Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamber Efendimizin Duaları...(Dua Nın Adabı)
DUÂNIN ÂDÂBI
İnsanın duâ etmekteki ilk gâyesi, dileğinin Allah tarafından kabul edilmesi ve kendisine gerekli yardımın yapılmasıdır Duânın kabul edilmesi için ise, dikkat edilmesi gereken şey, âdâbına riâyet etmektir İmam Gazzâlî, duâ âdâbını on maddede toplar:
1- Zamanın Seçimi:
Duâ eden, duâsının kabûlü için en uygun olan zamanı seçmeye çalışmalıdır Duânın kabule en uygun olan zamanı konusunda çeşitli hadîsler bulunmaktadır Bunları kısaca özetleyelim:
a) Arafa Günü: Tirmizî’nin rivâyet ettiği bir hadîste Allah’ın Rasûlü (as ); “Duânın en hayırlısı, Arafa günü yapılanıdır” buyurur Buradaki “Arafa günü”nden maksat, Kurban Bayramı arafasıdır
b) Ramazan Ayı: Ramazan ayının rahmet ayı ve duâların en çok kabul edildiği ay olduğu konusunda da pek çok rivâyet vardır
c) Cuma Günü: Cuma gününün mübarek bir gün olduğu ve o günde yapılan duâların kabul edileceği bir saatin bulunduğu da hadîs-i şerîfle sabittir
d) Farz Namazların Sonunda: Hz Peygamber, ‘en çok kabule lâyık olan duânın hangisi olduğu’ sorusuna;
“- Gecenin sonunda ve farz namazların sonunda yapılan duâ” cevabını vermiştir
e) Secde Sırasında: Müslim’in rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfe göre Hz Peygamber; “Secdede esnasında çok duâ edin; zira kulun Rabbine en yakın olduğu an secde zamanıdır” buyurmuştur Buna göre secdede yapılan duâ, kabûl edilmesi kuvvetle muhtemel duâlar arasındadır
f) Seher Vakitleri: Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (as) şöyle buyurmuştur: “Rabbimiz, her gecenin son üçte birinde dünya semâsına iner ve şöyle buyurur:
“Duâ eden yok mu, kabul edeyim! İsteyen yok mu, vereyim! Af dileyen yok mu, mağfiret edeyim! ”
Bu hadîste, gecelerin, özellikle de seher vakitlerinin duâ için en uygun zaman olduğuna işaret edilmektir Ayrıca Yüce Allah’ın müttakîleri tavsif ettiği bir âyette; “onlar, seherlerde istiğfar ederler” diye övmektedir Aynı ifâdeyi Âl-i İmrân sûresinin 17 âyetinde de görmekteyiz
g) Ezanla Kamet Arasında: Tirmizî ve Ebû Davud’un rivâyet ettiği bir hadîste de Hz Peygamber; “Ezanla kamet arasında yapılan duâ reddedilmez” buyurmuştur
h) Allah Yolunda Savaşırken: Bir hadîs-i şerîfte Hz Peygamber; “ezan okunurken yapılan duâ ile savaşta askerler birbirine girdiği sırada yapılan duâ reddedilmez” buyurmuştur
Bilindiği üzere ezan sırasında Allah’ın birliği ve yüceliği yüksek sesle bütün âleme ilan edilmekte, şeytan da bu sesle korkup kaçmaktadır Allah’ın adını yüceltmek için düşmana karşı savaşa girildiği an da, can pazarının kızıştığı zamandır Yüreklerden Allah’ın adını yüceltmek arzusu taşmakta ve Allah’tan başka sığınacak bir gücün olmadığı duygusu insanın bütün benliğini kaplamaktadır Bu itibarla bu zaman dilimlerinde ihlâsla yapılan duâların kabûlü ümit edilir
2- Uygun Ortam Aramak:
Duâ’nın kabule lâyık olması için uygun ortamların gözetilmesi gerekir Meselâ; secde hâli, namazlardan sonra, yağmur yağarken, ordular savaşa tutuşunca, ezanla kamet arasında  vb zamanlar, duâ için uygun ortamlardır
3- Kıbleye Dönüp El Kaldırmak:
Gelişi güzel bir tavır ve duruş, duâ âdâbına uygun değildir Tıpkı ibâdet hâlinde olduğu gibi, muhtaç bir insan tavrı ile el açılması ve mümkünse kıbleye dönülmesi uygun olur
4- Duâ Esnasında Bağırıp Çağırmamak: Nutuk atar gibi bir ses tonu duâ âdâbına uygun değildir Yüce Allah’tan yumuşak, samimi ve içten bir ses tonu ile talepte bulunmak gerekir Hz Peygamber yüksek sesle duâ eden bir gurubu; “Sizler sağır ve gâipte olan birine duâ etmiyorsunuz Aksine her şeyi işiten ve görene ve daima sizinle beraber olana duâ ediyorsunuz Sizin duâ ettiğiniz zât, size, devenizin yularından daha yakındır” diye ikaz etmiştir
Bakara sûresindeki “Allah duâda haddi aşanları sevmez” âyetinde geçen “haddi aşmak”tan maksat, bir kısım ulemaya göre kafiyeli sözler sıralamak, duâ ederken bağırıp çağırmak veya Allah’tan istenmesi câiz olmayan ve tabiat kanunlarına aykırı olan şeyleri istemektir
5- İfadede Sun’îlikten ve Tekellüften Kaçınmak:
Duâda sözlerini kafiye uydurmak, edebiyat yapmak gibi bir tekellüf ve zorlamaya girmemek gerekir Kur’ân-ı Kerîm’de; “Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice duâ edin Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez” buyrulur Hz Peygamber de; “duâda haddi aşan bir kavim gelecektir” diyerek memnuniyetsizliğini ifade eder Bu hadîsteki “haddi aşmak”tan maksat da; bazı âlimlere göre ifâdede sun’ilik ve tekellüf göstermektir
6- Korku Ve Ümitle, Huşû Ve Tazarru İle Duâ:
Az önce geçen A’râf suresindeki âyette tazarrû ile duâ emredilmektedir Başka bir âyette de; “onlar, ümit ve korku ile bize duâ ederler” buyurulmaktadır Bu âyetler, duâ esnasında insanın nasıl bir hâlet-i rûhiye içinde olması gerektiğini ifade etmektedir
7- Azimle İstemek Ve Kabul Edileceğine İnanmak:
İnsan, talebini kesin ve kararlı bir ifâde ile Allah’a arz etmelidir Minnetsiz ve müstağni bir tavır takınmaktan sakınmalıdır Zira Allah’a karşı müstağni bir tavır, kulluk âdâbıyla bağdaşmaz Hatta bunda biraz tenezzülsüzlük anlamı da vardır Nitekim Hz Peygamber; “Sizden biri duâ ettiği zaman; ‘Ya Rabbi, dilersen beni affet! Ya Rabbi, dilersen bana merhamet eyle!’ demesin! Bilâkis azimle ve kararlı bir edâ ile Allah’tan istesin! Çünkü hiç kimse Allah’ı icbar edemez” buyurmuştur
Şüphesiz Allah, zaten isterse verecektir; hiç kimse onu vermeye zorlayamaz Binâenaleyh insan Rabbine duâ ederken, bütün gayretini göstermeli, kararlı olmalı, gerçekten muhtaç ve âciz bir kul olduğunu belirtmeli ve mutlaka duâsının kabul edileceği ümidi içinde olmalıdır
Hz Peygamber de bir hadîslerinde; “kabul edileceğinden emin bir tarzda Allah’a duâ ediniz Biliniz ki Allah, gâfil bir kalpten sâdır olan duâyı kabul etmez” buyurulur
8- Duâda Israr ve Tekrar:
Allah’a yapılan duâda ısrarlı olmalı ve talebini tekrar tekrar dile getirilmelidir Hz Peygamber; “Duâ ettim de kabul edilmedi diye acele etmedikçe, Allah duâları kabul eder” buyurmaktadır İnsanın Allah’a karşı minnetsiz bir tavır içinde olması, kulluk âdâbıyla bağdaşmaz
Abdullah b Mes’ûd; “Rasûlullah (as ), duâyı ve istiğfarı üç defa tekrarlamayı severdi” der Buradaki “tekrar”dan maksat da, ısrardır; duâda ısrarlı olmak, onun kabûlüne vesiledir
9- Allah’a Hamd ü Senâ İle Duâya Başlamak:
Duâda önce hamd ü senâ edilmeli, sonra Rasullullah’a (as ) salât ve selâm getirilmeli, sonra dilekler Allah’a arz edilmeli, en son olarak da tekrar salât ve selâmla duâ bitirilmelidir
Hz Peygamber bir hadîslerinde; “Sizden biri Rabbine hamd ve senâ, Peygamber’e de salavât getirerek duâya başlasın, sonra dilediği şekilde duâ etsin!” buyurmuştur Başka bir rivâyette de; “Duâ, yerle gök arasında muallakta durur; bana salavât getirmedikçe Allah’a yükselmez” buyurmuştur
10- İhlâsla Allah’a Yönelmek:
Duâda isyandan ve gafletten uzak durmak ve tam bir teslimiyetle Allah’a sığınmak gerekir Allah’a samimî bir teveccüh, duânın kabûlü için önemli bir vesiledir
|