Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edilen, merak, osmanli, padişahlari, sorularla

Merak Edilen Sorularla Osmanli Padişahlari........

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Merak Edilen Sorularla Osmanli Padişahlari........




Merak Edilen Sorularla Osmanli Padisahlari
"Yavuz'un¸ gerçek olan resimlerinde pala bıyık bıraktığı doğrudur ve yalnızca savaşlarda düşmana gözdağı vermek amacıyla böyle bir yola müracaat ettiğine tarihi kaynaklarda işaret edilmektedir Ne kadar ilginç ki¸ aynı resimlerde Yavuz'un küpe takmadığı da dikkati çekmektedir"

Tarihimizin çarpıtma ve karalamalara en fazla hedef olmuş dilimi hiç kuşkusuz Osmanlılar zamanıdır Bazı Osmanlı padişahları¸ iç ve dış kaynaklı birtakım çirkin iftiralara ve önyargılı acımasız eleştiri oklarına hedef olmaktan kendilerini alıkoyamamışlardır Kimi çevreler¸ bu yalan ve uydurmaları¸ yıllardır ağızlarına sakız yapmakta¸ zaman zaman temcit pilavı gibi bıkmaksızın gündeme getirmekte ve her defasında Osmanlı'ya ve padişahlara taarruz etmektedir Kronikleşen malum yalanlar ve iğrenç isnatlarla aslında Osmanlı-İslâm düşmanlığı körüklenerek Osmanlı'nın temsil ettikleri değerler ve medeniyet tahrif edilip yıkılmak istenmiştir Bu yazıda kimi padişahlara ilişkin insaf ve ahlâk sınırlarını aşan¸ bilgisizlik mahsulü zihin bulandıran bir kısım iddia ve iftiralar ile merak uyandıran¸ çok defa da paranoyak bir hal alıp kısırlaşan tartışmalı mevzuların içyüzünü aydınlatmaya gayret edeceğiz

Yavuz'un Küpe Taktığı ve Pala Bıyık Bıraktığı Doğru mu?

İslâm hukukuna göre¸ kulakların delinmesi ve küpe takılması kadınlar için caiz görülmüş¸ erkeklere izin verilmemiştir Bazı hukukçular¸ Hz Peygamber zamanında yaşanan bir olaya dayanarak¸ erkek çocukların kulaklarının delinebileceğini ileri sürmekle beraber; çoğu hukukçu¸ ergen erkeklerin kulak deldirip küpe takmalarını mekruh¸ hatta haram derecesinde caiz görmemişlerdir Sadece kölelere¸ kölelik alâmeti olarak kulaklarına küpe takma usulü yaygınlaşmıştı Bu şerî hükmü bilen ve şahsi hayatında gayet sade yaşayan¸ süs ve gösterişten hoşlanmayan ve Topkapı Sarayı'ndaki en sade kaftan onun olan Yavuz Sultan Selim'in kulağını deldirip küpe taktırdığı ihtimali oldukça zor görünmektedir Mısır Seferi dönüşünde oğlu Süleyman'ın (Kanuni)¸ son derece süslü bir elbise giydiğini görünce¸ "Süleyman¸ sen böyle giyinirsen¸ anan ne giysin?" dediğini kaynaklar zikretmektedir

Bazı yazarların¸ Yavuz'un küpeyi; cihan hâkimi olmasına rağmen ALLAH'ın aciz bir kulu (kölesi) olduğunu anlatmak ve insanlığa güzel bir emsal teşkil etmek maksadıyla taktığını ifade etmeleri; gönle ve akla hoş gelmekle birlikte gerçeğe dayanmayan zayıf bir yorum olarak görünmektedir Zira uzman tarihçi ve araştırmacıların konuyla ilgili çalışmalarını esas aldığımızda¸ "küpeli resmin uydurma' olduğu¸ Yavuz'a ait olmadığı¸ hatta Şah İsmail'e ait olduğu" ihtimali oldukça kuvvetli gözükmektedir Bu mevzuda Ahmet Akgündüz'ün "Bilinmeyen Osmanlı" kitabında geçen bilgiler özetle şöyledir: Topkapı Sarayı'nın Portreler Bölümünde¸ 1926 yılında getirilmiş 17/66 numarada bulunan tablo ile Macar bir ressama ait olduğu söylenen 1530'larda yapılmış bir tabloda¸ yalnızca Yavuz'un küpeli portresi mevcuttur Fakat Yavuz'un diğer resimlerinde ve minyatürlerde bunu doğrulayacak bir üçüncü küpe hadisesi bulunmamaktadır Bunun dışında çeşitli tarihî kaynaklarda¸ Yavuz'a isnat edilen¸ Avrupalı ve İranlı ressamlarca yapılan pek çok hayalî ya da uydurma resmin varlığından söz edilmektedir

Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Tabloda yer alan küpe¸ incili madalyon ve taç¸ Osmanlı padişahlarının genel kıyafetleri ve süsleri ile bağdaşmadığı; daha ziyade İran Şahlarına ve Şiilere mahsus alâmetler ve usuller olduğu otoritelerce belirtilmektedir Zira Yavuz'un başında¸ Şii Mezhebinin alâmeti olan kızıl börk ve onun üzerinde İran Şahlarına mahsus taç vardır ve küpe de aynı mezhepçe caiz sayılmıştır Dolayısıyla¸ küpe takmak gibi bir hafifliği¸ azametiyle öne çıkan Yavuz gibi celalli bir Osmanlı padişahına yakıştırmak son derece yanlıştır

Öte yandan¸ Yavuz'un¸ gerçek olan resimlerinde pala bıyık bıraktığı doğrudur ve yalnızca savaşlarda düşmana gözdağı vermek amacıyla böyle bir yola müracaat ettiğine tarihi kaynaklarda işaret edilmektedir Ne kadar ilginç ki¸ aynı resimlerde Yavuz'un küpe takmadığı da dikkati çekmektedir Şükrî'nin "Selimnâme"si haricinde Yavuz'un Osmanlı ressamları onu hep sakal tıraşını olmuş ve bıyıklı¸ hem de pos bıyıklı göstermişlerdir Bunlar arasında Nakkaş Osman'ın "Şemâilnâme"deki minyatürü¸ Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde 1263 numarada kayıtlı bulunan "Terceme-i Şakâyık-ı Nu'mâniyye"yi resimleyen Nakşî Ahmed'in Yavuz'u elinde ok ve yayla gösteren minyatürü ile "Hünernâme"de Yavuz'u cülus töreninde ve İran seferinden dönerken gösteren minyatürleri açıkça bıyıklıdır Şükrî'nin Yavuz'u ölüm döşeğinde yatarken gösteren sakallı minyatürüne gelince¸ bu resim¸ muhtemelen ıstıraplı geçen son hastalık aylarında Yavuz'un artık sakal bıraktığına bir işaret sayılabilir

İslâm hukukuna göre¸ Hz Peygamberin "Bıyıkları kısaltınız¸ sakalları da bırakınız" manasını ifade eden hadisi sebebiyle bıyıkların kısaltılması sünnet olarak kabul edilmiştir Ancak¸ savaş durumlarında düşmanı korkutmak ve heybetli görünmek niyetiyle komutan ve askerlerin bıyıklarını uzatmalarına da izin verilmiştir İşte Yavuz'un pala bıyığının hikmeti ve şer'î dayanağı da aynı şeydir Nitekim Ebussuud Efendi¸ bir fetvasında bu hakikati şöyle dile getirmiştir: "Sufiler¸ bıyıkları dibinden kırkmak sünnettir diye itikad eyleseler¸ şer'an mezburlara (ismi geçenlere) nesne (herhangi bir şey) lazım olur mu? El-cevab: İftiradan içtinab etmek (kaçınmak) lazımdır Mesnun (sünnet) olan¸ kaş miktarı kalınca almaktır O dahi gazilerden gayrıyadır (başkasınadır) Gaziler¸ uzatmak mendubdur (Şeriat'ın yasaklamadığı veya emretmediği sevap amel); adüvve (düşmana) heybetli görünmek için"1

Genç Osman'ın Öldürülmesinde Hacca Gitme İsteğinin Rolü Nedir; Padişahlar Neden Hacca Gitmediler?

İslâm hukukuna göre¸ bir Müslüman¸ açık bir düşman tehlikesi bulunmadıkça¸ farz-ı ayn (herkesin yapmaya mecbur olduğu farz) olan haccı¸ farz-ı kifâye (bir kısım Müslümanların yapması yeterli olan farz) olan cihada tercih edebilir Bunun tek istisnası¸ düşmanın bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç duyulmasıdır Ancak¸ halife ve sultanların durumu normal Müslüman'dan farklıdır; zira onlar için düşmanların hücumunu bertaraf edip emniyet ve huzuru temin için gerekirse cihad etmek farz-ı ayndır

Müslümanların canını¸ malını ve namusunu korumak kamu haklarından¸ yani cemiyete ait ibadetlerdendir ve bazen bu durum şahsî farzlardan daha önemli bir hale gelebilir Hz Peygambere¸ hangi amelin daha faziletli olduğu sorulduğunda sırasıyla; ALLAH'a ve Peygamberine iman¸ ALLAH yolunda cihad ve makbul olan hac cevabını vermiştir Dahası bir kısım İslâm hukukçuları¸ sultanlar ve diğer devlet yetkililerinin "tutuklu" gibi kabul edilebileceğini ve sadece Beytülmal dışında¸ kendine ait maldan haccın farz olacağını ve bu özür devam ettiği müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebileceklerini hükme bağlamışlardır İşte bu hüküm ve esaslarla hareket eden Osmanlı padişahları¸ üzerlerine farz olan cihadı ki¸ ekseriyeti ömürlerinin yarısından fazlasını ALLAH yolunda gaza ile geçirmişlerdir ve âlemin nizamını sağlamayı şahsî farz olan hacca tercih etmişlerdir Tabii ki¸ bu hususta keyfi davranmamış¸ şeyhülislâmların fetvalarına dayanmışlardır

O devirdeki ulaşım imkânları dâhilinde¸ bir hac görevinin en az üç ay sürdüğü hesaba katılır ve devletin sık aralıklarla birbirinin tam zıddı istikametlerde savaş ve seferberlik halinde olan¸ buna karşılık içerde ise çok yoğun sayılabilecek¸ kimi zamanlarda daha da artan bir biçimde celali-yeniçeri isyanları¸ taht kavgaları ve siyasî-ekonomik bunalımlarla uğraşmak zorunda kaldığı dikkate alınırsa¸ bu kutsal vazifeyi istese de padişahların gerçekleştirmeye içinde bulundukları ağır şartların pek izin vermeyeceği kolaylıkla anlaşılır Mesela¸ II Beyazıd¸ Amasya'da valiyken hacca gitmeye niyetlenmiş; ancak sadrazam ve diğer devlet adamları gönderdikleri mektupta¸ hemen gelip tahta çıkması gerektiği; aksi takdirde düşmanın cesaretlenerek saldırıya geçebileceği ikazında bulunarak¸ hacca gitmeyi halka ve devlet görevi olmayanlara bırakması icap ettiğini tavsiye etmişlerdir

Buna karşılık Osmanlı padişahları¸ en azından yerlerine bedel olarak başkalarını göndermeye mutlak surette hassasiyet ve titizlik göstermişlerdir Her şeye rağmen¸ Sultan Abdülaziz'in gizlice tebdil-i kıyafetle¸ Sultan II Abdülhamid'in ise manen hacca gittiği rivayet edilmektedir Kaynaklarda geçen kayıtlara göre¸ Osmanlılardan¸ sadece Cem Sultan ile saltanat kaldırıldıktan sonra 17 Kasım 1922'de vatanı terk etmek zorunda kalan Sultan Vahdeddin hac farizasını ifa etmiştir Şuna da önemle temas etmeliyiz ki¸ padişahlar ellerinde olmayan yukarıdaki zaruri sebeplerden dolayı hacca gidemeseler de; Hz Peygambere¸ Ehl-i Beyt'e¸ Ashab-ı Kiram'a¸ Kâbe'ye¸ Haremeyn'e adeta "Veysel Karani gibi" gönülden muhabbet¸ hürmet¸ hizmet ve sadakatle bağlanmaktan ve devletleri yıkılacağı ana kadar her yıl kutsal topraklara "Sürre Alayları" göndermekten de geri kalmamışlardır

Genç (II) Osman'ın hacca gitme isteği ile öldürülmesi arasındaki bağlantıyı ele alacak olursak; genç padişah hacca gitme arzusunu; hatta bu bahaneyle Anadolu'ya geçip Şam¸ Halep ve Mısır'dan¸ 1621 Lehistan Seferi sonucunda karar verdiği yeniçeri ocağının yerini alacak yeni bir ordu toplamak amacını açığa vurmuş; fakat şeyhülislâm¸ ulema¸ devlet erkânı ve yeniçeriler buna şiddetle itiraz etmiştir Kayınpederi ve Şeyhülislâm Esad Efendi¸ fıkıhtaki hükümlere istinat ederek aynen şu fetvayı vermiştir: "Padişahlara hac lazım değildir; oturup adl eylemek (adaletle hükmetmek) evlâdır (daha iyidir) Câiz (mümkün) ki¸ bir fitne zuhur eyleye" Bu fetvayı¸ zamanın manevî kutbu Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri de tasdik etmiş ve ciddi bir ikazda bulunmuştur

Nitekim halk ve asker arasında dolaşan dedikodular da yapılan ikazları haklı çıkaracak mahiyetteydi: "Nizam-ı âlem için padişahlar haccı terk ede gelmiştir Düşmanın ortaya çıkması ve düşmanların memleketi karıştırma ihtimali var iken¸ Memalik-i Mahruse'yi (korunması gereken memleketi) koyup gitmek hatadır Sonuç itibariyle Genç Osman¸ söz konusu itirazlar ve yeniçerinin çıkardığı isyan neticesinde Mayıs 1622'de Yedikule'de boğularak öldürülmesiyle hacca gitmeye zaten fırsat bulamamıştır Fakat kendisine karşı muhalefetin artmasında ve hac vesileyle gizli ordu kurma emelinin katline yol açmasında¸ hacca gitme isteğinin de etkili bir faktör olduğu inkâr edilemez bir gerçektir2

Dipnot
1)Heyet¸ Resimli-Haritalı Mufassal Osmanlı Tarihi¸ İstanbul¸ 1958¸ c2¸ s717-739¸ 788; M Zeki Kuşoğlu¸ Tılsımdan Takıya¸ İstanbul¸ 1998¸ s52 vd; İlhan Bardakçı¸ Tarihten Bugüne 1982¸ İstanbul¸ 1983¸ s121-122; İbn-i Abidin¸ Redd'ül-Muhtar¸ c6¸ s407¸ 420; Halil Gönenç¸ Günümüz Meselelerine Fetvalar¸ İstanbul¸ 1983¸ c2¸ s164¸ 176-177; Ebussuud¸ Fetava¸ Süleymaniye Kütp Şehid Ali Paşa¸ nr1028¸ vrk 276/b; Ahmet Akgündüz¸ Sait Öztürk¸ Bilinmeyen Osmanlı¸ İstanbul¸ 1999¸ s147-148
2)Naima¸ Tarih-i Naima¸ İstanbul¸ 1280¸ c2¸ s212-213; Peçevi¸ Tarih¸ c2¸ İstanbul¸ 1281¸ s119 vd¸ 362-388; Solakzade¸ Tarh-i Solakzade¸ İstanbul¸ 1297¸ s699-720; Dimitri Kantemir¸ Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküş Tarihi I-II¸ İstanbul¸ 1998¸ c1¸ s167-169¸ 285-287; İ Hakkı Uzunçarşılı¸ c3¸ k1¸ Ankara¸ 1982¸ s127-148; Yılmaz Öztuna¸ Devletler ve Hanedanlar¸ c2¸ Ankara¸ 1996¸ s185; Mithat Sertoğlu¸ "Tuğî Tarihi=İbretnüma"¸ Belleten¸ c11¸ Sayı: 43 (1947)¸ s493-514; İbn-i Abidin¸ Redd'ül-Muhtar¸ c2¸ s453-465¸ c4¸ s119 vd; Hac Risalesi¸ Süleymaniye Kütp Hacı Mahmud¸ nr 1093¸ vrk 2/a-b; Akgündüz¸ Bilinmeyen Osmanlı¸ s181-183

Ismail Colak / somuncubaba d




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.