08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
&Quot;Kul İsek, Böyle Olmalıyız!&Quot;
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Hergün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile olmaktadır Bunun için, irâdelerimizi O’nun irâdesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız herşeyi aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak kulluğu kabûl etmemek ve sahibine karşı gelmek olur Allahü teâlâ, hadis-i kudside buyuruyor ki: “Kaza ve kaderime râzı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belâlara sabretmeyen, benden başka Rab arasın! Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!”
Dünya ve âhiret hayatında rahat etmek isteyenin, karşılaştığı sıkıntılara, insanların kötülemesine ve çeşitli musîbetlere sabretmesi lâzımdır Kim Allahtan korkarak sabrederse, sıkıntılardan kurtulur, huzur bulur Sabreden murâdına erer
Eyyüb aleyhisselâmın sabrı, dillere destan olmuş ve Allahü teâlâ onu sabrından dolayı övmüştür Allahü teâlâ sabredenleri sevdiğini ve ecirlerinin hesapsız ödeneceğini bildirmiştir Sabır, erişmek istenen şeylerin anahtarıdır Her hayra sabırla ulaşılır Ne mutlu sabredenlere! 
Mukadder olan şey başa gelir Eğer sabredilirse ecri görülür Sabredilmez, bağırılırsa, günaha girilir ve huzursuz olunur Allahü teâlâ, sevdiklerini sıkıntılara mâruz bırakır Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Dünyada en çok musîbete mâruz kalanlar Peygamberler, âlimler, velîler, şehitlerdir ”
Mâruz kalınan felâketler, insanın ibâdet etmesini engelleyebilir Bir hastalık, bir belâ gelince, bağırıp çağırmak fayda vermez Aksine zararlı olur Bunun tek çâresi, Allahın takdîrine râzı olmaktır Mâruz kalınan musîbetlerin ve çekilen zahmetlerin getireceği perişanlıktan kurtulmanın tek çâresi sabretmektir Sabırlı olmayan muvaffak olamaz
“Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezâlanır ve o, kendisine Allahtan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamaz” meâlindeki kelâmı nâzil olduğu zaman, Hz Ebû Bekir, Peygamberimize sordu: “Yâ ResûlAllah, bu âyetten sonra nasıl ferahlanılır?”
Resûl aleyhisselâm ona cevaben buyurdular ki: “Yâ Ebâ Bekir! Sen hiç hasta olmuyor musun? Senin başına hiç musîbet gelmiyor mu? Sen hiç ezâlara, cefâlara mâruz kalmıyor musun? Hiç kederlenmiyor musun? İşte bütün bunlar senin kusûrların, senin hatâların için birer kefâret olur, kusûrlarının bağışlanmasını sağlar ”
Mehmet Oruç
|
|
|