Prof. Dr. Sinsi
|
Abdestsiz Kur'an-İ Kerim Tutulur Mu?
Abdest Olmadan Kur'an Tutulabilir mi? Okunabilir mi?
Bu yazımızda toplumumuzda genel kabul gören bir yanlışı, daha doğrusu Kur'an-ı Kerim'deki yanlış yorumlanan bir ayeti incelemeye ve Kur'an'a uygun olan anlayışı ortaya koymaya çalışacağız Amacımız Kur'an'ın önündeki engellerden birini kaldırmak ve bu noktada Kur'an'ın an*laşılmasına biraz daha yardımcı ol*maktır
Kur'an, müslümanlar arasında en çok sözü edilen fakat anlaşılması için en az çaba gösterilen bir kitap olduğun*dan dolayı insanlarımızın Kur'an adına bildikleri şeylerin bir çoğu kulaktan dol*ma, asılsız ve uydurma bilgilerdir
Elbetteki Kur'an'ın tanınmadığı, an*laşılmasının belli "tekellere" devredildi*ği dönemlerde, Kur'an'ın anlaşılmama*sı, ayetlerinin yanlış yorumlanması ve bunların da çabucak kabul görmesi do*ğal bir sonuçtur Ancak bu noktada do*ğal olmayan ise, toplumun böylesi acıklı bir tablo oluşturmasına rağmen, müslümanların gündemlerine hala Kur'an'ı almamakta diretiyor olmaları*dır
Kur'an'ın bu durumda oluşunun bir çok sebebi vardır Bunların bir çoğu da Kur'an'ı kutsama, yüceltme adına ya*pılmış/yapılmakta olanlardır Kitabı*mız Kur'an öyle yüce, öyle kutsaldır ki; değil onu okuyup anlamamız, ona do*kunmamız bile belli kuralları, prensiple*ri yerine getirmemize bağlıdır/bağlan*mıştır
Biz burada söz konusu kurallardan birisini; "Kur'an'a abdestsiz el sürüle*meyeceği" dolayısıyla okunamayacağı yolundaki iddiayı ve bu iddiaya delil olarak gösterilmeye çalışılan Vakıa Suresi'nin 79 ayeti üzerinde duraca*ğız
Ayette; «Ona (Kitab-ı Meknun'a ve*ya Kur'an'a) arınanlardan başkası te*mas edemez » (56/Vakıa, 79) deniliyor «Arınanlar» diye tercüme ettiğimiz «mutahharun» kelimesi elimizdeki mevcut meallerde, Maide Suresi'ndeki abdestle ilgili 6 ayette geçen ve maddi temizlenmeyi ifade eden (fettahharu: temizlenin) kelimesiyle eş anlamlı ola*rak kullanılmakta ve böylece Kur'an'a ancak abdestli olanların dokunabileceği sonucu çıkarılmaktadır
Acaba gerçekten, iki ayrı ayette ge*çen bu iki kelime aynı anlamları mı ifade etmekte yoksa farklı anlamlar mı taşı*maktadırlar? Bu konuyu açıklığa ka*vuşturabilmek için Kur'an-ı Kerim'deki ve Arap dilindeki bu kelimeyle ilintili di*ğer türevlere bakmak sanırız yerinde olacaktır
Lügatte; "temizlemek, arıtmak, pis*liği gidermek, kadınlar için hayızdan te*mizlenmek  vs " anlamlara gelen ve kökü "ta-he-ra" olan fiil Kur'an-ı Kerim'de ve Arap dilinde en genelde iki an*lamda kullanılmaktadır Birincisi; Maide Suresi 6 ayetteki (fettahharun) fiilini de içine alan ve bizzat maddi temizliği içe*ren ve bu anlamda kullanılan (ta-he-ra) fiilidir, ikincisi ise; insanın veya en ge*nelde yaratıkların kalbi ve manevi temizliğini, küfür ve batıl pisliğinden arınmışlığını ifade için kullanılan aynı kök*ten alınmış fakat farklı varyanttaki (ta-he-ra) fiilidir Aşağıda örneklerle açıkla*yacağımız üzere Vakıa Suresi 79 ayetinde geçen (mutahharun) kelimesi de sözünü ettiğimiz ikinci anlamı ifade eden (ta-he-ra) fiilinin bir türevidir
Maddi temizliği ifade etmek için kul*lanılan, ayetin bütünlüğünden de bizzat su ile temizlenmeyi ifade ettiği anlaşı*lan ve hemen hemen aynı anlamı içe*ren fiil kalıpları (vezinleri)ndan türeyen "temizlenmek" kelimesi kısaca Kur'an-ı Kerim'de şu şekillerde geçmektedir
«  Eğer cünüp iseniz temizlenin (fettahharun) » (5/Maide, 6)
«  Temizleninceye (yethurne) ka*dar onlara yaklaşmayın » (2/Bakara, 222)
«  Ve gökten tertemiz (tahura) bir su indirdik » (25/Furkan, 48)
«  Rableri onlara tertemiz (tahura) bir içki içirmiştir » (76/İnsan, 21)
Görüldüğü gibi bu ayetlerde geçen temizlenmek kelimesi maddi temizlik yani Maide Suresi 6 ayette de olduğu gibi su ile temizlik anlamında kullanıl*mıştır Bu anlamdaki pratik kullanım hakkında da örnek verecek olursak; "su ile yıkadım (iğteseltu) guslettim den*mek istendiği zaman (tetahhertü veya ittahhartü)" derler 1 Bu konudaki ayet ve kullanım örneklerini artırmak mümkün, ancak bu kadarla yetinerek keli*menin ifade ettiği ikinci anlama geç*mek istiyoruz
«  Allah onların kalplerini temizle*mek {en yutahhira) istememiştir » (5/Maide,41)
«  Ey Meryem, Allah serti seçti, te*mizledi (tahharaki) ve seni dünyaların kadınlarına üstün kıldı » (3/AI-i Imran, 42)
«  Seni inkar edenlerden temizle*yeceğim (mutahhiruke)  » (3/AI-i imran, 55)
«  Allah sizden kiri gidermek ve si*zi tertemiz (yutahhirakum tathira) yap*mak istiyor » (33/Ahzab, 33)
«Değerli, şanlı, yükseltilen, temiz tutulan (mutahharatin) sahifeler için*dedir » (80/Abese, 13-14)
«Allah tarafından tertemiz (mutahharaten) sahifeler okuyan bir elçidir » (98/Beyyine, 2)
Bundan başka pratik kullanımda Araplar günahkar kimsenin temizlen*mesi için (Tahhir) kelimesini kullanırlar, Müddessir Suresi'nde 4 ayette ge*cen (Elbiseni temizle; tetahhir) aynı şe*kilde nelsini, ahlakını temizle anlamını ifade etmektedir,2 Çocuğun "sünnet edilmesi" anlamında da Arap dilinde aynı kelime kullanılmaktadır
Görüldüğü gibi yukarıdaki ayetler*de ve pratik kullanımlarda geçen (ta-he-ra) fiili vezin (fiil kalıbı) değiştirerek kalbi temizliği (5/41), küfür ve şirk pisli*ğinden uzaklaştırılmak suretiyle arındırılmışlığı (3/55) ifade eder bir anlam kazanmıştır Söz konusu olan Vakıa Suresi 79 ayette geçen kelime de aynı vezinde ve aynı anlamda kullanılmış*tır
Dolayısıyla bu ayetlerde geçen "mutahharun/temizlenenler" kelimesi*nin abdest almakla hiçbir alakası yoktur Ayetlerin siyak ve sibakı da göz önünde tutulursa görülür ki; ayet abdest alanlardan değil, arınmış olan melek*lerden bahsetmektedir
Ayeti daha iyi anlayabilmek için da*ha öncesi ve daha sonrasına da baş*vurarak yeniden gözden geçirelim «O elbette değerli bir Kur'andır » (56/77); «Korunmuş bir kitaptadır » (56/78) «Ona temizlerden (mutahharun) baş*kası dokunamaz!» (56/79); «Alemlerin rabbinden indirilmiştir » (56/80); «Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?» (56/81)
79 ayette geçen "o" zamiri Arapça gramer kurallarına göre kendisine en yakın olan isme atfedilir, böylece el sü*rülemeyecek olan kitap, Buruc Suresi 22 ayette de geçen "Levh-i Mahfuz" anlamındaki "Kitabîn Meknun/ Korun*muş Kitap"tır Ancak dolaylı olarak Kur'an-ı Kerim'e de dokunulamayacağı söylenebilir Çünkü Kur'an da o kitaptan bir parçadır Dolayısıyla ona da içinde pislik, kötülük olan hiç bir yaratık (şeytan, cin, ins) dokunamaz, yani tev*hidi bütünlüğü bozucu ve tevhide aykı*rı batıl unsur sokamaz
Kur'an-ı Kerim'in nüzulü sırasında, Kur'an'ı inkar eden ve Hz Peygamberi yalanlayan müşrikler (3/184), Kur'an'ın şeytanların, cinlerin sözü olduğunu (37/36) Muhammed (s)'in cinlenmiş ol*duğunu (15/6) Öne sürüyorlardı Dola*yısıyla Kur'an'ın Allah (c c )'tan indiril*miş olmadığını, temiz olmayan varlık*lar tarafından Hz Peygamber'e ilham edildiğini iddia ediyorlardı
Oysa Kur'an-ı Kerim bunlara cevap olarak "Kovulmuş şeytanın sözü olma*dığını" (81/25) "şeytanların indirmedi*ğini" (26/210) bildirerek, söz konusu Vakıa 79 ayete de "Ancak ona temiz olanların dokunabileceğini" yani, sa*dece günah ve şirkten tamamen temiz*lenmiş olan meleklerin dokunabilece*ğini ve hemen akabinden de "Alemle*rin rabbinden indirilmiştir" diyerek müşriklerin iddialarının boş ve asılsız olduğunu ortaya koymuştur
Bu ayet Enes b Malik, ibn Abbas, Said b Cübeyir, İkrime, Mücahid, Katade  vb bir çok sahabe tarafından da bu şekilde anlaşılmış 3 Salmanı Farisî de bu ayetin Kur'an'ı abdestli olarak ele alıp almamakla hiç bir ilgisi olmadığını, söz konusu (mutahhar) temiz olanların melekler olduğunu söylemiştir ki, yu*karıda açıkladığımız üzere doğru ve Kur'an'a uygun olan da budur
Eğer söz konusu ayette geçen (mu*tahharun) kelimesine (abdest alanlar) anlamını verecek olursak Abese 14 ve Beyyine 2 ayetlerde geçen (mutahharat) kelimesine de aynı anlamı yani "abdest aldırılmış sahifeler" anla*mını vermek gerekirdi ki; bu ayetler için böyle bir iddiada bulunmak ne kadar yanlış ise Vakıa Suresi 79 ayette ge*çen (mutahharun) kelimesine de "ab*dest alanlar" anlamını yüklemek o ka*dar yanlıştır Dolayısıyla bu ayetlerde geçen (mutahharat ve mutahharun) kelimeleri şirk, küfür ve şeytanın tema*sından uzaklaştırılmış anlamını ifade etmekle birlikte temiz olan meleklere işaret etmektedir
Yine ayette geçen (la) edatı nehy la'sı değil, nefy la'sı olarak kullanılmış*tır ki, bir çok müfessir de bu kanaatte*dir 4 Yani bu ayette "dokunmasınlar" şeklinde bir yasaklama (nehy) söz ko*nusu değil, ancak "dokunulamaz" şek*linde bir olumsuzlama, dokunulamayacak olan bir olayın haber olarak bildi*rilmesi söz konusudur Bu da ayette bil*dirilen, gaybî bir mesajla ilintilidir
Ayrıca son olarak şunu da bildir*mek gerekir ki; Vakıa Suresi'ndeki söz *konusu ayet ile Maide Suresi'ndeki ab-destle ilgili ayet karşılaştırıldığında da görülür ki; abdest ayeti diğerinden nü*zul sırası bakımından çok sonra indiril*miştir Rivayetler de bu durumu des*tekler mahiyettedir Bu durumda bilin*meyen bir hükmün yerine getirilmesi ve bunun istenmesi, yani abdest bilin*meden, abdestle ilgili bir hükmün yeri*ne getirilmesinin istenmesi nasıl müm*kün olabilir?
Sözü edilen bu ayetin yanlış anla*şılması sonucu müslümanlar Kur'an-ı Kerim'i yanlış yönde kutsamış ve yüceltmişlerdir ki, ona dokunmak için bile çeşitli merasimler ve prensipleri zorun*lu kural olarak koymuşlardır Halbuki Kur'an'ın kutsanması ve yüceltilmesi bu anlamda değildir Bilakis onun oku*narak anlaşılıp hayata tatbik edilmesi ona verilen en büyük yüceltmedir
Allah (c c ) Kur'an'da, Kur'an'ın okunabilmesi için abdest vb, gibi hiç bir ön şart koşmamış bilakis Allah'ın anıla-bilmesi için getirilebilecek tüm serbes*tiyi getirmiştir (4/103) Kur'an'da yal*nızca namaz kılmak için emredilen böyle bir ön şartı Kur'an'ın okunabilme*si için -olmazsa olmaz- bir kural olarak ortaya koymak, Kur'an'ın okunmasının ve anlaşılmasının önüne engel koy*mak demektir Halbuki Allah-u Teala biz insanlar için kolaylık istemekte, güçlük istememektedir (2/185) Buna rağmen Allah'ın koymadığı bir şartı Kur'an'ın önüne getirip koymak aynı zamanda O'nu okuyup arınacak olan*ların Önüne geçmek demektir Mümin*lerin görevi Kur'an'ın önüne engeller kaymak değil, önündeki engelleri kal*dırmak olmalıdır
Mesele böylece açıklığa kavuşturulmadan sonra diyebiliriz ki; bu ayetin yo*rumlanmasında da olduğu gibi toplum*sal kabul gören değerler her zaman doğrudur anlamına gelmez Doğru an*cak Allah'tan olandadır, dolayısıyla doğru ancak Kur'an'dadır,
Selam; doğruyu arayanlara ve bu doğruyla yaşayanlara olsun
|