![]() |
Çocukluk Çağının Major Tümörleri 2 |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Çocukluk Çağının Major Tümörleri 2TÜMÖR SÜPRESÖR GENLER Kanserin herediter tiplerinin anlaşılmasında , bazı retinoblastom olgularının otozomal dominant kalıtım şekli göstermesinin anlaşılması önemli bir rol oynamıştır ![]() Retinoblastomların % 50 si familyaldir ![]() ![]() Knudson un Two ? Hit modeli sporadik ve familyal retinoblastomların karsinogenezini açıklamaktadır ![]() KNUDSON?S TWO ? HİT MODELİ Bu hipoaaae göre ; bir kişide tümör gelişebilmesi için iki mutasyona gereksinim vardır : 1 ? Familyal tümörlerde ilk mutasyon : - Ya germ hücresi ile kalıtılmaktadır ![]() - Ya da yeni bir germinal mutasyon şeklinde olmaktadır ![]() 2 ? İkinci mutasyon ise aynı genetik lokusta , fakat bu kez hedef somatik hücrede olmaktadır ![]() 3 ? Sporadik tümörlerde ise her iki mutasyonda somatik hedef hücredeki alel genlerdedir ![]() Bu hipoaaaden yıllar sonra bir gözlemci , retinoblastomlu bazı hastalarda ayrıca ; Spesifik konjenital deformiteler ![]() Mental retardasyon saptamıştır ![]() Bu hastaların kromozomal analizinde 13 ![]() ![]() ![]() Knudson un herediter ve sporadik retinoblastom olgularından resesif onkogenleri sorumlu tutmasından 15 yıl sonra , 1986 yılında , bu bölgenin moleküler analizi sonucunda ilk tümör supresör geni olan Rb1 ortaya çıkarılmıştır ![]() ![]() ![]() Hem germ hücrelerinin hem de somatik hedef hücrelerin (tümör) incelenmesi sonucunda ; Retinoblastomda 13 ![]() ![]() ![]() ![]() Onkogenler dominant özellik taşırlar ![]() ![]() ![]() Tümör formasyonu için her iki alel tümör supresör geninin inaktive olması gerekmektedir ![]() İnsanda en sık tanımlanan tümör supresör geni p53 dür ![]() ![]() p53 geni 17 ![]() ![]() p53 ? G1 fazını durdurur ![]() DİĞER OLASI TÜMÖR SUPRESÖR GENLER : APC ? Kolon karsinomu DCC ? Kolon karsinomu NF1 ? Nörofibromatozis NF2 ? Schwannoma , Menenjioma RET ? Medüller troid karsinoma , Feokromasitoma VHL ? Renal karsinoma WT ? 1 ? Wilm?s tümörü ![]() En sık olarak karşılaşılan tümör supresör gen olan p53 , 17 ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlardaki kanserlerin çoğunda p53 geninde mutasyon veya p53 proteininin ekspresyonunda değişiklik bulunmuştur ![]() P53 geni ?Genomun Gardiyanı? olarak adlandırılır ![]() Genomik instabilite Birçok sitogenetik bozukluklar Aneuploidy Translokasyonlar Delesyonlar Gen amplifikasyonu ortaya çıkmaktadır ![]() P53 geni normal hücreler , radyasyon veya rabdomimetik ajanlar tarafından hasarlandıkları zaman , p53 proteini hücrede birikir ![]() ![]() ![]() ![]() Normal p53 geni olmayan hücreler ne DNA hasarını onarabilirler nede aşırı DNA hasarı varlığında apoptozise doğru yönelirler ![]() ![]() ![]() P53 geninin germ hücrelerinde mutasyonu , kansere eğilimli bireylerin olduğu Li ? Fraumeni sendromunda gösterilmiştir ![]() ![]() p53 germline mutasyonu taşıyıcısı kişilerde yaşamlarının ilk 30 yılı içinde Li ? Fraumeni sendromunun karakteristik tümörlerinin ortaya çıkma olasılığı % 50 dir : Meme kanseri Yumuşak doku sarkomu Osteosarkom Beyin tümörü Adrenokortikal karsinom Ayrıca çocukluk çağı tümöründen sağ kalmış kişilerde ileride ikinci bir tümör gelişirse , bu kişilerinde p53 geninin germline mutasyonu edilmiştir ![]() GELECEK Genetik mühendisliğiyle kanser hücresine normal bir tümör supresör genin kopyasıkonulabilir ![]() ![]() Onkogene spesifik olarak bağlanıp translokasyonu önleyerek onkogeni inaktive edebilecek spesifik DNA fragmanları kanserli hücreye verilebilir ![]() ![]() KANSER TANISI TÜMÖRÜN HİSTOPATOLOJİK İNCELENMESİ : Kanser tanısı konmasında Prognozun belirlenmesinde Tedavinin planlanmasında önem taşır ![]() Tanının ilk aşaması , histopatolojik inceleme için tümörden yeterli materyalin alınmasıdır ![]() ![]() Standart ışık mikroskopisi ve klinik bulgular halen tanıdaki en önemli faktörlerdir ![]() İmmunofenotipleme Elektron mikroskopi Sitogenetik yöntemler DNA içeriğinin belirlenmesi Gen ekspresyonunun belirlenmesi Çocukluk çağı solid tümörlerinde tam radyolojik inceleme tanıda anahtar rol oynar ![]() Sintigrafi Bilgisayarlı tomografi Manyetik rezonans görüntüleme Spiral tomografi Pozitron emisyon tomografisi daha çok kullanılmaktadır ![]() KEMOTERAPİ PRENSİBLERİ Kanser kemoterapisinin başlıca amaçları : Etkinlik (Efficacy) ? Maksimum tümörisidal etki ![]() Toksisite ? Minimum yan etki arasındaki uygun dengenin sağlanmasıdır ![]() Bu amaca ulaşmada iki engel söz konusudur : 1 ? Tümör hücrelerini etkileyen kemoterapötik dozu , aynı zamanda normal prolifere olan hücreleri de etkilemektedir ![]() 2 ? Belirli bir tümör için uygun kemoterapötiğin ve dozunun belirlenmesi ampirik yöntemler ile yapılmaktadır ![]() KOMBİNASYON KEMOTERAPİSİ Kanserin klonal hastalık olması nedeniyle , bir tümör içindeki tüm hücreler verilen bir kemoterapötik ajana aynı derecede duyarlı olmazlar ![]() ![]() ![]() GOLDİE ? COLDMANN HİPOaaaİ Lenfomada tespit edilen bu bulguyu en iyi açıklayan biyolojik model Goldie ? Coldmann hipoaaaidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kombinasyon tedavisinin empirik kullanımının başarılı olması ve bir ilacın spesifik bir tümöre duyarlılığının test edilememesi nedeniyle kombinasyon kemoterapisi tüm klinik kanser araştırmalarında kullanılmaktadır ![]() KEMOTERAPİ ŞEMASI Kombinasyon kemoterapisi , dokuların kemoterapiden gördükleri hasarları onarabilecekleri aralıklarla yapılır ![]() ![]() Kemoterapi dönemleri arasında 21 günlük ?Recovery? intervalleri bulunur ![]() ![]() ![]() 21 günlük intervaller ile uygulandıklarında kemoterapi programlarının çoğu çocukların solid tümörlerinin tedavisinde güvenle kullanılırlar ![]() ![]() DOZ YOĞUNLUĞU (İntensity) Tümöre karşı maksimum tümörosidal yanıtın alınabilmesi için kemoterapinin tolere edilebilen maksimum doz yoğunluğunun sağlanması iki yolla olur ; İlacın total dozunun arttırılması Dozlar arasındaki intervallerin kısaltılması ![]() Step Dose ? Response Curve ; hayvan modeli ? hücre kültüründe dozun arttırılmasıyla tümörosidal etkide çok fazla artış olması ![]() Örneğin ; Siklofosfamid dozu 2 misli arttırılırsa , tümörosidal etkisi 10 misli artmaktadır ![]() IRS ? 1 de ? 900 mg / m2 IRS ? IV de ? 2200 mg / m2 (24 misli doz artışı söz konusu) ![]() SÜREKLİ KEMOTERAPİ Kemoterapötik ajanların çoğu hücre siklusunun spesifik bir noktasına etki ederler ![]() ![]() ![]() Bu yüzden hücre siklusuna spesifik ilaçlar eğer kısa bir süre verilirse tümörün ufak bir kısmını öldürebilirler ![]() ![]() Örneğin ; akut lenfoblastik lösemide metotreksatın düşük dozda sürekli infüzyonu ; en az , yüksek dozda kısa süreli infüzyonu kadar etkili bulunmuştur ![]() KEMOTERAPİNİN SÜRESİ Çocukların solid tümörlerinde kemoterapi süresi son 20 yılda azalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Ekonomik Medikal Sosyal olumlu katkı sağlamaktadır ![]() ADJUVAN KEMOTERAPİ Adjuvan kemoterapinin gelişmesi çocukların nonmetastatik solid tümörlerinin tedavisinde önemli bir adım olmuştur ![]() Adjuvan kemoterapi ? nonmetastatik primer bir solid tümörü olan hastaya tümör çıkarıldıktan sonra kemoterapi uygulanmasıdır ![]() ![]() Solid tümörlü çocukların sadece % 20 sinde tümörün çıkarılması ve / veya radyoterapi başarılı olmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Örnek ; osteosarkomda adjuvan kemoterapinin önemi ![]() Adjuvan kemoterapi (+) % 66 sürvi ![]() Adjuvan kemoterapi (-) % 17 sürvi ![]() Günümüzde adjuvan kemoterapi çocukların çoğu solid tümörlerinde kabul edilmiş bir tedavi yöntemidir ![]() Kemoterapi eğer belirgin bir metastaz durumunda verildiği zaman , sonuçlar alınamamaktadır ![]() ![]() Cerrahiden ve radyoterapiden sonra adjuvan kemoterapiye başlama ne kadar geçikirse , başarıda o kadar azalmaktadır ![]() Örneğin ? Wilms tümöründe cerrahiden sonra daktinomisinin ilk dozu geçikirse mortalitede % 50 lik bir artış olmaktadır ![]() Bu yüzden adjuvan kemoterapiye mümkün olduğunca erken başlanmalıdır ![]() Neoadjuvan (Primer) kemoterapi : Nonmetastatik solid tümör varlığında , özellikle tümör kitlesi çok büyük ise , önce kemoterapiye başlanır daha sonra tümör primer olarak çıkarılır ![]() Neoadjuvan kemoterapinin amaçları ; Mikrometastazların tedavisi Primer tümörün küçültülerek cerrahinin daha mümkün hale getirilmesi (ya da radyoterapi sahasının ufaltılması) ![]() Neoadjuvan kemoterapi programları Ewing sarkom ve osteosarkomda kullanılmaktadır ![]() Neoadjuvan kemoterapi mutlaka bu tedaviye duyarlı tümörlerde kullanılmalıdır ![]() ![]() METASTATİK HASTALIĞIN KEMOTERAPİSİ Genel olarak metastatik hastalıklı solid tümörlerde uzun süreli hastalıksız dönem oranı % 40 dır ![]() İyi histoloji Wilms tümörü IV Hodgkin hastalığı Paratestiküler Rabdomyosarkom Metastatik hastalıklı çocukların çoğunda rekürrens veya progresyon olasılığı her zaman yüksektir ![]() ![]() Gross metastatik hastalık durumunda kemoterapinin inefektif olmasının nedenleri : Büyük bir tümör kitlesine ilacın daha zor penetre olması Aktif olarak bölünen hücre sayısının daha az olması (Kontakt inhibisyon?) Bu sorunu yenmek için daha agresif terapiler önerilmiştir ![]() Günümüzde , tanı konduğu zaman var olan metastazların rezeksiyonu ve yüksek doz kemoterapi önerilmektedir ![]() Kemoterapinin dozu aşırı myelosupresiftir ![]() ![]() ![]() Kemoterapinin radyasyona karşı duyarlılaştırılma etkisi : Kemoterapi ayrıca , radyoterapinin tümör üzerindeki etkisini de arttırabilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Wilms de daktinomisin , tümörü radyoterapiye karşı duyarlı hale getirir) ![]() KEMOTERAPİ AJANLARI Çocuklarda tümörlerin tedavisinde kullanılan ajanların çoğu DNA veya RNA nın senaaaini yada fonksiyonunu etkilemektedir ![]() ![]() 1? ALKİLLEYİCİ AJANLAR DNA ya kovalen bağlarla çapraz bağlanırlar ![]() ![]() ![]() Başlıca alkilleyici ajanlar ; Karboplatin ? Platinasyon Sisplatin ? ? Siklofosfamid ? Alkilasyon Dakarbazin ? ? İfosfamid ? ? Nitrojen mustard? ? (Platinasyon / Alkilasyon yaparlar ![]() ![]() ![]() 2? ANTİTÜMÖR ANTİBİYOTİKLERİ DNA çift sarmalının arasına girerek (İntercalate) , DNA da kırılmalara yol açarlar ![]() ![]() ![]() Başlıca antitümör antibiyotikler ; Antrasiklinler Daktinomisin 3? ANTİMETABOLİTLER Gerçek hücre siklusuna spesifik ajanlardır ![]() ![]() Başlıca antimetabolitler ; Sitarabin (DNA Polimeraz inhibisyonu) 5 Fluorourasil (Timidin senaaai inhibitörü) 6 Merkaptopürin (Pürin senaaai ? ) Metotreksat ( ? ? ) , (Folat metabolizması blokajı) 4? BİTKİSEL ALKALOİDLER DNA zincirinde kırılmaya yol açarlar ![]() Vinka alkaloidleri (Mikrotubul fonksiyonunu inhibe ederek) Epipodofilotoksinler (Topoizomeraz ? II enzim inhibisyonu yoluyla) ![]() 5- DİĞER AJANLAR - Asparaginaz (Protein senaaaini inhibe ederek) - Kortikosteroidler (Reseptör youlyla lenfolizis) ![]() Toksik etkilerin çoğu kemoterapinin kesilmesiyle birlikte düzelmeye başlar ![]() ![]() Epipodofilotoksinler , Siklofosfamid ? Lösemiye neden olabilmektedirler ![]() Bazı ajanların aktivasyon yada eliminasyon için spesifik organlara ihtiyacı vardır ![]() ![]() ![]() SUPPORTİF TEDAVİ PRENSİBLERİ Solid tümörlü çocukların % 70 inde multidisipliner tedavi sonrasında hastalıksız bir dönem geçirirler ![]() ![]() Çocuklarda destek tedavisinin 2 amacı vardır ; Tedavinin ömür boyu sürebilen toksik etkileri için etkili tedavi sağlamak ![]() Tedavi sırasında ve sonrasında yaşam kalitesini arttrımak ![]() DESTEK TEDAVİSİNDE : İnfeksiyon hast ![]() Nefroloji Pulmonoloji Endokrinoloji Gastroenteroloji Radyoterapist Kemoterapist Çocuk cerrahı birlikte çalışır ![]() Kemoterapinin etkisine özellikle maruz kalan ve etkilenen organlar ; Kemik iliği GİS Karaciğer Böbrekler Akciğerler Kalp BÖBREK : Özellikle ; Sisplatin Metotrekast (Yüksek doz) Ifosfamid Nefrotoksik etkilidirler ![]() ![]() Korunma yolları : Uzun süreli infüzyon ve forsediürez Nefrotoksik ajanların dozunu sınırlamak ![]() AKCİĞERLER Özellikle ; Busulfan Bleomisin akciğer hasarına yol açarlar ![]() Bu ilaçların etkisiyle klinik olarak restriktif tip akciğer disfonksiyonu histopatolojik olarak da fibrozis görülür ![]() ![]() ![]() KALP Doksorubisin Daunomisin gibi antrasiklin antibiyotiklerine bağlı kardiyotoksisite özellikle ; Wilms tümörü Ewings sarkomu Osteosarkom gibi solid tümörlerin tedavisinde karşılaşılan önemli bir sorundur ![]() Bu kemoterapötikler kardiyak kontraktilite defektineneden olarak konjestif kalp yetersizliğine yol açarlar ![]() Antrasiklinler etkili olduğu malignitelerde , ilacın kümülatif dozu %5 oranında kalp yetersizliği riski yaratacak şekilde sınırlandırılır (< 450 mg /m2) ![]() Kardiyoprotektif yöntemler : Antrasiklin kümülatif dozu < 450 mg / m2 Sürekli infüzyon (GİS yan etkisi) Kardiyoprotektan (ADR ? 527) verilmesi ![]() GİS Özellikle ; Antrasiklinler ARA ? C Daktinomisin GİS mukozasını hasarlar ![]() ![]() Antrasiklinlerin kalbi korumak için kontinu infüzyonu sonucu GİS hasarı artar ![]() GİS Hasarını önlemek için ; interlökin ? 11 tedavisi umut vericidir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|