Kulumu Cennet'e Götürün.... |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kulumu Cennet'e Götürün....İnsanlar hakkında her zaman hüsn-ü zanna memur olan mü'minlerin, Yüce Yaratıcı'nın muamelelerine karşı sû-i zan ifade eden hoşnutsuzlukları da asla düşünülemez Bir mü'min her şeyden ve herkesten evvel Mevlâ-yı Müteâl hakkında hüsn-ü zan sahibi olmalıdır Rabb-i Rahim hakkındaki güzel mülahazaların ötede nasıl afv fermanına dönüştüğü bir hadis-i şerifte şöyle anlatılmaktadır: Amel sandığında hayr u hasenâtının yanı sıra pek çok günahı da bulunan bir kulun hesabı görülür; mizanda sevap kefesi daha hafif gelince, azap ehlinden olduğuna dair hüküm verilir Cezaya müstehak o kul derdest edilip perişan bir vaziyette, adeta sürüklene sürüklene mücâzat mahalline doğru götürülürken, ikide bir geriye döner ve bir sürpriz bekliyormuş gibi etrafına bakınır Cenâb-ı Hak, meleklerine "Kuluma sorun bakalım; niçin geriye bakıp duruyor?" buyurur (Geriye bakma meselesi bizim anlayacağımız şekilde konuşmanın gereği olarak, fizik âlemiyle alâkalıdır; yoksa Zât-ı Ulûhiyet için mekân ve yön mevzubahis değildir) Adamcağız der ki, "Rabbim! Hakkındaki hüsn-ü zannım böyle değildi; evet, âlem sevaplarla gelirken -maalesef- ben günah getirdim; fakat, Senin rahmetine olan inanç ve itimadımı hiçbir zaman kaybetmedim! Recâm oydu ki, bana da merhametinle muamele edesin ve beni de bağışlayasın!" İşte, bu mülahazalar ve Teâlâ hakkındaki hüsn-ü zan, o insanın kurtuluşuna kapı aralar; neticede adamcağız "Kulumu Cennet'e götürün!" müjdesini duyar Aslında, bir mü'min hayatının her diliminde Teâlâ hakkında hüsn-ü zanna sarılmalı ve hep bu recayla yaşamalıdır "Ben günahkâr olabilirim; hatta hâlâ O'na ancak pamuk ipliği ile bağlı olduğum için her an bir kopukluğa da düşebilirim Fakat, O Gafûr ve Rahîm'dir; gufrân deryasına beni de alacağına dair inancım kavîdir!" demeli ve bağışlanacağı ümidini beslemelidir Şu kadar var ki, hüsn-ü zan ve reca duygusu insanı yeni yeni günahlar işlemeye sevk etmemelidir Hâlis bir mü'min, günahtan yılandan çıyandan kaçar gibi kaçmalı; ezkaza bir cürüm işlemişse, o zaman da hemen tevbeye koşmalı ve yarlığanacağını umarak mağfiret dilenmelidir Bu meselede çok hassas bir denge söz konusudur; günahlardan uzak durmak ile kazarâ bir cürüm işledikten sonra ye'se düşmemek arasında ince bir husus mevcuttur İnsan, hangi hal üzere olursa olsun, "Kur'an-ı Kerim'de kendisini Rahman u Rahîm isimleriyle vasfeden ve hayatını boşa harcayan kimselere hitap ederken bile "kullarım" diyen bir Rabbim varken niçin ümitsizliğe düşeyim ki! İşin doğrusu, böyle bir Rabb-i Rahim'e karşı günah işlemek de çok yakışıksız oluyor Öyleyse, bundan sonra masiyete nasıl girebilirim ki?!" diyebilmelidir Evet, insan ne kendisini salmalı ne de ümitsizliğe düşmelidir |
|