Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mevlîdi, şerif, şiirleri

Mevlid-İ Şerif Şiirleri

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mevlid-İ Şerif Şiirleri



Mevlid-i Şerif şiiri

Mevlid-i Şerif şiir


Allah adın zikredelim evvela,

Vacib oldu cümle işte her kula


Kim ki, Allah adını önce ana,

Her işi kolay eder Allah ona


Allah adı olsa her işin önü,

Asla ebter olmaz o işin sonu


Bir kez Allah dese aşkla lisanın,

Kalmayıp dökülür bütün günahın


Zikri tekrar eyle mütemadiyen!

Her murada erişir Allah diyen


Haramı bırakıp, helal yemeli,

Şükredip her zaman Allah demeli


Kerimdir, rahimdir, O ilâhımız,

Bize rahmet kıla yüce şahımız!


Varlığına, birliğine şek yoktur,

Ne yazık, üç tanrı diyen pek çoktur


Varlığına edilse de çok hayret,

Cümle âlem yokken O vardı elbet


O varken yok idi, insan, cin, melek,

Arş, dünya, güneş, gezegen ve felek


Bunların hepsini, O var eyledi,

Birliğine hepsi ikrar eyledi


Kudretini göstererek O Celil,

Birliğine kıldı bunları delil


Ol dedi bir kere var oldu cihan,

Olma derse, mahvolur hemen o an


Resulullah’tır bu varlığa sebep,

Onun rızasını, aşkla et talep!


Resulullahın nuru


Hak teâlâ yaratınca Âdem’i,

Âdem’le süsledi bütün âlemi


Mustafa nurunu alnına koydu,

Habibimin nuru, bil bu nur dedi


Kıldı o nur, onun alnında karar,

Kaldı onun ile nice zamanlar


Daha sonra Havva alnına geçti,

Ondan oğlu Şit’e bu nur nakletti


Erdi İbrahim’e, İsmail’e hem,

Söz uzayıp gider, hepsini dersem


Doğunca O rahmeten lil-alemin,

Vardı nur onda karar etti hemin


Doğumu


Âmine hatundur onun annesi,

O sedeften doğdu O dürdanesi


Rebiulevvel ayının nicesi,

On ikinci pazartesi gecesi


O gece ki doğdu, O hayr-ul beşer,

Annesi onda neler gördü neler


Dedi gördüm, O Habib’in annesi,

Bir acep nur ki, güneş pervanesi


Fırlayıp evimden çıktı nagehan,

Göklere dek nur ile doldu cihan


Gökler açıldı, yok oldu karanlık,

Üç melek gördüm, elinde üç ışık


Biri doğu biri batıda onun,

Biri damında, dikildi Kâbe’nin


İndiler göklerden melekler saf saf,

Kâbe gibi kılındı evim tavaf


Yarılıp çıktı duvardan nagehan,

Geldi üç huri bana oldu ayan


Bu hususta derler o üç dilberin,

Asiye’ydi biri o mehpeykerin


Biri Meryem hatun idi aşikâr,

Birisi hem hurilerden bir nigâr


Çevre yanıma gelip oturdular,

Mustafa’yı birbirine muştular


Dediler oğlun gibi hiçbir oğul,

Yaratılalı cihan, gelmiş değil


Bu senin oğlun gibi kadri cemil,

Bir anaya vermemiştir O Celil


Ulu devlet buldun, ey Âmine sen,

Doğacaktır senden O hulk-i hasen


Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır,

Bu gelen tevhid-i irfan kânıdır


Bir adı Mahmud, bir adı Ahmed’dir,

Varlığı cümle âleme rahmettir


Âmine eder vakit oldu tamam,

Ki vücuda gele O hayr-ül enam


Susadım gayet hararetten katı,

Sundular bir cam dolusu şerbeti


Şerbeti karşımda tuttu huriler,

Bunu Rabbimiz gönderdi dediler


Kardan ak idi ve hem soğuk idi,

Lezzeti dahi şekerde yok idi


İçtim onu oldu, cismim nura gark,

Edemedim kendimi ben nurdan fark


Geldi bir ak kuş kanadıyla revan,

Arkamı sıvadı kuvvetle heman


Doğdu o saatte O sultan-ı din,

Nura gark oldu, semavat ü zemin


Kim olmak isterse ateşten necat,

Aşk ile, şevk ile etsin salevat!


Essalatü vesselamü aleyke ya Resulallah!

Essalatü vesselamü aleyke ya Habiballah!

Essalatü vesselamü aleyke ya Seyyidel-evveline vel-âhirin


Mahlûkatın hepsi sevindi o an,

Dirilip âlem yeniden buldu can


Kâinattaki her şey edip seda,

Çağrışarak dediler ki, merhaba!


Merhaba, ey âl-i sultan merhaba!

Merhaba, ey kân-i irfan merhaba!


Merhaba, ey sırr-ı furkan merhaba!

Merhaba, ey derde derman merhaba!


Merhaba, ey rahmeten lil-âlemin!

Merhaba, sensin şefial müznibin!


Bütün dertlilerin dermanı sensin,

Cümle âlemlerin sultanı sensin


Çünkü nurun ruşen etti âlemi,

Gül cemalin gülşen etti âlemi


Âmine hatun artmış idi hayreti,

Bir zaman aklı gidip geldi geri


Gördü gitmiş huriler hiç kimse yok,

Görmedi oğlunu yalvarırdı çok


Bir an şöyle düşünceye dalmıştı,

Huriler onu götürdü sanmıştı


Dört tarafa bakıp edince nazar,

Gördü ki bir köşede hayrül-beşer


O ulu, Kâbe’ye karşı duruyor,

Yüzün yere koymuş secde ediyor


Secdede diliyle tahmid ediyor,

Kaldırmış parmağın tevhid ediyor


Dudaklar kıpırdardı, söylerdi kelâm

Anlayamazdım, ne derdi o hümam


Kulağım ağzına verdim, dinledim,

Söylediği sözü o an anladım


Derdi ki, ya Rab yüzüm tuttum sana,

Ya İlahi ümmetimi ver bana!


Ümmetim dedi sana, O Mustafa,

Ver salevat sen de ona, bul safa


Essalatü vesselamü aleyke ya Resulallah!

Essalatü vesselamü aleyke ya Habiballah!

Essalatü vesselamü aleyke ya Seyyidel-evveline vel-âhirin


Miraca gitmesi


Dinle miracını o şahın ayan,

Âşıksan aşk ateşine durma yan!


Pazartesi gecesi gerçek haber,

Leyle-i kadirdi o gece meğer


O mübarek bahtı, o kadri yüce,

Ümmühanin evine vardı gece


Orda iken nagehan o yüzü ak,

Cebrail Cennete git dedi Hak


Bir sırmalı taç ve bir hulle kemer,

Hem dahi al bir burak-ı muteber


Habibime ilet de, ona binsin!

Arşımı seyreylesin, beni görsün!


Cebrail cennete olunca revan,

Gördü ki, kırk Burak otluyor o an


İçlerinden bir Burak ağlar katı,

Yiyip, içmez, kalmamış hiç takati


Gözlerinden yaşlar eylemiş revan,

Ciğerini dertle etmiş perişan


Dedi Cebrail, niçin ağlıyorsun?

Hüzünle ciğerini dağlıyorsun?


Arkadaşların yiyip içip gezer,

Sen inliyorsun, canını ne üzer?


Dedi, kırk bin yıl vardır ki ya emin,

Aşktır bana yemek ve içmek hemin,


Nagehan bir ses işitti kulağım,

O zamandan bilemem sağı solum


Nedense yüksek sesle bağırdılar,

Ya Muhammed diyerek çağırdılar


O andan beri bilemem, n’olmuşam,

O adın ismine âşık olmuşam


Yüreğim içinde eridi yağım,

Âşık oldu görmeden bu kulağım


Cenneti başıma bu aşk, dar eder,

Gece gündüz işlerimi zâr eder


Gerçi cennet içinde duruyorum,

Hep cehennem azabı görüyorum


Hazret-i Cebrail der ki, ey Burak,

Ağlama hep, verdi muradını Hak


Bir kimsede, aşkın nişanı olur,

Akıbet maşuk, er geç onu görür


Gel beri maşukuna götüreyim,

Yarana merhem vurup bitireyim


Aldı Cebrail Burak’ı o zaman,

Resulullaha ulaştırdı o an


Hak selam etti sana ey Mustafa,

Ki mübarek hatırın bulsun safa


Buyurdu gelsin misafirim olsun,

Arşımı seyreylesin, beni görsün!


Bu gece zahir olur esrar-ı Hak,

Gösterecektir sana didar-ı Hak


Zemzemle doldu bütün âlem o an,

Arşa varır dediler Fahr-i Cihan


Hem sekiz cennet kapısı açtılar,

Âlemin üstüne rahmet saçtılar


Gel gidelim Hazrete, ya Mustafa!

Şu anda bekliyor eshab-ı safa!


Sana cennetten getirdim bir Burak,

Davet-i Rahmandır edesin idrak


Çekti o anda Burak’ı Cebrail,

Önüne düştü ona oldu delil


Göz açıp kapamadan Kudüs’e vardı,

Etrafını bütün nebiler sardı


Enbiya ervahı karşı geldiler,

Mustafa’ya izzet ikram kıldılar


Geçerek mihraba O hayr-ül-enam,

Enbiya ervahına oldu imam


Gece durmadı yola oldu revan,

Bütün göklerden geçip etti seyran


Her birinde türlü hikmetler gördü,

Cebrail’le varıp Sidre’ye erdi


Cebrail’in durağıdır o makam,

Yerle gök ta ki tutalıdan nizam


Gelip Cebrail makamında durdu

Rahmeten lil-âlemin ona sordu:


Bilemem, bu yolları ben nideyim,

Burada garibim, nere gideyim?


Cebrail dedi, sen ki Habibsin,

Sanma bu yerlerde öyle garipsin,


Burada bitti benim seyrangâhım,

İlerisinden dahi yok âgâhım


Eğer geçsem zerre kadar ileri,

Yanarım hemen ey Hakkın serveri


Dedi Cebrail’e o şah-ı cihan:

O halde sen yerinde kal bir zaman


Söyleşirken Cebrail ile kelam,

Geldi Refref önüne, verdi selam


Aldı o şah-ı cihanı o zaman,

Sidre’ye giderek getirdi heman


Gördü gök ehli ibadette hepsi,

Her biri bir türlü taatte hepsi


Hep gök ehli cümle karşı geldiler,

Mustafa’ya izzet ikram kıldılar


Merhaba ya Muhammed dediler,

Ey şefaat kân-ı Ahmed dediler


Her biri kutladı miracını,

Dediler giydin saadet tacını


Yürü artık meydan senin bu gece,

Sultan ile sohbet senin bu gece


Hepsi ile görüşüp geçti öte,

Varıp erişti O ulu hazrete


Rabbimiz harfsiz, kelimesiz ve sessiz

Konuştu Mustafa ile şüphesiz


Dedi ki mahbub-u matlubun benim,

Sevdiğin can ile mabudun benim


Gece gündüz durmayıp istiyordun,

Bir kez görsem cemalini diyordun


Gel Habibim sana âşık oldum ben,

Cümle halkı sana köle kıldım ben


Ne muradın var ise kılam reva,

Eyleyem bir derde bin türlü deva


Mustafa dedi ya Rabbel-âlemin

Ey affı ve hediyesi çok kerim,


O zayıf ümmetimin hali ne ola,

Hazretine nice onlar yol bula?


Ya İlahi hazretinden hacetim,

Şu dur ki, ola en makbul ümmetim


Hak tealadan duyuldu bir nida,

Ya Habibim ben sana kıldım atâ


Ümmetini sana verdim ey Habib,

Cennetimi onlara kıldım nasib


Ey Habibim nedir, o ki diledin,

Bir avuç toprağa minnet eyledin


Zatıma ayna edindim zatını,

Beraber yazdım adımla adını


Ya Habibim anlıyorum ben seni,

Görmeğe hiç doyamazsın sen beni


Tez varıp davet et kullarımı,

Ta gelip de göreler didarımı


Göz açıp kapamadan Fahri cihan,

Ümmühanın evine geldi heman


Her ne gelmişse Mirac’da başına,

Cümlesin haber verdi eshabına


Dediler ey kıble-i İslam-ı din,

Kutlu olsun sana Mirac-ı güzin


Hepimiz kullarız, sen ise şahsın,

Gönlümüzde daim parlayan mahsın


Bize, ümmet olmak devleti yeter,

Müslüman olmanın izzeti yeter


Süleyman Çelebi










Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.