Prof. Dr. Sinsi
|
Aşkta - Mutluluk Ve Mutsuzluk
Mutsuz olmamız, kahır çekmemiz için ne çok sebebimiz var! Olup bitenin, acı verici durumu karşısında mutsuz olmak daha insana yakışan bir şey değil midir? Değildir! Mutlu olmak, insan olma sorumluluğu taşıyan herkesin bir sorumluluğudur
Son zamanlarda sık sık kendime söylediğim bir söz: "Mutsuzluk ahlâksızlıktır " Ahlâk yaşamının hedefi mutluluktur; mutluluk ahlâkına göre yaşamalıyız anlamında söylemiyorum bu sözü "Mutluluk", "mutsuzluk" kavramlarından, çağımız insanının çoğunlukla anladığını anlamıyorum Bu kavramların farklı yorumlarına gerek duyduğumuzu düşünüyorum
Akıllı mutsuz, salak mutlu mu olur?
Alışılagelmiş bakışla, düşünen, araştıran, soruşturan, eleştiren insanın mutsuz olması gerektiğine inanılır Dünyadaki gidişe "aklı eren" insan, oradaki akıldışı akışı, haksızlığı, sömürüyü, acıyı, iletişimsizliği, kısacası dünyadaki cehennemi görür ve mutsuz olur Aydın mutsuzdur; gördüğü karşısında; gördüğünü düzeltmeye çabalamasındaki yetersizliği karşısında Düşününce mutsuz olur insan; bir anlamda nasıl düştüğünü görmüştür, kendinin ve insanlığın Düşünüyorum: O halde mutsuzum der Mutsuzluk dünyayı değiştirmenin bir gerekçesi olur; yalnız gerekçesi değil, itici gücü, enerjisi Mutsuzlar, dünyaya isyan edip, dünyayı değiştirmeye, dönüştürmeye çabalayacaklardır Mutsuzluk, uyumamanın, uyanıklığın, isyanın, eleştirinin bir itici gücüdür Mutsuz, bilinçlidir, bilgilidir, asidir
Oysa, mutlu, tam bir salaktır Düşünme gücünden yoksun, bilgisiz olduğu için mutludur Aydın mutlu olamaz; o denli çok kaygısı; içinden bir türlü çıkamadığı kendisine, düzene, düzenin değiştirilmesine ait sıkıntıları vardır ki, mutlu olması olanaksızdır Boş kafalı, yaşamayı yüzeyden alan, sorumsuz, bencil insanlar mutluyum diye dolaşırlar Ne kadar kapsamlı, ne kadar derin düşünürseniz o kadar mutsuz olursunuz
İşte yukarıda mutluluk ve mutsuzlukla ilgili saptamalara karşı çıkıyorum "Akıllı mutsuz, salak mutlu" savının yaşama beceriksizliklerinin bir avuntusu olabileceğini düşünüyorum Mutsuzluk görüntüsünün, saplantısının ya da avuntusunun "gerçekle" yüzleşmekten bir kaçış olduğunu düşünüyorum
Mutluluk bilinç ve yürek işidir
Dünyada bir zulüm, haksızlık, sömürü düzeni olduğu bana açık geliyor Mutsuz olmamız, kahır çekmemiz için ne çok sebebimiz var! Olup bitenin, acı verici durumu karşısında mutsuz olmak daha insana yakışan bir şey değil midir? Değildir! Mutlu olmak, insan olma sorumluluğu taşıyan herkesin bir sorumluluğudur Burada, "şişe yarıya kadar dolu" demiş mi oluyoruz, "yarıya kadar boş olan şişe"ye? Mutlu olma bir çeşit aldanma sonucu mu elde edilecektir? Avunma, aldanma, görmezlikten gelme, sorunlardan kaçma yoluyla "mutluluk oyunu" oynamaktan söz etmiyorum
Aldanma sonucu "mutluluk" sözde mutluluktur Mutluluk bir bilgi işidir: fark etme, ayırt etme, yargılama; düşünebilme işidir! Dürüstlükle başarılır
İnsanın ardında olduğunu söylediği mutluluğun, sorunlardan, acılardan, kaygılardan azade bir ruh haliyle yaşanması gerekmez Gerçekle yüz yüze, onun sorunlarıyla içice olduğunuz halde mutlu olabilirsiniz
Önce şu soru: Neden ardındayız mutluluğun? Gerçekçi olduğumuz, gerçeği anlamaya, yorumlamaya, sorunlarıyla baş etmeye çabalamak için Araştırmak için Mutsuzdan araştırmacı olmaz Mutsuzdan devrimci olmaz Mutsuzdan başkaldırı, umut, düş bekleyemezsiniz!
Karşı çıkışları duyuyorum: Mutsuz bilenmiştir, ödün vermez, kavgaya, savaşa, mücadeleye, zulüm görmeye hazırdır Kelle koltuğunda yürür mutsuz Mutlu, yitirmek istemediği mutluluğu için korkaktır, ödünler verir; dünyadan hoşnuttur, merak etmez, öğrenmez, kendini aşmak istemez
İşte tam da bu noktada karşı çıkışlara karşı çıkıyorum! Böyle salak, böyle eblek, böyle yorumsuzdan mutlu insan çıkmaz! Mutluluk bir bilinç işidir, yalnız bilinçli olmakla kazanılmaz mutluluk, yürek işidir aynı zamanda Mutluluk, uyuşukluk, tembellik, atâlet değildir Hamarat ruhların işidir Acı çeken, acı çekmiş, duyarlı insanların Mutluluk bir haz hali değildir Acı yokluğu hiç değil!
Mutsuzluk yaşama beceriksizliğidir
Mutluluk iç ve dış özgürlüğe kavuşabilmede bir dönüm noktasıdır İç dünyamızın, düşünce ve duygu dünyamızın bağımsızlığı, insanlarla kurduğumuz ikili ilişkilerin, toplumsal ilişkilerin özgürleşebilmesinde katkısı olan bir güçtür Kendimizi ve dünyayı değiştirebilme gücü Telos'umuza, hedefimize, amaçlarımıza, düşlerimize, ütopyamıza bizi ulaştırabilme gücü Bu gücü anlayamamak, bu güce bigâne kalmak elbette sorumsuzluktur Güzel, hakça bir dünya için çalışmamak demektir Elbette ahlâksızlıktır
Mutsuzluk kendimizle yüzleşebilme cesareti için gereklidir Gerçekle, dışımızdaki ve içimizdeki gerçekle, tarihle, kültürle karşılaşabilmek için Yılgınlığı, tembelliği, kolaycılığı yenebilmek için Mutlu insan, iç dünyasında gezebilen, içinde kolayca dolaşabilen; kendini tanımaktan ürkmeyen özerk bir insandır Mutlu, gerçekliğin karşısına çıkardığı sorunlarla karşılaşabilme gücü taşır
Mutlu, kendini, gerçekliği yaşamaya hazırdır: Elbette öteki insanlarla birlikte Mutlu, birlikte yaşamaya, paylaşmaya açar kendini Mutluluk, yaşamaya hazır olmadır: Geçmişi üstlenip, eleştirip, eleyip, yorumlayıp, geleceğe doğru yürüyebilme durumudur Tek başına mutlu olunmaz; birlikte olunur Paylaşmayla olunur Ortalık güllük, gülistanlık olduğu için değil; savaşta, kavgada, kuşkuda, zulüm görmede de mutlu olunur
Mutlu, duygularını, aklını, bedenini bir bütün halinde yaşar Duygu ve aklıyla iletişime geçer; onları tanır Bedeninden gelen enerjiye haberlere, uyarılara açıktır
Mutlu, dinlemeye, anlamaya, söyleşmeye hazırdır: Kendiyle ve öteki insanlarla Taktik uygulayan; insanları sınıflandırıp, damgalayan, denetleyip, elinin altından bırakmayan, mutlu olamaz Mutluluk umut; mutluluk, içimdeki "daha var" diyen sestir
Mutlu, kendini "aşmak", öğrenmek, üretmek ister Mutluluk, olanaklarını gerçekleştirmeye çalışmada yatar Mutsuz, olanaklarını keşfetse de, gerçekleştiremeyendir Mutsuzluk, insanın yaşama beceriksizliğidir Kendini gerçekleştiremeyen, düş kuramayan, görüşlerini açık açık dile getiremeyenden mutlu olmaz
Mutlu insan dünyayı değiştirecek insandır
Mutluluk, edilgenlik demek değildir Tembellik hiç değil Mutluluğun, dünyanın sonu olduğunu söyleyen masallarla kültürümüze geçtiğini görüyoruz Mutluluk, öykülerin, romanların, filmlerin sonunda yer alabiliyor Sonlara tıkılmış bir yaşam biçimi değildir oysa; somut yaşam alanında ortaya çıkıyor Mutlu insan dünyayı değiştirecek insandır:Yaşamaya, kavgaya, düşünmeye, üretmeye hazır bir insandır
Mutluluk bir haz hali değildir Bir karakterdir Mutlu insan bu ahlâki karakteriyle, başına gelmiş ve gelecek olanları yaşar Mutlu insan, zulüm çekmiş, işkence görmüş biri de olabilir Mutlu insan yerinde duramaz, etkindir; sorumludur: Mutlu insanlardan söz ediyorum Dünyaya bir bakış biçimi, bir yaşam biçimi oluveren mutluluk, ağır bir sorumluluk taşır Çünkü, mutluluk "hazır olma" durumudur; mutlu insan, gerçekleştireceği tasarılarının altında ezilmez
Gelip geçici bir hâl değil de bir karakter oluveren mutluluk, bize yaşam boyu destek oluverecek bir güçtür
Yanılır mıyız mutluluk konusunda? Zaman zaman Neyin mutluluk, neyin mutsuzluk olduğunu anlamak, hangilerinin mutluluk karakterine (ahlâk karakteridir!) uygun olduğunu önceden söyleyebilmenin zorlukları var Bize mutluluk gibi görünen, öteki insanların mutsuzluğu olabilir Oysa, dünyadaki sorunları ele almanın, tavır koymanın, gerçekliğe yönelmenin, kimi eylemlerin çekirdeğini taşıyan bizim karakterimizdir Karakterimiz mutluluk karakteri ise gelip geçici mutsuzluklarımızı görmezden geliriz, onları simyacı gibi mutluluğa dönüştürmeye çalışırız
Siz kendinizi "mutlu", "karakterli" biri olarak görüyorsanız; kendinizle barışık, geleceğe ilişkin tasarımlar taşıyan bu karakterinizle dünyanın zorluklarıyla baş etmeyi biliyorsunuz demektir
Bu yazıyı elbette kendini sorgulayan bir mutsuz, bir ahlâksız yazdı
|