09-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul’Da Garip(Çe) Bir Köy...
İstanbul’da Garip(çe) bir köy  
İstanbul-Sarıyer’in dokuz köyünden biri Garipçe Küçük bir Karadeniz yerleşmesi İstanbul’un bozulmadan kalmış, kendi halinde yaşantısını sürdüren, belki de tek köyüdür
Yüzyılların gizli kenti, doğu ile batının el sıkıştığı, yedi tepeli şehir İstanbul’un kendisi bir yolculuktur zaten Yolcular tarafından kurulmuş  
İstanbul gibi yolcular tarafından kurulmuş bir köy Garipçe Hem de İstanbul’a bağlı bir balıkçı köyü  Karadeniz’den buraya gelen balıkçılar tarafından kuruluyor Kıyı lodos almadığı için balıkçılar tekne barınağı olarak kullanıyorlar Sonra da yavaş yavaş buraya yerleşim başlıyor Böyle güzel bir hikayesi olan İstanbul’un köyünü bu hafta kaçma noktası olarak belirledik  
Garipçe yedi tepeli İstanbul’un küçücük bir yamacına kurulmuş şirin bir köy İstanbul’un bozulmadan kalmış, kendi halinde yaşantısını sürdüren, belki de tek köyüdür Sit alanı ilan edildiği için imar yasağı var 110 haneden oluşan köyde ortalama 500 kişi yaşıyor
Garipçe’nin yunusları  
Köyü bir tanıyalım turuna başlıyoruz Tarihi Cenevizlilere kadar uzanan bu köy, iki tepe arasına gizlenmiş bir yerde Köy meydanı denize doğru bakıyor, köyün geneli Karadeniz Sürmene’den yerleşmiş Halen Karadeniz kültürü devam ediyor İnek besleyenler, süt satanlar, bahçede kara lahana yetiştirenler var Burayı da Karadeniz’e çok benzediği için tercih etmişler Meydana bakan kıyıda biraz dolaşırken, Seyaaaaah ve Mustafa isimli iki çocuğa rastladım Bana hemen; ‘Abla yunusları gördün mü?’ diye koştura koştura beni tepenin başına çıkardılar İnanmak güç, ama bir sürü yunus görüyorum Mustafa yazın yüzmek için, tekneyle denize açıldığında yunuslarla beraber oynadığını söylüyor Doğanın renklerini görmeden yaşayan, deniz kirli olduğu için hep bakmakla yetinen ben; şimdi İstanbul’a bu kadar yakın bir köyde çocukların yunuslarla beraber yüzdüğünü duyuyorum  
Yolculuklar yürek ister  
Karadeniz’in her kıyısında karşımıza çıkan Cenevizlilerin burada da izine rastlıyorum Garipçe, tepesinde 550 yıllık yalnızca surları ayakta kalan bir Ceneviz kalesine ev sahipliği yapıyor Karşımızda muhteşem bir deniz manzarasıyla Poyrazköy uzanıyor Birçok mitolojik tarihi de var Garipçe’nin Avrupa’nın en büyük gezgini Jason, ‘Altın Post’u aramaya çıktığında yolu buradan geçiyor Jason, yalnızca denizlerden ve ırmaklardan yolculuk ediyordu Öfkeli tanrılar, büyücüler ve canavarlarla boy ölçüşmek zorunda kalıyordu Yalnızca denizin kasırgaları değil, dinlenmek için çıkılan kıyılarda çeşit çeşit tehlikeler de bu yolcuları beklerdi Kısacası; yürek isteyen bir şeydi yolculuklar Jason da yolu Garipçe’den geçenlerden  Garipçe’deki kayalarla karşı yakadaki çarpışan kayaları geçerse ‘Altın Post’a ulaşacaktır Fakat kayalar hareketlidir ve kimseye geçit vermemiştir buradan Jason yaptığı kurnazlıkla geçer bu kayaları ve kayalar bir daha hiç yerinden oynamazlar ve Jason da Altın Post’a ulaşır Jason denizden bizse karadan ulaşmıştık Garipçe’ye  Şimdi ise onun açtığı kayalardan bakıyorduk Poyrazköy’e  Yolculuklar yürek istiyor  
Hafta sonu birçok misafir ağırlıyor Garipçe köyü Her gün yeni yeni binaların yükseldiği İstanbul’da bozulmadan kalmış, bu güzelliği, sessizliği ve huzuru keşfedenler sık sık geliyorlar bu şirin köye Ama her şeyden önce balık yemek için çok fazla tercih ediliyor Garipçe İstanbul’da en lezzetli balıkların çıktığı koylardan biri burası Köyü gezerken gözüme kestirdiğim tarihi 150 yıllık olan Asma Altı isimli bir konakta balık yemeyi tercih ediyorum Bu köyün ilk yerlileri olan dedelerinin yaptığını söylüyorlar bu konağı Balıklar ızgarada pişerken Ahmet Bey’le başlıyoruz sohbete Yıllarca ekmek fırını olarak kullanılmış burası Hâlâ ocaklar ve ekmek fırınından kalan birkaç malzeme duruyor Onlar da yıllar önce Sürmene’den gelmişler ve şimdi köyün en güzel yerinde dedelerinden kalma yeri işletiyorlar Üst katında da kalıyorlar Balıklarımız nefis kokular yayarak masamıza geldiğindeyse anlıyorum bu balıkların diğerlerine benzemediğini ‘Balık çok güzel pişmiş diyorum ’ ama Ahmet Bey ‘Hayır, güzel piştiğinden’ değil, köyün havasından suyundan bu kadar güzel diyerek bizi tekzip ediyor Güzel yapıyoruz iddiası bile yok Balıklar leziz  
Bahçelerindeyse yazın Karadeniz’e özgü ‘siyah kokulu’ yetişiyor Dalından koparıp yiyebiliyorsunuz Hatta bahçeden domates, salatalık, kıvırcık gibi sebzeleri koparıp herhangi bir ücret ödemeden yiyebiliyorsunuz Israrlar üzerine hamsili börek ve hamsili pilavın da tadına bakıyorum Hepsi muhteşem  Asma Altı tel: 0212 228 10 70
Neden mi gitmelisiniz?
Karmaşanın hakim olduğu İstanbul’un, bu eteğinde, huzur bulabilirsiniz Kafa dinleyip, balık yiyebilirsiniz Dalgaların kumsala vuruşunu izleyebilir, köylülerle sohbet edebilirsiniz Mis gibi iyot kokan temiz havayı içinize çekebilir, tarihî kaleden nefis manzarayı izleyebilirsiniz Belki de Jason’un izinden Marmara’dan Karadeniz’e geçebilirsiniz Jason kadar yürekliyseniz  Gezme duygunuzu yitirmeyin  Nasıl gidilir? Özel araçla Sarıyer’den Rumeli Feneri-Kilyos yönüne ilerleyin; 6 km sonra Garipçe yol ayrımından devam edin Ayrıca toplu taşıma araçları da var
|
|
|