Prof. Dr. Sinsi
|
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, Divan edebiyatının terk edilmesinden sonra teşekkül eden Tanzimat, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat adlarıyla anılan edebiyat tarzları vasıtasıyla oluşturulan zemin üzerine kurulmuştur Cumhuriyet devri edebiyatının ilk dönem eserleri değişen siyasî, sosyal ve kültürel çerçevenin etkilerini taşır Dildeki sadeleşme hareketi artık yerleşmiştir Aruz bırakılarak hece kullanılmıştır Şiirde ve düz yazıda toplumun her kesiminden gelen sanatçılar sayesinde konular oldukça genişletilmiştir Buna bağlı olarak mekânlar da çeşitlilik kazanmıştır Anadolu’ya daha çok yer verilmiştir Roman ve hikâyelerde toplum sorunları, gözleme dayanan bir gerçeklikle anlatılmıştır Kurtuluş Savaşı ve bu dönemdeki toplum hayatı da konu edilmiştir Tiyatro eserlerinde de millî konular işlenmiştir
a 1940 Yılına Kadar Türk Edebiyatı
1900′den sonra dogan, ilk gençlik ve olgunluk yılları Cumhuriyet’in ilk devresinde geçen ilk şairler nesli, şiire Yahya Kemal’in, Ahmet Haşim’in ve batı şairlerinin etkisiyle ve kendi yaratıcılıklarının katkısıyla yeni estetik şekiller kazandırdı Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkçeye Paul Valery’nin şiir görüşünü uygulayarak, yoğun kapalı, derin şiirler yazdı Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967), Tanpınar’ı hatırlatan özelliklerin yer aldığı folklor kaynaklı değişik eserler meydana getirdi Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983) çok yönlü kişiliğinin etkisiyle ve Türkçeyi ustaca kullandığı şiir ve piyeslerinde Anadolu insanının mistik eğilimlerini orijinal ve modern bir üslûpla ifade etti
Yedi Meşaleciler
Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Kenan Hulusi (hikâyeci), Cevdet Kudret Solok, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk Bu edebî topluluk yeni bir edebiyat, farklı bir şiir anlayışı oluşturmak için toplanmıştır Beş Hececiler’e karşı çıkmışlardır “Samimîlik, canlılık ve devamlı yenilik” ilkelerini benimsediler Fransız edebiyatını örnek alacaklarını bildirdiler Buna rağmen kendileri de Beşe Hececiler’in yolundan gitmişlerdir Türk şiirine herhangi bir yenilik getirmemişlerdir
Dönemin Sanatçilari
Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967)
Avrupai şiir anlayışından âşık tarzı söyleyişe yönelmiştir Şiirlerinde iç duygu ve bununla birlikte gelişen hafif sesli bir musiki havasi vardır
Şiir kitabı: Şiirler
Tiyatroları: Koçyigit Köroglu, Köşebaşı, Bir Pazar Günü, Satilik Ev
Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983)
Şiirlerinde insanın evrendeki yerini, madde ve ruh meselelerini, insanın iç dünyasina ait çeşitli yönleri, gizli duyguları işlemiştir Hissi ve fikri şiir oluşturan iki unsur olarak kabul eder Sağlam bir dil ve üslûp; kuvvetli bir lirizm, başarılı bir teknik sahibidir Ağaç ve Büyük Doğu dergilerini çıkarmıştır
Şiirleri: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervani, Çile Şiirlerim
Roman ve tiyatro türünde de eserleri vardır: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, Hikâyelerim
Cahit Sitki Taranci (1910-1956)
Sade, yalın, ahenkli bir dille, konuşma diliyle şiirler yazmıştır Şiirlerinde iç sıkıntılarını, karamsarlığı, özellikle sürekli korktuğu ölümü, ama bununla birlikte yaşama bağlılığı konu edinmiştir
Şiirleri: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût
Nesirleri: Ziya’ya Mektuplar
Memduh Şevket Esendal (1883-1952)
Romancı ve hikâyeci Romanlarinda kendi deyimi ile “topluma ayna tutmuştur” Hikâyelerinde gözlem gücü son derece güçlüdür Toplum hayatındaki aksaklıklara değinmiştir Dili temiz; anlatımı güçlüdür Konuşma dilini kullanmıştır Hikâyelerinde Çehov tarzının temsilcisidir
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları, Vassaf Bey
Hikâyeleri: Hikâyeler, Otlakçı, Hava Parası, Mendil Altında, Temiz Sevgiler
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)
Hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türlerinde eserler vermiştir Ama en önemli özelliği şairliğidir Şiirlerindeki temel unsurlar; his, hayal ve musikidir En çok işlediği konu zamandır Şuuraltı da önemlidir Şiirlerinde sembolistlerin etkisi vardır Sade bir dille yazdığı şiirlerde hece ölçüsünü kullanmıştır Hikâye ve romanlarında dönemin toplum hayatını ve çelişkilerini ortaya koymuştur Psikolojik yön de önemlidir Dili başarıyla kullanmıştır
Şiirleri: Şiirler
Deneme: Beş Şehir
Roman: Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler
Hikâye: Yaz Yağmuru, Abdullah Efendi’nin Rüyaları
Edebiyat: 19 Asır Türk Edebiyatı Tarihi
Abdülhak Şinasi Hisar (1888-1963)
Tenkitçi ve romancı Nesirlerinde görgü, hatıra, tasvir ve kültür unsurları ağır basar Sanatlı ve uzun cümleleri vardır
Romanları: Fehim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz
Diğer eserleri: Boğaziçi Mektupları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Boğaziçi Yalılar
b Son Dönem Türk Edebiyatı
Garipçiler
Orhan Veli Kanık ve onunla aynı tarzı paylaşan Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat, şiirlerini 1941 yılında Garip adlı kitapta topladılar, Garipçiler adıyla anıldılar ve Türk şiirinde yeni bir akım meydana getirdiler Bu adı almalarında Orhan Veli’nin “Kitabe-i Seng-i Mezar” adlı şiirinin garip tepkilere sebep olasının ve garip bulunmasının etkisi olmuştur Bu akımın amacı şiiri, öteden beri vazgeçilmez unsurlar sayılan vezin, kafiye, nazım şekli, nazım birimi; şairanelik, mecazlı söyleyiş, söz sanatı ve süs gibi unsurlardan sıyırarak, duyuların yalın ifadesi hâline getirmekti Bu akımda hiç bir kural ve kalıba bağlanmamak prensip edinilmiştir Sade bir dil kullanmışlardır
Günlük ve sıradan konuları işlemişlerdir Sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci, hayattaki gariplikler şiirlerinin başlıca konularıdır Şiirde o zamana kadar işlenmemiş konuları ele almışlardır Orhan Veli, bu tarzda yazdığı başarılı şiirlerle kendisinden sonrakileri büyük ölçüde etkiledi Genç yaşında Rusya’ya giden ve oradan marksist ve materyalist bir inançla dönen Nazım Hikmet Ran (1902-1963) Türkçenin estetiğini Mayakovski tesirleri taşıyan yeni bir tarzda kullanarak ihtilâlci şiirler yazdı 1960′lı yıllardan sonra Türk Edebiyatı içinde yaygınlaşan sosyalist akımının başlangıcı bu şiirler oldu
Ahmet Muhip Dıranas, şiiri tamamen estetik olarak kabul eden şairlerdendir Aynı nesilden olan Arif Nihat Asya (1904-1976) üslûp ve ruh yönünden zenginliğini şiirlerine aksettiren orijinal bir şairdir Türk edebiyatında küçük klâsik hikâye yazma geleneğinin kurucusu ve en başarılı temsilcisi olan Ömer Seyfettin’in (1884-1920) hikâye kitapları 144 baskı yaparken kendisi en çok okunan yazar oldu Sait Faik Abasıyanık (1906-1948) ve Sabahattin Ali’nin 1935 yılından sonra yayınladıkları hikâyeler, birbirinden farklı iki yeni çığır açtı
Sait Faik, konuları İstanbul’da geçen ve şahsî izlenimlerine dayanan şiir duygusuyla dolu hikâyeler yazdı Materyalist bir dünya görüşüne sahip olan Sabahattin Ali, dış tasvirlere ve sade olaylara fazla önem veren hikâyeler yazdı Bu iki yazarla birlikte 1960′lı yıllardan sonra yoğunlaşan günlük olaylar, düşünce ve beklentiler edebiyata girmeye başladı
|