|  | O İle Başlayan Deyimler |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   O İle Başlayan DeyimlerO İle Başlayan Deyimler Ocağı kör kalmak: Soyunu sürdürecek çocuğu bulanmamak  soyu tükenmiş olmak  Ocağına düşmek: Birine yardım etmesi için yalvarmak  koruması için sığınmak  "Ocağına düştüm ağam  beni bu işten ancak sen kurtarırsın!" Ocağına incir dikmek: Birinin evini barkını dağıtmak  düzenini alt üst etmek  yuvasını yıkıp  toparlanamaz hâle getirmek  "Bende senin ocağına incir dikmezsem dedi ama  dediğine pişman oldu  " Ocağını söndürmek: Ailenin dağılmasına sebep olmak  çoluk çocuğunu yok etmek  "Ocağımı söndürdü katiller!" Oğul balı: 1  Evlât  evlâdın ana babaya yansıyan geliri  2  Oğul arılarının yaptığı bal  Oğul vermek: Oğul arılarının bir bölüğü kovandan ayrılıp başka bir kovana gitmek  yeni bir oğul arısı topluluğu meydana getirmek  Okkalı kahve: Bol kahve ile yapılmış ve büyük fincana konmuş kahve  "Bir okkalı kahve daha çek usta!" Okka çekmek: Hacminden daha fazla ağır gelmek  Okkanın altına girmek: Haksız yere eziyet çekmek  zarar ve ceza görmek  "Uyanık ol da okkanın altına gireyim deme  tamam mı?" Ok yaydan çıkmak: Geri dönülemeyecek bir iş yapmak  söz söylemek ya da bir harekette bulunmak  "Ok yaydan çıktı bir kere  çaresiz dövüşeceğiz  " Ola ki    : Belki olur ya  olabilir ki    "Ola ki bir daha karşılaşırız  " Olan biten: Olup geçenler  olanların hepsi  meydana gelenler  "Olan bitenden hiç haberim olmadı  " Oldu bittiye getirmek: Emrivaki yapmak  geri dönülmesi güç ve imkânsız bir durum oluşturmak  "Oldu bittiye getirerek tarlayı satın aldılar  " Oldum bittim (veya oldum olası): Başından beri  öteden beri  ilk zamandan beri  kendimi bildiğimden beri  "Oldum bittim kızarım bu adamlara  " Oldu olacak kırıldı nacak: "Olanlar oldu  iş işten geçti  olanlar geri dönülemeyecek bir durum aldı  bunu kabul etmek gerek" anlamında kullanılır  Olmayacak duaya amin demek: Sonuç vermeyecek bir işle uğraşmak ya da buna destek vermek  Olur olmaz: 1  Meydana gelmesinden hemen sonra  2  Rast gele  sıradan  3  Gerekli  gereksiz  yerli yersiz  önemli önemsiz durumu gözetilmeden yapılan (iş)  ya da söylenen (söz)  Oluruna bırakmak: Bir işin yapılabildiği  olabildiği kadarıyla yetinmek  müdahale etmeden bekleyip  sonucuna ne olursa olsun razı olmak  "Artık oluruna bıraktık işi  " Omuz omuza: 1  Birbirine destek vererek  dayanışarak  2  Yan yana  çok sıkışık  "Omuz omuza vererek bu zorluğun altından kalkmamız mümkün  " Omuz silkmek: Aldırmamak  önem vermemek  benimsememek  "Sana bunu alacağım dedim ama o  omuz silkti  " On parmağında on kara: İnsanlara leke sürmeyi  kara çalmayı  iftira atmayı huy edinmiş (kimse)  On parmağında on marifet: Çok hünerli  becerikli  ustalığı çok  elinden her iş gelir  Onuruna dokunmak: Onurunu  haysiyetini incitmek  "Dikkatli ol  birinin onuruna dokunacak iş yapma  " Oralarda (oralı) olmamak: Anlamamış  sezmemiş gibi davranmak  "O sözler ona söyleniyordu ama hiç oralı olmadı  " Ortada kalmak: 1  Yersiz yurtsuz kalmak  barınacak yer bulamamak  2  İki şey arasında  kalmak  3  (Bir şeyi) kimse üzerine almamak  "Belediye evlerini yıkınca  çoluk çocuk öylece ortada kaldılar  " Ortadan kalkmak: 1  Görünmez  bulunmaz olmak  2  Yok olmak  "Sis ortadan kalktı  " Ortadan kaybolmak: Nereye gittiği bilinmemek  sezdirmeden gitmek  görünmez hâle gelmek  "Ali ortadan kayboldu  " Orta hâlli: Ne zengin ne yoksul  ne iyi ne kötü  ne çirkin ne güzel  "Onlar orta hâlli bir ailedirler  " Ortalığı birbirine katmak: Kargaşa çıkarmak  herkesi birbirine düşürmek  "Şimdi gelip ortalığı birbirine katacak diye korkuyorum  " Ortalık düzelmek: Tedirginlik kalmamak  toplum içindeki karışıklık yok olmak  "Çok şükür ortalık düzeldi  " Ortalık karışmak: Kargaşa çıkmak  toplumda düzensizlik baş göstermek  "Ortalık yine karıştı  insanlar birbirine girdi  " Orta malı: 1  Herkesin yararlandığı (şey)  2  Her isteyenle ilişkide bulunan  "Benim bisikletim orta malı mı ki herkes binmeye çalışıyor  " Ortaya dökmek: 1  Gizli olan ne varsa açıklamak  2  Çıkarıp göstermek  "Bütün sırlarını ortaya dökmek için harekete geçti  " O tarakta bezi olmamak: Bir şeyle  bir işle ilişiği bulunmamak  o şeyle ilgilenmemek  "O tarakta bezi olacağını hiç sanmam  " Ot yoldurmak: Çok güçlük çıkarmak  zor bir iş gördürmek  çok uğraştırmak  Oya koymak: Bir işin sonucunu belirlemek üzere oy verilmesini istemek  oylama  yoluyla bir topluluğun görüşünü almak  "Bu görüşü oya koymayı teklif  ediyorum  kabul edenler el kaldırsınlar  " Oy birliği: Bir toplantıya katılan  bir meseleyi konuşan kimselerin aynı düşüncede olup  aynı yönde oy kullanmaları  "Sınıf başkanını oy birliği ile seçtik  " Oyuna gelmek: Aldatılmak  tuzağa düşürülmek  "Onların oyununa gelmemeye çalış  dikkatli ol  " Oyunbozanlık etmek: Mızıkçılık etmek  birlikte yapılması gereken işten tek taraflı vazgeçmek  "Oyunbozanlık etme de gel birlikte eğlenelim  " Oyun etmek: Aldatmak  kurnazlıkla birini tuzağa düşürmek  "Bana kötü bir oyun ettiler  " | 
|   | 
|  | 
|  |