Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kimlerdir, nelerdir, sipahiler, sipahilerin, tımarlı, özellikleri

Tımarlı Sipahiler Kimlerdir? Tımarlı Sipahilerin Özellikleri Nelerdir?

Eski 08-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tımarlı Sipahiler Kimlerdir? Tımarlı Sipahilerin Özellikleri Nelerdir?





Tımarlı Sipahiler Kimlerdir?

Tımarlı sipahi sınıfı temel olarak Türk atlı göçebe hayat tarzından kaynaklanan Alp veya Batur olarak adlandırılan beye bağlı asil atlı savaşçı tipinin Klasik Osmanlı çağındaki ifadesidir Bu asker sınıfı Türklerin Ön Asya'ya göçerek yerleşik devletler kurması sürecinde bir profesyonel ordunun yaratılması amacıyla göçebe savaşçı sisteminin yerleşik hayat düzenine uyarlanmasıyla doğmuştur Büyük Selçuklu Devletinde "ıkta" adını alan ve daha sonraki süreçte "dirlik" olarak Türkçeleştirilen bu idari ve ekonomik sisteme bağlanan ve sipahilik ("sipahi" Farsça: silahşor asker) adını alan bu savaşçı sınıfı Büyük Selçuklu ordusunun temelini oluşturmuş; daha sonra Büyük Selçuklu Devletinin mirasçısı olan Anadolu Selçuklu ve diğer Türkmen devletleri de tımarlı sipahi sistemini geliştirerek sürdürmüşlerdir Anadolu Selçuklu Devleti'nin halefi olan (ve Ertuğrul Gazi'nin Söğüt ve Domaniç bölgesini Anadolu Selçuklu Hanı'ndan tımar olarak aldığı düşünülürse kendisi de kuruluşunu bu sisteme borçlu olan Osmanlı Devleti tımarlı sipahi asker sınıfını da diğer kurumları ile beraber miras almış devletin genişleyerek Anadolu'ya yayılması sürecinde Sultan 1 Murad Han zamanında tam anlamıyla düzene oturmuştur



Tımarlı Sipahilerin Özellikleri Nelerdir?

Tımarlı sipahilerin temel vazifesi savaş zamanında savaşa katılmak barış zamanında bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamak ve Tımar sistemine göre tımarı dahilindeki halktan vergi toplayarak bununla hem kendini geçindirmek hem de tımarının büyüklüğüne göre asker yetiştirmekti Böylece hazineye yük olmadan ve ayrıca masraf gerektirmeden ordunun insan silah malzeme ve eğitim açısından her an harbe hazır olması ve barış zamanı da ülke genelinde asayişin korunması sağlanıyordu

Timarlı sipâhiler tamâmen Türk soyundan gelirdi Hatta bu durum tımarlı sipahi kanunnamesinde özellikle belirtilerek Türk soylu olmayanların sipahi olması yasaklanmıştır Bu yasağın kökeninde tımarlı sipahiliğin Oğuz kabile toplum sistemine dayanan kökenleri olduğu düşünülmektedirBu sebepten ötürü sadece nüfus çoğunluğunun Türk olduğu eyâletlerde timar ve zeâmet teşkilâtı yapılmıştır Tımar her eyâlette bulunmazdı Meselâ Cezâyir Tunus Trablusgarb Mısır Yemen Bağdat gibi eyâletlerde tımar ve zeâmet yoktu
“Ednâ” denilen küçük timar sâhipleri er ve erbaş; “evsâf” denilen orta tımar sâhipleri astsubay; “âlâ” denilen büyük timar sâhipleri küçük rütbeli subay derecesindeydiler Küçük zeâmet sâhipleri binbaşı orta zeâmet sâhipleri yarbay büyük zeâmet sâhipleri alay beyi rütbesindeki yüksek rütbeli süvâri subaylarıydı

İki türlü tımarlı olurdu: Tezkireli ve tezkiresiz Tezkireli tımarlılar tımarı merkezden yâni İstanbul’da Dîvân-ı Hümâyundan doğrudan doğruya alanlardır Tezkiresiz timarlılar ise dirliklerini Beylerbeyinin arzı üzerine alırlardı

Bir tımarın ilk üç bin akçalık çekirdek kısmına kılıç gerisine terakki denilirdi Her üç bin akça için sipâhi yanında kendisi gibi atlı ve teçhizatlı bir asker getirmeğe mecburdu Cebeli (cebe: zırh) denilen bu erler sipâhinin çocukları kardeşleri akrabâsı olacağı gibi toprağı işleyen herhangi bir kimse de olabilirdi Bâzı tımarlarda kılıç iki bin akçaya hatta daha aza düşebiliyordu Bâzı timarlarda ise en çok altı bin akçaya kadar çıkabiliyordu

Sefer ilân edilince sipâhiler Seraskerin bulunduğu yere gelir yoklama olurlar dirlik sipâhileri ve cebelileri ayrı ayrı deftere yazılırdı “Sipâhi ve cebeli falanca paşanın defterlisidir” diye bilinirdi Sefere dâvet olunup da sefere iştirak etmeyen sipâhinin elindeki timar zaptolunur başkasına verilirdi Kânunen götürmek mecburiyetinde oldukları cebeliyi getirmeyenler ve götürüp de kaçanların yerlerine diğerlerini tedârik edemeyenler hakkında da aynı muâmele tatbik olunurdu

Viyana Kuşatması esnasında bir sipahi
Yığınak emri gelince her tımar sâhibi cebelileriyle berâber kendi kazâsının belirli yerinde toplanırdı O kazâdaki timarlılar çeribaşı denilen sipâhi yüzbaşısının emrinde bulunurlardı Çeribaşı da alay beyinin emrine giriyordu Alayını toplayan alay beyi sancak beyine gidip hazır olduğunu bildiriyordu Kendi mâliyet askerini de alan sancak beyi bu sipâhi alayıyla berâber beylerbeyine katılmak üzere harekete geçiyordu Bu iş büyük bir süratle yapılıyordu

Beylerbeyilerin izin vermesiyle sancak beyleri tarafından bir kısım sipâhiler memleket muhâfazası için yerlerinde bırakılabilirdi Sipâhi sefere gittiğinde yerine vekil olarak bıraktığı korucu dirlik sâhibinin yokluğunda toprağın muntazaman işlenmesine nezâret ederdi Eğer sipâhi harbin uzaması hâlinde kışı hudutta geçirmek emri alırsa dirliğine harçlıkçı denilen bir vekil göndererek yıllık gelirini bulunduğu yere getirtirdi

Timar ve zeâmet; sâhibi ölünce ekseriya büyük oğluna yoksa kardeşine veya yeğenine verilirdi Fakat bunun için timar ve zeâmetin bağlı olduğu alay vârisin toprağı idâre edebilecek kâbiliyet ve şartlara hâiz olduğuna şehâdet ederlerdi Zâten bir sipâhi subayı yerine geçecek birini yıllar boyunca hazırlayıp yetiştirirdi Bu sûretle dirlik tecrübesiz insanların eline geçmezdi
Timar ve zeâmet sâhipleri arâzileri üzerindeki toprakları üç yıldan fazla işlemezlerse dirliklerini kaybederlerdi Toprak işlememek Allahü teâlâya karşı bir günah sayılırdı Zîrâ toprak sâyesinde Allahü teâlânın kulları beslenirdi

Sultan Birinci Süleyman Han (1520-1566) zamânında timarlı sipâhiler en parlak devrini yaşadı Bu zamanda 166200 timarlı sipâhi vardı; bunun 74000’i Rumeli 91600’ü Anadolu timarlı sipâhisiydi Bu sûrette Türk atlı ordusu iki orduya ayrılırdı: Rumeli atlı ordusu ve Anadolu atlı ordusu Meydan muhârebelerinde ordu düzeninin sağ ve sol kanatlarını bu iki ordu teşkil ederdi

İlk zamanlarda Rumeli timarlı ordusunun kumandanı Rumeli Beylerbeyi Anadolu timarlı ordusunun kumandanı da Anadolu Beylerbeyi idi Fakat sonradan bu iki kanada da pâdişâh tarafından seçilen vezirler kumanda etmeye başladı Sultan Süleyman Han devrinde bu iki ordu o derece büyüdü ki sefer Avrupa’da olduğu zaman çok defâ Anadolu sipâhi ordusu çağrılmaz veya bâzı birlikler çağrılırdı Sefer Asya’da ise Rumeli askerleri ya çağrılmaz veya bâzı birlikleri sefere katılmak için istenirdi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.