Adcı Gezimcilik (Ockhamcılık) |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Adcı Gezimcilik (Ockhamcılık)İngiliz tanrıbilimcisi Ockham’lı William'ın (1295-1349) öğretisini dile getirir Adcılığın kurucusu sayılan ve İngiliz görgücülüğünün öncülerinden olan William of Ockham'ın öğretisi scepticisme theologique (Tr Tanrıbilimsel şüphecilik) adıyla da anılır Aforoz edilmiş bir Fransisken papazı olan William, felsefenin tanrıbilim karşısında bağımsızlığa kavuşmasında başlıca etkenlerden biridir Skolastiğin büyük düşünürler çağı Ockham’lı William'la kapanmıştır O, bir tanrıbilimci olmaktan çok, bir Aristotelesçi mantıkçıydı "Tümel olan gerçek değildir" (yani: nesne değildir, sadece birbirine benzeyen birçok şeyleri dile getiren bir sözcüktür, bir ad'dır) demekle Aristoteles mantığının ilkin Porphyrios tarafından ileri sürülen ve sonra İbni Sina ve Augustinus tarafından benimsenen ve metafizik alanda sürdürülen yanlış yorumunu düzeltmek istemişti Porphyrios, Aristoteles'in Kategoryalar'ına yazmış olduğu yorumda, cinslerin ve türlerin töz ya da cisimsel olup olmadıklarını tartışmıştı "Tümeller gerçektirler" diyen metafizik realizm, bu yanlış yorumun ve tartışmanın ürünüydü Buna karşı, Aristoteles'in de amacına uygun olarak, insan zihninde olup bitenleri düzenlemek isteyen mantıksal tümellerin birer ad'dan ibaret olduğunu belirtmek gerekiyordu Ockham’lıya göre tümellerin nesnelerden önce de varbulundukları doğruydu, ama bu tanrıbilimsel açıklamalar için, geçerliliği bununla sınırlı, bir önermeydi Yaratıcı bir tanrıyı varsaymak için, yaratılanların daha önce tanrılık zihinde varbulunması gerekiyordu Ne var ki bu, mantığın alanı olan insan zihninde de varbulunmalarını gerektirmezdi Bilgi edinmek işlemini gerçekleştiren insan zihni için tümeller elbette nesnelerden sonra meydana çıkmışlardı İnsan zihni, onları, tek tek nesnelerden soyutlayıp birer ad olarak ortaya koymuştu Ockham’lı William, böylelikle, bilimle metafiziği, felsefeyle tanrıbilimi birbirlerinden ayırmış ve birbirlerine geçemeyecekleri sınırlarını çizmiş oluyordu İlkin Compiegne papazı Roscelin tarafından ortaya atılan (XI yüzyıl) ve sonra Ockham'lının öncülüğünde ortaçağ Aristotelesçilerince geliştirilen (XIV yüzyıl) adcılık öğretisinin büyük önemi, elde ettiği bu sonuçtadır Bu arada büyük skolastikçi Aquino'lu Thomas (XIII yüzyıl)'nın da Aristoteles mantığının bu yanlış yorumunu sezmiş ve düzeltmeye çalışmış olduğunu anımsamak gerekir Duns Scotus'ün yan gerçekçiliğinin de (XIII yüzyıl), mantığı metafiziğe bağlayarak Thomas’ın düzeltme çabasını engellemekle beraber, adcılık yönündeki büyük eğilimiyle Ockham'cılığın temellerini güçlendirdiği unutulmamalıdır Ockhamisme'in mantığını dile getirir Bu mantık, özellikle, anlamları üçe ayırmasıyla ünlüdür: Mantıksal, bilgibilimsel, tanrıbilimsel Nesneleri temel, düşünceleri de ikincil olarak ele alışı bu mantığın güçlü yanıdır Ne var ki tekilin geneli içerdiğini yadsıması da büyük yanılgısıdır Ockham’lıya göre sadece tekil nesneler gerçektirler, genel kavramlar insanlar tarafından yaratılmışlardır ve nesnelerden bağımsız olarak hiç bir gerçeklik taşımadıkları gibi nesnelerin niteliklerini de yansıtmazlar Bu ileri sürüş, metafiziğe metafizik anlayışla karşı çıkmanın zorunlu yanılgısını taşımaktadır Nitekim Ockham'cılığın bu doğruyu yanlış bir biçimde görüsü, Berkeley'le çağdaş semantikte, maddeciliğe karşı kullanılacaktır Tekil'le geneli birbirinden ayırırken, onların diyalektik bağımlılığını görmeksizin» metafizik bir anlayışla karşıtlaştırmak bu yanılgının başlıca nedenidir Ockhamisme'ın tanrıbilimsel şüphecilikle nitelenmesi, tanrıbilimin ussallık ve bilimsellik iddiasına karşı yarattığı şüpheden ötürüdür Ockham’lıya göre insan sadece inanmalıdır, tanrıbilimi ussallıkla bağdaştırmaya çalıştırmamalıdır Tanrılık alanın bilimini yapmak iddiasını taşıyan bütün skolastik, çürük ve boş varsayımların toplamından başka bir şey değildir XIV ve XV yüzyılların üniversitelerini gerçek birer savaş alanına çeviren Ockham'cılık, güçsüz yanlarına rağmen, ortaçağın en ilerici akımlarından biridir Alman düşünürü Karl Marx şöyle der: "Adcılık, ortaçağda maddeciliğin ilk dile getirilişidir" |
|