Şekline Kurban!

â??Şeylerin Şekli , sizi dibine kadar samimiyete davet ediyor



Akbank Sanat'ta daha önce oyun seyrettiyseniz, sahnesi ve oturma alanıyla çok küçük bir salonu olduğunu da hatırlarsınız Böyle salonlar ilk bakışta samimi hissettirse de, samimiyetsiz sahneleme biçimleri, metinler ve oyuncular yüzünden, yandan yandan gelen darallara da pek müsaittir Böyle riskli bir alanı, senelerdir genleştirerek kullanan Yeni Kuşak Tiyatro, lafta değil, özde 'yeni' bir şeyler söylemeyi gayet iyi beceriyor Bu sezon sahnelemeye başladıkları 'Şeylerin Şekli' adlı oyun, tiyatrodan ne anladığınızı temize çekmek ve şöyle bir silkinip kendinize gelmek için uygun bir vesile Oyun sizi daha başlamadan kendi evrenine sokmayı ve düşündürmeyi başarıyor Gösterinin nerede olduğunu sorduğunuz girişteki görevlinin, sizi yönlendirdiği ikinci katta tek bir kapı var O kapının yanında da 'müze' yazıyor 'Bu işte bir tuhaflık var; yanlış kata çıkmış olabilir miyim?' derken, ellerinde biletleriyle başka seyirciler de gelmeye başlıyor…



Kapıdaki yazıya fazla takılmayın; anlamı, meknın fazlasıyla gerçekçi ve samimi kullanıldığı oyundan çıkınca, içinizdeki yerini doğallıkla bulacak Salona girince, belden aşağısını gösteren ve malum yeri asma yaprağıyla sansürlenmiş haşmetli bir heykelin tüm sahneye ağırlığını koyduğunu görüyorsunuz Bu kadar yalın bir sahne, sıkıcı olabilecek bir oyunun sinyallerini verse de, oyunun sonunda bu ön yargılarınızdan utanacağınızı şimdiden belirtelim İki saat boyunca düşmeyen ritmin formülünü, oyunun özenle hazırlanmış tanıtım kitapçığı ele veriyor; tanıtımda öncelik sırası şöyle: Yazar, oyuncular, yönetmen ve tasarım ekibi Yeni Kuşak Tiyatro, gerek seçtiği söylemlerle, gerekse metinin önüne geçmeden, birlikte hareket eden oyuncuları ve reji anlayışıyla, her fırsatta metne verdiği önemi ortaya koyuyor Mehmet Ergen, metnin dinamiklerini birebir uygulayarak, yarattığı tüm olanaklarını kullanıyor Hatta yeri geldiğinde didaktik denilebilecek sorular soran metin, doğru değerlendirilen alanların ve anların gerçekliğiyle samimiyet kazanıyor Fiziksel olarak bakış alanlarınızı değiştirseniz ve hatta bir kaç kez yerinizden kalkıp, Akbank Sanat'ın katlarında gezseniz de; rahatsızlık duymuyorsunuz çünkü, aksiyonlarınız metnin getirdikleriyle birebir uyuşuyor Oyuncular, olabildiğince rahat ve samimi bir enerjiyle var oluyorlar Bazı sahnelerde, sizinle kendilerini aynı meknın içine yerleştirip, seyirciliğinizi unutturuyorlar Dekor ve kostüm tasarımı da metne sadık kalıyor Sahnede gözünüzü yoracak hiçbir fazlalık yok Tek bir bankla ya da iki sandalyeyle bile oyunun evrenine kolaylıkla girebiliyor olmanız, oyunun gücünü kanıtlıyor



Bütün bu satırlarda adını sıkça andığımız metin, Amerikalı oyun yazarı ve bağımsız film yönetmeni Neil LaBute'e ait ülkemizde esamesi okunmasa da, LaBute son yılların en çok ses getiren yazarlarından Birçok eleştirmene göre Amerikan tiyatrosunda Mamet ve Shephard'ı izleyen en önemli oyun yazarı Gelelim 'Şeylerin Şekli'ne… Oyun, sistematik bir dönüştürme hikyesini anlatıyor; malzeme insan eti ve insan iradesi Şekle dair saplantılarımızın katlanarak arttığı günümüzde; estetikle ahlkın denklemini çıkarmaya çalışıyor Bu denklemin sorgulanması için sanattan ve aşktan l zemin mi var? Oyunda Evelyn'in (Esra Bezen Bilgin) aşkıyla kanatlanınca, tırnaklarını yiyen, dört göz Adam'a (Bartu Küçükçağlayan) bir haller oluyor Aşkın aleviyle, estetik olarak mükemmelleşmeye çalıştıkça, içi boşalıyor mu ne? Şekli değişiyor; değiştikçe şeyleşiyor sanki Bu buz dağının görünen kısmı Evelyn, oyundaki diğer çiftin ( Betül çobanoğlu ve Deniz Celiloğlu) dengelerini de altüst eden değişimleri izlemek için, sizi sergisine davet edecek… Gerisini buradan okumayın; sevilme arzusuyla aşk arasındaki; ilgi odağı olma ihtiyacıyla gerçek sanat arasındaki sınırı, yerinde yoklayın Taraf tutmaya mecbur olmadan, soru sormaya başlamak bile çok iyi gelecek Hem, oyunun sonunda aktif seyirciliğinizle gurur duyacaksınız: 'Ben de hiç fena sayılmazmışım canım; bunca yıl hakkımı yemişler!'