Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdülhak, edebi, eserleri, hamit, hayatı, kişiliği, tarhan’in

Abdülhak Hamit Tarhan’İn Hayatı, Eserleri Ve Edebi Kişiliği

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abdülhak Hamit Tarhan’İn Hayatı, Eserleri Ve Edebi Kişiliği








Abdülhak Hamit Tarhan’ın Hayatı, Eserleri ve Edebi Kişiliği (1852-1937)
2 Ocak 1852’de İstanbul’da doğdu Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu Kısa süre Rumelihisar Rüşdiyesi’ne devam etti Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı 1862’de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris’e babasının yanına gitti Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü Yaşının küçüklüğüne rağmen Bab-ı Ali’de tercüme odasına katip olarak girdi Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği’ne atanan babasıyla birlikte İran’a gitti Farsça öğrendi Babasının 1867’de ölümü üzerine İstanbul’a döndü Maliye Mühimme Kalemi’ne girdi Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemleri'nde çalıştı 1871'de Fatma Hanım'la evlendi 1876'da Paris Büyükelçiliği İkinci Katipliği'ne atandı

1878'de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos konsolosluklarına, 1883'te Bombay Başkonsolosluğu'na atandı Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım'ı kaybetti Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü şiiri "Makber"i yazdı 1886'da Londra Büyükelçiliği Başkatipliği görevine getirildi Londra'da Bayan Nelly ile evlendi 1895'te Lahey'e elçi olarak gönderildi Bir yıl sonra Brüksel elçiliğine getirildi Nelly'nin 1911'de ölmesinden sonra İstanbul'da Cemile Hanım ile evlendi Bu evlilik 20 gün sürdü 1912'da Belçika asıllı Lüsyen Hanım'la evlendi Aynı yıl görevden alınınca İstanbul'a döndü Meclis-i Âyan üyeliğine getirildi İstanbul'un 1920'de işgal edilmesi üzerine Viyana'ya gitti Sıkıntı içinde yaşadı Ankara Hükümeti yurda dönmesini sağladı Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra kendisine maaş bağlandı İstanbul Maçka Palas'ta bir daire verildi 1928’de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü Mezarı Zincirlikuyu’da

Şiire 1870'lerde başladı Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı Yurtdışı görevleri nedeniyle Batı edebiyatçılarını yakından tanıdı, onların etkisinde kaldı Divan edebiyatı nazım birimlerinin dışına çıkmayı denedi Dize ve uyak düzeninde değişiklikler yaptı Divan şiiri konularının dışına çıkmayı denedi Şiirlerine günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini konu aldıforumsinsinet Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı Manzum tiyatro oyunları da kaleme aldı Ancak bunlar sahnelenmekten çok okunması amacıyla yazılmış oyunlardı Yaşadığı dönemde Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve "Şair-i Âzam" ya da "Dahi-i Âzam" unvanı verildi

Eserleri
Şiir:
Sahra (1879)

Ölü (1886)

Hacle (1886)

Bir Sefilenin Hasbihali (1886)

Bâlâ’dan Bir Ses (1911)

Validem (1913)

İlham-ı Vatan (1918)

Tayflar Geçidi (1919)

Ruhlar (1922)

Garâm (1923)

Oyun:
İçli Kız (1874)

Sabr ü Sebat (1875)

Duhter-i Hindu (1875)

Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)

Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)

Eşber (1880, 1945)

Zeynep (1908)

Macera-yı Aşk (1910)

İlhan (1913)

Tarhan (1916)

Finten (1918, 1964)

İbn Musa (1919, 1928)

Yadigar-ı Harb (1919)

Hakan (1935)

Makber
Eyvah ne yer ne yar kaldı

Gönlüm dolu ah u zar kaldı


Şimdi buradaydı gitti elden

Gitti ebede gelip ezelden


Ben gittim o haksar kaldı

Bir köşede tarumar kaldı


Baki o enisi dilden eyvah

Beyrutta bir mezar kaldı


Bildir bana nerde nerde Ya Rab

Kim attı beni bu derde Ya Rab


Nerde arayayım o dil rübayı

Kimden sorayım bi-nevayı


Derler ki unut o aşnayı

Gitti tutarak reh-i bekayı


Sığsın mı hayale bu hakikat

Görsün mü gözüm bu macerayı?


Sür'atle nasıl da değişti halim

Almaz bunu havsalam hayalim


Çık Fatıma! lahdden kıyam et

Yadımdaki haline devam et


Ketm etme bu razı şöyle bir söz

Ben isterim ah öyle bir söz


Güller gibi meyl-i ibtisam et

Dağı dile çare bul meram et


Bir tatlı bakışla bir gülüşle

Eyyamı hayatımı temam et


Makber mi nedir şu gördüğüm yer

Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber

Elveda Diyemedik


Yıldızsız bir geceydi

Bir dağ çiçeği gibi şimdiden hasretteydim

sürgündüm çok uzaklardaydım,

Ve gözlerindi sürgün sebebim

Çok çabuk çekildin hayatımdan

Kaderle el eleydin,

Bense kederle sarhoş

Yarım kalmıştı hikayemiz

Göçmen kuşları gibi gelip geçtin bu şehirden

Belkide hayatımdan

Duymadın haykırışımı, acılarımı,

Benimsin sanmıştım uçtun avuçlarımdan

Tutamadım, gitmede diyemedim

Olamadın bir yıldızın kayışı kadar hayatımda

Zaman çok kısaydı bizim için

Yetmedi gözlerimizden yaşı silecek kadar

Nede elveda diyebilecek kadar


İçimde Sen
Nihal'e

Yine gece, yine hüzün

Ve yine içimde sen

Ve yine biliyor musun?

İçimde sen olunca hüzün de güzel

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.