![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#16 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)EŞ´ARi MEZHEBİ Ebu'l-Hasen el-Eş'ârî'nin (324/935-36) öncülüğünü yaptığı, kelâm metodunu benimseyen kelâm ekolü ![]() ![]() Eş'ariyye ismi, her ne kadar, Ehl-i Sünnete mensup iki ekolden birisinin ismi olsa da, bu ekolün ortaya çıkışı dikkate alındığında, ehl-i bidata mukabil kullanılması itibariyle genel anlamda Mâtûridîyye'yi de içine alarak, Ehl-i Sünnet'in genel ismi olarak anlaşılmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eş'ârîyye Mezhebi, Mu'tezile'ye karşı bir anti-tez olarak doğmuş ve selef akidesini esas almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eş'ârîyye ekolü önce Irak ve Suriye'de yayılmış daha sonra da Nizamiye medreselerine Eş'ârî âlimlerinin tayin edilişiyle geniş bir alana yayılma imkânı bulmuş ve Mısır ile Mağrîb ülkelerine kadar yayılmıştır ![]() Eş'ârî'den sonra bu ekole mensup olarak, ortaya atılan fikirleri geliştiren âlimler arasında şunları saymak mümkündür: Ebû Bekir el-Bâkıllânî (403/1012-1013); İmâmu'l-Haremeyn Cüveynî (478/1085-86); Ebû Hâmid Gazzâli (505/1111); Şehristânî (548/1153-54); Fahru'd-din Râzı (606/1209-10); Sayfullah Âmidî (631/1233-34); Beydâvî (685/1286 -87); Sa'dud-din Teftâzânî (793/139091); Seyyid Şerif Cürcânî (816/141314); Celâlu'd-din Devvânı(908/1502503) ![]() Eş'ârîyye ekolünün genel görüşlerine gelince; Bunları bir fikir vermesi açısından ana hatlarıyla şöyle sıralanabilir: Ancak bu görüşleri tam anlamıyla ifade edebilmek için dayandıkları esaslar ve istidlâl yollarıyla, delilleriyle ele almak en doğru yol olacaktır ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 6 ![]() ![]() 7 ![]() ![]() ![]() 8 ![]() ![]() ![]() 9 ![]() ![]() ![]() 10 ![]() ![]() 11 ![]() ![]() 12 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 13 ![]() ![]() ![]() 14 ![]() ![]() 15 ![]() ![]() 16 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdurrahim GÜZEL
__________________
![]() zemheride taşa taş bile kuytu olurken, sen benim başıma kar yağdırıyorsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() gölge etme, başka ihsan istemez ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#17 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)HURUFİLİK Batıl inançlara sahip bir fırka ve uydurulmuş bir inanç sistemi ![]() Hurûf, harf'in çoğuludur ![]() ![]() ![]() Hurûfî, Arapça sıfat olup, İlm-i hurûf ile ilgili olarak harflerin sırlarına dair itikat ve düşünceye inanan kişi demektir ![]() Hurufilik inançlarının temeli ilm-i huruf'un hurâfe fikirleri üzerine kurulan bir fırkadır (Luğatnâme, XI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asırlar boyunca bir takım harf ve rakamlar mukaddes sayılmış ve bunlara muhtelif anlamlar verilerek, Allah'a mahsus sırların bunlar da gizlendiği düşüncesi kabul edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfiliğin bilinen ilk şekli, mutasavvıflar tarafından yazılıp tasnif edilmemiş bir takım işaretlerden ibarettir (Rıfkı Melûl Meriç, Hurûfilik, s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna benzer inançlar eski Hind'de, Yunan'da, Mısır'da, Musevîlik ve Hıristiyanlıkta da mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pisagorcularda üç rakamı ilk sayılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Havas ile meşgul olanlar harfleri rakamlarla açıklayarak eski çağlarda "Ebced" kelimelerini sihir ve büyüde kullanmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Hristiyanlıkta bunun bir başka örneğini görürüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm âleminde ise harflerin bazı husûsiyetlere sahip olduğu inancı oldukça eskidir (Ali Ekber Dehhuda, Luğatnâme, XI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm Dünyası'nda Hurûfîliği bir inanç sistemi, bir fırka halinde yayan Esterâbâdlı Fazlullâh-i Hurûfî'dir ![]() ![]() ![]() Eski devirlerden beri batını akidelerin kök saldığı İran'da kendi fikirlerini bu batınî metodlarla kurmaya çalışmış olan Fazlullâhi Hurûfi Bâtıniyye'den Şeyh Hasan-i Cûrî (ö ![]() ![]() ![]() ![]() Fazlullâh-i Hurûfî, otuz iki yaşında iken kurduğu fırkayı, önceleri Tebriz ve İsfahan'da yaymaya başlamış ve yaptığı rüyâ tabirleriyle büyük şöhret kazanmıştır ![]() ![]() ![]() Fazlullâh Arap Alfabesindeki yirmisekiz harf yerine Fars Alfabesindeki otuz iki harfi esas almıştır ![]() ![]() Fazlullâh-i Esterâbâdı'nin dini görüşleri yani akîdesi Şeriata muhâlif görüldüğünden, tevkif edilerek Alıncak Kalesi'nde yapılan muhâkemesi sonunda, Timur'un oğlu Mırân Şâh (1404-1407)'ın emriyle (796/1394)'de boynu vurularak katledilmiştir (Dânişmandân-ı Azerbayean, s ![]() ![]() ![]() Hurûfî Akîdesi Hurûfîliğin kurucusu Fazlullâh'a göre, İslâm mutasavvıflarının da belirttiği gibi, Allah gizli bir hazine (kenz-i mahfî) olup; her şeyin hakikati, mevcudiyeti ve ruhu ise seslerdir (Clément Huart, Hurûfîlîk, İA, V/ l, s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfiler âlemin sonsuzluğuna, daimî bir deverân hareketine ve hareketten tabiî hadiselerin meydana geldiğine inanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hatlar hava, su, ateş ve toprak gibi dört unsurdan meydana geldiği için her biri dört telakki edilerek yedi ile çarpılırsa yine yirmisekiz elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfiler, Kur'ân'da manası açık ve kesin âyetler (muhkemât) ile sûre başlarındaki (mukattaât) ve manası anlaşılamayan yani çeşitli te'vile musâit âyetler (muteşâbihât) hakkında, tefsir âlimleriyle aksi görüştedirler ![]() ![]() (elif-lam-ra/kef-he-ye-ayn sın/tı-sın/ha-me/gaf-nun) Bu sûre başlarında gelen ve tekrarlanmayan ondört harfin meydana getirdiği mukattaâtı, Hurûfîler muhkemât sayarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurifîlerce asıl kelam-ı ilâhı bu ondört huruf-ı mukattaâttır ki, vech-i âdem (insan yüzü) ondan feth olunmuştur, denir ![]() ![]() (he-zel/mim-nun/gaf-dat-le/ra-be-ye) "Bu Rabbimin faziletindendir" (en-Neml, 27/40) ve "Bu Allah'ın faziletidir" (el-Maide, 5/54) beyânlarında olduğu gibi, Kur'ân-ı Kerim'de göçen (fazl:fe-dat-le) kelimesinden kastedilenin Fazlullâh-i Hurûfi olduğu ve insanın yüzünde de (Fazl:fe-dat-le) isminin okunduğu iddia edilir ![]() Hurûfîler bütün dinî hükümleri kendi düşünceleri doğrultusunda izah ederler ![]() ![]() ![]() Bu fırkanın düşüncesinin esası, insana en yüce mertebeyi vermektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İran'da XIV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir ara Hurûfiler Fatih Sultan Mehmed (saltanatı: 1451-1481)'in Sarayına kadar nùfûz etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() XIV ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfi fırkası'nın harf ve sayı nazariyesinin esasını bir sistem olarak ortaya koyan eserlerin başında Fazlullâhî Hurûfı'nin Câvidân-nâme adlı eseri gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hüsamettin AKSU |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#18 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)HİZB, HİZBULLAH, HİZBÜŞSEYTAN Bir kişinin görüşüne uyarak kendisiyle birlikte bulunan dost ve arkadaşları, belli bir görüş ya da unsur çevresinde oluşan topluluk, parti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân, hizb kelimesini tekil biçimiyle yedi âyette (5/56,18/12, 23/53, 30/32, 35/6, 58/19-22) dokuz defa, çoğul biçimiyle de dokuz âyette (11/17 13/36, 19/37, 33/20-22, 38/11-13, 40/5-30, 43/65) on defa kullanır ![]() ![]() ![]() Hizbullah'tan söz eden ilk âyet (el-Mâide, 5/56), mü'minlerin niteliklerini sergileyen bir dizi âyet içinde yer alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Velî edinmek; dost tutmak, yardımlaşmak, otoritesine boyun eğmek, görev ve yetkilerini tanımak gibi anlamlan; meveddet ise sevgi üzerine kurulu bağları ve bunun sonucu olan velâyet ilişkilerini dile getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğrudan Hizbüşşeytan deyimi kullanılmasa da Şeytan'ın hizbinden sözeden ilk âyet bir Mekkî sûrede yeralır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hizbüşşeytan'ı belirleyen nitelikler, Hizbüşşeytan adlandırmasının yapıldığı âyetten önceki beş âyette açıklanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân, hizb kelimesine, Hizbullah ve Hizbüşşeytan'ı belirtmediği yerlerin büyük çoğunluğunda olumlu ya da olumsuz bir yorum getirmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hizibleşmenin anlamlandırılış biçimine bakılarak rahatlıkla Kur'ân'ın İslâm toplumunda hizibleşmeye izin vermediği söylenebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmet ÖZALP |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#19 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)KADİYANİLİK Mirza Gulam Ahmet Kadiyânî (d ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gulam Ahmet, öğrenimini Kadiyan'da tamamladıktan sonra bir süre Sialkot'ta, bölge mahkemesinde memur olarak çalıştı (1864-1968) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadiyânîlik'in temel görüşleri, Mirza Gulam Ahmet'in mesihlik, mehdilik, nebilik gibi iddiaları çevresinde toplanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadiyânîlik'in Lahor kolu, Mirza Gulam Ahmet'in nebîlik iddialarını şiddetle eleştirmesi ve İslâm dışı görüşlere iltifat etmemesi nedeniyle İslâm sınırları içinde kalan bir hareket olarak değerlendirilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Kadiyânîler 1913 yılından başlayarak Avrupa'da çeşitli misyonlar kurdular ![]() ![]() ![]() Ahmet ÖZALP |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#20 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)MATURİDİ MEZHEBİ İslâm akaidinde imam Ebu Mansur Muhammed b ![]() ![]() ![]() ![]() Alemü'l-Hudâ, İmamü'l-Huda ve el-Mütekellim lakablarıyla da anılan Matüridi takriben 238/852'de Maveraünnehir'de bulunan Semerkand'ın Matürid köyünde doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eş'ariyye Kelâm mektebinin doğup geliştiği yer olan Irak, pek çok bid'at mezhebinin çıktığı bir bölgeydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Metodu: Gerek Eş'arî gerekse Matüridî, Mu'tezile ve diğer bid'at mezheblerine galebe çalabilmek için, hasımlarının metodlarının akl-ı selime uygun taraflarını almışlar ve Ehli Sünnet Kelâmı'nın kurucusu olmuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridî, Kitabü't-Tevhidinde, insanı ilme ulaştıran yolların iz'an (sağlam duyu organları ve bunlarla yapılan deney ve gözlem), haberler ve aklî istidlal olduğunu ve bilgiye ulaşabilmek için bu yolların hiç birisinden müstağni olunamayacağını söylüyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridî iki çeşit haber olduğunu söyler: 1- Mütevatir haber ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridî akıl hakkında şöyle der: Aklın istidlâline gelince; bunun ilmin sebebi olduğunu kabul etmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim akıl ile, Kadîm olan Allah'ı bilir ve onu hâdis olan mahlukattan ayırdederiz (Kitabü'l-Tevhid,s ![]() ![]() ![]() "İnsana aklını kullanmaktan vazgeçmeyi telkin eden, şeytanî vesveseden başka bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Matüridi'ye göre aklı hata ve sürçmelerden korumak için ihtiyatlı davranmak, makûlün yanında nakle de dayanmak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridî'nin elinde hocalarından okuyup rivayet ettiği İmam A'zam'ın risaleleri, Akaid'den, İlm-i kelama dönüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Ebul-Hasen el-Eş'arî ile İmam Ebu Mansur el-Matüridî, Ehli Sünnet akidesini yayma gayesinde ve pek çok izahlarının neticelerinde birleşiyorlarsa da; her ikisinin Kelâm metodları birbirlerininkinden az çok farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() 1- Her iki mezhebe göre; Allah'ın varlığını aklî delil getirerek bilmek farzdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eş'arîler ise; akıl, Allah'ın varlığını ve birliğini bilmede alet olduğu halde, ona bu bilmenin vücubunu emreden akıl değil, Allah'tır ![]() ![]() Matürîdîler de; Allah'ı bilmenin vücubunu emreden Allah ise de, akıl, Allah'ın koyup emrettiği bu vücubu bilebilir, diyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Matüridî, yine, hüsün ve kubuh meselesinde der ki: "Allah bir işi haddi zatında ve aslında güzel olduğu için veya faydası zararından daha çok olduğu için emreder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eş'arîler ise; "eşyanın aslında ve fiillerin mahiyetinde güzellik ve çirkinlik yoktur ![]() ![]() ![]() Mutezileye göre ise; aklın güzelliğini idrak ettiği şeyler, yine aklın mükellef kılmasıyla vacib olur ![]() ![]() 3- Eş'arî; "Allah Teâlâ, bir sebeb ve maksattan dolayı fiillerini işlemez (Allah'ın fiilleri, maksat, gaye ve illetlerle muallel değildir) ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridi'ye göre, Allah kendisine hakim (hikmet sahibi) diyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4- Matüridiler, Allah'ın tekvin (halk) sıfatını, kudret sıfatından başka ezeli ve hakiki sıfat kabul ederler ![]() ![]() ![]() Eş'arîler ise, tekvin sıfatını, Allah'ın kudret sıfatının yaratacağı şeylere hadis olan bir taallûku olarak kabul ederler ![]() Görülüyor ki Matüridi'ler nakle bağlı kalmışlar ve bu başlılıktan taviz vermeksizin, nassların özüne uygun akli açıklamalarda bulunmuşlardır ![]() ![]() ![]() Matüridî, Te'vilâtında; Ebul-Mu'in en-Nesefi, et-Tabsira' adlı eserin de tevbe-i ye'sin makbul olmayışının sebeplerini açıklarlar: "Çünkü bu iman korku ve azabı gidermek için inanmadır; çalışma ile erişilen iman değildir ki onun (ölenin) inanması ictihad (emek ve gayret ile husule gelen iman olsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir kimsenin ye's halinde veya ahirette azabı görürken iman etmesi geçersiz ve faydasız olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tevbe-i ye'sin makbul olmayacağı hakkında Kötülükleri işleyip dururken ölüm bunlardan birine geldiği zaman şimdi tevbe ettim, diyenlerin tevbesi yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm tarihinde akaidi açıklayan itikadî mezhebler başlıca dörttür ![]() a) Ehl-i Sünneti hassa denilen Selefiyye: Bunlar nassların zahirine bağlılığı ve teslimiyeti prensip edinmişlerdir ![]() ![]() b) Eş'ariyye: Nassları esas olarak alıp akli delillerle bunları desteklerler ![]() c) Matüridiyye: Bunlar da Eş'ariyye gibi kelâm metodunu kabul ederler ![]() ![]() d) Mutezile: Bunlar aklı esas alıp nakil ile bunu desteklemeye çalışırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridî, nassların yardımıyla akli istidlalin gerekli oluşu prensibini tefsirinde de uygulamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridiyye Mezhebini Geliştirenler: Matüridi'nin akaid ve kelam metodu bizzat bu ekole bağlı olan müelliflerin eserlerinden öğrenilmektedir ![]() ![]() Bunlardan birisi "Tevilâtü'l-Kurân "diğeri adı "Te'vilatü Ehli's-Sünne"dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridiyye mezhebini geliştiren ve zirvesine çıkaran alim Ebul-Mu'in Meymun b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nesefi'nin diğer bir kitabının ismi "et-Temhid li-Kavaidi't-Tevhid"tir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Matüridiyye kelâmına hizmet eden başka Nesefîler de yetişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Ebu Mansur Matüridî, bir müminin inancını akli delile dayanmadan körü körüne taklid eden kimsenin (mukallidin) imanının, kuvvetli bir temele dayanmadığı için, makbul olmadığını söylemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhiddin BAĞÇECİ |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#21 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)MELAMİYYE Bir tarikat adı ![]() ![]() ![]() Melâmîliğin bir tarikat olduğunu söyleyenler yanında; kuralları belli bir tarikat olmadığını, her türlü gösterişten ve dünya kaygısından uzak kalmayı benimseyenlerin genel adı olduğunu ileri sürenler de vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Melâmîlikte Muhyiddin İbnü-l Arabî'nin "Vahdet-i vücud" görüşünün derin etkisi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çünkü kula ihtiyacı bildirmek, muhtaçtan yardım istemektir ![]() ![]() ![]() ![]() Melâmîlik başta Mevlevîlik olmak üzere IV ![]() ![]() ![]() ![]() Melâmîlik tarihi bakımından üç devreye ayrılır ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() Abdüsselam ARI |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#22 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)MÜŞEBBİHE Allah'ı yaratıklarına benzeten fırkaya verilen isim ![]() ![]() ![]() ![]() Abdu'l-Kahir el-Bağdadî (öl ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hişâm b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gulat-ı Şiâ'dan olan Hişâm, Peygamber(s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın sıfatlarını insanların sıfatlarına benzetenler ise, Mutezile'den Basralı ekolden bazı kimselerdir ki bunlar, Allah'ın iradesinin insanların iradesi gibi olduğunu, Allah'ın konuşmasının da insanların konuşması gibi ve aynı nitelikleri taşıdığını söylemişlerdir (el-Bağdâdî, a ![]() ![]() ![]() ![]() Müşebbihe fırkaları genelde gulat-ı şîa denilen aşırı şiîler arasında çıkmıştır ![]() Bu inanlarıyla Müşebbihe'nin sapık bir fırka olduğu açıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Mutezile'nin etkisinde kalan ban Kelâm ehli ile onlara tabi olanlar, Allah'ın yukarıda olduğunu; arşının üzerinde istivâ ettiğini kabul eden ve nüzûlünün olduğunu söyleyenleri "teşbih" ile itham etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nedenle teşbih ile itham edilen kişilerin gerçekten Müşebbihe olup olmadıklarını iyi tahkik etmek gerekir ![]() Yüce Allah, kendisine benzer hiç bir şeyin olamayacağını Kur'ân'da ifade etmektedir: "O'na benzer hiç bir şey yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() M ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#23 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)NUSAYRİLİK Çoğunluğu Suriye'de yaşayan aşırı bir Şiî-Batinî fırkası ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batinî karakterli fırkalarda ortak olarak görülen husus, bunların genel olarak çift hayatları olmasıdır ![]() ![]() ![]() Nusayriliğin kurucusu İbn Nusayr, Şiî-İmamiyyenin onuncu imamı Ali en-Nakî'nin hayatında onun tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu iddia ediyor; onun hakkında aşırı görüşler ileri sürerek tenasuhtan söz ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genellikle Suriye bölgesinde yayılmış bulunan Nusayriler, Karmatilerin 291 (903) yılında Suriye'yi ele geçirmesi üzerine, bir kısmı Suriye'de kalırken bir diğer kısmı ise, Antakya civarına çekildiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün Suriye'de çeşitli bölgelerde, Hatay, Tarsus, Adana, Fırat boyları ve Lübnan'da yaygın olarak yerleşmiş bulunan Nusayrilerin sayısı bir kısım araştırmacılara göre yaklaşık 325-400 bin kişi civarındadır (L ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer bir çok itikadî fırkada olduğu gibi Nusayrilik de kendi arasında çeşitli fırkalara ayrılmıştır ![]() ![]() ![]() Nusayrilerin itikadi görüşlerine gelince: Bunların görüşleri kısmen İslâm'dan kaynaklanmış olsa da ağırlıklı olarak batıni tevillere dayanmakta ve hatta zaman zaman hristiyan kültürünün etkisi görülmektedir ![]() ![]() ![]() Bir çok itikadi fırkada gördüğümüz gibi, fırkaların görüşlerini temel bazı hususlar teşkil etmekte ve diğer görüşler bu görüşün etrafında odaklanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlayışa göre Ali, Tanrıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tenasüh ve ruh göçüne inanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendileri Ali'nin uluhiyyetine inanmak ve onun yüceliğinin nimetine ermek şerefine ulaşan kişilerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanrı olarak kabul ettikleri Ali'nin bulunduğu yer konusunda iki gruba ayrılırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onlara göre şarap, uluhiyyetin sembolüdür ![]() ![]() İslamın beş şartı ise şöyle bir tevil esasına göre anlaşılır: 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a) Beş seçkini bilmek, Bunlar; Muhammed, Fâtır, Hasan, Hüseyin ve Muhsin'dir ![]() b) Gülmeden ve konuşmadan dua etmek, c) Namazı, Abbasi rengi olduğu için siyah takkesiz kılmak, d) İbadeti başkaları görmeden gizli yapmak, el Namazı, "Ey Yüce, Büyük ve Arıların Efendisi Ali, bize merhamet et" diyerek bitirmek ![]() Namazın sayısı yine beştir ve beş masuma tahsis edilmiştir ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nusayrilerde, şeyhler tabir edilen din işlerini organize eden dört ayrı sınıf vardır ki, bunlar onlara göre büyük önem arzetmektedir ![]() Bunları da sırasıyla şöyle sıralayabiliriz; A- Büyük Şeyh: Ali'nin yeryüzündeki gölgesi durumunda olup, geniş ve büyük bir otoritesi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() B- Şeyh: Cemaatın manevi önderleri durumunda bulunan şeyhlerin sayıları çoktur ve atalarının melekler olduğuna inanılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() C- Nüvvab: Bir nevi şeyh yardımcısı durumundadırlar ![]() ![]() ![]() D- İmam: Daha alt tabakadan görevlilerdir ![]() Nusayriliğe giriş bir kaç merhaleden oluşmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nusayriliğe giriş genel olarak üç merhaleden oluşmaktadır ![]() Sırasıyla bu merhaleleri görmeye çalışalım; Birinci merhale: Mezhebe girecek yaşa gelen ****** babası, güvendiği bir nusayriye ***ürür ve ona tavassut etmesini ister ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ön hazırlık safhasından sonra çocuk, "Meşveret Cemiyeti" adı verilen bir toplantıya alınır ki, bu toplantı şeyhin veya ileri gelen bir nusayrinin evinde yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci merhale: İlk merhaleden kırk gün sonra yapılan bu toplantının adı "Melik Cemiyeti"dir ![]() ![]() ![]() ![]() Üçüncü merhale: Bu ikinciden daha görkemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nusayrilere göre kutsal kabul edilen bayram ve merasimler şunlardır: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onlar bayramlarda özellikle uluhiyyetin sağlanması için şarap içer ve buhur yakarlar ![]() ![]() ![]() Nusayriler, burada görüldüğü üzere, kendilerince kutsal kabul ettikleri bir takım bayram ve merasimlere çok bağlıdırlar ve bunları dikkatlice icra ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nusayrilerin buraya kadar anlatılan inanış, davranış, hal ve hareketleri dikkatlice izlenip gözönüne alındığında, bu mezhebin söz konusu bölgelerde zaman süreci içinde hüküm süren eski dinler ve inanışlardan, özellikle totemcilikten, Sabiîlik'ten, Mecusîlikten, Musevilik ve Hristiyanlıktan ve ilkel inanışlardan oldukça büyük oranda etkilendiğini görmek ve müşahede etmek mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() Şu ana kadar inançlarını özetlemeye çalıştığımız Nusayriler, aslında inançlarını son derece gizli tutarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nusayrilere Fransız işgalcileri Eylül 1920'de Alevî ismini verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gün Suriye bu insanlar tarafından idare edilmekte olup, tarih boyunca Müslümanları devamlı katletmişlerdir ![]() ![]() Sonuç olarak; gerçekte bir mezhep gibi görünmesine rağmen Nusayrilik, ne Hristiyanlıkla, ne Yahudilikle, ne de İslam ile ilgisi olmayan; gerek inanç, gerekse ibadet yöntemleriyle ayrı bir din olarak ortaya çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() Nusayrilik bu tepkiyi görmesine rağmen bir ara Lübnan'daki İmamiye mezhebi mensupları tarafından Şiî bir mezhep olarak kabul edildi ![]() ![]() ![]() Abdürrahim GÜZEL |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#24 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)ŞİA Hz ![]() ![]() ![]() Şîa kelimesi Arapcada şe-ye-a kökünden fırka, bölük, taraftar, yardımcı, bir kimseye uyan ve yardımcı olan manalarına gelen bir kelimedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şîa'nın ne zaman doğduğu konusu oldukça ihtilaflıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şîa diger fırkalar gibi, İslâm'da ana bünye diyebileceğimiz cemaatten ayrılarak, yine İslâm içinde ortaya çıkan bir zümreleşme hareketidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şîa en erken, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şia'nın bütün fırkalarında ilk ve ihtilafsız İmam Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece imamet hemen tamimiyle Hz ![]() ![]() ![]() Kerbelâ'da katliamdan kurtulan Ali b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zeyd b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ca'fer es-Sadık'ın imamet devresinde önceleri oğlu İsmail'in kendisine halef olacağını kesin olarak belirtmişken daha sonra bazı sebeplerle onu halifelikten çekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşırı bir Şiî mezhebi olan İsmailiyye kuruluşundan itibaren bir buçuk asır süre ile gizli imamlar ve dâiler tarafından idâre edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hülagu'dan sonra daha çok İran Azerbaycan'ında kalan Nizarî İsmailîler, tasavvufi bir görünüm altında varlıklarını sürdürmüşlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarih boyunca Batıniyye, Sebiyye, Talimiyye, Melâhide vb ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ca'fer es-Sadık'tan sonra taraftarlarının ekseriyeti oğlu Musa el-Kâzım'a tabi oldular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmamiyye bir fırka olarak 260 (873) yılından sonra teessüs etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmamiyye Şîası gaybet-i kübra yani büyük gaybetin başlamasından itibaren İran'ın resmi mezhebi olduğu 10 (16) asra kadar İslâm dünyasında güçlü bir varlık göstermemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitap, sünnet, icma ve aklı, şer'i deliller olarak kabul eden bu fırka, ibâdet ve muameleler konusunda mut'a nikahı hariç Ehl-i Sünnet fıkhı ile cüz'i ayrılıklar göstermektedir ![]() ![]() ![]() Bu üç fırkanın ötesinde kendilerini şiî sayan ve fakat mutedil Şîa'nın kendileri ile ilgileri bulunmadığını belirttikleri gulat, galiye yahut aşırı şiî fırkalar vardır ![]() ![]() ![]() Şîa fırkaları arasında müşterek nokta İmamet esasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şîa'nın imamet konusunda böyle düşüncesine rağmen aralarında en çok ihtilaf edilen konunun yine imâmet olduğu söylenebilir ![]() ![]() ![]() İmamet konusunda en mutedil davranan Şiî mezhebi Zeydiyye'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsmail b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde İslâm dünyasının muhtelif yerlerinde Şîa mevcudu kesin bir istatistik bulunmamasına rağmen %7 - %9 arasında tahmin edilmektedir ![]() Mustafa ÖZ |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯) |
![]() |
![]() |
#25 |
karamela
|
![]() Cevap : (¯`*» ♥ Mezhepler Tarihi ♥ «*´¯)VEHHABİLİK eş-Şeyhu'n-Necdî lakabıyla bilinen Muhammed bin Abdülvehhab'ın (d ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhammed İbn Abdülvehhab'ın düşünceleri, Deriye Emiri olan Muhammed bin Suud ile tanışmasıyla (1744) siyasi bir hareket niteliği kazandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vehhabilik hareketinin Osmanlılar için önemli bir sorun durumuna gelmesi üzerine II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş sırasında kaçarak kurtulmayı başaran Suud hanedanından Türki bin Abdullah, Necd bölgesinde yeniden faaliyete girişerek 1821'den 1891'e kadar sürecek ikinci Vehhabi devletini kurmayı başardı ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlıların yenik düşmesiyle sonuçlanan ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vehhabiliğin din anlayışı, Muhammed bin Abdülvehhab'ın üzerinde önemle durduğu tevhid (Allah'ın birlenmesi) konusundaki yorumu çevresinde toplanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tevhid anlayışının getirdiği önemli sonuçlar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vehhabiliği en önemli özelliklerinden birisi de bid'adlar karşısındaki tutumudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vehhabiliği oluşturan düşünceler, birçok çağdaş Müslüman düşünürü etkilemiş, onlara esin kaynağı olmuştur ![]() ![]() Ahmet ÖZALP tamamı kendi arşivimden alıntıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|