Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Didim Tarihi
Kısa Didim Tarihi
1991 yılında ilçe olan DiDiM, doğuda Muğla il sınırı ve Akbük Körfezi, batıda ve güneyde Ege Denizi, kuzeyde Bafa Gölü ve Menderes Nehri ile sınırlanmış bir yarımada şeklindedir, yüzölçümü 300 km2 civarındadır Osmanlı imparatorluğu zamanında varlığını "yeronda - yoran" ismi ile sürdürmüstür 1955 depreminden sonra önceleri halk arasinda "HiSAR" olarak da adlandırılan YORAN devlet tarafından yaptırılan afet evlerine taşındıktan sonra "YENiHiSAR" adını almıştır Sonrasında isim benzerliğine meyil vermemek için dünya üzerinde sadece bir yerde blunan ve kök olarak "DIDYMAION"'dan gelen "DIDIM" olarak yenilemiştir Bölgedeki en eski yerleşim birimi olan Akköy, o zamanlar nahiye statüsüne sahipken Didim, küçük bir yerleşimdi
Mavi bayraklı Altinkum plajının duyulmasıyla birlikte cennetten çalıntı bu çamlarla kaplı sayfiye yerine başta Ankara ve diğer büyük şehirlerden gelen insanlar burada yazlik sahibi olmanin yollarini aradılar Sonrasında yazlık sahibi olanlar emekli olup buraya, Altınkum'a, Mavişehir ve çevresindeki siteler başta olmak üzere yazlık evlerine yerleşerek bugünkü dokuyu oluşturdular ©DidimGuide
Büyük tur operatörlerinin turist getirmeye başlaması ve henüz keşfedilmeye başlanan Altınkum'da turizm patlaması da bu dönemin hemen ardından takip eder Sonralarda körfez krizi ve diğer krizleri takip eden yavaşlama turizmi de vurur
Günümüz Didim'i her ne kadar Altınkum endeksli bir turizme sahip algılandırılmaya çalışılıyorsa da; yaz aylarında dopdolu kış aylarında terkedilmiş manzarasıyla kısa sezonunun ardından turizmcileri çeşitli alternatif arayışlara sürükleyen bir ekonomik harekete sahiptir Bölge turizmini direkt etkileyecek olan "yat limanı projesi" halen oluş beklemekte olup; altyapı sorununun çözümüne başlanmıştır
Her Cumartesi kurulan ve yıldan yıla büyüyen Yenihisar Pazarı(Şimdiki Didim Merkez), halkın çok eskiden ihtiyaçlarını karşılamak üzere her Çarşamba gittiği Söke pazarıyla boy ölçüşecek düzeye gelmek üzeredir Akköy pazarı perşembe günleri, Akbük pazarı Pazar Günleri, Mavişehir pazarı hafta içi her gün akşam saatlerinde daha yoğun olacak şekilde sabit olarak kurulur yaz ayları boyunca  Balat pazarı da Pazar günleri kurulur bu saydıklarımızdan Akköy Pazarı henüz çok küçük bir pazar olup; turizmden etkilenmemiş olmasıyla birlikte halen turistlerin şaşkınlıklarını gizleyemedikleri manzaralara sahne olur, kaybolmak neredeyse imkansızdır bu pazarlarda 
Apollon Tapınağı'nın karşısındaki Balık Restoranları, Halıcılar, Onyx(mermer) ve gümüş takı Atölyeleriyle günlük tur gruplarına hizmet veren küçük bir pazar niteliğindedir Belediyeler birliği çatısında Akbük ve Akyeniköy belediyeleri, Didim belediyesinin önderliğinde biraraya gelmiş ve ortak projelerde çalışmışlardır Köylere hizmet götürme projeleri merkez tarafından sürdürülegelmektedir
Bölge halkının tarıma dayalı ekonomisi yerini turizme bıraktıktan sonra imara açılan tarım arazilerinde tatil siteleri, yapı kooperatifleri, oteller, restaurantlar, barlar ve diğer turistik kompleksler boy göstermiştir Son yıllarda özellikle yabancıların (T C vatandaşı olmayan) mülk edinme furyasında emlakçılık sektöründe yüksek bir hareket gözlenmiş; emlakçılık neredeyse en gözde meslek haline gelmiş gibidir
Didim, bulunduğu konum nedeniyle tarihte iz bırakan uygarlıklara tanıklık etmiş ve jeopolitik açıdan önemli bir yerdir Batı dünyası her ne kadar uygarlıkların Yunan kaynaklı olduğunu söylese de, Anadolu toprakları dışarıdan gelen tüm uygarlıkları kendi kültür potasında eriterek, kendine özgü yeni uygarlıklar yaratmaya devam etmiştir
İlkçağda, kehanette bulunma ve olayları önceden görme yetisinin, kökeni Hititler'e kadar inen bir Anadolu Tanrısı olan Zeus ve Leto'nun oğlu güneş, ışık, müzik ve kehanet tanrısı Apollon tarafından insanlara verildiğine inanılırdı Anadolu'nun birçok yerinde, bu tanrıya adanmış tapınaklar bulunur ve buralardaki rahiplerle rahibeler, tanrıya aracılık ederek, kendilerine danışmaya gelenlere, gelecekten haber verirlerdi
Efsaneye göre; Tanrı Apollon bir gün, Didim yöresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastladı Ondan çok hoşlandı ve ona biliciligin (kehanetin) sırlarını öğretti Çoban Brankhos, bugün Apollon Tapınağı'nın yerinde bulunan defne ormanı ve su kaynağının yanında, Apollon adına ilk tapınağı kurdu
Zaman içinde Brankhos soyundan gelenler "Brankhidler" olarak anıldılar ve çok uzun süre Apollon Tapınağı'nın yöneticiliğini yaptılar
"Didyma", "Brankhidai" (Brankhidler ülkesi) olarak da adlandirilmaktadir
Krallardan, en fakir köylülere kadar, bütün insanların başvurduğu bir kaynaktı bilicilik o zamanlar 
Lidya Kralı Kroisos da (Karun), Pers ülkesine saldırmadan önce bilicilere başvurmustu Ancak kendince bir kurnazlıik yaparak; dönemin bütün ünlü kehanet merkezlerine elçiler göndermiş ve rahiplerden, kralın o anda ne yapmakta olduğunu bilmelerini istemişti
Dogru cevap, yalnızca Delphoi Apollon'undan gelmisti Kroisos da, Perslerle girişecegi savaş öncesinde Delphoi rahibine danışmayı seçmişti Ancak biliciler, anlaşılması güç ifadeler kullanır ve açık bir yanıt vermekten daima kaçınırdi Kroisos da, Pers Krallığı'na yapacağı saldırı sonunda, büyük bir imparatorluğun yıkılacağı yanıtını alınca, hevesle sefere girişti Ancak sonunda yıkılan, Lidya Krallığı oldu
Vezinli Kehanetler
Apollon rahiplerinin, kehanetlerini vezinli olarak söylemesi adettendi
Mesela, Milet'in Perslerin eline geçeceğini, Delphoi rahibi tarafından aşağıdaki sözlerle haber verilmişti:
"O zaman, Miletos, ey belalar işçisi,
O zaman bir çokları için zengin bir şölen, parlak bir ganimet olacaksın,
Kadınların ele geçecek, uzun saçlıların ayaklarını yıkayacaklar
Ve Didyma,
Bizim tapınağımız,
Yabancı efendilerin malı olacak 
Rasyonel Düsünce
Rasyonel düşüncenin ilk filizlerini verdiği Milet topraklarında, antikçağın en saygın dini kurumlarından biri olan kâhinliğin (bilicilik) bu kadar güçlü olması da, gerçekten ilginç bir aaaattır Kutsal Didim'in ilk dönemi, Perslerin Milet'i ele geçirmesi ve tapınağı yakıp yıkmasıyla son bulur Ancak İskender'in gelişiyle beraber yeniden bir canlanma yaşanır ve İskender'in komutanlarından Seleukos'un emriyle, IÖ 300 dolaylarında bugün kalıntılarını gördüğümüz tapınağın inşaasına başlanır "Didyma" sözcügü "IKIZ KARDES" anlamına gelir Tanrı Apollon, Tanrıça Artemis'in ikiz kardeşidir Artemis adına Efes'te, dünyanın yedinci harikası kabul edilen "Artemis Tapınağı" vardır Milet-Apollon Tapınağı arasinda uzanan "KUTSAL YOL" sonunda "Artemis Kutsal Alanı" bulunmaktadır
M Ö 7 ve 6 yüzyilda Apollon tapınağınin ünü çok yaygıindı Mabed, Antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biriydi M Ö 6 yy 'da Milet ve Didim arasinda "KUTSAL YOL" yapılmıs, Apollon'un tunç heykeli Mabed'e hediye edilmiştir Milet sikkelerinde bu heykel yer almaktadir Apollon tapınağının yapımı M Ö 8 yy 'a kadar iner İyon nizamindaki bu tapınak, 35x85 m ölçülerinde olup, M Ö 494 yılında "LADE DENIZ SAVAŞI"ndan sonra Persler tarafından yağmalanarak, Tanrı Apollon'un "Kanakhos" tarafından tapılan tunç heykeli "Ekbatana"ya (IRAN) götürülmüştür Tahrip edilen tapınağın yerine, Hellenistik dönemde "Büyük İskender"in katkısıiyla daha büyüğü yapılmaya başlanıldı Eserin mimarları, "Milet'li Daphnis" ile "Efes'li Paionios"tur Paionios, Efes'teki Artemis Tapinağıi'nın da mimaridir
Tapınağın yapımına yardım eden Suriye Kralı"Selevkos", Ekbatana'ya götürülen Apollon heykelini geri getirtmiştir Yeni yapılan ve bugün gördügümüz tapınağın ölçüleri yaklaşık 109x51 m dir Savaşlar ve yağmalarla duraklayan tapınak inşaatı, yüzlerce yıl devam eder ve sonuçta hiçbir zaman tamamlanamaz Tapınak inşaatında çalışanlara yapılacak ödemeler ile ilgili olarak, tapınak duvarları üzerine kazılan işaretleri bugün bile seçmek mümkün
Arkeolog George Bean'e göre, daha sonra bu isaretlerin temizlenmesi düsünülmüs, fakat tapınağın son rötuşlari hiç bir zaman yapılamamıstır
Bazı Kaynaklar: "Apollo Tapınağı bitirilebilmiş olsaydı dünyanın yedi harikasından biri olabilirdi" der 
|