Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayatı, kemalin, yahya

Yahya Kemal'in Hayatı

Eski 09-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yahya Kemal'in Hayatı



Yahya Kemal Beyatlı Kimdir

Yirminci yüzyıl Türk şâir, yazar ve devlet adamlarından 1884’te Üsküp’te doğdu İlk öğrenimini Üsküp’te yaptı Selânik İdâdîsinde başladığı orta öğrenimini, 1902’de geldiği İstanbul Vefâ İdâdîsinde tamamladı İkinci Sultan Abdülhamid Han devrinde Jön Türkler cereyânına kapılarak, 1903’te Paris’e kaçtı Orada Meaux Kolejinde Fransızcasını ilerlettikten sonra Siyâsal Bilgiler Fakültesine girdi Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten sonra Darüşşafaka’da târih ve edebiyat öğretmenliği yaptı, Dârülfünun’da çeşitli dersler okuttu Bu vazifelerini sürdürürken çeşitli gazetelerde, “Süleyman Sâdi” mahlasıyla makâleleri çıktı Türk Ocağındaki konferans ve sohbetleriyle sanat, târih ve milliyetçilik üstündeki yeni fikirlerini aydın çevrelere benimsetti Şiirlerini ilk defâ Birinci Dünyâ Harbi sıralarında, Ziya Gökalp’in çıkardığı Yeni Mecmua’da neşretmeye başladı Birkaç şiiriyle çok geniş bir şöhret kazandı Mütâreke yıllarında, bâzı gençlerle berâber Dergâh dergisini çıkardı İki yıl kadar süren bu dergide, şiir ve makâleleri yayınlandı Mütâreke yıllarında ve Anadolu Kurtuluş Mücâdelesi yıllarında bu hareketi destekleyen ve değerlendiren, güçlü ve cesâret dolu yazılarıyla milliyetçi gençliğin lideri durumuna geçti Ankara’ya geçip Hâkimiyet-i Milliye gazetesine başyazar oldu Lozan’a giden Türk heyetine müşâvir sıfatıyla katıldı Lozan’dan döndükten sonra birkaç dönem, Urfa, Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul’dan milletvekili seçildi Varşova, Madrit, Lizbon elçiliklerinde bulundu Bir yıl Pakistan Büyükelçiliğinde bulunduktan sonra emekliliğini isteyerek, yurda döndü 1 Kasım 1958’de İstanbul’da vefât etti Ertesi gün, vasiyeti üzerine Rumelihisarı Mezarlığına gömüldü Yahyâ Kemâl, yetişme tarzı, kültürü, tesirleri ve her hâli Türk olan davranışlarıyla, millî şahsiyetlerimizden biridir

Paris’te Siyâsal Bilgiler Fakültesinde derslerini tâkip ettiği Albert Sorel’in kuvvetli tesiri altında kalarak, Türk târihini incelemeye başladı Jean Moréas, Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şâirlerinin edebî mülâhazalarını iyi kavradı Paris’e gidişi bir kaçış olduğu halde, orada, bilhassa Jön Türkler tarafından organize edilen siyâsî faaliyetlere katılmayarak, sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi Bu yıllarda, İstanbul’da parlayıp sönen Servet-i Fünûn şiiri tesirinden kendini kurtardı Klâsik divan şiirini ve konularını, batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla millî bir ses ve yeni bir üslupla ele aldı

Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da, “Bulunmuş Sahifeler” başlığıyla yayınladığı gazeller ve şarkılarla tanındı Bu neo-klâsik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı târih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sâde dille yazdıklarında da şâirin Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür Millî değerlerimize dayanmayan Batı taklitçiliğinin olamayacağını savundu; bunun için de şiir ve yazılarıyla hiç gösterişe kapılmadan millî sanatı kurmaya çalıştı Onda târih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir Osmanlı medeniyeti, yüzyıllar boyu en güzel eserlerini İstanbul’da vücûda getirdiği için, İstanbul, Boğaziçi ve tabiat güzellikleri sevgisinin yanısıra, târih değerlerine de şiirlerinde yer verir Duygu, düşünce ve hayâli ustalıkla kaynaştıran şâir, pek çoğunda hikâye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz ve ölümden alır Şiirde iç ahengi her şeyden üstün tutmuştur Ona göre ahenk, veznin bittiği yerde başlar Bütün şiirlerini bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü, aruzla yazmıştır Yalnız “Ok” şiiri hece vezniyledir

Ana dilimize olan sevgisini, “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” mısraıyla anlatan Yahyâ Kemâl, söylediğimiz lisan dediği İstanbul Türkçesi'ne bağlıdır

Şiirde olduğu gibi nesirde de yerli yersiz mecazlardan arınmış; duygu ve şiir yüklü, her cümlesiyle fikri bir adım daha ileriye götüren, yepyeni bir nesir üslubuna sâhiptir

Yahyâ Kemâl Beyatlı, şiirlerini, makâle ve hikâyelerini, sağlığında kitaplara toplamamış; eserleri dergilerde, birçok gazetelerde dağınık kalmıştı Ölümünden sonra dostları ve talebeleri tarafından, bir “Yahyâ Kemâl’i Sevenler Cemiyeti” kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyetine bağlı bir de Yahyâ Kemâl Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961) Hakkında yayınlanmış kitapların sayısı on beşi geçer

Usta bir şiir yapısına ve kelime işçiliğine sâhip olan Yahyâ Kemâl, yüzyılımızın en başarılı Türk şâirlerindendir

Eserleri: Kendi Gök Kubbemiz (1961-1963), Eski Şiirin Rüzgârıyla (1962), Rubâiler ve Hayyam Rubâilerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyâsî Hikâyeler (1968), Siyâsî ve Edebî Portreler (1968)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.