Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
islamın, şartı

İslamın Şartı Kaç?

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamın Şartı Kaç?



İslamın şartı kaç

İslâm ın Şartları


islamın şartı kaç? Mumsema İslam'ın ve imanın şartları, İslam'ın teorik ve pratik özeti olan bu ilkeler, dinin temellerini en sade şekilde açıklıyor Bu özetleme gayet anlaşılabilir ve mantıki bakımdan da gayet tutarlıdır Çünkü beş teorik beş de pratik ilke vazediyor "Bu dinde nelere inanmam ve neler yapmam lazım" sorusuna kısaca ve özet halinde cevap veriliyor


Artık böyle sorular soruluyor mu bilmiyorum, ama bizim çocukluğumuzun en ünlü sorularıydı bu tip sorular Özellikle misafirliklere gidildiğinde çocuklara en çok bu ve benzeri sorular sorulurdu Çünkü büyüklere göre bunlar ilk öğrenilmesi gerekenlerdendi, bunu bilmemek çok ayıptı Çocuğun dini öğrenmeye başlayıp başlamadığının da göstergesi sayılırdı bu tür sorulara verilen cevaplar

"Söyle bakalım İslam'ın şartı kaç?

Hımm, peki imanın şartı kaç?"

diye devam edip giden diyalogların yüzlercesine şahit olmuşsunuzdur

Fakat bu soruyu soranların da işi tam olarak bilmediklerini söylersem ne derseniz? Bu hususta da bir "katakulli" durumu olduğuna dair ciddi şüphelerim var Bakın nasıl?


İmam Maturidi'den sonra ekol içinde ikinci adam durumda olan Ebu Muin en-Nesefi (öl508/1114) Eş'ari'den sonra Bakıllani gibi Maturidiliği daha sistematik bir tarzda ele almış, derinlemesine temellendirmiştir Ebu Muin'in'in en önemli eseri Tabsıratu'l-Edille Maturidiliğin kaderine paralel olarak pek tesirli olamamış, bunun yerine Eş'ari eğilimli şerhleri rağbet görmüştür


Eserde iman ve İslam'ın şartları diye bilinen sıralamada dikkat çekici bir farklılık gözden kaçacak gibi değildir

Ebu Muin en-Nesefi Tabsıra'sında aynen şöyle demektedir;

"Deriz ki, inançlara gelince, din alimlerine göre bunlar beş esasa ayrılır; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman İbadetler de onlara göre beşe ayrılmış olur: namaz, oruç, hacc, zekat ve cihad"


Ebu Muin bu sıralamayla dikkat çekici bir şekilde "kaza ve kaderi" iman esasları arasında saymamakta, İslam'ın şartları arasında da "cihadı" zikretmektedir

Buna göre "imanın ve İslam'ın şartları" olarak bilinen esaslar beş teorik beş de pratik olmak üzere on esastan ibaret oluyor Büyük ihtimalle Cibril hadisi olarak bilinen rivayetin en sahih varyantı Tabsıra'da geçtiği gibidir


Demek ki imanın şartları beştir:


1- Allah'a iman

2- Meleklere iman

3- Kitaplara iman

4- Peygamberlere iman

5- Ahiret gününe iman


Aynı şekilde İslam'ın şartları da beştir;


1- Namaz

2- Oruç

3- Hacc

4- Zekat

5- Cihad


Görüldüğü gibi İslam'ın teorik ve pratik özeti olan bu ilkeler dinin temellerini en sade şekilde açıklıyorBu özetleme gayet anlaşılabilir ve mantıki bakımdan da gayet tutarlıdır Çünkü beş teorik beş de pratik ilke vazediyor "Bu dinde nelere inanmam ve neler yapmam lazım" sorusuna kısaca ve özet halinde cevap veriliyor


Burada kadere imanın özellikle Emevi döneminde ilke haline getirilerek bu formülasyona dahil edildiği ve "rivayet piyasasının" da ona göre şekil aldığı anlaşılıyor


Çünkü 91 küsur yıl süren Emevi döneminde "kader" inancı resmi doktrin haline getirilmiş ve siyasal mana yüklenerek "Bizim ümmetin başında olmamız Allah'ın kaza ve kaderi iledir" argümanını geliştirmişti Buna itiraz eden Amr el -Maksus, Mabed el-Cuheni ve Ca'd bin Dirhem gibi simalar ağır işkenceler altında şehit edilmişlerdi


Hatta bu hususta dönemin Emevi sultanı Abdülmelik'e Hasan-ı Basri tarafından gönderilen risale meşhurdur Risale, dönemin iklimini ve argümanlarını bütün açıklığı ile yansıtıyor Özellikle sultanın Hasan-ı Basri'ye hitabı esnasında kullandığı argümanlar çok ilginç ve çok da tanıdık: (!)


"Emiru'l Mu'minin Abdülmelik bin Mervan'dan Hasan Basri'ye

Sana selam olsun Zatından başka ilah olmayan Allah'a hamdü sena ederim İmdi, daha önce geçen alimlerin hiç birinden duyulmadık bir şekilde kader meselesini izah etmeye çalıştığın bana ulaştıHalbuki ben bu meselenin daha önceden beri senin anlattığın gibi izah edildiğini hiç duymamıştım Senin salih, alim, faziletli, istekli, titiz birisi olduğunu biliyorum Doğrusu senden duyduğum bu tür sözler hiç de hoşuma gitmedi Bu meseleyle ilgili görüşlerini bana yaz Bu iddialarını nereye dayandırıyorsun? Sahabeden birisinin görüşüne mi, Kur'an'ın bir hükmüne mi yoksa kendi görüşlerine mi? Biz daha önce kader meselesini senin gibi anlatan birisine hiç rastlamamıştık Bu husustaki görüşlerine bana bildir"


Hasan Basri de görüşlerini bildiriyor ve insanın irade ve sorumluluğunu ortadan kaldıran kader anlayışını açık bir dille reddediyor ve özgür iradeyi savunuyor Bu bakımdan risale baştan sonra bir özgür irade savunması mahiyetindedir Kur'an'dan onlarca ayetin tefsirini yapan Hasan-ı Basri, ısrarla insanın özgür irade sahibi olduğunu, kulların fiillerinden bizzat kendilerinin sorumlu olduğunu, zulümlerin ve kötülüklerin ona nispet edilmesinin Allah'ın adaletine sığmayacağını anlatır(Risalenin tam metni için bkz İslam'ın Yenilikçileri adlı kitap çalışmamız, c1, "Hasan-ı Basri" böl)


Böylece Emevilere demek ister ki: "İşlediğiniz zulümler kendi ellerinizle yaptıklarınızdandır Bunların kaderimiz olduğu görüşü batıldır Allah zulmedenleri sevmez Bilakis böyle durumlarda zulme uğrayanlara cihadı emreder"

Buradan İslam'ın şartlarından cihadın kaldırılıp kelime-i şahadetin eklenmesinin de ne manaya geldiği anlaşılıyor olmalı


Yani Emeviler de demek istemektedir ki: "Kime karşı cihad? Biz de Müslüman'ız Hiç kelimeyi şahadet getirene karşı cihad olur mu?


Görülüyor ki tarih boyunca siyasi iktidarlar bir taraftan kader inancını yardımlarına çağırırken, diğer yandan da cihadı (emr-i bi'l maruf neyh-i ani'l münker) çok sevimsiz ve tehlikeli görmektedirler Bu nedenle halk kitlelerine imanın ve İslam'ın şartları olarak kodlanıp yayılan ilkelerin bilinçli bir tercihi yansıttığını söylemek mümkündür Bunun böyle olması Emevi yönetiminin kendilerine zulüm gerekçesiyle karşı çıkanları bertaraf etmek, ellerini kollarını bağlamak için geliştirdiği bir formülasyondu Bugün için artık bir anlamı bulunmuyor Anlamı olsa bile aktardığımız şekilde yeniden aslına uygun ifadelendirilmesi ve halk kitlelerine öyle aktarılması ve işlenmesi gerekmektedir


Tabi bir de İslam'ın esaslarının bu şekilde özlü bir şekilde bir takım şartlarla izah edilmesi öğrenme kolaylı bakımındandır Yoksa İslam'ın bütün hükümlerinin bunlardan ibaret olduğu anl----- gelmezAncak "Söyle bakalım" diye bilgiç bir edayla sorduğumuz şeyi bile doğru öğretememişiz Varın gerisinin ne halde olacağını siz düşünün

İHSAN ELİAÇIK











Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.