|  | T...İle Baslayan Deyimler Ve Anlamlari |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   T...İle Baslayan Deyimler Ve AnlamlariTabana kuvvet: "Binecek bir şey yok  yayan gitmekten başka çare de kalmadı" anlamında  kullanılır  "Haydi kalkın bakalım  tabana kuvvet!" Tabanları kaldırmak: Çok hızlı yürümeye ya da çok hızlı koşarak kaçmaya başlamak  "Polislerin geldiğini görünce tabanları kaldırdı  " Tabanları yağlamak: 1  Uzak bir yere yayan olarak gitmek için  hazırlanmak  2  Hızlıca koşarak kaçmak  Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak  birbirine çok   aykırı  "Taban tabana zıt düşüncelere sahiptiler  " Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek  çok  sık  gidip gelmek  "Kasaba ile köy arasında o iş için az taban tepmedim  " Tabanvayla gitmek: Araçla değil de yürüyerek gitmek  Taburcu olmak: İyileşen hasta  bakıma gerek duymadığından  hastaneden  çıkmak  "Taburcu olan arkadaşlarını karşılamaya gittiler  " Tadı damağında kalmak: Tadını  lezzetini bir türlü unutamamak  "O  kebabın  tadı damağımda kaldı  " Tadına bakmak: Küçük bir parçasını ağzına alarak lezzetini denemek  nasıl  olduğunu yoklamak  "Yemeğin tadına baktın mı?" Tadına varamamak: Bir şeydeki ince güzelliği duyamamak  hissedememek ya  da kavrayamamak  "Şu dostluğumuzun tadına varamadım daha  " Tadında bırakmak: Ölçülü olup aşırılığa kaçmamak  "Yeter çocuklar!  Tadında  bırakın  havayı bozacaksınız yoksa  " Tadını almak: 1  Bir şeyin lezzetini almak  2  Yaptığı işten zevk  duymaya  başlamak  "O işin tadını aldı bir kez  daha peşini bırakmaz  " Tadını çıkarmak: Bir şeyin sağladığı güzelliklerden ya da imkânlardan istediği gibi yararlanmak  "Şu tatilin tadını çıkarmaya çalışacağım  " Tadını kaçırmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak  zevki bozmak  Tadı tuzu kalmamak: Eski zevk veren yanı kalmamak  yavanlaşmak  güzel ve  çekici durumu ortadan kalkmak  "İşlerimizin artık tadı tuzu kalmadı  " Bilgicik  Com  Türkçe  Edebiyat  Roman Özetleri  Duvar Yazıları  Atasözleri  Hızlı Okuma  Özlü Sözler  Türk Tahtalı köy: Mezarlık  Tahtası eksik: Aklı noksan  deli  "O ne biçim hareketti  tahtası  eksik  galiba!" Takım taklavat: Hepsi  parçalarıyla birlikte  Takıp takıştırmak: Özenerek süslenmek  "Takıp takıştırmış  öyle  çıkmıştı  sokağa  " Takke düştü kel göründü: Kusuru  kabahati örten şey ortadan  kalkınca  bütün çirkinlikler  hileler  ayıplar ortaya çıktı  Tam adamını bulmak: 1  En uygun kişiyi seçmek  2  En uygunsuz  kişiyi  seçmek  "Tam adamını bulmuşsunuz hani!" Tam takır kuru bakır: İçinde hiçbir şey yok  bomboş  "Tam takır  kuru bakır  bir ev bırakıp gitmişler  " Tam üstüne basmak: İstenilen şeyi bulmak  fikir ve  davranışlarında isabet  kaydetmek  istenilen sözü söylemek  Tanrı misafiri: Eve kendiliğinden gelen konuk  "O bir Tanrı  misafiridir  Nasıl kalk git diyebilirim  " Taraf tutmak: Bir yanı desteklemek  yan çıkmak  "Ben sana taraf  tutup da  onların düşmanlığını kazanma demedim mi?" Tarihe karışmak: Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak  Tası tarağı toplamak: Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak  "Tası  tarağı  toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk  " Taş atmak: Birine dokunacak  onu incitecek söz söylemek  Taş attı da kolu mu yoruldu?: "Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu  emek verdi mi  para harcadı mı?" anlamında kullanılır  Taşa tutmak: Üst üste taş atmak  sürekli taşlamak  "Çocuklar aşağı  yoldan  geçen karşı köylüleri taşa tuttular  " Taş çatlasa: "Ne yapılsa  ne denli zorlansa  gerçekleşmesi  imkânsız"  anlamında kullanılır  "Taş çatlasa bu elbise otuz binden fazla etmez  " Taş çıkartmak: Biri  ötekinden niteliğiyle üstün  olmak  "Nezaketiyle  akranlarına taş çıkartıyor  " Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek  Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli  dinç  kimse  "Taşı sıksa  suyunu çıkarır bir adamdı  hastalık onu ne hâle getirmiş!" Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını  ne söyleyeceğini bilemez  olmak;  sesini çıkaramamak  hareket edememek  "Çocuk sanki taş kesilmişti  " Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek  "Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler  taş üstünde  taş  koymadılar  " Taş yürekli: Hiç acıma hissi taşımayan  merhametsiz  "Taş yürekli  herifler  çocukları hiç acımadan kurşuna dizdiler  " Tatlı dil: Gönül alıcı  hoşa giden  kırmayan konuşma biçimi ya da   söz  "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır  " Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış  Tatlı su firengi: Batılılık taslayan  Batılı gibi davranan Doğulu  Hristiyan  Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak  "Nihayet işi tatlıya bağladık  " Tava getirmek: Gereği kadar ısıtmak  Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek  "Tavına getirip  söyle  " Tava gelmek: 1  Yumuşamak  kanmak  2  Süzülecek duruma  gelmek  "Söylediğim  sözlerle tava geldi; tamam  yapalım dedi  " Tavır almak (takınmak): Belli bir durum ve davranış almak  "Ağabeyim bana  niçin karşı tavır aldı bilmiyorum" Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma  davranışlarında yüreklendirme  Tavşanın suyunu suyu: İki şey arasında çok uzak bir ilgi olduğunu anlatmak için kullanılır  Tavşan yürekli: Korkak  ürkek  çekingen  "Amma da tavşan yürekli  bir  adammışsın  " Tazıya dönmek: 1  Oldukça zayıflamış olmak  2  Sırılsıklam  çok  ıslanmış  olmak  Tebelleş olmak: Kancayı takmak  musallat olmak  istediğini  yaptırıncaya  kadar yakasını bırakmamak  "Başıma iyice tebelleş oldu  nereye gitsem  oraya  geliyor  " Tebdil gezmek: Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek  Tefe koymak: Biriyle ilgili olarak alaylı dedikodu yapmak  "Bunlar  adamı  tefe koyarlar  sakın ağzından bir şey kaçırma  " Tekbir getirmek: "Allah-ü ekber" diyerek Allah`ın adını yüceltmek  Tekerine çomak sokmak: Birinin yolunda giden işini engellemek  aksatmak  gibi davranışlarda bulunmak  "Adamın tekerine çomak soktular  düzenini  altüst  ettiler  " Tekin değil: 1  İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da  yer  2  Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan  tehlikeli kabul edilen  kimse  "O  eski ev tekin değil diyorlar  " Telâşa düşmek: Heyecanlanmak  aceleci olmak  Tel çekmek: 1  Telgraf çekmek  2  Telle sınırlandırmak  telle  çevirmek  Telleyif pullanmak: Kimi bezeme teli ve süslerle iyice süslemek  "Gelini  bir güzel telleyip pulladılar  " Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak  yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek  Temel atmak: 1  Bir yapının temellerini yapmaya başlamak  2  Bir  işe  başlamak  ilk davranışta bulunmak  girişmek  "Evin temelini yarın  atacağız  inşallah  " Temel taşı: 1  Bir yapının temeline konan taş  2  Bir şeye temel  olan  öğe  kişi  bir şeyin aslî unsuru  en güçlü dayanağı  "Bu şiir  onun şiir  anlayışının temel taşıdır  " Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden  silintisiz ve  kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak  "Ödevlerinizi temize çekin  " Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak  "O yapmadı  temize  çıkacak  göreceksin!" Temiz para: 1  Kesintiden sonra elde kalan para miktarı  2  Doğru  yoldan  kazanılmış para  Tencerede pişirip kapağında yemek: Kıt kanat geçinmek  olanıyla  yetinmek  Tencere dibin kara seninki benden kara: "Kötülükte  kusur yönünde  sen  benden daha betersin" anlamında kullanılır  Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş  birleşmiş  yakışmışlar birbirlerine  Tepeden bakmak: Küçümsemek  kendini üstün görmek  "İnsanlara  tepeden  bakmayı bırak artık  aciz bir varlık olduğunu düşün  " Tepeden inme: 1  Beklenmedik  şaşırtıcı  ansızın gelen  2  Yüksek  bir  makamdan çıkan buyruk  emir  "Tepeden inmeyle bir sürü ehliyetsiz adam  geçti işin  başına  " Tepeden tırnağa (kadar): Her yanı  baştan aşağı  bütün  vücudu  "Tepeden  tırnağa gözden geçirdi ihtiyarı  " Tepesi atmak: Çok sinirlenmek  birden öfkelenmek  "Tepesi atar  atmaz  salondakileri dışarı çıkardı  " Tepesinde havan dövmek: Üst kattakiler gürültü yaparak alt kattakileri rahatsız etmek  Bilgicik  Com  Türkçe  Edebiyat  Roman Özetleri  Duvar Yazıları  Atasözleri  Hızlı Okuma  Özlü Sözler  Türk Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak  sıkıntı içinde kalmak  "Hayır  cevabını  alınca tepesinden kaynar su döküldü  " Tepesine binmek: 1  Şımarıklığı sebebiyle her istediğini yapmak  yaptırmak  2  Kendinden güçsüzleri ezmek  onlara kötü  davranmak  "Düşmanların  tepesine binmek boynumuza borç oldu  " Tepesi üstü: Tepe taklak  başı yere gelmek üzere  "Çocuk  sandalyeden  tepesi üstü düşmüştü  " Tepe tepe kullanmak: Yıpranacağını  eskiyeceğini düşünmeden  sakınmadan  istediği gibi kullanmak  "Bu kadar istiyorsan al senin olsun  Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler  kullandığı kötü  sözler  için kendisini sertçe uyarmak  azarlamak  gerekirse dövmek  Tercüman olmak: Başkasının duygusunu  düşüncesini dile getirmek  anlatmak  Ter dökmek: 1  Bir işi yapmak için çok zahmet  zorluk çekmek  2  Çok  terlemek  "Bu işi başarmak için az ter dökmedi  " Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak  Tere yağından kıl çeker gibi: Hiç kimseye zarar vermeden  çok  kolaylıkla  kimseye hissettirmeden  kimi sorumluluklardan kurtularak  "Merak etme  sen  tereyağından kıl çeker gibi halledecektir işi  " Tersi dönmek: Şaşkınlıktan bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek  Ters tarafından kalkmak: Aksi  huysuz ve ters olmak  "Ters  tarafından  kalktın galiba  ne dersem tersini yapıyorsun  " Ters yüz etmek: İçini dışına  altını üstüne getirmek ya da  çevirmek  "Gömleğin yakasını ters yüzü edip diktim  " Ters yüz geri dönmek: İstediğini elde edemeden  eli boş dönmek  Teselli etmek: Avundurmak  acısını gidermeye  onu rahatlatmaya  çalışmak  "Arkadaşını en iyi şekilde teselli ettiğine eminim  " Teselli bulmak: Avunmak  Teslim bayrağı çekmek: 1  Yenilgiyi kabullenmek  teslim olmak  2  Bir  çekişme sonunda karşısındakinin istediğini yapmaya razı olmak  "Yakında  teslim  bayrağını çekerler  endişeye kapılmayın  " Teslim olmak: 1  Kendinden üstün bir güç karşısında yenilgiyi  kabul  etmek  mücadeleden vazgeçmek  2  Kendini teslim etmek  birtakım ellere  bırakmak  "Teslim olursan kılına dokunulmayacaktır!" Teşrif etmek: Onurlandırmak  şereflendirmek  Tetikte olmak: Her an uyanık ve hazır bulunmak  "Ben size tetikte  olun  gözünüzü dört açın demedim mi?" Bilgicik  Com  Türkçe  Edebiyat  Roman Özetleri  Duvar Yazıları  Atasözleri  Hızlı Okuma  Özlü Sözler  Türk Tez canlı: Aceleci  sabırsız  beklemeye dayanamayan  "Bu kadar tez  canlı  olma!" Tez elden: Çabucak  bir an önce  çarçabuk  "Tez elden hastaneye  gitmeli bu  yaralı!" Tezgâhı kurmak: İşe başlamak üzere tüm araç ve gereçleri hazırlamak  çalışmaya başlamak  "Hemen tezgâhı kurup gittiler  " Tezkeresini eline vermek: Kovmak  işten atmak  işine son vermek  Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak  hiç  boş yer  bırakmamak  "Çuvalı tıka basa doldurun  ne alırsa kârdır  " Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek  çok yemek  mideyi  rahatsız edecek  kadar çok yemek  "Doymaz çocuk  tıka basa doldurdu karnını  " Tımarhane kaçkını: Delice işler yapan kimse  Tıpış tıpış yürümek: 1  Kısa adımlarla çabuk yürümek  2  İster  istemez  bir yere gitmek  Tıraş etmek: 1  (Saç  sakal) benzeri tıraş işini yapmak  2  Bıkkınlık  verecek kadar uzun ve gereksiz konuşmak  "Yeni berber iyi tıraş  yapamıyor  " Tırnak göstermek: Gözdağı vermek  korkutmak  Tırpan atmak: 1  İstemediği kişilerin bir yerdeki görevlerine son  vermek  2  Kırıp geçirmek  topluca öldürmek  kıyıma uğratmak  "Genel müdür  olunca  ilk  işi yardımcılarına tırpan atmak oldu  " Tohuma kaçmak: Yaşlanmak  evlenme çağı geçip kartlaşmak  Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan  ihtiyacı  olmadığı  hâlde aç gözlülük eden  her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse)  "Bu  çocuk da  tok evin aç kedisi  " Tokat aşketmek: Ansızın el içi ile vurmak  Tok gözlü: Mala  paraya  yiyeceğe düşkün olmayan; cömert  Tok sözlü: Sözünü esirgemeden  çekinmeden  hatır gönül dinlemeden   söyleyen  "Rahmetli tok sözlü bir insandı  " Tongaya basmak: Tuzağa düşmek  "Çok kötü bastı tongaya  " Top atmak: İflas etmek  "Bu kadar kısa zamanda top atacağımızı  sanmazdım  " Topa tutmak: 1  Bir yeri top ateşi altında bulundurmak  2  Bir  kimseye  kırıcı  ağır sözler söylemek  Topun ağzında: Tehlikeye  saldırıya en yakın yerde olmak  Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır  Müslüman ölüler için "Allah rahmet eylesin" denir  Topu topu: (Azımsanan şeyler için) olup olacağı  yalnızca  hepsi  "Topu  topu beş elma almış  " Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek  onda bir kusurun  olabileceğini kabul etmemek  "Kızına da hiç toz kondurmuyor  " Toz olmak: Ortadan kaybolmak  kaçmak  uzaklaşmak  "Çabuk toz olun  buradan  " Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı  üzücü   durumları iyimserlikle karşılamak  "Hayatı hep toz pembe görmüştür  " Tozu dumana katmak: 1  Ortalığı altüst etmek  karışıklığa yol  açmak  gürültü patırtı çıkarmak  2  Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya  kaçmak  "Başıboş sığırlar tozu dumana katarak yokuştan aşağı  iniyorlardı  " Tur atmak: Dolaşmak  dolaşıp gelmek  "Evin etrafında iki tur atıp  yanıma  gelsin  " Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek  Turp gibi: Çok sağlıklı  sağlam  rahatı yerinde  "Merak etme  turp  gibi  o  " Turşu gibi olmak: Çok yorgun  bitkin düşmek  "Üç gündür  çalışıyoruz  turşu  gibi oldum  hiç hâlim kalmadı  " Turşusu çıkmak: 1  Çok yorulmak  2  İyice ezilmek  parçalanmak  "Armutların turşusu çıkmış  yenecek hâlleri kalmamış  " Turşusunu kurmak: Bir şeyi kullanmak  harcamak gerekirken  kıyamamak  durumunda söylenir  "Kullanmadığı sandalyeyi vermiyor  turşusunu kuracak  sanki  " Tut kelin perçeminden: Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır  Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı  güvendiği şey önemini  kaybederek  işe yaramaz hâle gelmek  fayda temin edemez olmak  Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak  her işi  becermek  "O tuttuğunu koparır bir delikanlıdır  güvenin ona  " Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği  dayanacağı kimse  bulunmamak  "Küçüktüm  tutunacak dalım yoktu  tek başımaydım  " Tuz biber ekmek: 1  Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek  2  Bir  üzüntünün  acısını  bir kusurun ağırlığını daha da artırmak  "İyi yaptın sanki  o  günleri  hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine  " Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak  çok küçük parçalara  ayrılmak  paramparça olmak  "Masadan düşen vazo tuzla buz oldu  " Tuzlayayım da kokma: Bilip bilmeden konuşanlar  yüksekten  atanlar  düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır  Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak  "Arabayı  tamir ettirdik ama tuzluya mal oldu  " Tuzu kuru: Hiçbir derdi  sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde  olduğu için  kaygılanmayan  "Sana göre hava hoş  gülersin  oynarsın  tuzun kuru nasıl  olsa  " Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek  "Ben  tükürdüğünü yalayan bir insan değilim  gideceğim oraya!" Tümen tümen: Pek çok  Türküsünü çağırmak: Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak  söz  söylemek  onun tarafını tutmak  "Ömrümce onun bunun   Türküsünü çağırıp durdum  yeter artık!" Türkü yakmak: Bir Türküye ezgi uydurmak  "Sevdiği kıza  yanık bir   Türkü  yakmış diyorlar  " Tütünü tepesinden çıkmak: Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak  çok   üzülmek  Tüy dikmek: Kötü bir işi  ortaya konan bir söz ya da davranışla  daha da  kötüleştirmek  Tüyleri diken diken olmak: Korku  heyecan  endişe veya üşümekten  vücuttaki tüyler  kıllar kabarmak  dikilmek  "Hava buz gibiydi  tüylerim  diken  diken olmuştu  " Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek  iyi  yaşama  kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak   | 
|   | 
|  | 
|  |