Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bursa, güney, marmara

Güney Marmara / Bursa

Eski 09-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güney Marmara / Bursa



Güney Marmara / BURSA
BURSA

Osman Gazi’nin kuşattığı ancak alınışını göremeden öldüğü Bursa, oğlu Orhan Gazi tarafından alınarak Osmanoğullarının eline geçmişti 1326’da alınan kent Osmanlı kültürünün ilk örneklerini barındırır Roma ve Bizans dönemlerinde tarım ve kültür kenti olan Bursa bu özelliğini Türkler döneminde de sürdürdü 1326’da başkent olan Bursa, başkent Edirne’ye taşındıktan sonra da önemini korudu

Türklerce alınmasından önceki dönemden günümüze pek bir şey ulaşmadı Bugünkü Tophane semtinde bulunan kale ve kale duvarları Türkler öncesinden kalmadır, ancak Orhan Gazi zamanında tamir görmüş olduğu anlaşılmaktadır Bithynler döneminden kalan Galeri, Memleket Hastanesi’nin bahçesi altındadır Hisar içinde de galeri ile ilgili dehlizler bulunmaktadır Tabakhane’deki Batık Hamam da Roma dönemine ait

En eski Türk eserleri kentin kuşatması sırasında ölen ve vasiyeti üzerine buraya gömülen Osman Gazi’nin türbesi ile Memleket Hastanesi’nin arka tarafındaki Alaattin Camisi’dir (1337) bizans Kilisesinin kalıntıları üzerine yapılmış türbe gümüş bir kubbeyle örtülmüş Bursa’yı alan Orhan Gazi’nin türbesi de hemen babasınınkinin yanındadır 1339’da yapılan Orhan Camisi ters T tarzı camilerin ilk örneğidir

Murat (Hüdavendigar) Camisi ve Külliyesi Çekirge’dedir Cami, medrese, imaret, hamam ve türbeden oluşan külliye 14 yy yapısıdır Türbelerden biri Fatih’in babası Murat’ındır Diğerleri sonraki zamanlarda yapılmışlardır Fatih Sultan’ın kardeşi tarafından öldürülen oğlu Cem Sultan’ın da aralarında bulunduğu birçok hanedan mensubu bu türbelerde yatıyor Çoğu boğularak ya da idam edilerek öldürülmüşlerdi Böyle bir kaderi paylaşmışlardı Cami gösterişli dış mimarisi ile Osmanlı cami mimarisinde benzeri olmayan bir yapıdır

1340 yılında Orhan Bey’in külliyeye gelir sağlamak için yaptırdığı Emir Hanı birçok yangın ve deprem gördü Bugünkü hali 1963’te yapılanıdır Kentin doğu yönündeki Yıldırım Beyazıd Külliyesi 1399’da tamamlandı Cami, medrese, darüşşifa (hastane), türbe, hamam, kasır, mutfak, hizmet odaları ve ahırdan oluşan büyük külliyenin camisi yan kanatlı camilerin anıtsal örneğidir Külliye Osmanlı mimarisinin Selçuklu tarzından kendi özgün kimliğini bulmaya yöneldiğini gösteriyor Yeşil semtindeki Yeşil Külliye’nin yapımına Çelebi Mehmet tarafından başlandı II Murat zamanında bitirilen külliye süslemelerindeki firuze ve yeşil çinilerden dolayı bu adı almış, yeşilliğin bol olduğu Bursa’yla sonradan özdeşleştirilmiş Yeşil Türbe 1421’de Çelebi Mehmet için yaptırıldı Osmanlı türbe mimarisinin özgün örneklerindendir ve Bursa’nın sembolüdür Külliyedeki Sultaniye Medresesi Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak düzenlenmiştir

Kentteki en görkemli cami ise merkezdeki Ulu Cami’dir 1396-1400 yılları arasında Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan cami çok kubbeli camilerin klasik örneğidir Timur Bursa’yı alınca camiyi ahır olarak kullanmış ayrılırken de yıktırmış I Mehmet camiyi onartmış Daha sonra da birkaç kez onarım görmüştür Mevlit yazarı Süleyman Çelebi de ömrü boyunca Ulucami’de imamlık yaptı Bir söylentiye göre cami yapımı sırasında işçileri sürekli güldürerek yapımı geciktiren Karagöz Yıldırım Bayezıd tarafından öldürtülmüş Bu, her zaman söylencelere meraklı halkın bir yakıştırması olmalı

Bursa’da dini bakımdan çok önem verilen ve ziyaret edilen Emir Sultan (Mehmet Şemsettin Buhari) Türbesi aynı adlı caminin yanındadır

Bursa bilim merkezi olarak da önem kazandı, 59 medrese olduğu biliniyor Bunlardan ancak dokuzunun yapıları günümüze ulaşabildi

Bursa’nın geniş bir alana yayılan Kültür Parkı içerisindeki Arkeoloji Müzesi dört teşhir salonundan oluşmaktadır Prehistorik Çağ Eserleri ve Sikkeler, Taş Eserler, Seramik-Cam-Madeni Eşyalar, Sanat Galerisi olarak bölümlenen müzede ağırlıklı olarak Hellenistik ve Roma çağı eserleri sergilenmektedir Özellikle para koleksiyonu zengindir

Hüsnü Züber Müze Evi (Tel: 224 221 35 42) 19 yüzyıl evinin restore edilmesiyle sanatçı Hüsnü Züber tarafından 1992’de açıldı Sanatçının kendi yakma-dağlama tekniği ile yaptığı ağaç işleri yanında cezaevlerinde yapılan işler, takunyalar, çeşitli gereçler sergileniyor Müzenin en zengin koleksiyonu ise tahta kaşıklar Taraklı, Bademli, Konya-Çan, Korucu ka-şıklarının renk renk, biçim biçim örneklerini görebilirsiniz Bir müze ev de Muradiye Medresesi (şimdi Dispanser) karşısındadır II Murad’ın evi olduğu ve Fatih Sultan Mehmed’in bu evde büyüdüğüne inanılıyorsa da aslında 18 yüzyıl evidir

Türkiye’nin ilk ve tek Ormancılık Müzesi de Bursa’da, Çekirge Caddesi üzerinde Saatçi Köşkü olarak bilinen yapıda 1989’dan beri meraklılarına hizmet veren müzede bitki ve hayvan fosilleri, ormancılıkla ilgili araç ve gereçler gibi ikibin kadar eser bulunmaktadır Değişik bir müzeyi bilgi dağarcığına ve anıları arasına katmak isteyenler için ilginç bir yer

Burada söz ettiklerimizin dışında birçok tarihi eser bulunan kentte bir de doğal anıt sayılan kocamış çınarlar var Dip çevresi 12 metre olan 563 yaşındaki Orhan Camisi Çınarı, 568 yaşındaki İnkaya Çınarı, 215 metre çevreli Kavaklı Camisi Çınarı bu anıt ağaçların başlıcaları

Türkiye’nin dört bir yanına yayıldıktan sonra uzun yolculuklara çıkıp Avrupa’ya, Avustralya’ya, Rusya’ya kadar götürdüğümüz döner kebabın memleketi Bursa’dır Hemen bütün kebapçılar "hakiki", "gerçek" gibi sıfatlar taşıyan tabelalar asarlar Atasözü "el elden üstündür" diyor Kimin en iyi olduğunu ölçmek zor, ama en eskisi 1867’den beri hizmet veren Heykel Meydanı’nın yan tarafında Ünlü Caddesi’ndeki Kebapçı İskender’dir ( İskender meraklılarına bir müjde verebiliriz İskender 1998’den itibaren çeşitli kentlerde şubeler açmaya hazırlanıyor) Söz yemekten açılınca Bursa’nın özgün tadlarından kestane şekerinden sözetmeden olmaz Önceleri tek tip yapılan bu şeker yeni tadlar arayışına girdi Çikolatalısı, jölelisi de yapılıyor Bize sorarsanız geleneksel olanından şaşmayın Bursa eskiden kestanenin bol yetiştiği yerdi Kocamış, ulu kestane ağaçları şimdi de var, ama kimilerine göre hastalık, kimilerine göre ise sanayileşme kestane ağaçlarının çoğunu kuruttu Otomotiv sanayi başta olmak üzere Bursa’da 1970’lerle birlikte hızlı bir sanayileşmenin yarattığı çevre kirliliği başladı Kent büyük bir hızla büyüdü, ( Türkiye’nin en kalabalık 4 kenti) ekonomisi canlılılk kazandı, ama bunun bedeli de başta hava olmak üzere çevre kirliliğindeki hızlı artışla ödendi Onun için şimdilerde kestane şekercileri ülkenin dört bir yanından iyi kestane topluyorlar Dileriz bir süre sonra da ithal etmek zorunda kalmazlar

Bursa yüzyıllardır bir kaplıca kenti olarak da tanınıyor Atatürk Köşkü, ünlü gölge oyunu Hacıvat-Karagöz Parkı’nın da bulunduğu Çekirge semtinde çok sayıda iyi otel vardır Bu bölgedeki otellerin hepsinde şifalı doğal sıcak sulu termal banyo, havuz ve büyüklerinde fizik tedavi üniteleri bulunmaktadır Kaplıcalar romatizma, gut, böbrek, safra ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir( Gezi/ Türkiye’nin Bütün Otelleri kitabına bakınız)

BURSA-ORHANELİ YOLU ÜZERİNDE

Bursa-Orhaneli yolunu izlerseniz, önce Gümüşdere’ye ardından da Doğancı Barajı’na çıkarsınız Bu yol sonra Orhaneli’ye çıkıyor, ardından da isterseniz Tavşanlı üzerinden Kütahya’ya bağlanıyor

GÜMÜŞDERE

Tarihi Bursa evlerinin toplu olarak korunduğu ve SİT alanı olarak ilan edilen GÜMÜŞDERE köyü, Bursa’nın yanıbaşında ve sizi davet ediyor

Gümüşdere eski bir Rum köyü İlk ismi ise Misipolis Rumlar zamanında misyonerlik okulları bulunuyormuş Kale ve manastır kalıntılarına bugün de rastlanıyor, köy içinde atılan bir tur sırasında

Gümüşdere önceleri bir bir orman köyü statüsündeymiş Sonra Nilüfer ilçesine bağlanmış Köy meydanına iki katlı bir cafe, yanına da anfi tiyatro açılmış Ama güzelim Bursa evleri bakımsızlıktan dökülüyor Gümüşdereliler restorasyon ve bakım için çok para gerektiren evlerini kaderlerine terketmişler Pansiyon ya da restoran için kullanım amacıyla restorasyon ise henüz başlamamış

Osmanlı mimarisinin tipik örneği sayılan ve iki katlı olan evlerin alt katları hayvan barınağı ve kiler olarak kullanılırken, üst kat ailelerin oturma ve yatak odalarına ayrılmış Akrabalık ilişkilerinin yaygın olması nedeniyle evden eve geçitlere rastlanıyor

Gümüşderede ipek böcekçiliği ve bağcılık uzun yıllar geçim kaynağı olmuş İpekböcekçiliği artık yapılmıyor ama Gümüşdere üzümlerini değerlendirip şarap yapımında kullanan bir-iki şarap imalathanesi kalmış

Köyün 500 metre ilerisinde Keçi Yatağı mevkiinde piknik yapmaya ,, Nilüfer çayına olta atmaya gidenler, bu imalathanelere uğrayıp beraberinde getirdikleri şişe ya da damacanalara şarap doldurabiliyorlar Misket üzümünden yapılan, alkol derecesi 18’e kadar çıkan şarap, içimi çok hafif, ne tatlı ne buruk ama çarpıcı etkisini sonradan gösteriyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.