Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Aşk & Sevgi > Şiirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nedenimiz, sonbahardı

Sonbahardı Nedenimiz

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sonbahardı Nedenimiz



En bi sabahın köründeyim

Köründeyiz aslında

Sadece sen, ben ve sabah varız yani…

Hiç sana ulaşmayacak satırlar olarak kalmalı bunlar, ki hiç görmeyeceğinin rahatlığı ile, ama sana, yalnız sana yazıyorum

Milyonlarca yıl önceydi

Milyon diye bir şey bile yoktu sanki

Günlerin böyle çabuk bitmesinin suçunu daha önce hiç üstlenmemiştim

Sana ilk sorduğum soruyu hatırlıyorum “Neden”

“Neden” Ben?

“Neden” Bu çaba?

“Neden” Sırasız bir aşk?

“Neden” Bu kadar kalabalık?

“Neden” Anlamıyorsun?

“Neden” Dinlemiyorsun?

“Neden” Uçuyoruz?

“Neden” Gözlerim gözlerinin körlüğünde?

“Neden” Bu kadar kavga?

“Neden” Direniyoruz?

“Neden” Beni seviyorsun?

Beni Seviyor musun?

Seni “Neden” seviyorum?


Elimi uzattım ve gecenin saçından tuttum

İçime çektim tüm sabırlarımı, geri aldım sana verdiklerimi

Az önce beni yerimden salladı lafların

İçimdeki ateş canavarı parlayacak üstüne

Dikkatli ol, böyle durumlarda aşk acı olur…

Kıyamam yazık olur…


(Artık yok musun?

YOKsun

“Neden” eskide kaldın?

hani hiç bırakmazdın

Sadece seninle vardım, seninle yok oldum)


Canım;

Dışarıda gündüz var

tadını unuttuğum bir parlaklıkta

İçerler var oysa benim hayatımda

dip dalmalar hüzünlere

O olduğumu sonradan anlamalar,

buluşamamalar, geç kalmalar,

topu topu bir iki gün, bir iki ömürden çalıntı olanlar var


“Bana acı veren varlığın,

yokluğun beni çarmıha gerecek”

Seninle vardım, seninle yok oldum


YOKOLDUM


-Arka kulvarlardan yetişen karamelek, queen mh'yi çok yakından takip ediyor-

Aslında sana anlatmak istediğim çok özel bir sırrım var

Aslında anlatmak, yarışmadan konuşmak, dinlenmek, deniz kıyısında, yumuşak yumuşak, parlak bir günde(eski bildiklerimden tadını) belki bir elim elinde, bir elim masada tavşan kanı çayı terbiye ediyor

Ne bileyim sıradan işte


(Herşeyi tırmalıyorsun

Çok canımı acıtıyorsun

Sana ihtiyacım var

Hiç yoksun)


Beni tutsak ettiğin günler vardı

Eli mutluluk kelepçeli biri gibiydim

Özgürlüğümü kısıtlayan nemenem bir mutluluk bile olsa tutsaktım

Sabır ettim ama

Seni, beni, bizi(vardı o zamanlar) taşıdım

Çok acı laflar ettin be gülüm…


“Yıldızımı kopardın içimden…

Sormadan ansızın yaptın bunu

Hiç acımadın, hadi acımak biraz iç gıcıklayıcı,

Hiç düşünmedin ışıksız gecelerimi…”


“Sonbahar, sen ve herşey

Üvey birer evlat gibiydik biz bu doğada” diye söze başlamıştım o gece…

Biran anlar gibi oldun

Sadece bir an, nerelerde olduğumu hisseder gibiydin

Hemen geçti bu ifade ama

Anlamsızca bir bakış fırlattın

Anlık, sıradan

İçine geri döndün yine

Kaçtaydı randevun,

Acaba ne zaman zamanı en iyi değerlendirirdin?

Kahrolası şu program niye çalışmıyordu ki?

Aslında karnın da mı acıkmıştı ne?

Sonbahar diye inledi gözlerim…

Sonbahar bebeğim,

sonbahar bizi biz yapan…


“Boşluğuma geliyordun,

Seni bir o yana bir bu yana

Seni ceviz kabuğu açık denizlerde,

Seni sonunda sevişmeye değer bulduğum lades tutuşmalarım,

Seni, beni, biz (dedikçe azalıyor mu acaba) dediklerimizi kafesleyen,

böğürten, korkudan ve anlaşılamamaktan çıldırtan,

YOKEDEN,

çok kişilik, az huzurlu bir sonbahar tadıydı, diye tanımıştım…

Hepsine bir ad takmıştım,

Bir yıldız gibi parlak ve ulaşılmazdı,

Ulaşılmaz gözüküp benden olandı


Bunları dinlemeye fırsatın olmadı

O gece sınırlarını o kadar aşmıştın ki,

küçücük kalbim sana kendimi ifade edememişti

Sen sırf bu yüzden kendini tebrik edecek kadar guruluydun bunu başarabilmekten

Bir an için bana bakmaların, hisseder gibi olmaların, kadı kızı kusuruydu olsa olsa

Önemsenmemeliydi

Son zamanların en büyük zaferini kazanmak üzereydin

-Karamelek zaferine bir ilki ekliyor

Bir ilk’in sırası onda…-

İç içe geçmiş ayrı mekanlarda yaşanan,

ama bir yerinden birbirine bağlanacak iki öykü gibiydik

İkimizden de ayrı ayrı pembe dizi olurdu

(Tamam belki benimki biraz daha hüzünlü)

Sana defalarca haykırdım, hem o gün hem günler öncesinden

Nasıl olur da söylemeliydin dersin?

Sana haykırdım ben,

senden, bir zamanlar senin benden yardım istediğim günlerdeki gibi dilendim

Aynı alfabeyi kullandım hatırlasana

En bana ihtiyacın olduğu zamanlarda hep kaçardın vurup kapıları

Arkandan gelip senin olurdum

En muhtaç günlerinde,

soruları birlikte sorar birlikte cevap bulurduk

Sandığın gibi sen hep açıklayıcı değildin

Seni ve sendekileri açıklamak yıllarımı aldı benim

Ben sana en başta söylemiştim,

ben bu güne kadar kimseye durup dururken kendimi anlatmadım diye

Anladım demiştin,

ben macera ruhluyum, keşfederim demiştin

Neden şimdi müneccim boku yemediğinle avunuyorsun ki?


Hiç anlatmadım sana, sana göre;

Hiç somadın bana, bana göre

Hadi canım kandırmayalım bizi (içimdekini, içindekini)

ne suskunluklarda ne sohbetler ettik biz,

kısık sesle ne iç kabartan, haykıran şarkılar söyledik…

Kaç hüzün yaşadık kimsenin hissetmediği,

ne acıların içinde umutlu kaldık elele…


“Hüzün,

iki gözün arasında

çaresizce salındı

Gitti geldi yaşamından anılar…

İlk gördüğümde dudakların gergin titrek,

gözlerin bir an için boşanacak yağmur yüklü bir buluttu

Bu haline pek de alışıktım aslında…

Ansızın bastırması muhtemel bir dolu için önlem aradım,

etrafıma bakındım, bir peçete yada bir mendil…

Bir an için ayrıldım bir gözünden,

tekrar döndüğümde öbür gözüne

zaman aşımına uğramıştı hüznün davası…

Geçmişti…

Nasılı, nedeni yoktu…

Sadece geçmişti…

Şimdi yerinde yine o vardı…

O: Kapalı bir kapı

O: güçlü kişilik

O: sınırlarını aştığını sanan küçük masal kahramanı…

Ama O sen değildin,

Biz (o an için vardı) bunu biliyoduk…”


“-Sana acımıyorum

Çünkü acımasızım…”


Bu senin lafın…


Oysa bana acımana muhtacım,

bir ipin ucunda sallandır beni, silkele, kavur…

Önce yarat sonra acı…

Ama önce yaratmak için paylaş…

Bendekileri dinle, duymaya çalış…

Aslında onların bir çoğu senden miras bana

Belki seni bu kadar önemsemeseydim,

bu kadar anlamaya çalışmasaydım bu kadar mutsuz olmazdım şimdi

Ben tüm sevdiklerimin, bütün aşklarımın,

dostluklarımın, yaşam kavgalarımın sonucuyum

Bana kızma,

bu bir anlamda kendine küfretmek olur…

Kıyamam yazık olur…






Ece Karaboncuk


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.