08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Korku Gölü
Gölde tek başıma yüzerken suya daldığımda ilk defa orada gördüm onu Islanmamış siyah bir takım elbise ve bembeyaz suratıyla beni ayaklarımdan kavrayıp gölün dibine doğru çekti  
Göz diyebileceğim yerlerde iki siyah ve derin boşluk, ağız diyebileceğim yerde ise sadece uzun ama çok uzun bir çizgi vardı
O anda kalp krizi geçirebilirdim ve sudan nasıl çıktığımı hatırlamak bile istemiyorum Ayaklarımdan beni dibe çekmek için çırpınıyor, kulaçlarım onun çekim kuvveti karşısında yetersiz kalıyordu
Hemen hemen kimse inanmamıştı bana ama biliyordum ki gölün dibinde yaşayan korkunç bir adam vardı Neden göle giren aşıkların başına böyle bir şey gelmemişti bilemedim ama cesaretimi toplayıp bir kez daha göle girip onunla yüzleşmem gerekiyordu
Belki de bir tek ben vardım gölün o kadar dibine dalan  Diğerleri göle sadece sevişmek için girip, birkaç kuvvetli öpücükten sonra bir iki kulaç atıp gölden hemen çıkıyorlardı Ben ise gerçekten yalnız yüzmeyi seviyordum
Tüm kasabaya anlatmaya çalıştım gölde yaşayan bir adam olduğunu Onun tipinden bahsettim onlara ama dinleyen olmadığı gibi beni azarlayan bir tayfa da çıktı karşıma Ben de çok kuvvetli ve sınır tanımayan bir hayal gücü varmış ve bu hayal gücüm, nerede ne zaman ortaya çıkacağını bilmiyormuş Onların vaktini böyle masallarla harcamamalıymışım  
Ama içlerinden birisi bana inandı elbette Benimle göle geleceğinden ve göldeki o adamı arayacağından bahsetti Halbuki tavırları daha çok bana yanıldığımı kanıtlamakmış Eğer göldeki o adamı bulamazsak o zaman kasabalılardan ciddi anlamda bir özür dilemem, bir daha böyle hikayelerle onları işlerinden alıkoymamam gerekiyormuş
Birlikte göle gittik Öğlen saatleriydi Suya daldık ve adamı aramaya başladık
Kasabalının daha çok gölde keyif yapar gibi bir hali vardı Sırt üstü kulaçlar atıyor, suya dalıp çıkıyor ve arada beni güldürmek için ağzından su püskürtüyordu Benim yaşlarımda olan bir çocuğun buna gülmesini beklemesine rağmen benim çok daha ciddi bir takıntım vardı Ona göldeki adamı göstermek ve göldeki adamın icabına bakılması gibi
Göldeki adamı bulmak o kadar da zor olmadı benim için
"Orda  Orda işte!" dercesine çırpındım suda Suyun yüzüne çıktım ve kasabalıya bağırdım
"Dikkatli ol  Orda işte göremiyor musun?"
"Ben kimseyi göremiyorum oğlum  "
Adamı görebiliyordum Anlattıklarımla birebir olarak ıslanmayan takım elbisesi, bembeyaz kemikli suratı, göz çukurlarındaki boşluk ve ağız yerine kocaman bir çizgi ile
Adam o koskocaman çizgisiyle bana doğru yüzmeye başladı İğrenç ağız çizgisi gülümsüyordu Bembeyaz suratına eşlik eden üç beş tel uzun saç suyun içinde kıvrılıyordu Benimle göle giren kasabalı ise onu halen göremiyordu Adamı aramak için nafile suyun dibine dalıyordu
Takım elbiseli adam bana doğru yüzerken ben de yanımdaki kasabalıya doğru yüzdüm İkimiz de silahsızdık ama yanımda benden yaşça büyük birisinin varlığına sığınmıştım ve bunda bir sorun yoktu Sanki kasabalı beni kurtarabilirmiş gibi gelmişti Kasabalıya doğru yüzdüm
"Geliyor, geliyor Dikkatli olun lütfen  Yardım edin hadi  "
Halen göremiyordu adamı
Adam ise beni çoktan ayaklarımdan yakalamış, dibe çekmeye başlamıştı Suda çırpınıyordum Kasabalı görüş açımdan çıktı Benim gördüğümü nasıl göremedi, hiçbir fikrim yoktu ancak körlüğünün cezasını çekeceğini ne ben ne de o biliyordu
İyicene dipteydim artık Kasabalı beni kurtarmak için suyun dibine dalmamıştı Onun suyun yüzeyinde ne yaptığını bilmiyordum Benim kaybolduğumu görmek onu telaşlandırmalıydı halbuki
Adam beni kendine doğru çevirdi Ağzındaki o çizginin açıldığını gördüm O açıklıktan rahatlıkla tüm vücudum geçebilirdi Adam ağız çizgisiyle dudaklarıma dokundu Suyun içinde nefes alamadığım için artık kendimi kaybetmek üzereydim Adam uzun, ince, kemikli parmaklarını yanaklarımda gezdirdi Pis ağzı artık dudaklarımdaydı Dudaklarım acımaya başladı Adamın ağzından çıkan sıcak nefesi ciğerlerimi doldurdu ve derin bir nefes alabilmemi sağladı Evet, pis adamın hayat öpücüğü sayesinde nefes alıyordum ancak gözlerimi iyicene açtığımda bana bakan göz çukurlarını gördüğümde başım döndü
Yeniden gözlerimi açtığımda beni kavramış herhangi bir varlık yoktu Yüzeye çıkıp kasabalıyı aramalıydım  Ona bana neden yardım etmediğini, neden o adamı görmemiş gibi yaptığının hesabını sormalıydım Belki de çoktan gölden çıkıp barın yolunu tutmuştu ve hatta belki de benim saçmalamanın doruk noktasında gezdiğimi gülerek ve abartarak anlatıyordu
Tam suyun yüzündeydi kasabalı ancak sırtüstü yüzen ya da daha doğrusu süzülen hali bir tuhaftı Ona yaklaştım ve dokundum Kaskatı kesilmişti Onu kendime doğru çevirdiğimde vücudunun göğüs kısmının tamamen yarıldığını, ayak bileklerinin kemirildiğini fark ettim Hele suratı  Şu an bile tir tir titreyen ellerim kasabalının o korkunç suratını yazmaya cesaret edemiyorlar  
Bazıları kör oluyor  Hiçbir şey göremiyorlar Kasabalı kördü ve görememişti Göldeki adamı görebilmeliydi ve belki de onun hayat öpücüğünden faydalanmalıydı  Bazıları buna hayal gücü der, bazıları da bunu canlarıyla öder  
Benim hayal gücümde ise gölün derinliklerinde yaşayan bir adam vardı Hatta sadece hayal gücümde var olmadığını, gerçeklikte de var olduğunu biliyordum Benden sonra göle girecek olan aşıklar ve de kasabanın yaşlıları da göldeki adamdan paylarını alacaklar mıydı merak ediyorum  Aşıklar belki affedilebilirdi ama yaşlılar ve kendini yeterince olgun sananlar asla 
|
|
|