09-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Savaşında Geçen Yaşanmış İlginç Olaylar
Çanakkale Savaşında geçen ilginç olaylar
Çanakkale Savaşında geçen yaşanmış ilginç olaylar
KINALI HASAN
Yüzbaşi Sirri Bey, ikindi vakti yeni gelen erati teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir: “Hiç erkek kinalanir mi? Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kinalamişti komutanim” der ve sebebini bilmedigini ilave eder Komutanin istegi üzerine anasina haber salar, “Niye benim saçimi kinaladin?” Gelen cevabi mektupta şunlar yazar:
“Ey gözümün nuru Hasan’ım,
Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın  Ben, senin anan isem Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü Allah, bu vatan için seni besledi Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor  
Sen bu ailenin seçilmiş kurbanisin  
Hasan’ım, söyle zabit efendiye  Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır  Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım Onun için saçını kınalamıştım  
El-hükmü billah Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın
Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir Gözlerinden öperim  
Anan - Hatice”
Çanakkale Savaşı Sırasında Yaşanmış Bir Olay
Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı Yeri ” kuruluyor Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor  
Bunlardan biri Çanakkale Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır Zor nefes alıp vermektedir Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından
" Ölme ihtimalim çok fazla  Ben bir pusula yazdım  Arkadaşıma ulaştırın  "
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
" Ben  Ben köylüm Lapseki' li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım  Kendisini göremedim Belki ölürüm Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin "
" Sen merak etme evladım " der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde " söyleyin hakkını helal etsin " olur  
Aradan fazla zaman geçmez Oraya sürekli yaralılar getiriliyor Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor İşte yine bir künye ve yine bir pusula Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz :
"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim Kendisi beni göremedi Biraz sonra taarruza kalkacağız Belki ben dönemem Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim
İNSANLIK DERSİ
Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz Hiç unutmam Savaş sahasında döğüş bitmişti Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı Benim ise kimsem yok İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün" Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı Az sonra ikisi de öldüler  "
Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı
GAZİ MEHMET AŞKIN’IN ANLATTIKLARI
“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi Yanına kadar gidebildim Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:
“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur Elimizden ne gelir Arzuladigim savaş yolunda oldu O saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:
“Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi  Ruhu çoktan uçmuştu  
“Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldı Bir mütted sessiz kaldı ve sonra: “Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti
“Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordum Çok susamış idim Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım ”
|
|
|