![]() |
Dinler Arasi Diyalog |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Dinler Arasi DiyalogDİNLER ARASI DİYALOG Yer yüzündeki tek hak din olan İslâm’ın mensupları olarak böyle bir diyaloga, öncelikle, “Evet” dememiz beklenir; ancak, bu görüşmelerde Müslümanları temsil edecek kişilerin İslâm’ın temel hükümlerini harfiyen yaşamaları, bu dinin güzellikleriyle kalplerini, akıllarını, bütün duygu ve latifelerini kemale erdirmeleri gerekir ![]() ![]() Allah Resulüne (asm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi şöyle bir düşünelim: Teslis inancı, günümüzde de Hıristiyan aleminde hâlâ hüküm sürmüyor mu? Bu inanç, “Allah’tan başkalarını mabud tanımak, Ona ortak koşmak” manasına gelmiyor mu? Hastalık devam ettiğine göre, Peygamber Efendimize yapılan bu davet emri, günümüz Müslümanlarını da ehl-i kitapla görüşmeler yapmaya çağırmış olmuyor mu? Bu konuda İslâm tarihinde ibret alacağımız nice örnekler vardır ![]() ![]() Birincisi, Hudeybiye barışıdır ![]() ![]() İkinci örnek, Peygamber Efendimizin Medine’ye teşriflerinden sonra, hem Hıristiyanlarla, hem de Yahudilerle anlaşmalar yapmasıdır ![]() ![]() ![]() Her iki anlaşmanın ortak yanı şudur: Müslümanlar gerek o devirde, gerek ondan sonraki dönemlerde, hak din olan İslâm’ı muhtaçlara tebliğ etmek için daima barıştan yana, diyalogdan, huzurdan, asayişten yana olmuşlar ve bunun meyvesini de almışlardır ![]() Bu gün dinler arası diyaloga karşı çıkın bazı kesimler, Kur’an-ı Kerimde Nasara ve Yahudilere muhabbetin yasaklandığını ileri sürerler ![]() Üstad Bediüzzaman, “Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur’anda nehiy vardır ![]() ![]() Buna göre Kur’anda yasaklanan muhabbet, Hak din olan İslâm’a kavuştuktan sonra Yahudiliğe yahut Hıristiyanlığa meyletmek ve sevgi beslemektir ![]() ![]() ![]() Konunun devamında bu noktaya şöyle açıklık getiriliyor:“Bir adam zatı için sevilmez ![]() ![]() Son cümle gerçekten çok harika; konuya son noktayı koyuyor ![]() ![]() Bu ince ölçülerden uzak kalmak bize bazen çok pahalıya mal oluyor ![]() Konunun devamında, ehl-i kitapla dost olmanın gerekçesi, şu cümlelerle netleştiriliyor: “Onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir ![]() ![]() ![]() Aslında bu cümleler, dinler arası diyalogun iki önemli yönünü nazara veriyor: Birisi, birbirlerinden medeniyet ve terakki dersi almak, bu sahadaki gelişmeleri paylaşmak; diğeri, asayişi yani dünya barışını korumak ![]() ![]() Şimdi şöyle bir düşünelim: Yukarıda bir kısmını sıraladığımız müşterek düşmanlara ve dertlere karşı, farklı dinlere mensup insanların bir araya gelip ortak bir strateji belirlemelerine niçin karşı çıkılsın? Böyle bir işbirliğine Müslümanların değil, ancak sözünü ettiğimiz menfi fikirleri taşıyanların karşı çıkmaları gerekmez mi? ![]() Geliniz tahminleri bir yana bırakıp realiteye bir göz atalım: İşsizliğin büyük boyutlara ulaştığı, geri kalmışlığın alabildiğine hüküm sürdüğü dönemlerde ülkemizden Avrupa’ya, özellikle de Almanya’ya çok sayıda işçi göç etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nur Külliyatından diyalog çalışmalarına ışık tutacak iki önemli mesajı aktarmak istiyorum: Birisi bizzat Peygamber Efendimizin bir haberini bize ulaştıran şu ifadeler: “Hadis-i sahihle, âhir zamanda Îsevîlerin hakiki dindarları ehl-i Kur’an ile ittifak edip müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi… ![]() Bir ittifaktan söz ediliyor; Îsevîlerin hakiki dindarları ile Müslümanlar arasında gerçekleşecek bir işbirliği haber veriliyor ![]() İkinci mesaj: “Nasraniyet, ya intifa ya ıstıfa bulacak ![]() ![]() Hıristiyanlığın ya tamamen söneceği, yahut teslis ve benzeri yanlışlıklardan temizlenerek İslam’a teslim olacağı haber veriliyor ![]() Son söz: Müslüman, içine kapalı bir insan değildir ![]() ![]() ![]() Şimdi iç alemimize dönelim ve kendimizle şöyle bir hesaplaşalım: “Acaba ben İslâm’ın nurundan mahrum kalan insanlara acıyıp onları kurtarmaya mı çalışıyorum; yoksa onları, hayatlarına son vererek, cehenneme göndermeğe fırsat mı kolluyorum? Eğer nefsim bu ikinciden yana ise, demek ki ben “Peygamberlerin ortak çizgisinden sapma durumundayım ![]() ![]() Bir doktorun hastaya değil hastalığa düşman olması gibi, Peygamberimiz de şirke düşmandı, ama müşriklere acıyor ve onları kurtarmaya çalışıyordu ![]() Cenab-ı Hakk’ın rahmetinden ümidimiz odur ki, böyle bir iç muhasebe ve diyalog, bizi gündemdeki diyalog konusunda da en isabetli karara götürecektir ![]() Alaaddin Başar (Prof ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|