Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fizilalil, kuran, kutub, saffat, seyyid, suresi, tefsiri

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



MUSA VE HARUN'A SELÂM

114- Andolsun Musa'ya ve Harun'a da lütuflarda bulunduk ·

115- Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık ·

116- Onlara yardım ettik de üstün geldiler ·

117- Onlara, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik ·

118- Ve onları doğru yola ilettik ·

119- Sonra gelenler arasında onlara iyi bir ün bıraktık ·

120- Musa'ya ve Harun'a bizden selâm olsun ·

121- İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız ·

122- Çünkü onların ikisi de bizim mü'min kullarımızdı

Musa ve Harun'un hikâyelerinden bu kısa kesit, yüce Allah'ın onlara yapmış olduğu iyilikleri ön plana çıkarıp vurgulamaktadır Bu iyilikler yüce Allah'ın kendilerini seçip tercih etmesi, kendilerini ve kavimlerini ayrıntılarını başka surelerin hikâyelerinin açıkladığı "büyük sıkıntı"dan kurtarmasıdır Kendilerine cellatları Firavun ve kodamanlarına karşı yardım etmesi ve zafer nasip etmesidir Bu iyilik kendilerine apaçık bir Kitap vermesi ve onları doğru yola, yüce Allah'ın mü'minleri ilettiği doğru yola iletmesidir Ve nihayet bu iyilikler, yüce Allah'ın onların gelecek nesillerin ve son çağların dilinde anılmalarını sağlamaktır Bu kısa kesit, yüce Allah'dan Musa ve Harun'a "selâm" ile son bulmakta ve bunu iyilik yapanların elde edecekleri ödülün cinsi ile mü'minlerin ikram görmesine neden olan imanın değerini vurgulamak için bu surede tekrarlanan final cümlesi izlemektedir

İLYAS'A SELÂM OLSUN

Bu kısa kesiti, Hz İlyas'a dair benzeri bir kısa kesit izlemektedir Hz İlyas'ın Kitab-ı Mukaddes'in eski ahid bölümünde anılan "İlya" adı ile bir peygamber olduğu ağır basmaktadır İlyas, Suriye'de "Beal'e" adında puta tapan bir topluluğa gönderilmişti Bugün "Balebek" şehri bu tapınmanın izlerini hala taşımaktadır

123- İlyas da peygamberlerdendir ·

124- Kavmine demişti ki; "Allah'ın azabından korkmaz mısınız?" ·

125- "Yaratanların en güzeli olan Allah'ı bırakıp da Beal'e putuna mı tapıyorsunuz?" ·

126- "Sizin ve babalarınızın Rabb'i olan Allah'ı terk mi ediyorsunuz?" ·

127- Onu yalanladılar, bunun üzerine hepsi cehenneme götürülecekler ·

128- Yalnız Allah'a gönülden bağlı kulları bunun dışındadır ·

129- Sonra gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık ·

130- İlyas'a selâm olsun ·

131- İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız ·

132- Çünkü O bizim mü'min kullarımızdandı

İlyas kavmini "Tevhid"e çağırmıştı Onların kendilerinin ve daha önce geçmiş babalarının Rabbi olan "En güzel yaratıcı"yı bırakıp da, "Beal"e tapmalarını çirkin karşılamıştı Nitekim İlyas'dan önce, İbrahim de kendi babasının ve kavminin putlara tapmalarını çirkin görmüşlerdi Fakat sonuç; onların İlyas'ı yalanlamaları şeklinde idi Yüce Allah yemin etmekte ve onların zorla getirileceklerini ve yalanlayanlara verilecek karşılığı göreceklerini kesinlikle ifade etmektedir Bu kötü akıbetten ancak iman edenlerin ve yüce Allah'ın kulları arasından seçmiş olduğu kimselerin kurtulacağını belirtmektedir

İlyas'a dair bu kısa kesit, bu surede tekrarlanması hedeflenen sonuç cümlesi ile bitiyor; yüce Allah, bununla İlyas'dàn önce peygamberlerine "selâm" ile ikram ettiğini, iyi hareket edenleri ödüllendirdiğini ve inananların imanının değerini vurgulamaktadır İlyas'ın hikâyesi, böyle bir kısa kesitte ilk kez yer almaktadır Burada bir an durup ayette "İlyas'a selâm" ifadesindeki teknik yönü tanıyalım Burada ayetlerin fasılası (ayet sonlarındaki kafiye benzeri ses uyumu) ve bu fasılanın, "İlyas" adı geçtikten sonra, Kur'an'ın metoduna uygun olarak "İlyas'ın' şeklinde getirilerek, müzikal etkisi hedeflenmiştir Çünkü

Kur'an'a göre ifadenin etkisi birbirine ahenkli olmalıdır Sonra Lût'un hikâyesinden bir kesit gelmekte Lût'un hikâyesi başka yerlerde İbrahim'in hikâyesini izler:

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



133- Lût da gönderilen peygamberlerdendi ·

134- Onu ve ailesini kurtardık ·

135- Yalnız azaba uğrayanlar arasında kalan ihtiyar bir kadın hariç ·

136- Sonra diğerlerini yok etmiştik ·

137 Ey insanlar! Sabahleyin onların yanından geçip gidiyorsunuz ·

138- Ve geceleyin Düşünmüyor musunuz?

Bu kısa kesit, Nuh'un hikâyesine dair kısa kesite benzemektedir Bu kısa kesit, Lût'un peygamberliğine işaret etmektedir Lût'un hanımı dışında yakınları ile birlikte kurtulmasını, sapık olan yalanlayıcıların yok olmalarını ifade etmektedir Ve bu kısa kesit, Lût kavminin yaşadığı yerlerden sabah akşam geçip de uyumakta olan kalbi uyanmayan, o ıssız diyarın sesine kulak vermeyen ve onların hazin akıbeti bizlerin de başına gelir" diye korkmayan Araplar'ın kalbine bir dokunuş ile son bulmaktadır

HZ YUNUS

139- Yunus da gönderilen peygamberlerdendi ·

140- Dolu bir gemiye kaçmıştı ·

141- Gemide olanlar arasında kura çekilmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebepten denize atılmıştı ·

142- Yunus kendini kınarken, balık onu yutmuştu ·

143- Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı ·

144- İnsanlar yeniden dirileceği güne kadar balığın karnında kalırdı ·

145- Biz de onu halsiz bir durumda ağaçsız çıplak bir yere attık ·

146- Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik ·

147- Ve onu yüzbin insan ya da daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik ·

148- İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik

Kur'an'da Yunus'un kavminin nerede yaşadığı belirtilmiyor Fakat anlaşılan; deniz kıyısına yakın bir yerde yaşamaktaydı Rivayete göre; kavminin yalanlamasından üzülmüş ve canı sıkılmıştı Onları yakında gelecek olan bir ceza ile korkutmuş ve hiddet içinde kaçarak aralarından ayrılmıştı Kızgınlığı Yunus'u deniz kenarına götürmüş, orada dolu bir gemiye binmişti Denize açıldıklarında, dalga ve rüzgârlar, gemiye hücum etmiş ve gemi batma tehlikesi göstermişti Bunun anlamı, onlara göre, yolcular arasında, işlemiş olduğu günahtan dolayı Allah'ın gazabına uğramış birinin varolması anlamına geliyordu Geminin batmaktan kurtulması için, o günahkârın denize atılması gerekirdi Gemiden atılacak kişiyi belirlemek için kura çekerler Kura Yunus'a çıkar Yunus onların arasında iyi birisi olarak tanınıyordu Fakat kura ona çıkmıştı Bunun için gemidekiler onu denize atarlar Veyahut Yunus kendisini denize atar Ve hemen bir balık kendisini yutar Yunus kınanmayı haketmişti Çünkü O, Allah'ın kendisine vermiş olduğu görevden çekilmişti Allah kendisine izin vermeden, öfkeli olarak kavmini bırakmış, aralarından ayrılmıştı Balığın karnında sıkışınca, Allah'ı tesbih eder, O'ndan bağışlanmasını diler ve kendisinin "zalimlerden olduğu"nu hatırlar Ve "Senden başka hiçbir ilah yoktur Seni tenzih ederim Ben haksızlık edenlerden oldum" (Enbiya Suresi, 87) der Cenab-ı Hak onun duasını işitir ve kabul eder Bunun üzerine balık onu ağzından çıkarır "Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı İnsanlar yeniden dirileceği güne kadar balığın karnında kalırdı" Yunus, balığın karnından hasta ve çıplak olarak denizin sahiline çıkar "Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik" Bu bitki kabaktır Bu kabak geniş yaprakları ile Yunus'u gölgeliyor ve O'na yaklaşan sineklere engel oluyordu Söylendiğine göre sinekler bu bitkiye yaklaşmazmış Bu olay, yüce Allah'ın tedbir ve lütfunun eseri idi Yunus sağlığına kavuşunca, yüce Allah, O'nu öfke ile terk ettiği kavmine tekrar gönderir Onlar, Yunus'un korkutmuş olduğu o cezadan onun arkasından korkmuşlar, iman etmişler, bağış dilemişler Allah'dan af dilemişlerdi Yüce Allah da onları işitmiş ve onlara yalanlayanlara vermiş olduğu cezayı vermemişti "İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik" Ona inananlar yüzbinden çoklardı az değillerdi Top yekün iman etmişlerdi

Daha önce geçen hikâyeler iman etmeyenlerin akıbetini açıklarken bu kısa kesit, burada iman edenlerin akıbetini açıklamaktadır Böylece Hz Muhammed'in kavmi iki akıbetten hangisini diliyorlarsa onu tercih etsinler diye

Böylece surenin ikinci bölümü de, Nuh'dan bu yana tarih boyu gerek mü'min ve gerek mü'min olmayan korkutulanlara geniş bir gezintiden sonra son bulur

Bu surenin ikinci kesiminde yer alan hikâyeler ve bunların kapsamış olduğu "Allah ile kulları arasındaki bağ"ın gerçek yüzü ve bu gerçeğe göre Allah'dan başkasına tapanları veya yarattıklarından bazılarını kendisine şirk koşanları cezalandırması İşte bunların ışığı altında, bu surede yer alan birinci dersin de içermiş olduğu aynı gerçeğin ışığı altında Surenin bu son bölümünde, Resulullah'dan, uydurdukları meleklerin Allah'ın kızı olduğu safsatasını, Allah ile cinler arasında akrabalık olduğu düzmecesini tartışması istenmektedir Ve kendilerine, peygamberlik gelmezden önce ve "eğer bir peygamber gelirse, hidayete ermeye hazır oldukları" şeklindeki sözleri ile karşılarına geçmesini ve kendilerine bir peygamber gelince niçin inkâr ettiklerini sormasını istemektedir Ve sure, Allah'ın elçilerine "Asıl galip geleceklerin" kendileri olduğunu ve Allah'ın onların niteledikleri sıfatlardan yüce o1duğunu ifade ile ve alemlerin Rabb'i olan Allah'a hamd ile son bulmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



149- Ey Muhammed! Putperestlere sor bakalım kızlar Rabb'inin de erkekler onların mı? ·

150- Yoksa biz melekleri kız olarak yaratırken onlar yanında mıydı? ·

I51- Dikkat edin, onlar iftiraları yüzünden diyorlar ki: ·

152- "Allah doğurdu" onlar elbette yalancıdırlar ·

l53- Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş? ·

154- Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz? ·

155- Hiç mi düşünmüyorsunuz? ·

156- Yoksa sizin açık deliliniz mi var? ·

157- Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin

Yüce Allah onların masallarını her yönünden kuşatma altına almakta, kendileri ile kendi mantıkları ve yaşamış oldukları toplumun mantığı ile mücadele etmektedir Kendileri oğulları kızlara tercih ederler, bir kimsenin çocuğunun kız olarak dünyaya gelmesini bela sayarlar, kızları erkek çocuklardan daha aşağı bir yaratık kabul ederlerdi Sonra onlar, meleklerin dişi olduğunu ve Allah'ın kızları olduklarını iddia edenler yine onlardı

Burada yüce Allah onların mantığına uygun olarak onların karşısına geçmekte ve onları kendi mantıkları ile susturmakta, hatta aralarında yaygın olan ölçülerine göre bile tutarsız ve saçma olduğunu onlara göstermektedir

"Ey Muhammed! Putperestlere sor bakalım, kızlar Rabb'inin de, erkekler onların mı?"

Eğer onların ileri sürdükleri gibi kızlar daha düşük bir mertebede ise, kızları Rabb'lerine veriyorlar ve kendilerine oğulları mı alıkoyuyorlar? Veya Allah kızları tercih etmekte ve oğulları onlara mı bırakmaktadır? Birinci de ikinci de tutarlı değildir Şimdi bu sakat ve tutarsız görüşü sor onlara Ve yine sor onlara, bütün masalları Meleklerin dişi olduklarını nereden biliyorlar Melekler yaratıldıkları zaman onlar da mevcutlardı da onların cinsiyetlerini oradan mı öğrenmişler? "Yoksa biz melekleri kız olarak yaratırken onlar yanında mıydı?" Ve yüce Allah, kendisine yalan ve iftira atarak söyledikleri sözü sergiliyor "Dikkat edin onlar iftiraları yüzünden diyorlar ki: "Allah doğurdu' onlar elbette yalancıdırlar" Onlar "Oğlanların kızlara tercih edilmesi" şeklinde yaygın olan adetleri ve mantıklarına göre bile yalancıdırlar Peki o halde Allah neden kızları oğlanlara tercih etsin? "Allah, kızları oğlanlara tercih mi etmiş?" Ve yüce Allah onların kendi mantıklarını unutarak verdikleri hükmün tuhaflığını ortaya koymakta ve "Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz? Hiç mi düşünmüyorsunuz?" buyurmaktadır Bu zanna dayanan hükmünüze delil ve dayanağı nereden elde ettiniz? "Yoksa sizin açık deliliniz mi var? Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin" Öteki masal, yüce Allah ile cinlerin arasında akrabalık olduğu düzmece ise:

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



158- Allah'la cinler arasında soy bağı uydurdular Andolsun cinler de, kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilir

159- Naşa, Allah, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir

160- 4llah'a gönülden bağlı kullar, bunların dışındadır

Cahiliye Arapları, meleklerin Allah'ın kızları olduklarını söylüyorlar ve onları Allah'ın çocukları olarak cinlerin doğurduğuna inanıyorlardı Bu hısımlık ve akrabalıktı Oysa cinler, kendilerinin Allah'ın yaratıklarından biri olduklarını ve kıyamet günü Allah'ın izni ile huzuruna çıkarılacaklarını biliyorlardı O halde akrabalık ve hısımlık muamelesi böyle olmazdı

Burada, yüce Allah kendi zatını bu tutarsız iftiradan uzak kılmaktadır "Haşa, Allah onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir" Yüce Allah azap için zorla getirilecek olan cinler zümresinden, mü'min olanlarını ayırmaktadır Çünkü cinlerin arasında inananlar vardır

Sonra ilahi sözler, müşriklere, onların taptıkları düzmece ilahlara ve taşıdıkları bozuk inançlarına yönelmekte ve ifade tarzından ortaya çıktığı gibi, onlara bu hitap meleklerden yöneltilmektedir

161- Ey inkârcılar! Ne siz ne de taptıklarınız ·

162- Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız ·

163- Ancak cehenneme girecek olanları kandırırsınız ·

164- Melekler: "Bizim içimizden herkesin belli makamı vardır " ·

165- "Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız " ·

166-"Allah'ı tesbih edenleriz "

Yani siz ve taptıklarınız, Allah'a karşı kullarının aklını çelemez, cehenneme girmesi takdir olunan cehennemliklerden sayılanlar hariç, kimseyi saptıramazsınız Sizler, mü'min olarak yaratılmış ve boyun eğenler zümresinden olan bir kalbi saptıramazsınız Cehennemin bilinen türden bir yakıtı vardır O "yakıt''ın fitneye düşmeye ve fitnecilere kulak vermeye uygun bir mizacı vardır

Melekler o masala şöyle cevap verir: İçlerinden her birinin daha ilerisine geçemeyeceği bir makamı vardır Kendileri Allah'ın kullarından olup Allah'a itaatle görevlidirler Namaz için saf saf dizilip Allah'a hamd ile tesbih etmektedirler Her biri yine bir derecededirler Ve hadlerini aşmazlar Allah yine O Allah'dır

İfadenin akışı bundan sonra, bu masalları öne süren müşriklerden söz etmeye başlar Onların vaad ve sözlerini yüzlerine vurur "İbrahim ve ondan sonra gelenlerden, öncekilerden bizim de yanımızda bir zikir olsaydı, bizler de imandan bir hayli derece elde eder ve o imanımız sayesinde Allah bizi seçer ve tercih ederdi" demişlerdi

167- Putperestler şöyle diyorlardı ·

168- Eğer yanımızda evvelkilere gelen bir uyarı kitabı olsaydı ·

169- Elbette biz Allah'ın temiz kulları olurduk ·

170- Ancak o uyarıyı inkâr ettiler, yakında inkârlarının sonucunu bileceklerdir

Nihayet kendilerine kitap gelince hem de şu yeryüzüne inen kitapların en büyüğü inince, daha önce söylemiş oldukları sözlere sahip çıkmadılar "İnkârlarının akıbetini ileride bilecekler" sözündeki gizli tehdit, temenni etmelerinden ve verdikleri sözden sonra inkârlarına uygundur Bu tehdit münasebeti ile, yüce Allah peygamberlerine zafer ve galibiyet müjdesi vermektedir:

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



171- Andolsun ki, peygamber kullarımıza şu sözleri vermişizdir ·

172-Mutlaka kendilerine yardım edilecektir ·

173- Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur

Verilen bu ilahi vaad gerçekleşmiş ve yüce Allah'ın sözü üstün gelmiştir Tüm engellere, yalanlayanların olanca yalanlamalarına rağmen, akide yeryüzüne kök salmıştır Kâfir ve müşriklerin inançları yeryüzünden silinmiş, galibiyet ve üstünlükleri gitmiştir Peygamberlerin getirmiş oldukları inanç sistemi ayakta kalmış ve bu sistem, insanların gönül ve kalplerini ele geçirmiş, onların düşünce ve zihinlerine şekil verir olmuştur Ve halâ her türlü engele rağmen, yeryüzünde insanoğluna egemen olan inanç sistemleri içinde bu ilahi sistem en üstünü ve en kalıcı olanıdır Peygamberlerin getirmiş olduğu ilahi inanç sistemi (akaid)in ortadan kaldırmak ve başka fikir ve felsefeyi üstün kılmak girişimlerinin tümü başarısızlıkla sonuçlanmıştır Evet bu girişimler hatta doğduğu yerde bile yapılmaya fırsat bulamadan başarısızlığa uğramıştır Yüce Allah'ın peygamberlerine vermiş olduğu söz gerçekleşmiştir Onlar galip gelmişler ve yüce Allah'ın ordusu üstün olmuştur

Bu söylediklerimiz, genel olarak, tüm yeryüzünde ve bütün çağlarda ortaya çıkan manzara ve kaidedir

Ve bu, Allah'a yapılan çağrılarda; gönül erleri o çağrıda samimi olurlar ve davetçiler o dava için kendilerini verirlerse, yine gerçekleşecek bir görüntüdür Bu ilahi inanç sistemi, (akaid) yoluna ne kadar set çekilirse çekilsin, önüne ne kadar engel çıkarsa çıksın, batıl güçler demir ve ateş gücü ile propaganda ve iftira gücü ile, savaş ve karşı mukavemet gücü ile ne kadar pusu kurarsa kursunlar, bu ilahi inanç sistemi üstün ve galip geleceklerdir Bu savaş, sonuçları her zaman aynı olmayan bir savaştır Fakat sonunda bu savaşlar Allah'ın peygamberlerine vaadinin gerçekleşmesi ile son bulur Bu öyle bir vaaddir ki, yeryüzünün bütün güçleri yoluna dikilse, yine bozulmaz Bu vaad üstünlük, zafer ve yardım vaadidir

Bu vaad, Allah'ın kâinatta uyguladığı bir kanundur Şu yıldızlar ve gezegenler nasıl yörüngelerinde hiç şaşmadan dönüyorlarsa, yeryüzünde zaman gece, ile gündüz nasıl birbirini izliyorsa, yağmur alan ölü topraktan hayat nasıl fışkırıyorsa, bu da böylesine devam eden ilahi bir kanundur Fakat gerçekleşmesi yüce Allah'ın takdirine bağlıdır Onu Allah dilediği zaman gerçekleştirir Fakat açık neticeleri, insanoğlunun sınırlı ömrüne kıyasla yavaştır Fakat asla bozulmaz, geri kalmaz, bazen de insanoğlunun hissedemeyeceği bir şekilde gerçekleşir Çünkü insanoğlu, zafer ve galibiyeti kendi alışmış olduğu şekilde ister Yüce Allah'ın kanununun yeni biçimi ile gerçekleşmiş olduğunu ancak bir süre sonra fark eder

İnsanoğlu, Allah'ın erlerinin ve peygamberlerin izinden gidenlerin zafer ve galibiyetlerinin belli bir zafer biçimi ile gerçekleşmesini ister Oysa yüce Allah, başka bir biçim, daha mükemmel, daha kalıcı olmasını ister Bu, orduda bekledikleri daha çok çileye ve uzun bir zamana mal olmuş olsa bile, sonunda ardım Allah'ın dilediği şekilde gerçekleşir Müslümanlar, Bedir savaşından hemen önce, Kureyş'in kervanını ele geçirmek istemişti Oysa yüce Allah bu karlı ve kolay kafileyi kaçırmalarını ve güçlü kuvvetli zümre ile savaşmalarını dilemişti

Allah'ın onlar için dilemiş olduğu kendileri ve İslam için daha hayırlı idi Yüce Allah'ın peygamberi için, onun ordusu ve çağrısı için, uzun vadede dilemiş olduğu şey "zafer" idi

Allah erleri herhangi bir savaşta yenilebilir Mağlup olabilirler İmtihanları sert olabilir Çünkü yüce Allah, kendilerine daha büyük bir savaşta zafer vaad etmiştir Çünkü yüce Allah, çevrelerinde "zafer" meyvesini, daha geniş bir alanda, daha sürekli bir nasip içinde ve daha kalıcı bir neticede versin diye hazırlamıştır Allah'ın vaadi önceden gerçekleşmiş, yüce iradesi vaadine yönelmiş, bozulmayan ve şaşmayan ilahi adeti sabit olmuştur "Andolsun ki, peygamber kullarımıza şu sözleri vermişizdir Mutlaka kendilerine yardım edilecektir Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur" Bu kesin vaadin, bu daha önce geçmiş olan kelimenin ilanı esnasında yüce Allah peygamberine onlardan yüz çevirmesini, onları kendi vaadi ve sözü ile baş başa bırakmasını, onların akıbetlerini görmek için, onları gözetlemesini, akıbetleri nasıl olacakmış, ayan beyan kendileri de görsünler diye onları bırakmasını emretmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Saffat Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



174- Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir ·

175- Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir ·

176- Azabımıza uğramakta acéle mi ediyorlar? ·

177- Fakat o azap yurtlarına indiği vakit uyarılmış olanların hali ne kötü olur! ·

178- Bir süreye kadar onları kendi hallerine bırak ·

179- Ve bekle de gör, onlar da göreceklerdir

Sen onlardan yüz çevir Yüz çevir onlarâ aldırma Allah'ın senin hakkında ve onların hakkındaki vaadi nasıl sonuçlanacakmış, sen ve onlar göreceğiniz güne kadar bırak onları Eğer onlar bizim azabımızın çarçabuk gelmesini istiyorlarsa, azabımız başlarına gelince vay onların haline Çünkü azabımız bir kavmin üzerine indi mi, sabahları acı olacaklar Çünkü kendilerine daha önce bir korkutucu gelmişti

Ve yüce Allah, onlardan yüz çevirmeyi ve onları kendileri ile baş başa bırakmayı yeniden emretmekte, bu korkunç emirde gizli olan tehdidi tekrarlamaktadır "Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir" Nitekim olacak şeylerin korkunçluğuna işaret de tekrar edilmektedir "Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir" Ve onları korkunç bir musibet ima eden kısa bir ifade ile baş başa bırakmaktadır

Bu sure, yüce Allah'ın tenzihi ile kuvvet ve üstünlüğü O'na has kılarak, Allah'dan peygamberlerine selâm ile, hamd'in bir olan, ortağı olmayan alemlerin Rabbi olan Allah'a ilanı ile son bulmaktadır

180- Kudret ve şeref sahibi Rabb'in, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir, yücedir ·

181- Selâm gönderilen peygamberlere ·

182- Hamd, alemlerin Rabb'i Allah'a!

Bu bitiş, surenin konularına uygun ve ele almış olduğu konuları özetleyen bir bitiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.