Bıcır İle Kazma

Bıcır Murat sabahtan Kazma Ferhat’ın yolunu bekliyordu Kazma Ferhat yanına gelince hemen soruyu sordu;

-Lan kazma oğlu kazma sabahki çorbayı kim yaptı?”

-Ben yaptım toprağım”

-Oğlum çorba hep yanmıştı lan”

-Lan toprağım çorbayı yaparken ev aklıma düştü – Kazma Ferhat’ın gözleri yeniden nemlendi – çorba da öyle kaynamış ve çok kaynamış, çok kaynayınca da yanmış…

Bıcır Murat af konusunu açacaktı ki karşı koğuşun mazgalı açıldı Mazgaldan seslenen meydancı Ferhat’ı çağırıyordu Ferhat dün salça gönderdiği koğuşa mağrurca yürüdü Ne de olsa koğuşun ağasına karavanaya koyduğu makarnanın altında bir poşet salça poşetini “laaap” yüzüne yapıştırdı Salça içinde kalan Kazma Ferhat ağlamaklı bir sesle:

-Abi ne oldu ya ?”

Mafya babası olan koğuş ağası bağırarak;

-Ulan sen kim oluyorsun bana yemek gönderiyorsun hayvan?”

Kazma Ferhat salçalı yüzünü yıkamaya koğuşa kaçtı, peşinde Bıcır Murat… Murat kahkahalarla salça içinde kalan Kazmaya bakıyor…

Kazma üstünü değiştirip üzerine dar olan elbiselerle gelince bıcır yeniden “Lan oğlum ne oldu, hem bu elbiseler sana çok ufak?” diye sordu Yüzünü yıkadığı için biraz siniri geçen Kazma Ferhat;

-Lan toprağım bu adam bana sürekli sigara alıyor Ben de dedim buna bir kıyak yapıyım Ne yapıyım, ne yapıyım? Dedim ki salçaları belki yoktur salça gönderiyim Demek ki yanlış yapmışım…”

-Ya bu elbiseler, bu elbiseler niye dar?”

-Lan toprağım biri geçen sordu; “Kaç beden elbise giriyorsun?

Bende; “48 ile 58 arası her türlü elbiseyi giyerim” dedim Ayakkabıyı sordu Bende “40la 45 arası oldu mu fark etmez” dedim Sen git 52 beden elbiseyle 42 numara ayakkabı al tabi ikisi de sıkıştırıyor Baksana oramız buramız hep dışarı atmış…”

Bıcır gülmekten yerlerde geziyor; “48le 58 ha, ha ha ha, 40la 45 ha, ha ha ha…” Kazma Ferhat gülmelere dayanamayınca;

-Lan cüce oğlu cüce sus, gülme… Bak sana bir tane vururum 20 takla atarsın Gülme oğlum adamı psikopatlaştırma… Hem burada şeytan hospital da yok, kimse seni tedavi de edemez…”

Bıcır Murat, Kazma Ferhat’ın çok sinirlendiğini anlayınca sustu Beş dakika kadar geçmişti ki Bıcır, Kazma’yı can evinden vurarak;

-Topağım be şu Alanya’yı anlatsana” dedi

Alanya sözünü duyunca Kazma’nın sinirleri gevşedi Derinden bir ooof çekip “Toprağım sen hiç Alanya’ya gittin mi?” diye sordu Alanya mevzusu olunca Kazma söze hemen buradan başlardı Bıcır, Kazma’yı gevşettiğini anlayınca; “Yok toprağım” dedi Kazma; “Ah toprağım Alanya’ya gitmediysen yaşadım deme… Deme toprağım Alanya’yı görmediysen ben yaşıyorum, ben dünyaya geldim deme…” Bıcır söze girip; “Lan toprağım hele anlat bu Alanya nasıldır?” Kazma yine bir of çekti ki heyhat; “ Lan toprağım Alanya… nasıl anlatsam ki bir giriyorsun sanki Türkiye değil Bir kere her yer deniz İnsan desen sanki dünyanın hepsi orada… Bir kaleye çıkacan, o mavi denize bakacan, çarşaf gibi önüne serili… Kalede bir börek…”

Kazma sözünü bitirmeden mutfaktan biri gelip;

-Hadi Ferhat abey mutfakta işimiz var”

Kazma, Bıcır’a; “ Sonra devam ederiz” diyip hızlıca mutfağa yürüdü…