Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eller, sevgileri, ören

Sevgileri Ören Eller..

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevgileri Ören Eller..





Sevgileri ören ellerin,
Sevgileri üreten dillerin,
Sevgileri yoğuran gönüllerin buluştuğu mekândır aile
Anne ve baba ise, dört duvar ve bir çatıdan ibaret olan evi yuva yapan baş aktörlerdir

Yuvanın rengini ve ahengini, bu iki aktörün uyumu belirler Hayatın hamurunu bundan sonra birlikte yoğurmak ve şekil vermek için seçilmiş bu iki insan, iki sevgili, şimdiye kadar oluşmuş kimlik ve kişilik yapılarıyla birbirlerinin karşısına çıkarlar, alıştıkları yaşama biçimlerine göre davranarak bir tarz oluştururlar


Hemen hemen bütün evlilikler, iyi niyetlerle ve güzel sonuçlar hayal edilerek kurulur Fakat malumdur ki iyilik ve güzellikleri başlatmak kadar devam ettirebilmek de önemlidir İyi başladığı düşünülen beraberlikler gerçekten isabetli bir seçim sonucu mu oluşturuldu ya da bize mi öyle geliyor? Bu çok önemli Peki iyi başladıysa devamı niye iyi gelmiyor? Bütün bunların çocukluğumuza inen kökleri ve bugüne uzanan dalları var

Zihnimize kaydedilen bilgiler, beslendiğimiz bilgi kaynakları, içinde bulunduğumuz çevre ve ortam ve bizde oluşan değer ve inançlar bir araya gelerek, yapımızı ve ona uygun olarak duruşumuzu oluştururlar Kazandığımız alışkanlıklarımız bizi temsil etmeye başlar ve bizi yürütür Evlilikte bu şekilde oluşmuş iki ayrı yapı ve iki ayrı özellik bir araya gelerek aynı kulvarda ve uygun adım yürümeye çalışır

Alışkanlıklarımız devreye girdikçe, alternatifler ve tercihler oluştukça farklılıklar ortaya çıkmaya başlar Her olay turnusol kağıdı gibi işlev görür Gerçek yapımız ve zihnimizin geri planında taşıdığımız tavır ve ifade biçimleri ortaya çıkmaya başlar Ortamda çok seslilik vardır Buraya bir orkestra şefi lazım fakat ne yazık ki bizim toplum olarak farklılıklara tahammülümüz yok

Her şey bizim uygun gördüğümüz gibi olmalı; duyuş, düşünüş ve yaşayış olarak Bizim inandıklarımız dışında da doğrular vardır ama biz inanıyorsak en iyisi bizimkidir Hep muhatabımız ayağını denk almalı, o geri adım atmalı, “Bak o zaman nasıl huzur geliyor eve” diye düşünürüz


Evet, bize böyle dedirten anlayışı o kadar çok benimsemişizdir ki, tartışılmasını bile gereksiz görürüz ve alternatif yaklaşım biçimleri çoğunlukla gündemimizde yoktur ya da geçiştiririz Bütün bunlar sonuçtur, yani semptomdur, belirtidir Her semptom sistemi etkileyecek bir değişimin habercisidir

Organizmada bir patoloji (hastalık) oluştuğunda, teşhis için hastanelerde yapılan boğaz kültürü, kan-idrar tahlili, radyolojik tetkikler vb araştırmalarla, mikrobun cinsi ve kaynağı tespit edilmeye çalışılır Tespit edilen mikroba hassas antibiyotiklerle mikrobun kaynağı kurutulmaya çalışılır

Aynen bunun gibi, aile bünyesinde oluşmuş bir rahatsızlık varsa “Bana ne o senin sorunun” diyerek kendimizi sanki bu işleyişin içinde yokmuşuz gibi gösterip teşhisi yanlış koyarsak ve umursamazsak, hep başkalarının tedavi olmalarını beklersek, psikolojik anarşi çıkar Ayrıca bilmeliyiz ki, sorunlardan kaçmak onları beslemek ve büyütmek anlamına gelir Büyümüş ve kök salmış sorunlar daha güç ve geç iyileşir Her yanlış davranış aile sisteminin dengesini bozar

Yanlışın kaynağı, bir de yanlışa yanlışla karşılık veren bir muhatapla beraberse, tahribat derinleşir Bir insanı güçlendirecek destek, en yakınından gelen destektir Dengeleri sarsan tahribatlar da en yakınlarımızdan gelenlerdir Aslında ateş önce kabını yakar Patlamadan en çok zarar görenler en yakınında bulunanlardır

Yani yanlışın zararı en çok şahsın kendisine, sonra da en yakınındakinedir Dengesi bozulanlar destek göremezlerse düşerler Ve yine dengesi bozulanlar başkalarının dengesini bozmaya en güçlü adaydır Çünkü yanlış ve usulsüz davranışlar daha çabuk ve daha çok tahrip ederler Özellikle duyguları hedef alan ve kişiliğe yönelik saldırılar insanı çökertir

Oysa aile, cennet mekânlarından bir köşe, bir saadethane olabilecekken, insanı insanlıktan çıkaran ve başta kendisi ile ilgili inançların sarsıldığı (ki bu bana göre bir insanlık suçudur) bir çilehaneye dönüşüverir
Beslenmeyen duygular ve değerler zayıflar Bütün sistemler artı ve eksilerin artıp azalmasıyla yürür Zayıflayan unsurlar bir başka unsurun güçlenmesine zemin hazırlar

Sevgi ve güven zayıfladıkça, yaşama coşkusu kan kaybeder ve zayıflar Buna karşılık, sevgisizlik, huzursuzluk ve insana hayatı çekilemez ağırlıkta hissettiren diğer negatif unsurlar artar Zemin giderek kayganlaşır ve ayakta kalmak giderek zorlaşır

Muhatap kaydıkça ve düştükçe daha çok zarar görür ve muhatabı “Ben ne yaptığım ya da yapmadığım için böyle oldu? Bu durumu iyileştirmek için ben ne yapabilirim?” diye sormak yerine, rahatsızlık belirtilerini de sataşmak ve yıpratmak içim malzeme olarak kullanır, suç sayar ve eleştirilerinin dozunu artırır İşte bu noktada; bu birlikteliği bir aile ortamından ziyade bir savaş ortamına daha yakın görürüz

Yanlış davranışlar yüzünden sıkıntı çeken, elinden tutulması gerekirken düzeltmek adına eksiklikleri yüzüne vurulan kişi, sonuç olarak kendisini yetersiz ve değersiz hisseder Bir de bakarsınız ki, depresyon çoktan kapıyı çalmaya başlamış


Oysa aile; anne ve babanın sevgi, saygı ve ilgisiyle oluşmuş mutluluk güneşinden, gece yıldız toplayan evlat aydınlığına uzanan bir süreç olabilir Gönülleri sevgi ve din bağı ile birbirlerine bağlı olanlar ciddi sarsıntılar yaşamaz ya da sıkıntılar kolay atlatırlar Siz muhatabınızın gönlünü merkeze alırsanız o da sizi merkeze alır

Farklı duygu, düşünce ve tercihler yani kişilikteki her farklılık, bahçemizde rengârenk çiçeklerin yetişmesi gibidir Onlar özgün oldukları ölçüde özgürdür Her fert özgün bir yapı taşır Onu dengeli bir kişilik çerçevesinde geliştirmek insani bir görevdir Eşler öncelikle birbirlerinin yeterli ve tutarlı olarak kabını doldurabilecek bir noktaya gelebilmesi için ellerinden geleni yapmalı ve emanet evlatlar için ideal bir ortam hazırlamanın bilinçli bir bahçıvan gibi hevesini ve sevdasını gütmeli

Her fert öncelikle muhatabını olduğu gibi kabul etme gerekliliğini yerine getirmelidir Sevgi dolu ortamda büyümüş her birey, topluma armağan edilmiş birer kutup yıldızı gibidir
İnsanlarla geçinebilme ve hayatı doğru yaşayabilme sanatı, bir sanatçı estetiğiyle hayatı anlamlandırdığı zaman pek çok unsur yerine oturur Ancak bu sayede yaşamanın hazzı ile örnek olabilmenin yüceliği bir ahenk oluşturabilir Doğru bilgi hayatın tadıdır Şekeri bardağa koymak yetmez, çayın tatlı olabilmesi için karıştırmak gerekir Yoksa şeker bardağın dibine çöker, çay sıcak olduğu halde erimez, sertleşir ve çay tatlanmaz

Aynen bunun gibi doğru bilgileri hayata geçirerek aktif olmasını sağlamak, hayatı tatlandırmak anlamına gelir Çayınız da hayatınız da tatlı olsun efendim…
Saliha Erdim


Alıntı Yaparak Cevapla

Sevgileri Ören Eller..

Eski 08-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevgileri Ören Eller..




İnsanlarla geçinebilme ve hayatı doğru yaşayabilme sanatı, bir sanatçı estetiğiyle hayatı anlamlandırdığı zaman pek çok unsur yerine oturur Ancak bu sayede yaşamanın hazzı ile örnek olabilmenin yüceliği bir ahenk oluşturabilir Doğru bilgi hayatın tadıdır Şekeri bardağa koymak yetmez, çayın tatlı olabilmesi için karıştırmak gerekir Yoksa şeker bardağın dibine çöker, çay sıcak olduğu halde erimez, sertleşir ve çay tatlanmaz

aferin raci
çok güzel konular ekliyorsun
rabbim senden razı olsun

Alıntı Yaparak Cevapla

Sevgileri Ören Eller..

Eski 08-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevgileri Ören Eller..











alimurtaza Nickli Üyeden Alıntı



İnsanlarla geçinebilme ve hayatı doğru yaşayabilme sanatı, bir sanatçı estetiğiyle hayatı anlamlandırdığı zaman pek çok unsur yerine oturur Ancak bu sayede yaşamanın hazzı ile örnek olabilmenin yüceliği bir ahenk oluşturabilir Doğru bilgi hayatın tadıdır Şekeri bardağa koymak yetmez, çayın tatlı olabilmesi için karıştırmak gerekir Yoksa şeker bardağın dibine çöker, çay sıcak olduğu halde erimez, sertleşir ve çay tatlanmaz

aferin raci
çok güzel konular ekliyorsun
rabbim razı senden olsun








Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.