açık (arkadaş), sohbeti tatlı (insanlar), cebi dolu (adam), iki düğmesi kopuk (palto) Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını Kaç gözü yaşlıyı teselli etti Şu çenesi düşüğe sen aldırma Gurbet akşamlarının bağrı yanık yolcusuyum Bekir önce anlamadı, ağzı açık bir süre baktı b Yükleme Grubu Sıfat-fiil ve isim-fiil grubundan kısalmıştır Yüzü aşkın olan → yüzü aşkın Kitabı tetkik etmek → kitabı tetkik Birinci unsur belirtme hâl eki alır İnsanı takdir, memuru teftiş, küçük çocukları af, evi iyice tamir Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim ve sıfat olarak kullanılır Yüzü aşkın insan meydanda toplanmıştı Kitabı tetkik için görevliden izin istedi c Yaklaşma Grubu Yaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur Birinci unsur yaklaşma eki alır Fiilimsilerden kısalmıştır evine bağlı olan → evine bağlı fikrine müracaat etmek → fikrine müracaat başına buyruk olarak → başına buyruk Tatile düşkün (insanlar), cana yakın (arkadaş), geçmişe bağlı (bir yazar), sözüne sadık (dost), içe dönük (tehdit), dile kolay(işler) Güzel sanatlara meraklı (kız), geleneklere çok bağlı (adam) Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve sarf olarak kullanılır Mehlika Sultan'a âşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktı Yanında yirmiye yakın muhabir vardı Adam, sırıklara bağlı fasulyelerin küçük, ürkek çiçeklerini gördü Saatlerdir kapıya dönük oturuyordu Yemeği gece yarısına yakın yediler d Bulunma Grubu Bulunma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur Birinci unsur bulunma eki alır Haftada bir, dörtte üç, solda sıfır, yükte hafif, beş günde bir, Cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır Arada bir o meşhur kahkahasını atardı Ekmeğin dörtte birini yanındakine uzattı İşinde usta insanlarla bir arada çalışıyor e Uzaklaşma Grubu Uzaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur Birinci unsur uzaklaşma eki alır İçten pazarlıklı (adam), kendisinden emin (adımlarla), benden gizli (iş), gözden ırak (bir köşe), yandan çarklı (kahve), estetik endişeden uzak (eserler) Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu Bir öğle paydosunda herkesten geç çıktı sınıftan Uzun bir yolculuktan sonra köye varmıştık Sakin ve kendinden emin çalışıyor Ondan daha idealistine rastlamadım Evde çekirgeden bol ne var! f Vasıta Grubu Vasıta eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur Birinci unsur vasıta eki alır Seninle dost (insanlar), bayrakla süslü (sınıflar), sırmayla işli (cepken) Bu grup da sıfat-fiil veya zarf-fiil grubundan kısaltılmıştır Seninle dost olan (insanlar) → Seninle dost (insanlar), bayrakla süslü olan (sınıflar) → bayrakla süslü (sınıflar), sırmayla işli olan (cepken) → sırmayla işli (cepken) parayla yüklü olarak →parayla yüklü Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır Garip çizgilerle dolu han duvarları Annesiyle dargın gitti Bu kısaltma gruplarının dışında bazı kısaltma grupları daha vardır ki bunlar da çeşitli cümlelerden ve kelime gruplarından kısaltılmıştır Derinden derine ırmaklar ağlar Uzaktan uzağa çoban çeşmesi Kokusuyla baş başa kaldı çiçekler Bir nefes olmuşum Fatih�in ordusunda Yürüyorum omuz omuza sipahilerle Aynalar baştan başa tenha Başka bir çerçevedir gitgide dünya artık El ele tutuşarak yola koyuldular BİRLEŞİK İSİM Burada bahsedilecek olan birleşik isimler sadece özel kişi isimleridirBir kişinin özel adı olmak üzere bir araya gelen kelimeler topluluğudur Muharrem Ergin, Yavuz Sultan Selim, Ali Şir Nevai, Yahya Kemal Beyatlı, Arif Hikmet Par, Ahmet Turan Alkan, Ömer Seyfettin, Ahmet Haşim, İkinci Kılıç Arslan, Kaşgarlı Mahmut, Yıldırım Beyazıt Unvan sıfatları, insanların sosyal seviyelerini, makamlarını, mevkilerini, rütbelerini, statülerini bildirmek için isimlerden önce kullanılan sıfatlardır Unvan sıfatları isimden önce gelirse unvan grubu veya sıfat tamlaması değil birleşik isim oluşur Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesör Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih Birinci unsuru sıfat, ikinci unsuru özel isim olan kelime grupları zamanla sıfat tamlaması olmaktan çıkmış, birleşik isme dönüşmüşlerdir Sıfat tamlamasında başta bulunan vurgu da bu birleşik isimlerde ikinci unsura kaymıştır |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıCÜMLENİN ÖĞELERİ 1- YÜKLEM : Cümlede işi, hareketi, yargıyı, bildiren çekimli unsura denir Not :Bir cümle birden çok öğeden oluşabileceği gibi tek bir yüklemden de oluşabilir * Düşünüyorum (Cümle) * Güzeldi ( Cümle ) Not: Yüklem genlikle cümlenin sonunda bulunur; ancak günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve şiirde yüklemin yeri değişebilir *Gel çabuk buraya! *Sakla samanı gelir zamanı *İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı Not: Her sözcük ya da sözcük gurubundan yüklem yapılabilir *Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm (fiil) *Kasaba halkı meydanda toplanmıştı(fiil) *Yaşadığımız günler tıpkı bir rüzgar gibiydi(edat) *Bu olayların suçlusu odur (zamir) *Sabah uyandığında gözleri ışıl ışıldı(ikileme) *Konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum (deyim) *Odayı süsleyen şey rengarenk çiçeklerdir (sıfat) 2ÖZNE Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan veya yargının gerçekleşmesine araç olan unsura denir Not: Özneyi bulmak için yükleme kim, ne soruları sorulur Yüklemi isim olan cümlelerde ise olan kim, olan ne soruları sorulur *Seyirciler fotoğraf sergisini çok beğendi *Ailece bulmaca çözmeye meraklıdırlar *Güzel gözler tül ardından görünsün *Coşkun nehirler gibi ağlamak istiyorum *Ben bu yüzden yalnızlığa hasretim Not: Yüklemi edilgen fiillerle kurulan cümlelerin gerçek öznesi yoktur *Yemekten sonra erkenden yatıldı *Okula kadar yüründü *Kahvaltıda çaylar içildi *Akşam geç saate kadar derse çalışıldı Üç çeşit özne vardır: AGerçek Özne: Yüklemin bildirdiği işi hareketi bizzat kendisi yapan öznedir Cümlede iki şekilde gösterilir: 1)Acık Özne: Cümle içinde açık bir şekilde gösterilir *Yağmur çok şiddetli yağdı *Çocuk iki gündür hasta yatıyor *Gemi ufukta yavaş yavaş kayboluyordu *Geceleri bir ses uykumu böler 2)Gizli özne: Cümlede doğrudan yer verilmeyen ancak yüklem taşıdığı eklerden anlaşılan öznedir *Ertesi gün ona telefon ettim *Görmeyeli hemen de bizi unutmuşsun *Bu kıyı kasabasına her yaz gelirim *Kumsalda yürüyüş yapıyorlar NOT: Yüklemi isim olan cümlenin öznesi gerçektir *Siyah renkli araba satılıktır *Dün akşam pencereler kapalıydı B)Sözde Özne: Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde,aslında nesne olan öge özne olarak kullanılır *Ağaçtaki meyveleri topladı *Ağaçtaki meyveler toplan *Öğrenciler bütün sınıfı temizledi *Bütün sınıf temizlendi *Hep bir ağızdan ilahiler okunuyor *Düğün için yemekler yapıldı C)Örtülü Özne Yüklemi edilen çatılı cümlelerde bazen “—ce, tarafından, nedeniyle,…”gibi sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan varlığa da yer verilebilir *Yolcu otobüsleri belediyemizce hizmete açıldı *Yarışma halk tarafından çok beğenildi *Kar nedeniyle yollar kapandı NOT: Her sözcük ya da sözcük grubu özne olabilir *Geçen gün evin duvarı yıkılmıştı (isim tamlaması) *Bahçesinde okyanuslar yetişiyordu (isim) *Derdini söylemeyen derman bulamaz (sıfat fiil) *Sana bakmak suya bakmaktır (isim fiil) *Okumak zihni dinlendirir (isim fiil) *Çoluk çocuk otobüse dolmuştu (ekeylem) *Yağmurlu havalar yarından sonra ülkeyi terk edecek (sıfat) *Kimse seni benim kadar düşünmez (zamir) 3)NESNE Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsurdur Uyarı :isim cümlelerinde yüklemi edilgen çatılı cümlelerde ve geçişsiz fiillerde nesne yoktur Nesneler ek alıp almamasına göre ikiye ayrılır a)Belirtisiz Nesne Yükleme ne sorusu sorularak bulunur Belirtme durum eki (--i) almamış olup yalın haldedir b)Belirtili Nesne Yükleme kimi, neyi, nereyi soruları sorularak bulunurBelirtme durum eki olmuştur *Bu yörede kızlarımız kilim dokur *Yolun kenarına kocaman kütükleri yığmışlar *O köpeği mahallenin çocukları da arıyordu *Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür 4ZARF TÜMLECİ Yer yön sebep miktar durum ve zaman bildirerek yüklemi açıklayan unsurdur Zarf tümlecini bulmak için yükleme, nasıl, niçin, neden, ne kadar, ne zaman, kim tarafından ne tarafından, soruları sorulur *Dostluklar ömür boyu sürünce güzeldir *Yüreğimdeki yara gittikçe büyüyor *Güneş her doğduğunda yalnızlık başına vurduğunda beni hatırla *Trabzanlara yaslanıp şarkı söylüyor bir kadın *Kırgın kırgın yüzüme bakma Rosa UYARI:Yön isimleri yalın halde zarf tümleci olurlarBelirtme durum eki (-i) alırsa belirtilinesne,-e/-de/-den,hal ekini alırsa dolaylı tümleç olur * Hizmetçi,içeriyi iyice süpürsün * Adam yavaşça içeri girdi * Bir süre sonra içeriden bir ses geldi 5)DOLAYLI TÜMLEÇ Yönelme,bulunma ve çıkma bildirerek cümlenin anlamını tamamlayan unsura denir NOT: Dolaylı tümleç olan öğe mutlaka –e/-de/-den hal eklerinden birini alır *Buluşma yerine hemen gelmiş *Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam *Ağlamayan çocuğa meme verilmez *Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz *Eskicinin sesi sokağın başından duyuluyordu *Askerler kuyunun ağzına birikmişti *Bu gazeteci yazılarında gerçeklerden hiç sapmaz *İhtiyar,bütün mirasını karısına bırakmıştı NOT: Dolaylı tümleci bulmak için yükleme; “kime,kimde,kimden,nereye,nerede,nereden” sorusu sorulur UYARI:-e/-den hal eki “için” edatı görevinde kullanılıyorsa ya da sebep bildiriyorsa zarf tümleci kurar -de/-den hal ekleri zaman bildiren sözcüklerin üzerine gelirse zarf tümleci olur *Korkudan kızın dili tutulmuştu *Babasıyla kavga ettiğinden eve uğramıyor *Birazdan hava kararacak *Yaz akşamlarında yıldızları seyrederdik *Denize yüzmeye gidiyorum *Ailesine yürekten bağlıydı 6)EDAT TÜMLECİ Bazı edatlarla öbekleşerek cümleyi “amaç, araç, birliktelik, özgülük, karşılaştırma,…” gibi anlamlarla açıklayan unsurdur *Çalışmak için yurt dışına gitmiş(amaç) et *Kadın oğlunu bulabilmek için gazeteye ilan vermiş(amaç) et *Bu tatlıyı senin için ayırdım(aitlik,özgülük) et *Yağmur yağdığı için baraj taşmış(zarf tüm,sebep) *Yaralıyı hastaneye ambulansla götürmüşler(araç) *Adam öfkeyle yüzüme baktı(zarf tüm durum) *Ali,arkadaşlarına göre derse daha çok çalışıyor(karşılaştırma) *Bana göre bu iş olmaz(görüş) *Direğe karşı on adım yürüdü(zarf tüm yön) *Sen bile doğum günümü kutlamadın et NOT: “İçin” edatı kendinden önceki sözcükle birlikte neden-sonuç ilgisi kurarsa zarf tümleci,“ile” edatı durum ilgisi kurarsa zarf tümleci, “karşı” edatı yön ilgisi kurarsa zarf tümleci olur CÜMLEDE VURGU Türkçede cümle vurgusu yüklem üzerindedirBu nedenle hangi öğe daha çok vurgulanmak isteniyorsa yükleme yaklaştırılır *Arkadaşları onu kapıda bekliyormuş(DT) *Arkadaşları kapıda onu bekliyormuş(Nesne) *Kapıda onu arkadaşları bekliyormuş(Özne) UYARI:Cümlede “mi” soru edatı varsa bu edattan önce gelen öğe vurgulanmıştır *Bu akşam siz İstanbul’a mı gideceksiniz? (dt) *Bu akşam siz mi İstanbul’a gideceksiniz? (ö) *Bu akşam mı siz İstanbul’a gideceksiniz? (zt) *Bu akşam siz İstanbul’a gidecek misiniz?(y) NOT: Cümlede soru sözcükleri varsa soruya verilecek cevap olan öğe vurgulanmıştır *Masamdaki kalemleri kim almış? ---Ayşe(Özne) *Bu saatte nereden geliyorsun? ---Okuldan(Dolaylı tümleç) *Bahçeden ne kopardın? ---Elma(Nesne) |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıCÜMLENİN ÖĞELERİYLE İLGİLİ GENEL ÖZELLİKLER 1) Hiçbir öğe sözcük sayısıyla sınırlı değildirBir öğe,bir tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir "O , dün, bize, babasıyla geldi" -Ö- ZT- DT--- ET -----Y 2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci açıklayıcısıyla birlikte kullanılabilir "Bir yıl kalacağım bu ili ---Siirt’i, ----çok özleyeceğim" -----Bli n -------------Açıklayıcı "Çocuk;sevinçle,etekleri zil çalarak,telefona koştu" ---------ZT ------Açıklayıcısı 3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ortak bir yükleme bağlanabilir "Annesini,babasını,akrabalarını ve bütün arkadaşlarını görmek istiyordu" "Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu" 4)Öğelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller bölünmez "O her zaman ince eleyip sık dokurdu" (yüklem,deyimden oluşmuş) ---------------------yüklem 5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öğe dışı sözcüklerdir (Bağımsız tümleçlerdir) "Arkadaşlar, beni dinler misiniz?" "Geleceğiz; fakat çok kalmayacağız" "Eyvah,çocuk düştü" 6)Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine çevrilirse daha kolay bulunur *Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, *Hürriyet, hür yaşamış bayrağımın hakkıdır ----ö---------yüklem 7)Soru cümleleri değişik öğeleri buldurmayı amaçlayabilir Sorulara verilecek cevaplar hangi öğeyi oluşturuyorsa, soru cümlesi o öğeyi buldurmaya yöneliktir "Kimi seviyorsun?" --Seni (Seni seviyorum) (Soru nesneyi buldurmaya yönelik) "Kim yapmış?" -Babam (Babam yapmış) (Soru özneyi buldurmaya yönelik) "Nereye gidiyorsun?" -Okula (Okula gidiyorum) (Soru dt’yi buldurmaya yönelik) "Ne zaman geldin?" -Dün (Dün geldim) (Soru zt’yi buldurmaya yönelik) "Kırılan neydi?" -Bardaktı (Kırılan bardaktı) (Soru yüklemi buldurmaya yönelik) 8) “-mi” edatıyla oluşturulan soru cümlelerinde “-mi” hangi öğeden sonra gelmişse soru o öğeyi buldurmaya yöneliktir "Bugün bize gelecek misin?"(Soru yüklemi buldurmaya yönelik) "Bugün bize mi geleceksin?"(Soru DT’yi buldurmaya yönelik) "Bugün mü bize geleceksin?"(Soru ZT’yi buldurmaya yönelik) "Sen mi bugün bize geleceksin?"(Soru özneyi buldurmaya yönelik) 9)Bir cümlede vurgulanan öğe, yüklemden hemen önce gelen öğedir "Çocuklar,sevgiyle beslenir"(Edat tümleci vurgulu) "Cömert olmadan önce doğru olmayı bil"(Bli n vurgulu) |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıCÜMLENİN ÖĞELERİNİ BULURKEN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI GEREKEN HUSUSLAR Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir hareketi, bir durumu tam olarak bir yargı halinde anlatan kelime veya kelime gruplarına cümle denir Cümlenin olabilmesi için bir çekimli isim veya fiili olması gerekir “Git”, “Öğretmenim” Tek bir kelime oldukları halde özne ve yüklemden meydana geldikleri ve yargı bildirdikleri için cümledir “Türk atlarının geçtiği yoldan” kelime grubu ise dört kelimeden oluştuğu halde yargı içermediği için cümle sayılmaz Sonuna “gittik” şeklinde çekimli bir fiil getirilirse cümle olur Cümlenin öğeleri bulunurken göz önünde bulundurulması gereken hususlar şunlardır: 1- Cümlenin temel öğeleri yüklem ve öznedir Şayet bu öğeler yoksa o kelime grubu cümle değildir Bu sebeple edilgen çatılı cümlelerde “Cam kırıldı” örneğinde olduğu gibi “cam” nesne (eylemden etkilenen varlık) olduğu halde cümlenin temel öğelerinden özne bulunmadığı için özne kabul edilir ve bu tip özneler “sözde özne” olarak nitelendirilir Şayet cümle “Cam top oynayan çocuklar tarafından kırıldı”şeklinde olursa fiilin çatısı edilgen olduğu için kırma eylemini çocukların yaptığı söylendiği halde “top oynayan çocuklar tarafından” özne değildir; bu tür öğeler zarf tümlecidir Bazı dil bilgisi kitaplarında bu tip öznelerden "örtülü özne" diye bahsedilmektedir Sözde özne dışında gerçek ve gizli olmak üzere iki özne çeşidi daha vardır Gizli özne yüklemin sonundaki şahıs ekinden hareketle bulunur 2- Öğeler bulunurken önce yüklem, ikinci olarak özne bulunur Daha sonra cümlede anlatılanlara göre yardımcı öğelerden nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci bulunur Yardımcı öğelerin bulunmasında herhangi bir sıra söz konusu değildir Ama genel olarak nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci şeklinde bir sıralama uygulanmaktadır Yüklem ve öznenin bulunma sırasına uyulmadığı zaman hata yapma ihtimali artar 3- Öğeleri bulurken hangi soruların yöneltileceği iyi bilinmelidir Özne ve belirtisiz nesne “ne, kim”, belirtili nesne “neyi, kimi”, dolaylı tümleç “nereye, nerede, nereden; kime, kimde, kimden; neye, neyde, neyden ”, zarf tümleci ise “nasıl, niçin, neden, ne zaman, ne kadar, neyle, ne şekilde, ne biçim, ne gibi, kimle, neyle ” soruları sorularak bulunur 4- Özne ve belirtisiz nesne yalın halde, belirtili nesne belirtme (-i), dolaylı tümleç ise yönelme (-e), bulunma (-de) ve uzaklaşma (-den) hallerinde bulunur Fakat bazı durumlarda zarf tümleçleri de –e, -de, -den hal eklerini alabilirler Öğelerin hangi ekleri aldıklarını bilmek büyük kolaylık sağlamakta ve birçok yanlışı engellemektedir Özne eylemi yapanı, nesne eylemden etkileneni, dolaylı tümleç olayın geçtiği yeri ve zarf tümleci de eylemin hangi şartlarda, nasıl, ne zaman meydana geldiğini bildirir 5- Yüklem bulunduktan sonra yükleme “ne” veya “kim” sorularak özne bulunur Diğer öğeleri bulurken soruları özne ile yükleme birlikte sormak gerekir Sadece yükleme sorulursa özneyi belirtisiz nesne ile karıştırma söz konusu olabilir Bunları birbirine karıştırmamak için yüklemin belirttiği işi yapanın özne, yapılan işten etkilenenin de nesne olduğunu göz önünde bulundurmalıyız 6- Öğeleri doğru olarak tespit edebilmemiz için kelime grupları, ismin hal ekleri, fiil çatısı, fiil çekimleri, fiilimsiler, birleşik fiil, ek-fiil, cümle çeşitleri gibi dil bilgisinin diğer konuları hakkında bilgi sahibi olmamız gerekir 7- İsim cümlelerinde nesne bulunmaz “Bu konuyu arkadaşların bilmemektedir” cümlesinin yüklemi isim olduğu halde nesne almıştır Yüklemi isim-fiil olan bu gibi cümlelerde nesne bulunabilir “İlkbaharda havalar çok güzeldi” bir isim cümlesidir, bu yüzden “güzel olan ne?” sorusuna cevap olarak verilen “havalar” öznedir 8- İsim cümlelerinin öğelerini bulurken yüklemin çok sayıda kelimeden meydana gelebileceğini unutmamalıyız Fiil cümlelerinin yüklemi birkaç kelimeden oluşurken isim cümlelerinde durum farklı olabilir “Ali sınıfın en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir” cümlesinin yüklemi “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir” kelime grubudur Fiil cümlesinde yükleme “nasıl” sorusunu sorarsak zarf tümlecini buluruz Buradaki cümlenin yüklemini “öğrencidir” sanarak “Ali nasıl öğrencidir?” diye bir soru sorsak “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir” cevabını alırız Oysa burada sıfat tamlamasının ismine soru yöneltilmiş ve sıfat grubu zarf sanılmıştır 9- Kelime grupları öğeler bulunurken asla parçalanmaz Aynı şekilde birleşik fiiller de bölünmez 10- Türkçe’de cümlenin öğeleri arasında bir de edat tümlecinin varlığından söz edilir Türü ne olursa olsun fiili niteleyen kelime veya kelime grubu cümlede zarf tümleci olarak kabul edilir “Kitabı sizin için aldım” cümlesindeki “sizin için” edat grubudur ÖSS’de bu kelime grubunun cümlenin hangi öğesi olduğu sorulur ve seçenekler arasında edat tümleci de varsa tabii ki edat tümleci sayılır; ama genellikle ÖSS’de bu tip tartışmalı konular sorulmaz ya da seçenekler arasında edat tümleci verilmez 11- Cümleden çıkarıldığı zaman anlamda bir bozukluk meydana getirmeyen kelime veya kelime gruplarına arasöz/aracümle denir Cümlenin öğeleri bulunurken bu tip kelime ve kelime grupları cümle dışı unsur sayılır “Kitap okuyanlardan biri, emekli öğretmen Zeki Bey, ağır ağır, yerinden kalktı” cümlesinde “emekli öğretmen Zeki Bey” arasözdür “Kitap okuyanlardan biri” öğesinin açıklayıcısıdır Arasöz/aracümlelerin başında ve sonunda virgül veya tire (kısa çizgi) vardır 12- Hitaplar da cümle dışı unsurdur “Ey Türk geçliği! Birinci vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” cümlesinin öznesi “Ey Türk geçliği!” değil, “birinci vazifen”dir 13- Bir başka cümle dışı unsur iki cümleyi birbirine bağlayan bağlaçlardır “Çok anlattım ama dinletemedim” cümlesinde “ama” bağlacı cümle dışı unsurdur Nesne, özne, dolaylı tümleç ve zarf tümleçlerini birbirine bağlayan bağlaçlar cümle dışı unsur değildir 14- Öğeleri ayrılmış bir cümlenin unsurlarını kolayca bulabilirsiniz Bu da öğelere doğru ayırmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir 15- Özellikle şiirlerde mısralarda önce kaç cümle olduğunu tespit etmek gerekir Yüklem sayısı kadar cümle olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız 16- Şiirlerde unsurları ayrılan gruplar aynı öğe sayılır 17- Devrik cümleler, kurallı cümle haline getirildikten sonra öğeleri daha kolay bulunur Soru cümlelerinin öğeleri cevap cümlesine çevrildikten sonra daha sağlıklı bulunur 18- Türkçe'de vurgulu öğe yüklemden önceki ilk kelimedir "Bu şiiri törende arkadaşımız okudu" cümlesinde "arkadaşımız" vurgulanırken "Arkadaşımız bu şiiri törende okudu" cümlesinde "törende" öğesi önem kazanmaktadır 19- "Dışarı, içeri, ileri, geri " gibi zarflar yüklemin yönünü belirttikleri için zarf tümleci olur Şayet bunlar yönelme halinde olursa o zaman dolaylı tümleç olur "Ali az önce dışarı çıktı" cümlesinde "dışarı" zarf tümleci olduğu halde ""Ali az önce dışarıya çıktı" cümlesinde "dışarıya" kelimesi dolaylı tümleçtir Oysa iki cümle arasında anlam bakımından hiçbir fark yoktur Bu da bize cümlenin öğelerinin aldığı ekleri bilmenin önemi göstermektedir |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıCÜMLE ÇEŞİTLERİ 1- Yapılarına Göre Cümleler 2- Yükleminin Türüne Göre Cümleler 3- Yükleminin Yerine Göre Cümleler 4- Anlamlarına Göre Cümleler 1- YAPILARINA GÖRE CÜMLELER Yapılarına göre basit, bileşik, bağlı ve sıralı cümleler olmak üzere dört cümle çeşidi vardır a) Basit Cümle: Tek yüklemi bulunan, tek yargı bildiren cümleler yapı bakımından basit cümledir Basit cümleyi belirleyen tek yüklemin, tek yargının bulunmasıdır Yüklem dışındaki diğer ögelerin sayısı önemli değildir Basit cümleler hem isim hem fiil cümlesi olabilir Türkçede cümleler genellikle basit yapılıdır: Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir Güneş balçıkla sıvanmaz Yapısında fiil ismi, sıfat-fiil, zarf-fiil veya bu tür kelimelerden yapılmış kelime grupları bulunan cümlelerde bu unsurlar bağımsız yargı bildirmedikleri için, böyle cümleler de yapı bakımından basit cümle sayılırlar: Bu kadar yolu yaya gitmek zor olabilir Gülü seven dikenine katlanır Ayaklarını sürüyerek yerine geçti b) Birleşik Cümle: İçinde birden fazla yargının bulunduğu cümleler, birleşik cümledir Bu yapıdaki cümlelerde esas yargıyı üzerinde bulunduran bir temel cümle ve bu temel cümleyi çeşitli yönlerden tamamlayan yan cümleler bulunur Türkçede şartlı birleşik cümle, ki’li birleşik cümle ve iç içe birleşik cümle olmak üzere üç çeşit birleşik cümle vardır: Şartlı birleşik cümle: İçinde şart kipi bulunan cümledir Şart kipi, diğer fiil çekimlerinden farklı olarak bitmiş bir hareket göstermez, bir yargı ifade etmez Bu sebeple şart kipiyle bağımsız bir cümle yapılamaz Bu yapıdaki cümlede şart kipini taşıyan yardımcı cümle önce, temel cümle sonra gelir Şart cümlesi temel cümleyi genellikle şart, zaman, sebep, benzetme gibi anlamlarla tamamlar ve temel cümlenin zarfı olur: Derslerine düzenli çalışırsan sınıfını kolay geçersin Pazar günü hava güzel olursa gezmeye gideceğiz “Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan” (Yahya Kemâl) Ki’li birleşik cümle: Farsçadan dilimize giren ki bağlama edatıyla yapılan birleşik cümledir Ki edatı, çekimli bir fiilden sonra gelince bağlama edatı olur Bu cümlelerde ki edatına kadar olan kısım asıl unsur; ki edatından sonraki unsur yardımcı unsurdur Bu sıralanış Türkçeye aykırıdır Ki edatı çıkarılınca cümle Türkçedeki sıralanışa uyar: Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini (Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum) Öyle insanlar vardır ki yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyarlar (Yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyan insanlar vardır) Ki’den önceki unsurun isim olması hâlinde ki, yardımcı cümleyi asıl cümleye bağlamaz, asıl cümlenin yüklemini onun isim unsuruna bağlar Böyle cümlelerde söylenmese de anlamda bir değişiklik olmaz: Limon ki bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir (Limon bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir / Bol vitaminli bir meyve olan limon kışın yetişir) İç içe birleşik cümle: Bir cümlenin herhangi bir görevle başka bir cümlede yer almasıyla meydana gelen birleşik cümledir Araya giren cümle, temel cümledeki anlamı tamamlayan yardımcı cümle olarak nesne veya diğer unsurlardan birinin parçası olur: Edebiyat öğretmeni içinizde “Han Duvarları”nı okuyan var mı, dedi Hayır, o değil, şu uzun boylu adam, dedi c) Bağlı Cümle: Birden fazla cümlenin fakat, ama, ancak, lâkin, ve, veya gibi edatlarla bir özneye bağlanarak oluşturduğu cümledir Her biri bağımsız cümle olan bu cümleler arasındaki ilgi, bağlama edatlarıyla kurulmakta ve pekiştirilmektedir: Konuşmayı erken öğrendim ama susmayı öğrenmem için yaşlanmam gerekti Ölmek kaderde var,bize üzüntü vermiyor Lâkin vatandan ayrılışın ıztırabı zor d) Sıralı Cümle: Tek başına bağımsız yargı bildiren iki veya daha fazla cümlenin bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan cümlelerdir Yüklemleri çekimli fiil olan sıralı cümleler, birbirinden virgül veya noktalı virgülle ayrılır: Alacağını tahsil etmek için önce telefon etmiş, sonra biriyle haber yollamış, olmayınca kendisi gitmek zorunda kalmıştı Bu sıralı cümlede yargı taşıyan telefon etmiş, haber yollamış, zorunda kalmış yüklemlerini birbirine bağlayan –tı, kip ekidir Sıralı cümlede önceki yargılarda bu ek tekrarlanmayıp son yargıya doğru bir bağımlılık sağlanır Böylelikle cümlenin bitmediği de hatırlatılmış olur Aradaki ilginin ortak cümle ögeleriyle sağlandığı sıralı cümleler bağımlı sıralı cümle; ilginin sadece anlam yönüyle kurulduğu cümleler bağımsız sıralı cümledir: Çetin, kantinde bizi bekliyormuş, hemen yanımıza geldi, kolumuzdan tutup masasına götürdü (Özne, ortaktır) Öğretmeni Aysel’i çağırıyordu; Aysel hiç oralı değildi 2- YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER a) Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümle, yükleminin türüne göre fiil cümlesidir Her türlü hareket, iş, oluş fiil cümleleriyle karşılandığı için fiil cümleleri isim cümlelerine göre daha çok kullanılır Yükleminin geçişli fiil olması durumunda, fiil cümlelerinde cümlenin bütün ögeleri bulunabilir Fiil geçişsiz olursa cümlenin nesnesi olmayacaktır “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgâr esiyor, Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda” (Orhan Veli) Başlarını göklere çarpmaktan, genellikle cüceler korkar (Cenap Şahabettin) Allah size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin (Shakespeare) Mum, dibine ışık vermez (Atasözü) b) İsim Cümlesi: Yüklemi ek-fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümleler, yükleminin türüne göre isim cümlesidir İsim cümleleri, genellikle özne ve yüklemden oluşur İsim cümlelerinin olumsuzunu yapmak için değil ve yok kelimeleri kullanılır Ağzı var, dili yok “Ormanlar koynunda bir serin dere Dikenler içinde sarı gül vardır” (Rıza Tevfik Bölükbaşı) “Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin Benim doğduğum köyler de güzeldi” (Cahit Külebi) “Ölmek değildir, ömrümüzün en feci işi Müşkül budur , ölmeden evvel ölür kişi” (Yahya Kemal) Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir 3- YÜKLEMİNİN YERİNE GÖRE CÜMLELER Yüklemin cümle içindeki yerine göre iki çeşit cümle vardır a) Kurallı (Düz) Cümle: Türkçede asıl unsurlar sonra, yardımcı unsurlar önce geldiği için cümlenin en önemli ve asıl ögesi olan yüklem genellikle cümlenin sonunda yer alır Yüklemi sonda olan cümle, kurallı cümledir Cümlede özellikle belirtilmek istenen unsurlar yükleme yaklaştırılır: Kayıhan, / bu akşam / pencerenin önünde / oturuyordu Kayıhan, / pencerenin önünde / bu akşam / oturuyordu Bu akşam / pencerenin önünde / Kayıhan / oturuyordu b) Devrik Cümle: Yüklemi sonda olmayan cümle, devrik cümledir Devrik cümlelere daha çok şiir dilinde rastlanır Günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve deyimlerde de zaman zaman devrik cümleler görülür Cümlede yüklemin dışındaki ögelerin yer değiştirmesi durumunda cümlenin kurallılığı bozulmaz Ancak yüklemin yeri değişirse cümle devrik olur: “Bir kökte uzamış sarmaşık gibi Dökülmüş gerdana saçların güzel” (Âşık Veysel) “Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce” (Cahit Sıtkı Tarancı) Sensiz kaldım bu yerde Gülme komşuna, gelir başına Çocuktan al haberi 4- ANLAMINA GÖRE CÜMLELER Anlamına göre üç çeşit cümle vardır [indent]a) Olumlu Cümle: Yargının gerçekleştiğini bildiren cümleler, olumludur Bu cümlelerin yüklemi varlık, olma veya bulunma bildirir: Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur (Atasözü) Gerçek belirince yalan ortadan kalkar (Atatürk) Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır (Seneca) Beklediğimiz haber, nihayet geldi Yapısı bakımından olumsuz görünen bazı cümleler anlam bakımından olumludur Cümlede iki olumsuz unsurun bulunması cümlenin anlamını olumlu yapar: Nasıl cevap vereceğini bilmiyor değildi(=biliyordu) Allah’tan korkmayan yoktur(=herkes korkar) Yapı bakımından olumsuz bazı cümleler soru yoluyla olumlu bir anlam kazanabilir: Siparişlerinizi getirmez olur muyum (=getiririm) Bayrakları bayrak yapan üstündeki kan değil midir? b) Olumsuz Cümle: Yargının gerçekleşmediğini, yapılmadığını bildiren cümleler, anlam bakımından olumsuzdur Fiilden fiil yapan –ma-, -me- olumsuzluk eki, değil edatı ve yok keli*mesi cümleleri olumsuz yapan unsurlardır: Bundan sonra kimseyi kandırmayacak “Bu güler yüzlü adam ben değilim” (Cahit Sıtkı Tarancı) Cebimde beş kuruş para yok Yapı bakımından olumlu olan bazı cümleler soru ekiyle olumsuz bir anlam kazanabilir: Matematik sınavından 95 almak kolay mı? (Kolay değil) Babamın yanında hiç, sigara içebilir miyim? (İçemem) nene bağlama edatıyla kurulan cümleler de anlam bakımından olumsuzdur Cümlede bu unsur varsa yüklem mutlaka olumlu olmalıdır: “Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan, bir günahı Seni beklediğim kadar” (Necip Fazıl) Ne sevenim var ne soranım var c) Soru Cümlesi: Herhangi bir şeyi öğrenmek için soru unsurlarıyla kurulan cümleler, soru cümlesidir Soru cümleleri genellikle, soru eki mı (mi, mu, mü) ile yapılır Ayrıca hani, hangi, kim, kaç, nasıl, ne, neden, niçin gibi soru kelimeleriyle de soru cümleleri kurulur Soru cümlesi olumlu veya olumsuz olabilir: Doktor içeride mi? Hangi konuyu anlamadınız? Niçin bu kadar geç kaldınız? Yeni sınav yönetmeliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Üniversitemizi nasıl buldunuz? Cümlede soru eki hangi kelimeden sonra gelirse onu sorar: Aybars dün arabasıyla geldi mi? Aybars mı dün arabasıyla geldi? Aybars dün mü arabasıyla geldi? Aybars dün arabasıyla mı geldi? |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıYAZIM YANLIŞLARI Yazım Kuralları ve Türkçe’nin Doğru Kullanımı Bir yazı ile okuyucuya mesajı doğru iletmede kaynağın önemli bir rolü ve sorumluluğu bulunmaktadır Bu yüzden mesajı ileten kişi mesajını yazılı olarak iletirken bir takım yazım kurallarına uyması gereklidir Özellikle öğrencilerin yazı yazarken yaptıkları en önemli hata, noktalama işaretlerine uymamalarıdır * Yazılarda noktalama işaretleri bazen hiç kullanılmamakta bazen de yerinde kullanılmamaktadır İfadelerin doğru anlaşılması için bu kurallara özenle uyulmalıdır * Bir bilgisayar programı kullanılarak yazılan yazılarda ise boşluk konusuna dikkat edilmelidir Örneğin, Noktadan ve virgülden önce boşluk bırakılmamalıdır Noktadan ve virgülden sonra boşluk bırakılmalıdır Boşluk bırakılması unutulduğunda noktanın öncesinde ve sonrasındaki sözcükler tek bir sözcük olarak algılanmaktadır Bu da yazıların kağıt üzerindeki düzenlemesini olumsuz etkilemektedir Parantezler açılırken parantez öncesinde boşluk bırakılmalı, açılan parantezle metin arasında boşluk olmamalıdır Parantezler kapatılırken parantez öncesinde boşluk olmamalı, sonrasında ise olmalıdır * Diğer bir hata türü yazım yanlışlarıdır Sözcükler Türk Dil Kurumu’nun belirlediği kurallar göz önünde bulundurularak yazılmalıdır * Yaygın olarak yapılan bir başka hata da sözcüklerin yanlış kullanımlarıdır Örneğin “neden olmak”, “yol açmak” ve “sağlamak” gibi sözcükler çok farklı anlamları verebiliyorken aynı anlamda kullanılmaktadırlar * Ayrıca bazı sözcüklerin Türkçe karşılıkları varken (genelde) farkında olunmadan yabancı karşılığı kullanılmaktadır |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıBAZI KELİME VE EKLERİN YAZILIŞI Bağlaç Olan da, de’nin Yazılışı Bağlaç olan da, de ayrı yazılır Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de Durumu oğluna da bildirdi Sen de mi kardeşim? Güç de olsa Konuşur da konuşur UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil) UYARI : Da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, evde (ev-de) kalmak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, çantada (çanta-da) keklik İkide (iki-de) bir aynı sözü söyleyip durma Yurtta sulh, cihanda sulh (Mustafa Kemal Atatürk) Bağlaç Olan ki’nin Yazılışı Bağlaç olan ki ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin (Mustafa Kemal Atatürk) Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki! (Orhan Veli Kanık) Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki" adlı eseri ne güzeldir! Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer Ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki? Bağlaç Olan ne ne ’nin Yazılışı Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerde fiil olumlu olmalıdır: Ne Fransa’da ne de Almanya’da aradığını bulabilmişti Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurtmalıdırlar (Refik Halit Karay) Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı (Falih Rıfkı Atay) Soru Eki mı, mi, mu, mü’nün Yazılışı Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu? İnsanlık öldü mü? Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır: Verecek misin? Okuyor muyuz? Çocuk muyum? Gelecek miydi? Güler misin, ağlar mısın? Bu ek sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır: Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız UYARI: Vazgeçmek birleşik fiili, mi soru ekiyle birlikte kullanıldığında iki ayrı biçimde yazılabilir: Vaz mı geçtin? Vazgeçtin mi? Fiil Çekimi ile İlgili Yazılışlar Gelecek zaman ekinin ünlüleri ile zaman ekinden önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın bütün şahıslarda a, e ile yazılır: geleceğim, gelmeyeceğim, gelemeyeceğim, geleceğiz, gelmeyeceğiz, gelemeyeceğiz, gelmeyeceksin, gelemeyeceksin; alacağım, almayacağım, alamayacağım, almayacaksın, alamayacaksın; başlayacağım Teklik ve çokluk 1 kişi emir eklerinin ünlüsü ile ekten önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayayım, gelmeyeyim; başlayalım, gelmeyelim İstek ekinden önce gelen ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayasın, başlaya, başlayasınız, başlayalar; gelmeyesin, gelmeye, gelmeyesiniz, gelmeyeler Mastar Eklerinin Yazılışı -mak, -mek ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerinden biri geldiğinde araya y ünsüzü girer: kazanmak-a > kazanma-y-a, aldanmak-ı > aldanma-y-ı, sevmek-e > sevme-y-e, görmek-i > görme-y-i İken’in Yazılışı İken ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir Bu durumda başındaki i ünlüsü düşer Getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince kalır: okur-ken (< okur iken), yazar-ken (< yazar iken), çalışır-ken (< çalışır iken), uyur-ken (< uyur iken), başlar-ken (< başlar iken), durmuş-ken (< durmuş iken), olgun-ken (< olgun iken), durgun-ken (< durgun iken) İken, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer: okulday-ken (< okulda iken), yolday-ken (< yolda iken) İle’nin Ek Olarak Yazılışı İle ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir Kelimelere eklenerek yazıldığında ünlü uyumlarına uyar İle, ünsüzle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde i ünlüsü düşer ve bitişik yazılır: bulut-la (bulut ile), çiçek-le (çiçek ile), kuş-la (kuş ile) İle, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer Ek, ünlü uyumlarına uyar: arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), anası-y-la, (anası ile), çevre-y-le (çevre ile), sürü-y-le (sürü ile), yapı-y-la (yapı ile) Ek Fiil Olan imek’in Yazılışı İmek fiili bugün daha çok ekleşmiş olarak kullanılmakta ve ünlü uyumlarına uymaktadır Ünlüyle biten kelimelere eklendiğinde i ünlüsü düşer Bu durumda araya yne-y-se (ne ise), sonuncu-y-du (sonuncu idi), yabancı-y-mış (yabancı imiş) ünsüzü girer: Ünsüzle biten kelimelere eklendiğinde de i ünlüsü düşer: gelir-se (gelir ise), güzel-miş (güzel imiş), yorgun-du (yorgun idi) Pekiştirmeli Sıfatların Yazılışı Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır: apaçık, apak, büsbütün, çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, paramparça, sapasağlam, sapsarı, sırsıklam, sırılsıklam, sipsivri, yemyeşil |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve KurallarıBİRLEŞİK KELİMELERİN YAZILIŞI Belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış çekimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavramı karşıladıklarında birleşik kelime olurlar: yer çekimi, hanımeli, ses bilgisi; beyaz peynir, açıkgöz, toplu iğne; eli açık, sırtı pek; söz etmek, zikretmek, hasta olmak, gelebilmek, yazadurmak, alıvermek; çoluk çocuk, çıtçıt, altüst; başüstüne, günaydın; sağ ol, ateşkes, külbastı Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır A Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar: 1 Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri) 2 Et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: emretmek (<emir etmek), kaybolmak (<kayıp olmak); haletmek (<hal’ etmek=tahttan indirmek), menolunmak (<men’ olunmak); affetmek (<af etmek), reddetmek (<ret etmek) UYARI : Sadece söyleyişte tonlulaşma biçiminde ses değişmesine uğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek, izaç etmek, iktisap etmek Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir 3 Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır a Bitki adları: aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, kuşburnu, turnagagası, açıkağız, akkuyruk (çay), alabaş, altınbaş (kavun), altıparmak (palamut), beşbıyık (muşmula), acemborusu, çobançantası, gelinfeneri, karnıkara (börülce), kuşyemi, şeytanarabası, venüsçarığı, yılanyastığı, akşamsefası, camgüzeli, çadıruşağı, gecesefası, ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), havvaanaeli, meryemanaeldiveni b Hayvan adları: danaburnu (böcek), akbaş (kuş), alabacak (at), bağrıkara (kuş), beşparmak (deniz hayvanı), beşpençe (deniz hayvanı), çakırkanat (ördek), elmabaş (tepeli dalgıç), kababurun (balık), kamçıkuyruk (koyun), kamışkulak (at), karabaş, karagöz (balık), karafatma (böcek), kızılkanat (balık), sarıkuyruk (balık), yeşilbaş (ördek), sazkayası (balık), sırtıkara (balık), şeytaniğnesi, yalıçapkını (kuş), bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek), sarısabır (bitki) c Hastalık adları: itdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karataban ç Alet ve eşya adları: balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuzayağı (çubuk), domuztırnağı (kanca), horozayağı (burgu), kargaburnu (alet), keçitırnağı (oyma kalemi), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü), baltabaş (gemi) gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu (tekne) d Biçim adları: ayıbacağı (yelken biçimi), balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşeksırtı (çatı biçimi), kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (işaret), köpekkuyruğu (spor), sıçandişi (dikiş), balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı biçimi), turnageçidi (fırtına) e Yiyecek adları: dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), hanımparmağı (tatlı), kadınbudu (köfte), kadıngöbeği (tatlı), kargabeyni (yemek), kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye), alinazik (kebap) f Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş g Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kümesi), Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız), Küçükayı (yıldız kümesi), Kervankıran (yıldız), Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi) ğ Renk adları: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçiçeği, ördekbaşı, ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü, vapurdumanı, vişneçürüğü, yavruağzı 4 -a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek, görmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır: alabildiğine, düşünebilmek, yapabilmek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak; çıkagelmek, olagelmek, süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak; alıvermek, gelivermek, gülüvermek, uçuvermek; düşmeyegör, ölmeyegör 5 Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır: alaşağı, albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç, örtbas, seçal, veryansın, yapboz, yazboz tahtası 6 -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil eklerinin kalıplaşmasıyla oluşan birleşik kelimeler bitişik yazılır: ağaçkakan, alaybozan, cankurtaran, çöpçatan, dalgakıran, demirkapan, etyaran, filizkıran, gökdelen, oyunbozan, saçkıran, yelkovan, yolgeçen; akımtoplar, altıpatlar, barışsever, basınçölçer, betonkarar, bilgisayar, çoksatar, dilsever, füzeatar, özezer, pürüzalır, uçaksavar, yurtsever; baştanımaz, değerbilmez, etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez, karıncaez-mez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez; çokbilmiş, güngörmüş 7 İkinci kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım, dalbastı, fırdöndü, gecekondu, gündöndü, hünkârbeğendi, imambayıldı, karyağdı, külbastı, mirasyedi, papazkaçtı, serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı 8 Her iki kelimesi de -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) belirli geçmiş zaman veya -r /-ar /-er geniş zaman eklerini almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik kelimeler bitişik yazılır: dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun); biçerbağlar, biçerdöver, göçerkonar, kazaratar, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner, yüzergezer Aynı yapıda olan çakaralmaz kelimesi de bitişik yazılır 9 Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı (gözetim), şuuraltı; akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü 10 İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır: Alper, Aydoğdu, Birol, Gülnihal, Gülseren, Gündoğdu, Şenol, Varol; Abasıyanık, Adıvar, Atatürk, Gökalp, Güntekin, İnönü, Karaosmanoğlu, Tanpınar, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Yedisekiz Hasan Paşa 11 İki veya daha çok kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su vb kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır: Akşehir, Eskişehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Konutkent, Korukent, Çengelköy, Sarıyer, Yenimahalle; Karabağ, Karadağ, Uludağ; Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu, Sarısu, Akçay 12 Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb yer ve kuruluş adlarında unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi) 13 Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu 14 Bunlardan başka dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını koruduğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır: a Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak, başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar b Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı c Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı ç Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb sözlerle kurulan birleşik kelimeler: ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hıyarağalık, kadınnine, paşababa d Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir, hiçbiri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır 15 Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, konukevi, orduevi, öğretmenevi, polisevi, yayınevi 16 Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: çayhane, dershane, kahvehane, yazıhane; beyanname, kanunname, seyahatname, siyasetname; amcazade, dayızade, teyzezade UYARI: Eczahane, hastahane, pastahane, postahane sözleri kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla eczane, hastane, pastane, postane biçiminde yazılmaktadır 17 Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: cürmümeşhut, darıdünya, ehlibeyit, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayrimenkul, gayrimeşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suikast, hamdüsena, hercümerç 18 Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla, fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şeyhülislam, tahtelbahir, tahteşşuur; âlemşümul, cihanşümul, aleykümselam, Allahualem, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah, maşallah, velhasıl, velhasılıkelam 19 Müzik makam adları bitişik yazılır: acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi Bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat ayrı yazılır: ağır aksak, yürük aksak, yürük semai 20 Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim B Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler 1 Etmek, edilmek, eylemek, kılmak, kılınmak, olmak, olunmak yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller herhangi bir ses düşmesine veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: alt etmek, arz etmek, azat etmek, boş olmak, dans etmek, el etmek, göç etmek, ilan etmek, kabul etmek, kul etmek, kul olmak, not etmek, oyun etmek, sağ olmak, söz etmek, terk etmek, var olmak, yok etmek, yok olmak 2 Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır |
Türk Dilbilgisi Ve Kuralları |
08-16-2012 | #30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Dilbilgisi Ve Kurallarıa Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar: ada balığı, ateş balığı, dil balığı, fulya balığı, kedi balığı, kılıç balığı, köpek balığı, ton balığı, yılan balığı; acı balık, bıyıklı balık, dikenli balık ardıç kuşu, arı kuşu, çalı kuşu, deve kuşu, muhabbet kuşu, saka kuşu, tarla kuşu, yağmur kuşu; alıcı kuş, boğmaklı kuş, makaralı kuş ağustos böceği, ateş böceği, cırcır böceği, hamam böceği, ipek böceği, uçuç böceği, uğur böceği; ağılı böcek, çalgıcı böcek, sümüklü böcek at sineği, et sineği, meyve sineği, sığır sineği, su sineği, uyuz sineği deniz yılanı, ok yılanı, su yılanı; Ankara keçisi, dağ keçisi, yaban keçisi; fındık faresi, tarla faresi; dağ sıçanı, tarla sıçanı; Beç tavuğu, dağ tavuğu; Amerika tavşanı, yaban tavşanı; kaya örümceği, şeytan örümceği; bal arısı, yaban arısı; Pekin ördeği, yaban ördeği; Ankara kedisi, Van kedisi; Afrika domuzu, yaban domuzu b Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar: ayrık otu, beşparmak otu, çörek otu, eğrelti otu, güzelavrat otu, kelebek otu, ökse otu, pisipisi otu, taşkıran otu, yüksük otu; acı ot, sütlü ot ateş çiçeği, çuha çiçeği, güzelhatun çiçeği, ipek çiçeği, küpe çiçeği, lavanta çiçeği, mum çiçeği, yayla çiçeği, yıldız çiçeği; ölmez çiçek avize ağacı, ban ağacı, dantel ağacı, kâğıt ağacı, mantar ağacı, mercan ağacı, öd ağacı, pelesenk ağacı, süt ağacı, tespih ağacı; kör ağaç altın kökü, boya kökü, eğir kökü, helvacı kökü, meyan kökü; ek kök, saçak kök, yumru kök dağ elması, yer elması; çalı dikeni, deve dikeni; köpek üzümü, kuş üzümü; çakal armudu, dağ armudu; at kestanesi, kuzu kestanesi; can eriği, gövem eriği; kuzu mantarı, yer mantarı; su kamışı, şeker kamışı; dağ nanesi, taş nanesi; ayı gülü, Japon gülü; Antep fıstığı, çam fıstığı; sırık fasulyesi, soya fasulyesi; Amerika bademi, taş bademi; Afrika menekşesi, deniz menekşesi; Japon sarmaşığı, kuzu sarmaşığı; Hint inciri, kavak inciri; armut kurusu, kayısı kurusu; su sarımsağı, şeker pancarı kuru fasulye, kuru incir, kuru soğan, kuru üzüm UYARI: Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçiçeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olan semizotu, dereotu bitişik yazılır c Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: alçı taşı, bileği taşı, çakmak taşı, damla taşı, Hacıbektaş taşı, kireç taşı, lüle taşı, Oltu taşı, sünger taşı, yılan taşı; buzul taş, damla taş, dikili taş, kayağan taş, yaprak taş arap sabunu, el sabunu; kahve değirmeni, yel değirmeni; kahve dolabı, su dolabı; oturma odası; duvar saati, kol saati; duvar takvimi, masa takvimi; yemek masası; itfaiye aracı, kurtarma aracı; masa örtüsü, yatak örtüsü; el kitabı, Frenk gömleği, İngiliz anahtarı, İngiliz sicimi; alt geçit, tüp geçit, üst geçit, çekme demir, çekme kat, dolma kalem, dönme dolap, kesme kaya, toplu iğne, vurmalı çalgılar, vurmalı sazlar, yapma çiçek afyon ruhu, katran ruhu, lokman ruhu, nane ruhu, tuz ruhu ç Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu, keçi yolu; köprü yol d Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: açık oturum, açık öğretim, ana dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belası, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği, güç birliği, iş birliği, iş bölümü, madde başı, ses uyumu, yer çekimi e Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi, halk bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, yer bilimi; dil bilgisi, halk bilgisi, ses bilgisi, şekil bilgisi f Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, renk yuvarı, yer yuvarı; hava küre, ışık küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre g Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: bohça böreği, su böreği, talaş böreği; badem yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı; arpa suyu, maden suyu, meyve suyu; kaşar peyniri, tulum peyniri, beyaz peynir; Adana kebabı, tas kebabı, Urfa kebabı; İnegöl köftesi, İzmir köftesi; ezogelin çorbası, mercimek çorbası, yoğurt çorbası; irmik helvası, kâğıt helvası, koz helva; acı badem kurabiyesi; Kemalpaşa tatlısı, peynir tatlısı, yoğurt tatlısı; badem şekeri, balık yumurtası burgu makarna, çubuk makarna, yüksük makarna; kakaolu kek, üzümlü kek; çiğ köfte, içli köfte; dolma biber, kesme şeker, süzme yoğurt, yarma şeftali; kuru yemiş ğ Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök taşı, hava taşı, meteor taşı h Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: patlak göz, süzgün göz; aşık kemiği, bel kemiği, elmacık kemiği; serçe parmak, şehadet parmağı, yüzük parmağı; azı dişi, köpek dişi, süt dişi; kuyruk sokumu, safra kesesi; çatma kaş, takma diş, takma kirpik, takma kol; ekşi surat, kepçe surat; gaga burun (kimse), karga burun, kepçe kulak, çakır pençe, demir yumruk, kuru kemik ı Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler: çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek; ağır top, eksik etek, eski toprak, eski tüfek, kara maşa, sapsız balta i Zamanla ilgili birleşik kelimeler: bağ bozumu, gece yarısı, gün ortası, hafta başı, hafta sonu 3 -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır: bakar kör, çalar saat, çıkar yol, döner sermaye, güler yüz, koşar adım, yazar kasa, yeter sayı; çıkmaz sokak, geçmez akçe, görünmez kaza, ölmez çiçek, tükenmez kalem; akan yıldız, doyuran buhar, uçan daire 4 Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları ayrı yazılır: bal rengi, duman rengi, gümüş rengi, portakal rengi, saman rengi; ateş kırmızısı, boncuk mavisi, çivit mavisi, gece mavisi, limon sarısı, safra yeşili, süt kırı 5 Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır: açık mavi, açık yeşil, kara sarı, kirli sarı, koyu mavi, koyu yeşil 6 Yer adlarında kullanılan batı, doğu, güney, kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu, aşağı, orta, yukarı, iç, yakın, uzak kelimeleri ayrı yazılır: Doğu Anadolu, Batı Trakya, Orta Anadolu, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Orta Asya, Orta Doğu, Yakın Doğu, Uzak Doğu, Güneybatı Anadolu, İç Asya, İç Anadolu, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı 7 Kişi adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb yer ve kuruluş adlarında sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı; Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet Camii, Sütçü İmam Üniversitesi 8 Dış, iç, öte, sıra sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: ahlak dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; ceviz içi, hafta içi, yurt içi; fizik ötesi, kızıl ötesi, mor ötesi, sınır ötesi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra 9 Somut olarak yer belirten alt ve üst sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: deri altı, su altı, toprak altı, yer altı (yüzey); arka üstü, baş üstü, böbrek üstü bezi, tepe üstü (trafikte) 10 Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: alt yazı; üst kat, üst küme; ana bilim dalı, ana dili; ön söz, ön yargı; art damak, art niyet; arka teker; yan cümle, yan etki; karşı görüş, karşı oy; iç savaş, iç tüzük; dış borç, dış hat; orta kulak, orta oyunu; büyük anne, büyük baba; küçük harf, küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir gözeli, bir hücreli; iki anlamlı, iki eşeyli; tek eşli, tek hücreli; çok düzlemli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift kanatlılar |
|