04-24-2007
|
#1
|
[KAPLAN]
|
Koskocaman Yalnızlık... Üstümde Gece...
Derler ki, “Koskocaman yalnızlık olduğunda, ay sarısını satarmış geceye” Saat gecenin ikibuçuğuydu, evin tüm pencerelerinden dışarı bakmasına rağmen ay’ı göremedi Biraz düşündü  Yalnız mıydı peki? Cevap veremedi  Kararlıydı ay’ı görecekti  Gecenin ağırlığını üzerinde hisseden buruşuklukta, koltuğa gelişigüzel bırakılmış deri montunu giydi bir anda  Sonra da; daha sabaha çok var nasıl olsa, miskinliğine bürünmüş ayakkabılarını geçirdi ayağına  Asansörün kata gelmesini bekleyemiycek kadar acelesi vardı Gecenin sessizliğine inat, ayakkabılarının topuklarına daha da sert basarak, bi solukta indi merdivenlerden
Lanet olsun, apartmanın kapısı kilitliydi Posta kutularının hemen yanındaki uyarı takıldı gözüne “ Apartmanın kapısı gece 12’den sonra kilitlenecek!”Sinirlendi ve umutsuzca gece kadar soğuk ceplerinde anahtar aramaya başladı Ve bulmuştu  
Anahtarlıktakilerden rastgele bi tanesiyle kapıyı açmaya çalıştı, ilk denemede açılmıştı kapı  Oksijeni bitmek üzere olan dalgıcın, yüzeye çıkma telaşıyla kendini dışarı attı Derin derin nefes aldı  Gecenin soğuğunu önce çorap giymeyi unutmuş ayaklarında hissetti  Sonra yüzünde  Aklına montunun fermuarını çekmek geldi Zicuuuvvv, diye bi ses çıktı Fermuarın bu sesiyle irkildi Başını kaldırdı gökyüzünü seyretmek için Ama apartmanların o sevimsiz yüksekliğinde kaybolmuştu gökyüzü! Hızlı adımlarla apartmanın bahçe kapısına ilerledi Kapıyı açarken çıkan gıcırtı, yıllardır yağlanmayan kapının isyanıydı sanki  
Hızla uzaklaştı nereye gittiğini bilmeden Sanki hep o gitmek istediği uzak ülkeye gidiyordu Sokağın başına geldi  Gecenin sessizliği büyülemişti onu Paketinde tek kalan, bu saatte içilmeye alışık olmayan sigarasını ağzına götürdü  Kibriti aradı elleri, sigarayı ağzına götürmenin şartlamışlığıyla Ama kibriti bulmak o kadar kolay olmadı  Hızlı hızlı ceplerini karıştırdı Anahtarlık geldi eline önce, sonra bi kalem, sonra da çiğnenmiş ve kağıdına sarılmış sakız Şaşırdı  Hiç çiğnenmiş bi sakızı saklamak gibi huyu yoktu çünkü Kimden ve ne zaman kalmıştı? Sonra ağzındaki sigaranın, kibritle randevusunu hatırladı  Gülümsedi  Kibriti bulmuştu ama, kibrit de sigara gibi kutusunda tek kalmıştı Rüzgarı arkasına aldı, avuçlarıyla sardı yaktığı kibriti ve sigarısından derin derin çekti ilk nefesi  Üşüyen elleri biraz olsun ısınmıştı Aklına Kibritçi Kız geldi  O da üşümüştü böyle Ay’ı arayan gözlerle tekrar gökyüzüne baktı  Bulutların arkasına gizlenmiş, sanki ondan saklanıyordu Bir nefes daha çekti sigarasından, tekrar ayla yüzleşmek üzere  
Ay gittikçe uzaklaşıyordu  Çaresizce kaldırım taşının üzerine oturdu  Çocukluğuna uzandı  “Taşa oturma karnın ağrır” uyarısı kulağındaydı  Gökyüzüne tekrar bakmaya cesaret edemiyordu  Gözleri dolu dolu oldu  Hani hep o gitmek istediği uzak ülke aklına geldi tekrar  Kendinden emin bir şekilde ayağa kalktı  Açtı kollarını iki yana, hafifçe büktü boynunu  Dudağı kıvrıldı belli belirsiz  Gülümsedi belki  Belki ağladı, çığlık çığlık  Sessizce  Bu gece üç şey bitmişti Tek kalan sigara  Tek kalan kibrit  Bir de 
|
|
|