Prof. Dr. Sinsi
|
30-Er-Rûm
âyeti hariç, sûrenin tamamı Mekke'de nâzil olmuştur 60 (altmış) âyettir İranlılarla yapılan savaşta yenilmiş olan Rumların (Bizanslıların) tekrar galip gelecekleri anlatıldığından, sûreye bu isim verilmiştir
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Elif Lâm Mîm
2 Rumlar, yenildi
3 Arapların bulunduğu bölgeye en yakın bir yerde onlar, Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir
4 Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir
5 Allah, dilediğine yardım eder,galip kılar O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir
6 (Bu) Allah'ın vâdettiğidir Allah vâdinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler
7 Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler
8 Kendi kendilerine, Allah'ın, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattığını hiç düşünmediler mi? İnsanların birçoğu, Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr, etmektedirler
9 Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler
10 Sonunda, Allah'ın âyetlerini yalan sayarak ve onları alaya alarak kötülük yapanların âkıbetleri pek fena oldu
11 Allah, ilkin mahlûkunu yaratır, (ölümden) sonra da bunu (yaratmayı), tekrarlar Sonunda hep O'na döndürüleceksiniz
12 Kıyametin kopacağı gün, günahkârlar (ümitsizlik içinde) susacaklardır
13 (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir
14 Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (müminlerle inkârcılar) birbirlerinden ayrılacaklardır
15 İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır
16 İnkâr edenler, âyetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayanlar ise, işte onlar azapla yüzyüze bırakılacaklardır
17 Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur
18 Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur
19 Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız
20 Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz
21 Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır
22 O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır
23 Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O'nun (varlığının) delillerindendir Gerçekten bunda, işiten bir kavim için ibretler vardır
24 Yine O'nun delillerindendir ki, size korku ve ümit vermek üzere şimşeği gösteriyor, gökten su indirip ölümünün ardından arzı onunla diriltiyor Doğrusu bunda, aklını kullanan bir kavim için (alınacak) dersler vardır
25 Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile durması da O'nun (varlığının) delillerindendir Sonra sizi topraktan bir çağırdı mı hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz
26 Göklerde ve yerde olanlar hep O'nundur Hepsi O'na boyun eğmiştir
27 İlkin mahlûkunu yaratıp (ölümden) sonra bunu (yaratmayı) tekrarlayan O'dur, ki bu, O'nun için pek kolaydır Göklerde ve yerde (tecelli eden) en yüce sıfat O'nundur O, mutlak güç ve hikmet sahibidir
28 Allah size kendinizden bir temsil getirmektedir: Mülkiyetiniz altında bulunan köleler içinde, size verdiğimiz rızıklarda -birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz derecede sizinle eşit (haklara sahip)- ortaklarınız var mı? İşte biz âyetlerimizi, aklını kullanacak bir kavim için böylece açıklıyoruz
29 Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur
30 (Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir Allah'ın yaratışında değişme yoktur İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler
31 Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın
32 Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir
33 İnsanların başına bir sıkıntı gelince, Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar Sonra Allah, katından onlara bir rahmet (nimet ve bolluk) tattırınca, bakarsınız ki onlardan bir gurup yine Rablerine ortak koşuyorlar
34 Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün; ama yakında bileceksiniz!
35 Yoksa onlara bir kesin delil indirdik de, o delil, müşrik olmalarını mı söylüyor?
36 İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenalık gelse hemen ümitsizlige düşüverirler
37 Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine bol bol vermekte, dilediğininkini de daraltmaktadır Şüphesiz imanlı bir kavim için bunda ibretler vardır
38 O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir İşte onlar kurtuluşa erenlerdir
39 İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekât veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır
40 Allah, (o yüce varlıktır) ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır; sonra O, hayatınızı sona erdirecek, daha sonra da sizi (tekrar) diriltecektir Peki sizin (Allah'a eş tuttuğunuz) ortaklarınız içinde bunlardan birini yapabilecek var mı? Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve yücedir
41 İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler
42 (Resûlüm!) De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, daha öncekilerin âkıbetleri nice oldu, görün Onların çoğu müşrik idi
43 Allah katından, dönüşü olmayan bir gün (kıyamet günü) gelmeden önce yönünü o gerçek dine çevir! O gün (insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır
44 Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhine olur İyi işler yapanlara gelince, onlar da kendileri için (cennetteki yerlerini) hazırlamış olurlar
45 Zira Allah, iman edip iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir Şüphesiz O, kâfirleri sevmez
46 Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler yüzsün, fazlından (nasibinizi) arayasınız ve şükredesiniz diye (hayat ve bereket) müjdecileri olarak rüzgârları göndermesi de Allah'ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir
47 Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler (Onları dinlemeyip) günaha dalanların ise cezalarını hakkıyla vermişizdir Müminlere yardım etmek de bize düşer
48 Allah O'dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, onlar seviniverirler
49 0ysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi
50 Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümünün ardından nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir O, her şeye kadirdir
51 Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar
52 (Resûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin
53 Körleri de sapıklıklarından (vazgeçirip) doğru yola iletemezsin Ancak teslimiyet göstererek âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin
54 Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlügün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır O, dilediğini yaratır O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir
55 Kıyamet koptuğu gün, günahkârlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı
56 Kendilerine ilim ve iman verilenler şöyle derler: Andolsun ki siz, Allah'ın yazısında (hükmedildiği gibi) yeniden dirilme gününe kadar kaldınız İşte bugün yeniden dirilme günüdür; fakat siz onu tanımıyordunuz
57 Artık o gün, zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan Allah'ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmez
58 Andolsun ki biz, bu Kur'an'da insanlar için her çeşit misale yer vermişizdir Şayet onlara bir mucize getirsen inkârcılar kesinlikle şöyle diyeceklerdir: Siz ancak bâtıl şeyler ortaya atmaktasınız
59 İşte bilmeyenlerin (hakkı tanımayanların) kalplerini Allah böylece mühürler
60 (Resûlüm!) Sen şimdi sabret Bil ki Allah'ın vâdi gerçektir (Buna) iyice inanmamış olanlar, sakın seni gevşekliğe sevketmesin!
|