Prof. Dr. Sinsi
|
Hilim Ve Sekînet
HİLİM VE SEKÎNET
Peygamber SAS Efendimiz'in nümûne olan güzel ahlâklarından hilim ve sekînet hakkında: (Ma'rifetnâme, s 528)
Ey aziz! Ehl-i edeb demişler ki:
Allah-u Celle ve A'lâ Kelâm-ı Kadîminde Efendimiz SAS Hazretleri'ni en yüksek bir ahlâk ile övmüştür Bu ahlâkların icabı rakîk, şefik, halim, selim, emin, miskinlerin hàmîsi ve buna benzer vasıfların sahibi olan Hazret-i Muhammed SAS'in; Cenâb-ı Hakk'ın kullarıyla ve bütün insanlarla hüsn-ü muamele ve ünsiyeti, ümmet ve ashabıyla sohbet ve muamelesi, ehil ve ıyâliyle ülfet ve mükâlemesi ve ona iktidâ edip izinde giden ashàb-ı kirâmın ve evliyâ-yı izâmın ve ulemâ-yı dînin ve selef-i sàlihînin dâimâ adetleri, meşrebleri, tabiatleri cümle mahlûkata hüsn-ü ahlâk ile muamele, lütuf ve yumuşaklıkla mükâleme idi
Müsamaha ile muàşeret, muvâfakatle mübâşeret, hilim ile nasihat, rıfk ile muhabbetti Tevâz ile şefkat, beşâşetle ülfetti Îsar ile hizmet, ihsân ile fütüvvetti Kerem ile meveddet, hayâ ile mürüvvetti Müdârât ile mürafakat, tahammül ile komşuluktu Af ile şefaat, cûd ile sehàvetti Teveddüd ile talâkat, telâttufla zerâfetti Vakar ile sekînet, recâ edene re'fetti Sıdk ile sıyanet, herkese iànetti Cümleye hayır dua ve hüsn-ü zan ile, sena idi Kendi nefsini küçültme, dostları ta'zim, ayıbları örtme, ezâlara tahammüldü
İnsanların ihsan ve güzelliklerini ifşâ eder, kendi ihsanlarını saklarlar, küçüklere acırlardı Büyüklere vefâlıydılar Velhasıl bunlara benzer bütün güzel huylara sahiptiler Halbuki, bizlere cümleden ehem ve elzem olan, Habib-i Ekrem SAS Efendimiz Hazretleri'ne ittibâ ve iktidâ etmektir Ve onun âl ve ashabının âdât ve âdâbıyla mûtad ve müeddeb olmaktır ve rızâ-yı Mukallibül-Kulûb'u gönüllerde arayıp bulmaktır Onun için de cümle mahlûkatına rıfk ve şefkat ile muamele etmektir
Nazım:
Ma'den-i eltàf idi Peygamber, etmezdi gulû;
Hüsn-i ahlâk ile zâtı olmuş idi dopdolu
Halka eylerdi tevâz, ger şerîf u ger vazi'
Nefsi toprak gibi alçak, gönlü su misli duru
Sevse, ger buğz eylese, Allah için eylerdi ol,
Kendi nefsi için sevip, hem olmadı hergiz adû
Gülmedi hiç kahkahayla, sövmedi hiç nesneye;
Lutf ile bessâm idi, yüzü güleç ol mah-rû
Hürmet ü lutf u hayâ ve hilm ile mevsuf idi,
Kimseye "Lâ" demedi, kim gelse ona yalvaru
Kendi ehl-i beyti hacetin görürdü kendisi,
Dâimâ miskinler ile otururdu ol ulu
Na'l ü sevbine yamalıklar dikerdi giyinib,
Hasta görmek, ta'ziyet için yürürdü ey amû
Geh binerdi deveye, at u katır, geh merkebe,
Ardına adam alırdı, olsa idi almalu
Geh terebbu' eyler idi, geh dikerdi bu dizin;
Mecmaul-âdâb idi, mahfî, ayan, yüzü sulu
Arpa ekmeğine yahud mercimek çorbasına,
Kılsalar dâvet varırdı, aramazdı reng ü bû
Yerdi üç parmakla tatlı ve yalardı onları,
Besmeleyle üç nefeste su içerdi dinlenü
İ'tizar etseydi kimse, özrün eylerdi kabul,
Yok idi indinde lutf ile keremden sevgilü
Dursa zikrullah idi, otursa zikrullah idi,
Kimseye vermezdi can ü gönlünü, illâ ki Hû
Ey aziz! Ehl-i edeb demişlerdir ki, Hak Teàlâ ibâdına inayetiyle kıldığı re'fet ve rahmeti ve birbirlerine lâzım olan şefkat ve ülfeti duyurmuş ve bu husuta Kelâm-ı Kadîminde bir çok âyât-ı beyyinatı zikretmiştir Biz onları yazmayı bıraktık Zirâ okumasını herkes lâyıkıyla becerememektedir İsteyenler Ma'rifetnâme'nin 529'uncu sayfasına bakabilirler
Rubâî:
Mahlûk-ı Hudâ'ya şefkat et, rahmet bul;
Eblehlere hilm ü hürmet et, rahat bul;
Sen herkese rıfk u rağbet et, rif'at bul;
Ger idemendinse, uzlet et, izzet bul!
Bundan sonra da yine hüsn-ü hulk hakkında bir çok ehadis-i şerifeyi beyan etmiştir ki, biz yine onları yazmaktan feragat eyledik (Ma'rifetnâme, s 530)
Beyit:
Cihan bağında ey àkıl, budur makbul-i ins ü cin;
Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin!
Ey aziz! Ehl-i edeb demişlerdir ki: Habib-i Ekrem SAS Efendimiz Hazretleri, ümmet ve ashabına şefkat ve re'fetiyle, hüsn-ü muàşereti ta'lim ve tefhim edip, fezàil ve faydalarını duyurmuştur
"Merhamet edenlere Allah CC merhamet eder Siz yerde olanlara merhamet eyleyiniz ki, gökte olanların Hàlikı, Rahmân olan Allah-u Celle ve A'lâ da size merhamet etsin Siz küçüklere merhamet ediniz ki, sizden büyükler de size merhamet etsinler "
Mü'minlere lâzımdır ki, birbirlerine hayır sanıp nush edeler Birbirine merhamet edip iànesine gideler Birbirlerinin elemiyle müteellim olup, meserret semtine gideler Nitekim, bedenin bir uzvu müteellim oldukta, cemi-i a'zâ-yı beden onun elemin bulur Tâ ol uzvun elemi zail oluncayadek, cümle beden rahatsız olur
Ve buyurmuştur ki:
"Mü'minler birbirinin kardeşidir; alimler nefs-i vahide gibidir Halkın hayırlısı, nasa menfaatlısıdır "
Onun için ashab-ı kiram ve onların tabileri ve ulema-yı din-i mübîn birbirilerine muîn olup menfaat ederlerdi Belki ehl-i kitab zımmîye ve cemi-i mahlûkata bile merhamet edip yardımlarına giderlerdi
Ve yine buyrulmuştur ki:
"Ümmetimin ebdali, kesret-i salat ve siyam ile cennete dahil olmazlar; belki, rahmet-i kulûb ve selâmet-i sudûr ve sehàvet-i nüfûs ile dahil olurlar "
Ol hazret kendi mübarek yediyle, yetim uşakların başlarını meshederlerdi Ve onlara telâttuf edip tebessümle söylerlerdi
Ve buyurmuştur ki:
"--Yâ Muaz! Yetim uşaklara merhametli peder gibi olasın Ne ekersen onu biçeceğini yakînen bilesin Kim ki, Müslüman kardeşini dünyada mesrur ederse, Hak Teàlâ Hazretleri de onu dünya ve ahirette mesrur eder Her kim ki, mü'min kardeşini dünya gussalarından birisinden halâs eylese, Hak Teàlâ onu kıyamet gününde, gussalarından âzâd eyler "
Ve yine buyurmuştur ki:
"Allah-u Teàlânın kulu mâdem ki mü'min kardeşlerinin yardımındadır; Mevlâsı da onun yardımındadır Peder ve vâlidesine ikram ve ihsan eden için, cennetin iki kapısı açıktır Hak Teàlâ o kimseye rahmet etsin ki, kendi evlâdına yardım eyler; yâni ol emri ona teklif etmez ki, ol emri işlemekte kendüye asi olmasından korkula Ve a'mâlin efdali, mü'minin gönlüne, içine sürur idhal etmektir "
Ve yine buyurmuştur ki:
"Bir kimse kendi iyâline bir dirhem infak eylese, benim indimde Hak yoluna bin dinâr infakından ahsendir
Bir kimse peder ve validesine bir gün muti' olsa, benim indimde bin yıl nafile ibâdetinden hayırlıdır Bir kimse ehl ü iyâli yanında bir saat eğlense, benim indimde, mescidimde i'tikâfından efdaldir İmanı ekmel olan mü'min, kendi ehliyle hulku hasen olandır Kadınlara hayır sanıp rıfk ve hilm ile muamele eyleyiniz ki, indinizde esir olup, emanetullah bulunmuşlardır
Kölesini eliyle dövenin kefareti onu azad etmektir Lisânına malik olanın ayıpları örtülüdür Kezm-ı gayz edenin günahları mağfurdur Cariye ve kölelerinizle, lütuf ve yumuşaklıkla konuşun! Bir gün yetmiş kere kusur etseler dahi, af ile muamele ediniz ve onlara kendi yediklerinizden yediriniz Kendi esvaplarınızdan giydiriniz ve evlâtlarınız gibi ikram ediniz Onlara takatlerinden fazlasını teklif etmeyiniz ki, onların da bedenleri et ile kandan ibarettir Onlar da sizler gibi benî Ademdirler Onlara zulm edenlerin hasmı Allah-u Celle ve A'lâ'dır
Her kim ki, ana ve babasına muti' olup da sıla-yı rahim eylese, ehline, evlâd ve hizmetkârlarına mülâyim söylerse, ihvanına ikram edip, kendi hanesine devam eylese, tahkik o kimse tekmil-i mürüvvet eylemiştir İnsanlığın kemâline ermiştir
Evliyâ ile mücâlese ve ulemâ ile mükâleme eyleyiniz! Hükemâ ile sohbet ve fukara ile ünsiyyet eyleyiniz İki kişinin konuşmaları birbirine emanettir; pes, birine helâl olmaz ki, diğerinin gizli sözünü başka kimseye söyleye veya onun gizli işlerini halka izhar eyleye
Mü'min, mü'mine ruh ile ceset gibidir Mü'minin mü'mine merhamet ve şefkatle bakışı ibâdettir; yüzüne gülmesi kefarettir Mü'minin kalbine sürur vermek mûcib-i rızâ-yı Rahmân'dır
Her kim ki, Hak Teàlâ ve àlem-i ahirete inanmıştır, ol kimse komşusuna ikram ve misafirine hürmet eylesin Her kim ki, bir şey söyleyecekse hayır söylesin veya sükut etsin
Efendimiz buyurmuştur ki:
"--Ya Ebâ Hüreyre! Nefsine muhabbet eylediğin gibi, nasa da muhabbet eyle ki, mü'min olasın! Komşunla komşuluğu güzel eyle ki, müslüman olasın! Cibril-i emin bana, hüsn-i mücaveretle öyle çok emrederdi ki, komşunun, komşusuna vâris olacağını zannederdim
Ol Hazrete gelib komşusundan şikayet eden birine buyurmuştur ki:
"-Kendini komşuna eziyetten men edip, komşunun eziyetine sabr edesin Ta mevt ile ayrılıb gidinceye kadar "
Güzel komşuluk hemen yalnız komşuya eziyet etmemek değildir Belki, güzel komşuluk, komşunun ezasına sabır ve tahammüldür Muhakkak hüsn-ü hulk, güzel komşuluk ve sıla-yı rahim Mevlâ'nın rızasını celbe vesîledir ve hatâlarını gidericidir, arıtıcıdır
Hüsn-ü hulk Allah-u Teàlânın rahmetinden sahibine bir yulardır ki, bir meleğin elindedir O melek ise onu dâimâ hayra çeker, gider Hayır da onu cennete götürür Kötü ahlâk ise, Allah-u Teàlâ'nın azabından sahibinin burnunda bir yulardır ki, ucu bir şeytanın elindedir Şeytan ise onu cehenneme çeker, gider; şer onu cehenneme idhal eder
Her kimde ki üç huy olmaz, ol kimse imanın tadını bulmaz: Birinci hilimdir ki, onunla cahilin gazabını reddeyler Biri de vera'dır ki, onunla haramlardan men eder Biri de hüsn-ü hulktur ki, onunla halka müdârât eyler
Sadakaların en efdali halka müdârâttır Edâ-yı farîza ile emrolunduğum gibi, müdârât-ı nas ile de me'murum Rıfk ve müdârâttan nasibi olan, dünya ve ahiret hayırlarını bulmuştur Rıfk ve müdârâttan mahrum olan, dünya ve ahiret hayırlarından bî-behre ve nasibsiz kalmıştır İmandan sonra aklın başı müdârât-ı nastır Ve halka meveddetle, hüsn-ü imtizâc ve ünsiyettir
İstişare edenin işi rasttır, doğrudur; kendi reyine kanaat edenin iflâstır Dünyayı terk eden, ind merğb olur Halkın elinde olanı terk eden, mahbûbül-kulûb olur Emanet almayan rahat bulur İnsanlardan bir şey istemeyen aziz olur Mü'minlere nasihat ve şefkat, saadet alâmetidir
Hak Teàlâ refîktir, rıfkı sevip, şiddeti almaz Rıfk için eylediği lütfu, şiddet için kılmaz Hak Teàlâ bir ev halkına hayır murad ederse, onları rıfk ile mu'tad edib, şiddetten âzâd eder Zira, müslüman odur ki, onun elinden ve dilinden müslümanlar selâmette olalar ve cümlesi onun zarar ve ziyanından emin olalar
Beyit:
Nefsi kabul kıl ey Hakkı, halkı incitme;
Kim incidirse seni, Hak'tan anla sen anı
M Zahid KOTKU (Rh A)
|