![]() |
Üstten Ve Alttan Gelen Azaplarin Hikmeti! |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Üstten Ve Alttan Gelen Azaplarin Hikmeti!Sizin işlerinizi öylesine karıştırır ki, bu karışıklıktan sonra bir daha bir araya gelemezsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() DÜNYA AZABININ ÇEŞİTLERİ (Habibim) de ki: O (Allahu Teâlâ) size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi fırkalar hâlinde (birbirinize düşürüp) karıştırarak kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadirdir ![]() ![]() Allahu Teâlâ bu âyet–i celilesinde kullarına değişik yollardan azabını ulaştırmaya kadir olduğunu beyan etmiştir ![]() 1–Lafzı hakikate hamletmek, yani âyet–i kerimeyi zahiren anlaşılan mânasına göre yorumlamak ![]() a–Nuh Aleyhisselâm'ın kıssasında olduğu gibi üstlerinden yağan yağmur, b–Üstten gelen "Sâ'ika" (yıldırım) nitekim Âd ve Semûd kavimleri böyle helâk olmuşlardır ![]() c–Korkunç bir gürültü; nitekim Semûd kavmini helâk eden azaplardan biri bu "Sayha" olduğu gibi, Şuayb Aleyhisselâm'ın kavmi olan Medyen ehli de bu korkunç sesle helâk olmuşlardır ![]() d–Uğultulu, kasıp kavuran, başlarına taşları savuran fırtına; nitekim Âd ve Lût kavimlerini helâk eden azaplardan biri de budur ![]() e–Üzerlerine taş yağdırılması; nitekim Lût Aleyhisselâm'ın kavminin memleketlerinin altı üstüne çevrildikten sonra, ayrıca Allahu Teâlâ üzerlerine taş yağdırmıştır ![]() ![]() f–Ayakların altından gelen azap "Hasf (yere batırılma) şekliyle vuku bulmuştur ki, Kârûn'un helâkı bu kabildendir ![]() g–"Racfe" (Zelzele), Şuayb ve Salih Aleyhimesselâm'ın kavimlerini helâk eden azaplardan biri de şiddetli depremdir ![]() h–Alttan gelen azap çeşitlerinden biri de yanardağların harekete geçmesidir ![]() ![]() ı–"İğrak"(boğma) azabı da alttan gelen helâk çeşitlerinden sayılmıştır ki, Firavun ve kavminin helâkı Kızıldeniz'de boğulmalarıyla gerçekleşmiştir ![]() k–Bu azapların yağmurun yağdırılmaması nedeniyle meydana gelen kuraklık şeklinde olduğu da söylenmiştir ![]() m–Üstlerinden gelen azap, kulların ellerinde olmayan nedenlerle meydana gelen semâvî hâdise (doğal afet)ler, ayaklarının altından gelen ise, kulların kendi yaptıkları olaylardır ![]() ![]() Bu mânaların birçoğu Mücahid, İbn Cübeyr, Ebû Malik Ali b ![]() ![]() Özetle; bu âyet–i celile, gökten inmesi ve yerden ortaya çıkması mümkün olan her türlü azabı içine alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MODERN ÇAĞIN SAVAŞ ARAÇLARI DA AZAP ARAÇLARIDIR Bu âyet–i celilenin tefsiri evvelce beşerin bilmediği ve misli görülmemiş şekilde cereyan eden son devrin harpleri de açıkça zuhur etmiştir ![]() ![]() O bombalar yüzlerce kilometre giderek kastedilen hedeflerine ulaşmakta, şehirleri ve köyleri harap ederek altını üstüne getirmektedir ![]() ![]() Yine böylece uzun menzilli topların üstten gönderdiği öldürücü maddelerin bir benzerini de insanlar yakın tarihe kadar bilmemekteydiler ![]() Alttan gelen yeni azaba misal olarak da, denizaltıların gönderdiği torpiller sebebiyle ne kadar büyük ve sağlam yapılı olsa da, isabet aldığı anda denizlerin dibine gömülen gemileri ve balıklara yem olan insanları söyleyebiliriz ![]() Dolayısıyla âyet–i celilede geçen "Üstünüzden ve ayaklarınızın altından size azap göndermeye Allahu Teâlâ kadirdir ![]() ![]() Zira âyet–i celilenin iniş zamanında bu azapların bazısı gerçekleşmiş, bir kısmı ise sonradan tahakkuk etmiştir ![]() ![]() Nitekim Sa'd b ![]() ![]() ![]() "Şüphesiz ki o (âyet–i celilede bahsedilen dört türlü azap, kıyamet gününden evvel) olacaktır, fakat bunların tevili (azapların vakti) henüz gelmemiştir ![]() ![]() "Sâvî" ve "Cemel" tefsirlerinde beyan edildiği üzere, âyet–i celiledeki dört azaptan son ikisi sahabe–i kiramın asrından itibaren vukua gelmeye başlamıştır ![]() ![]() Binaenaleyh âyet–i celiledeki azaplar kıyamete kadar meydana gelecek bütün azap çeşitlerine şamil kabul edilip hepsinden Allahu Teâlâ'ya sığınmaktır ![]() YETMİŞ İKİSİ ATEŞTE, BİR FIRKASI CENNETTEDİR 2–Bu lafızlar mecazî mânaya da hamledilebilirler ki; İkrime Radıy ![]() ![]() ![]() Âyet–i celilede geçen "Ya da sizi birbirinize katar da size birbirinizin hıncını tattırır" kavl–i şerifinde geçen "şiya" kelimesi "şî'a" kelimesinin cemisidir "Bir şey üzere birleşen ittifak eden her topluluğa "şî'a" denir ![]() Taberî, Kurtubî ve Fahrurrâzî gibi birtakım müfessirler bu cümle–i celile hakkında birkaç türlü mâna zikretmişlerdir ![]() 2–İbn Abbas'dan nakledildiğine göre; "lebs" (karıştırma) fiili; Allahu Teâlâ'nın kullarını farklı görüşlere sahip kılarak birbirine düşürmesi" mânasındadır ![]() İmam Zeccac'ın bu âyet–i celilenin tefsirindeki; "Sizin işlerinizi öylesine karıştırır ki, bu karışıklıktan sonra bir daha bir araya gelemezsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim Mâverdî tefsirinde "Size birbirinizin azabını tattırır ![]() ![]() Muaviye b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim İmam Şehristanî'ye ait "el–Milel ve'n–Nihal" isimli kıymetli eserde ve bu hususta yazılmış olan daha nice eserlerde bu fırkaların isimleri ve inançları tek tek tespit edilerek, hadis–i şerifte belirtilen sayıya ulaşılmıştır ![]() Tabi-î ki cumhurun görüşü üzere bütün bu mânaların neticesi olarak, âyet–i celilede geçen "Size birbirinizin azabını tattırır ![]() ![]() 1–İmam Mücahid'in beyanına göre mâna: "Sizin aranıza birtakım fitne ve ihtilaflar sokarak sizi birbirinizle savaştırır ![]() ![]() 2–Mâverdî, tefsirinde buraya; "Size kendi adamlarınızı ve hizmetçilerinizi musallat eder, böylece onlar evvelki dostluklarından sonra size düşman olurlar ![]() ![]() ÜMMETİM İÇİN ÜÇ ŞEY TALEP ETTİM Âyet–i celilenin kimler hakkında indiği noktasına gelince, bu hususta Hasan Basrî, İbn Atiyye, Zâdü'l–Mesîr, Mâverdi ve Âlûsî tefsirlerinde üç görüş nakledilmiştir: 1–Bu âyet, namaz ehli müslümanlar hakkında inmiştir ![]() ![]() Ebû Musa el–Eş'arî'den rivayet edilen bir hadis–i şerifte Resûlullah Sall ![]() ![]() ![]() Resûlullah Sall ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Evet! Şüphesiz ki bu, ümit ve korku namazıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Rabbim Tebareke ve Teâlâ'dan bizi, bizden önce geçen ümmetleri helâk ettiği (kıtlık, tûfan, maymun ve domuza dönüştürülme gibi ümmetin kökünü kazıyacak azaplar) ile helâk etmemesini istedim, bunu bana verdi ![]() Rabbim Azze ve Celle'den bizim üzerimize bizden gayrı düşmanı (kâfirleri) musallat etmemesini istedim, bunu da bana verdi ![]() Rabbim Tebareke ve Teâlâ'dan bizi çeşitli fırkalar hâline getir(ip birbirimizle muharebe ettir)memesini istedim, fakat bunu bana vermedi ![]() Ali el–Kârî'nin beyanına göre; bu namaz, sevap ümidi ile azaptan korkma maksadını içinde toplayan bir namazdı ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|