S...İle Baslayan Deyimler Veanlamlari |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
S...İle Baslayan Deyimler VeanlamlariSaat bu saat: Ele geçen fırsatı kullanmanın tam zamanı en iyi en elverişli an bu andır![]() Saati saatine uymamak: Bir kimsenin durumu huyu sık sık değişir olmak "Ona güvenemem çünkü saati saatine uymaz "Sabaha çıkamamak: Sabahtan önce ölmek sabaha kadar yaşayamamak "Hastanın durumu ağır sabaha çıkacağını sanmıyorum "Sabahı etmek (veya bulmak): Sabahlamak bir sebeple sabaha kadar uyumamak bir konu ile uğraşmak "Köye varmamız sabahı bulacak "Sabahın köründe: Çok erken ortalık henüz ağarmadan sabahın en erken vaktinde "Sabahın köründen beri yoldayız "Sabır taşı: Çok sabırlı kimse türlü sıkıntılara katlanan "Ben sabır taşı mıyım?"Sabrı taşmak: Katlanamaz dayanamaz sabredemez olmak; tahammül gücü kalmamak "Sabrımı taşırmadan çekip gidin buradan "Saç ağartmak: Bir işte uzun zaman çalışıp emek vermiş olmak ![]() Saçı bitmedik (yetim): Doğalı çok olmamış henüz yeni doğmuş çocuk (yetim) "Bu parada saçı bitmedik yetimlerin de hakkı vardır "Saçına ak düşmek: Yaşlanmak ihtiyarlamaya başlamak "Bizim de saçımıza ak düştü "Saçına başına bakmadan: İlerlemiş yaşına yakışmayacak biçimde davranan kimseler için kullanılır ![]() Saçını başını yolmak: 1 Birini çok fazla dövüp hırpalamak 2 Çok üzülmek üzüntüsünden dövünmek "Sinirinden saçını başını yolmaya başladı "Saçını süpürge etmek: (Kadın) çok büyük istekle çalışıp hizmet etmek özveri ile birileri uğrana çalışmak "Sizi okutabilmek için saçımı süpürge ettim "Saç saça baş başa: (Kadınlar) kıyasıya kavgaya tutuşmak birbirlerini hırpalayarak kapışıp dövüşmek![]() Saç sakal birbirlerine kırışmak: Üstü başı perişan uzun süre saç ve sakal tıraşı olmamış kendine çeki düzen vermemiş olmak "Onu saç sakal birbirine karışmış görünce bayağı canım sıkıldı "Safra bastırmak: Açlığını yatıştırmak için az miktarda yemek yemek ![]() Sağa sola bakmamak: Ortalığı kollamak çevresi ile ilgilenmemek "Sağa sola bakmadan yürüyordu "Sağ gözünü sol gözünden sakınmak: Çok kıskanmak üzerine titremek![]() Bilgicik Com Türkçe Edebiyat Roman Özetleri Duvar Yazıları Atasözleri Hızlı Okuma Özlü Sözler TürkSağır sultan bile duydu: İşitmedik kimse kalmadı hemen herkes işitti duymayan kalmadı "Haklarında çıkan dedikoduyu sağır sultan bile duydu ama siz duymadınız öyle mi?"Sağı solu (belli) olmamak: Bir durum karşısında nasıl davranacağı ne tavır takınacağı belli olmamak "Dikkatli olun onun sağı solu belli olmaz "Sağlam kazığa bağlamak: Bir işin aksamadan yürümesini sağlayacak önlemleri alarak güvenilir bir duruma koymak ![]() Sağlam ayakkabı değil: Doğruluğuna namusluluğuna güvenilmez; kişiliği kuşku veren "O mu? Hiç de sağlam ayakkabı değil "Sağlık olsun: "Bir zarara uğradık ama önemli değil üzülmeye değmez canımız sağ olsun kapatırız" anlamında kullanılır![]() Sağmal inek: Kendisinden durmadan çıkar sağlanan sömürülen istismar edilen kimse![]() Sahip çıkmak: 1 Birini ilgilenip korumak 2 Bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek "Şu kimsesize sahip çıkalım "Sakalı ele vermek: Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek birinin idaresine girmek![]() Sakız gibi yapışmak: Peşini bırakmamak ayrılmamak istediğini yaptırmaya çalışmak "Sakız gibi yapıştı yakama bırakmıyor ki gideyim!"Salkım saçak: Dağınık düzensiz bir durumda; parçası bir yana ayrılmış![]() Sallantıda kalmak: Bir çözüme bağlanamamak nasıl olacağı bilinmeden öylece kalmak "İşler sallantıda kaldı; bu bizi biraz düşündürüyor "Saltanat sürmek: 1 Bolluk verimlilik içinde yaşamak 2 Hükümdarlık etmek "Üzülme saltanatı çok sürmeyecek "Saman altından su yürütmek: Hiç kimseye sezdirmeden iş çevirmek ortalığı birbirine karıştırmak "Saman altından su yürütenleri hiç sevmem "Saman gibi: Tatsız yavan![]() Sapı silik: Serseri başı boş kişiliksiz![]() Sarı çizmeli Mehmet Ağa: Kim olduğu nerede oturduğu bilinmeyen kimse![]() Sarmaş dolaş olmak: Birbirine sarılıp kucaklaşmak birbirini iyice kucaklamak "Anne oğul sarmaş dolaş oldular meydanda "Sarpa sarmak: Bir iş çözülmesi çok güç bir durum almak; zorluklar belirmek "İşler iyice sarpa sardı nasıl kurtulacağız bundan "Satıp savmak: Eldeki malı veya eşyaları yok pahasına satmak ucuza satıp tüketmek "Ne varsa satıp savacak öyle gelecek "Sayıp dökmek: Ne var ne yok hepsini söylemek arka arkaya sıralamak "Ne sözler sayıp döktü ama kimse anlamadı "Sebil etmek: Bolca vermek dağıtmak Sedyelik olmak: Ayakta duramayacak hâle gelmek "Adam bir vuruşta sedyelik oldu "Seferber olmak: Bir işe eldeki tüm imkânları kullanarak girişmek "Yanan evi söndürmek için herkes seferber oldu "Selâmı sabahı kesmek: Dostluğu arkadaşlığı ahbaplığı kesmek her türlü ilişkiye son vermek; selâmına bile karşılık vermemek "Onunla selâmı sabahı kesmişsin diyorlar doğru mu?"Selâm verip borçlu çıkmak: Küçük bir ilgi göstermek karşılığında hemen kendisine bir iş yüklenilmek ![]() Senet vermek: 1 Yazılı imzalı belge vermek 2 "Bu işin böyle olduğuna inanmanı istiyorum" anlamında kullanılır![]() Sen giderken ben geliyordum: "Ben bu oyunları senden daha iyi bilirim ben daha tecrübeliyim beni aldatamazsın " anlamında kullanılır![]() Seninki (tatlı) can da benim ki (elinki) patlıcan mı?: "Senin canın kıymetli de benimki kıymetli değil mi?" anlamında kullanılır ![]() Senli benli olmak: Çok samimi içten teklifsiz biçimde olmak "O kadar senli benli olma yabancılarla "Sen sağ ben selâmet: İş sonuçlandı artık yapacak bir şey kalmadı "Nihayet bütün mallar satıldı bundan sonra sen sağ ben selâmet "Sepet havası çalmak: Birini işten çıkarmak yol vermek yanından uzaklaştırmak "Demek bize de sepet havası çalacakmış görürüz bakalım!"Sere serpe: Rahatça sıkışık olmayarak açılıp saçılarak çekinmeden serbestçe "Yolda sere serpe yürürken korkunç bir ses duydum "Sermayeyi kediye yüklemek: Parasını yiyip bitirmek işini ve parasını kaybetmek batırmak "Desene sermayeyi kediye yüklemişsin sen!"Ser verip sır vermemek: Dürüst güvenilir ağzı sıkı olmak; ne kadar zorlanırsa zorlansın kimseye sırrını söylememek "Bu ordunun ser verip sır vermeyen yiğitlere ihtiyacı vardır "Ses çıkarmamak: 1 İtiraz etmemek hoş görerek karşı çıkmamak 2 Hiç konuşmamak susmak "Kendisine söylenen o kötü sözlere nasıl ses çıkarmadı şaşıyorum "Sesini kesmek: 1 Söylemekte iken susmak bir şey söylemez olmak 2 Bir kişiyi söylerken susturmak artık söyletmemek "Şunun sesini kesin yoksa çıldıracağım!"Ses seda çıkmamak: 1 Hiçbir tepki görülmemek 2 Haber çıkmamak "Ses seda çıkmadı hiçbir komşudan "Ses vermemek: 1 Herhangi bir sesi çıkarmamak 2 Bir çağrıya kulak vermemek "Adam evdeydi ama hiç ses vermedi "Seyirci kalmak: Bir olay karşısında hiç tepki göstermemek işe karışmamak "Öğrencilerin birbirine girmesine polis seyirci kalamazdı "Sıcağı sıcağına: Hemen olayın üzerinden fazla zaman geçmeden unutulmadan "Sıcağı sıcağına gidip onları barıştırmayı düşündü "Sıcak kanlı: Sevimli cana yakın sempatik "Ne kadar sıcak kanlı bir çocuk "Sıcak yüz göstermek: Yakınlık göstererek karşılamak "Biraz sıcak yüz gösterseydin günaha mı girerdin?"Sıdkı sıyrılmak: Birinden soğumuş olmak tiksinmek "Bir kez sıdkım sıyrıldı o adamdan "Sıfıra sıfır elde var sıfır: "Hiçbir şey elde edemedik bütün çalışmalar boşa gitti" anlamında kullanılır![]() Sıfırı tüketmek: 1 Elinde avucunda bir şey kalmamak malı ve parayı bitirmek 2 Gücü kalmamak "Bu kadar düşüncesiz davranmasaydı sıfırı tüketmezdi "Sık boğaz etmek: Bir şey yaptırmak için birini zorlamak baskı altına almak "Tamam yapacağız sık boğaz edip durmayın "Sıkı durmak: Güçlü dayanıklı olmak; güçlü görünerek dikkatli bulunmak "Sıkı dur şut çekeceğim "Sıkı fıkı: Çok samimi birbirine çok bağlı içten ve teklifsiz "Onlar kadar sıkı fıkı insan görmedim "Sıkıntı basmak: Çok daralmak sıkılmak can sıkıntısı duymak ruhen boşlukta olmak "Otobüste beni bir sıkıntı bastı dokunsalar patlayacaktım hani!"Sıkıntı çekmek: 1 Zorluk darlık ya da yoksulluk içinde yaşamak 2 Ruhen tedirginlik duymak "Hiç sıkıntı çekmedim desem yalan olur "Sıkıntıya gelememek: Kendini dara düşürücü işlere dayanıklı olamamak bu işleri yapma yeteneği bulunmamak![]() Sıkı tutmak: Önem vermek "İşleri sıkı tutmazsan böyle olur işte "Sır küpü: Çok şey bilen çok şey bildiği hâlde kimseye söylemeyen![]() Sır olmak: Aklın eremeyeceği biçimde ortadan kaybolmak ![]() Sırra kadem basmak: Bir kimse ortalıktan yok olmak "Sırra kadem bastı adam!"Sırım gibi: İnce yapılı olmasına mukabil güçlü dayanıklı "Sırım gibi delikanlı olmuş "Sırtı kaşınmak: Söz ve davranışları ile dayak yemeyi hak etmiş bulunmak ![]() Sırtından geçinmek: Asalak yaşamak birinin kesesinden sağlamak "Yeter artık onun bunun sırtından geçindiğin biraz da sen çalış çabala!"Sırtını dayamak: 1 Güçlü bir yere veya birine güvenmek 2 Bir yere dayanmak ya da yaslanmak "Sırtını babasına dayamış atıp tutuyor her dilediğini yapıyor "Sırtını yere getirmek: 1 Üstün gelmek 2 Güreşte rakibi sırt üstü yere yatırarak yenmek "Onun sırtını kimse kolay kolay yere getiremez "Sıygaya çekmek: Sorgulamak yapıp ettiklerinin hesabını sormak![]() Sil baştan: Yapılan işi beğenmeyerek yeniden yapmak ![]() Silip süpürmek: 1 Ortada ne varsa hepsini yemek 2 Hepsini alıp götürmek yok etmek 3 Ortalığı temizlemek "Evi çarçabuk silip süpürdüm "Sinek avlamak: Satış yapamamak iş ve müşteri olmadığından boş oturmak iş yapamaz olmak "Sabahtan beri sinek avlayıp duruyoruz "Sinekten yağ çıkarmak: Hemen her şeyden olmayacak şeyden bile çıkar sağlamaya çalışmak; yarar ummak "Öyle açıkgözdü ki sinekten bile yağ çıkarırdı "Sineye çekmek: Bir zarara hoş olmayan bir duruma bir kötü söz veya davranışa ister istemez katlanmak "Uzun yıllar kocasının geçimsizliğini kabalığını sineye çekti; durdu "Sinirleri alt üst olmak: Haddinden fazla sinirlenmek; ne yapacağını şaşırmak bilememek![]() Sinirleri boşanmak: Kendini tutamayarak gülmek ağlamak ya da bağırmak![]() Sinirleri yatışmak: Öfkesi veya kızgınlığı geçmek sakinleşmek "Çok şükür öfkesi yatıştı şimdi konuşabilirsiniz "Sinirlerini bozmak: Kızdırmak öfkelendirmek![]() Sinirleri gergin olmak: En ufak bir olay çıktığı anda tepki gösterecek kadar sinirleri bozuk olmak "Sinirleri çok gergin üstüne varmayın "Sipsivri kalmak: Tek başına çaresiz ortada kalmak "Sipsivri kalakalmıştım ne yapacağımı bilmiyordum "Sivri akıllı: Kimsenin aklını beğenmeyen düşünceleri kimseninkine benzemeyen acayip fikirleri olan "Hangi sivri akıllıya uydunuz da böyle yaptınız!"Soğuk almak: Üşüyüp hastalanmak "Soğuk almışım öksürüp duruyorum "Soğuk duş etkisi yapmak: Ansızın bildirilen tatsız bir haber karşısında olumsuz bir tepki göstermek ![]() Soğuk kanlı: Serin kanlı kolayca kızmayan heyecana kapılmayan telâş etmeyen "Helâl olsun ne soğuk kanlı davrandı "Soğuk nevale: Sevimsiz söz ve davranışları sıcak olmayan insanlardan uzak duran kimse![]() Sokağa düşmek: 1 Bir şey çoğalıp değerini yitirmek 2 Kötü yola sapmak "Kimsesiz olduğu için itilip kakıldı sonunda sokağa düştü zavallı "Sokak süpürgesi: Evinde oturmayıp çok gezen sürtük kadın![]() Solda sıfır: "Hiçbir değeri ve önemi yok" anlamında kullanılır "Senin yaptığın iş benimkinin yanında solda sıfır kalır "Soluğu kesilmek: Nefes alamaz olmak gücü tükenmek "Bu yokuş soluğumuzu keseceğe benziyor "Soluk aldırmamak: Çok sıkı çalıştırmak dinlenmesine fırsat vermemek![]() Soluk soluğa: Zor nefes alarak; heyecan telâş yorgunluk veya bitkinlikle; koşmaktan güçlükle sık sık soluyarak "Soluk soluğa içeri girdi "Son kozunu oynamak: Elindeki son imkânı kullanmak son çareye başvurmak![]() Sonradan görme: Sonradan zenginleşerek gösteriş kibarlık övünme gibi davranışlarda bulunan "Sonradan görme ne olacak!"Sorguya çekmek: Bir kimseye yaptıklarından ötürü sorular sormak ve cevaplarını istemek "Mahkûmu hemen sorguya çekmişler "Soyup soğana çevirmek: 1 Her şeyini varını yoğunu elinden almak 2 (Hırsız) bir yeri ya da kişiyi iyice soymak "Dükkânı soyup soğana çevirmişler "Sökün etmek: Bir şey çıkagelmek art arda gelmek birbiri ardından görünmek "Göçmen kuşlar ufuktan sökün ettiler "Söz açmak: Bir konu hakkında konuşmaya başlamak "Toplantıda felsefeden söz açtı "Söz almak: 1 Konuşmaya başlamak için toplantı başkanından izin almak öyle konuşmaya başlamak 2 Birinin bir iş yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak 3 Erkek tarafı istenilen kızın verileceğine dair ailesinden olumlu cevap almak "Toplantıda ilk olarak Ayşe söz almak istedi "Söz altında kalmamak: Bir kimsenin kendisini inciten sözüne benzer şekilde cevap vermek "Benim söz altında kalacağımı sanıyordu "Söz ayağa düşmek: Bir konu herkesin ağzına dökülmek sorumsuz ve yetkisiz kimselerin düşünce bildirdikleri duruma gelmek![]() Söz bir Allah bir: "Verdiğim sözü yerine getireceğim ondan dönmeyeceğim; Cenab-ı Hakk`ın bir olduğunda şüphe yoktur; ona nasıl inanıyorsam verdiğim sözün doğruluğuna da inanın" anlamında kullanılır![]() Bilgicik Com Türkçe Edebiyat Roman Özetleri Duvar Yazıları Atasözleri Hızlı Okuma Özlü Sözler TürkSöz birliği etmek: Bir olayla ilgili olarak aynı şeyleri söylemek üzere anlaşmak aynı görüşte olmak "Onunla söz birliği mi ettiniz?"Söz çıkmak: 1 Ortalıkta bir rivayet dolaşmak 2 Hakkında dedikodu yapılır olmak "Bir daha görüşmek istemiyorum hakkımızda söz çıkacak diye korkuyorum "Sözde kalmak: Yapılması kararlaştırılmış bir iş gerçekleşmemek "Sözde kalacaksa konuşmamızın bir anlamı yok "Söz dinlemek: Verilen bir öğüdü bir sözü tutmak davranışlarını buna uydurmak "Sözümü dinleseydin başına bunlar gelmezdi!"Söz geçirmek: Dediğini yaptırmak "Oğluna söz geçirdin mi ki bana karışıyorsun?"Söz gelmek: Bir davranışından veya sözünden ötürü eleştiriye uğramak kötülenmek yakınları kendisine darılmak![]() Söz götürmez: Gerçekliği doğruluğu kesin ve açık olan; tersi savunulamayan "Söz götürmez işler bunlar "Söz (laf) işitmek: Paylanmak azarlanmak biri kendisine darılmak "Durup dururken babamdan söz işittik yine "Söz kaldırmamak: Onu inciten onuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir olmak "Bu sözleri kaldırmamı beklemiyordun her hâlde?"Söz kesmek: Evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek "Söz kesildi iki ay sonra düğün olacak "Söz sahibi olmak: Herhangi bir konuda konuşmaya yetkisi bulunmak "Bu şirketin alım ve satımında söz sahibi olmadığımı da kim söylemiş?"Sözü ağzında bırakmak: Söylemekte olduğu şeyi bitirmesine fırsat vermemek engel olmak![]() Sözü bağlamak: Konuştuklarını bir sonuca vardırmak konuşmayı sonuçlandırmak "Sözü bağlamasına az bir zaman kalmıştı ki bir gürültü koptu "Sözü çiğnemek: Söyleyeceklerini açık ve kesin ortaya koyamamak istediğini söyleyememek![]() Sözü (bir şeye) getirmek: Konuşurken asıl üzerinde durmak istediği meseleye üstü kapalı değinmek bu konunun üzerinde konuşulmasını sağlamak "Söylesene açıkça sözü nereye getirmek istiyorsun?"Sözü kesmek: 1 Söyleyeceklerini bitirmeden susmak 2 Başkasının konuşmasına engel olmak "Bir anda sözünü kesip kürsüden indi "Sözüm meclisten dışarı: "Konuşmam arasında hoşunuza gitmeyecek kaba olabilecek ağza alınması doğru olmayan sözler kullanacağım ancak bunların sizinle ilgisi yoktur" anlamında kullanılır![]() Sözüm ona: "Güya sanki sözde" anlamlarında kullanılır![]() Sözünde durmak: Verdiği sözün gereğini yerine getirmek "Demek sözündeduracaksın iyi "Sözünden çıkmamak: Birinin isteklerine öğütlerine kulak vermek o ne derse onu yapmak![]() Sözüne gelmek: En sonunda karşı çıktığı kimsenin fikrini kabul etmek "Demek sözüme geldin o hâlde gidelim "Sözünü balla kestim: "Sözünüzü kesmemi hoş görün; özür dilerim sözünüzü kesmek zorunda kaldım" anlamında kullanılır![]() Sözünü esirgememek: Ne düşünüyorsa söylemek kimseden çekinmemek karşısındakini kıracağım diye kaygılanmamak "Ondan sözümü esirgeyecek değilim tamam mı?"Sözünü geri almak: Söylemiş olduğu sözün doğru olmadığını kabul ederek söylenmemiş sayılmasını istemek "Sözünü geri al yoksa karışmam!"Sözünün eri olmak: Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getiren bir kişi olmak "Ona güvenin o sözünün eri olan birisidir "Sözünü tutmak: 1 Verdiği sözü yerine getirmek 2 Birinin verdiği öğüde uymak "Babanın sözünü tut zararlı çıkmazsın "Sözünü yabana atmamak: Bir kimsenin söylediklerine önem vermek "Öğretmenin sözünü yabana atma sakın "Sucuk gibi ıslanmak: Baştan aşağı elbisesinin ve vücudunun her yanına su değmek "Hortumu üstüme tutup beni sucuk gibi ısladı "Sudan cevap: Üstünkörü tutar yanı olmayan baştan savma cevap "Ne sordumsa sudan cevaplar aldım "Sudan ucuz: Çok ucuz âdeta bedava gibi "Sizin orda elbiseler sudan ucuzmuş öyle mi?"Su dökünmek: Yıkanmak "Buz gibi havada bile su dökünmekten kaçınmaz "Su gibi akmak: 1 Zamanın çok hızlı geçip gitmesi 2 Bol bol gelmek ya da gitmek (para yiyecek vs ) "Para su gibi akıyor o harcamayacak da ben mi harcayacağım?"Su gibi bilmek: Çokiyi yanlışsız bilmek veya okumak "Senin konunu da su gibi biliyorum "Su gibi ezberlemek: Çok iyi yanlışsız ve takılmadan söyleyebilecek ölçüde ezberlemek![]() Su gibi gitmek: Bol bol harcamak "Paralar su gibi gitti "Su götürmez: Kesin başka bir yoruma açık olmayan "Şu anlattıkları su götürmez gibi geliyor bana "Su götürür olmak: Çeşitli yorumlara elverişli olmak ![]() Su içinde kalmak: Çok terleyip sırılsıklam olacak biçimde ıslanmak ![]() Su katılmamış: Saf katıksız bozulmamış başka bir etkiyle değişmemiş olan hilesiz![]() Su koyvermek: 1 Sebze ve et pişerken suyunu salıvermek 2 Cıvıtmak sözünde durmamak "Su koyvermeden çalışamaz mısın sen?"Sululuk etmek: Cıvıklık etmek taşkın hareketlerde bulunmak ciddi davranmamak "Sululuk etmeyi bırak da çalışmaya bak "Surat asmak: Kaşlarını çatıp yüzüne küskün ve dargın bir anlam vermek ![]() Surat bir karış: Öfkeli kızgın üzüntülü ve somurtkan "Yanına vardığımızda suratı bir karıştı "Suratını ekşitmek: Hoşnutsuzluğunu yüz ifadesiyle belli etmek "Bütün gün suratını ekşitip durdu "Sus payı: Bir kimseye bildiklerini söylememesi karşılığında verilen para susmalık![]() Suya götürüp susuz getirmek: Birinden çok kurnaz olmak onu aldatabilecek kadar akıllı ve kabiliyetli olmak![]() Suya sabuna dokunmamak: Sakıncalı konulardan uzak durmak davranışlarıyla birilerini incitmeyecek yol tutmak "Başına gelen son belâdan sonra suya sabuna dokunmamaya karar verdi "Suyu bulandırmak: İyi olumlu yolunda giden bir işi art niyetle karıştırmak "Sen de suyu bulandırmasan olmaz değil mi?"Suyu kaynamak: İş başından uzaklaştırılması zamanı yakın olmak "Sen de suyu kaynayanlar arasında yer alıyorsun "Suyu mu çıktı?: "Beğenilmeyecek nesi var ne kusurunu gördün ki orada kalmıyorsun?" anlamında kullanılır![]() Suyun başı: 1 Suyun çıktığı yer kaynak 2 En çok yarar sağlanacak yer 3 Bir iş için en önemli iş en son kendisinde bitecek kişi mevkii "Yorgun bedenlerini suyun başındaki çimenlerin üstüne bıraktılar "Suyunca gitmek: Bir kimseyi öfkelendirmeyecek biçimde hareket edip davranışlarını onun isteğine eğilimlerine uydurmak "Aman kızım kocanın suyunca git de sana zarar vermesin "Suyu nereden geliyor?: "Bu işi yürütmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor " anlamında kullanılır![]() Suyunu çekmek: 1 Yemek çok kaynayıp hiç suyu kalmamak 2 Bir şeye özellikle de para harcanıp tükenmek "Paralar suyunu çekti ağanın da forsu bitti "Suyunun suyu: Çok uzaktan ilgisi bulunan şey ![]() Su yüzü görmemiş: Hiç yıkanmamış çok kirli "Günlerce hapiste kaldım su yüzü görmedim hiç "Su yüzüne çıkmak: Belli olmak aydınlanmak "Bu işin asıl sebepleri su yüzüne çıkacak sen de gününü göreceksin "Süklüm püklüm: Korkup çekinerek ezilip büzülerek utanıp sıkılarak "Süklüm püklüm yanımıza yaklaştı![]() Sükûtla geçiştirmek: Asıl mesele üzerinde bir şey konuşmamak sessizce atlamak![]() Sünger çekmek: Unutmak silmek hiçbir şey olmamış saymak "Sen o işin üzerine bir sünger çek hele "Süngüsü düşük: Eski atılganlığı neşesi canlılığı etkinliği kalmamış "Bir hayli süngüsü düşük çıktı müdürün yanından "Sürüncemede kalmak: Gecikmek bir türlü sonuçlanamamak askıda kalmak "Bizim iş sakın sürüncemede kalmasın çocuklar!"Sürüden ayrılmak: Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol takip etmek "Sürüden ayrılanı her zaman kurt kapar mı?"Süt dökmüş kedi gibi: Bir kabahat işleyip de bu kabahatinden dolayı utanan korkan çekinen kimsenin durumunu anlatmak için kullanılır![]() Bilgicik Com Türkçe Edebiyat Roman Özetleri Duvar Yazıları Atasözleri Hızlı Okuma Özlü Sözler TürkSüt kuzusu: 1 Henüz meme emen kuzu 2 Çok küçük bebek yavru korunması gereken küçük çocuk 3 Çok nazlı el bebek gül bebek büyütülmüş kimse "Daha süt kuzusu o nasıl kıyılıp da vurulur ona?"Süt liman olmak: Dingin gürültüsüz sakin olmak "Ortalık bir anda süt liman olmuştu "Sütü bozuk: Mayası bozuk kötü soydan gelen ve ahlâksızlık eden kimse "Senin gibi sütü bozuklara selâm verilir mi?"
|
|
|
|