08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Grup Yorum Kimdir?
Grup YORUM, 1985 yılında aynı fakülteden 4 arkadaşın biraraya gelmesiyle oluştu Amatör bir coşku ve profesyonel bir özlemle süren çalışmalar ve ardından gelen konserlerle kadrosu gelişti Ruhi Su ve Zülfü Livaneli ile başlayan müzikte ulusallaşma çabalarını izleyen Grup YORUM, halk müziğinin özünü yitirmeden ülkemize özgü kültürün oluşmasına yönelik dolayısıyla uluslaşma yolunda üretilmesini amaçladı İlk çalışması olan “Sıyrılıp Gelen”, Metin Kahraman, Kemal Kahraman, Tuncay Akdoğan, Gülbahar Uluer, Ayşegül Yordam ve Efkan Şeşen gibi şimdilerde bağımsız çalışan elemanlarla Ekim 1987’de çıktı Grup YORUM ikinci albümleri “Berivan - Haziran’da Ölmek Zor” u Ekim 1988’de çıkardı Bu albümde İlkay Akkaya, Efkan Şeşen, Tuncay Akdoğan, Metin-Kemal Kahraman, Kemal Sahir Gürel,Serdar Keskin gibi elemanlar yeraldı Üçüncü albümleri “Türkülerle” Nisan 1989’da çıktı Tahomas’ın, Wilheim Shakespeare’in “Bir ulusun türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdür” sözlerini kanıtlarcasına bu albümde Anadolu halk ezgilerine ve türkülerine yer verildi
Grup YORUM, Eylül 1989’da yayınlanan “Cemo-Gün Gelir” le bugünkü dinleyici profilini yansıtan geniş kitlelere ulaştı Bu çalışmada Hilmi Yarayıcı’da gruba katıldı Grup elemanlarının Mersin Cezaevi’nde tutukluyken yaptığı çalışmalar yansıtıldı
Eylül 1990’da “Gel ki Şafaklar Tutuşsun” adlı albüm çıkarıldı Grup YORUM 1991 yılında 2 albüm çalışması yaptı “Yürek Çağrısı” Mayıs 1991’de, “Dünden Yarına-Türküler Susmaz Halaylar Sürer” Aralık 1991’de çıktı
Topluluk 2003 yılında dünyanın önde gelen muhalif gruplarından “İNTİ İLLİMANİ” ve Grup Moğollar, Grup Munzur ile birlikte verdiği konserlerle başta İzmir ve Diyarbakır olmak üzere büyük kitlelere ulaştı
İlk kasetinden bugüne çağdaş ve geleneksel enstrümanlarla çok sesli ve akustik müzik ritmine, Gevheri, Dadaloğlu gibi halk ozanlarının türküleriyle halk deyişlerine ve günümüzün şiirlerine yer verdi: Ahmet Telli, Erol Toy, A Kadir, Hasan Hüseyin, Ahmed Arif, Arkadaş Z Özger, Ülkü Tamer, Adnan Yücel, İsmail Uyaroğlu, Kemal Özer, İbrahim Karaca, Yılmaz Odabaşı, Ozan Telli gibi şairlerin dizeleri yanısıra, Nazım Hikmet ve Nihat Behram’ın kendi sesinden okudukları şiirleri yer aldı
12 Eylül darbesi geçici olarak burjuvazinin krizine derman olurken devrimciler başta olmak üzere halka karşı büyük bir terör hareketi de başlattı Cunta kendi şablonlarına uymayan kişi ve kurumları fiziksel olarak ya yok ediyor ya da rehabilitasyon için hapishanelere dolduruyordu
Aynı günlerde halkı savunmak için en önde mücadele etmesi gereken sol hareketlerin büyük bir bölümü; yenilginin ve teslimiyetin teorilerini yapıyor bir kısmı da yurtdışına çıkmayı tercih ediyordu
Ülke suskundu Yüreğiyle kopmaz bir bağla devrime bağlananlar ise dağlarda hapishanelerde ölüyor cuntaya teslim olmuyordu Çıkan tek ses dört duvar ardında ölüme direnenlerin sesiydi
Darbenin etkisi sadece fiziksel olarak yaşanmıyordu Cunta halkın değerlerine ve yaşam biçimine de el atmıştı Yepyeni bir kuşak yepyeni bir kültürle ve ahlakla yetişiyordu: Düşünmeyen üretmeyen korkan sinen bir kuşak  Kültürel ve sanatsal faaliyetlerde yapılacak olan müdahaleler cuntanın hazırladığı yeni şekillenme dönemi için önemli bir silahtı Cunta bu alanı da tepeden tırnağa restore etmek için kolları sıvamıştı Önce okullardan başladılar ardından sanatçı ve aydınlara sıra geldi Kimini tutukluyor kimine gözdağı veriyor korkutuyordu Bu dönemde aydınlar ve sanatçılar tarafsızlaşıp yanıbaşında olup bitene seyirci kalmaya başladı Kısa süre içerisinde de dönen çarkın bir parçası oldular Söylenene bakılırsa pekçoğu hala "demokrat"tı
Kısacası halk kendi kültürüne sanatına yabancılaştırılıyor emperyalizmin yoz değerleriyle sanatıyla medyanın da yardımıyla vurdumduymaz umursamaz bir kitleye dönüşüyordu
Hep böyle süremezdi Birileri bu gidişe "dur" diyecekti Belki belki küçük bir ses olacaktı ama büyüyeceği kesindi Hapishanelerden yükselen direniş çağrısını önce analar aldı Çağrı yayıldı Artık yol açılmıştı
Grup Yorum işte böyle bir dönem yaşanırken kuruldu "Eylül karanlığında ışık suskunluğa ses olmak istedik Kendimizi ifade biçimiydi müzik Kardeşliğin eşitliğin paylaşmanın düşüyle düştük bir uzun yürüyüşe Sevgi bizimle umut bizimleydi Sömürüsüz ve özgür günlerin özlemi bizimle  " Çıkışımız bir bakıma 12 Eylül'e bir tepki niteliğindeydi ama orada kalamazdık kalmadık da Zaten durağan hiçbirşeyin yaşama hakkı yoktur Gelişim kaçınılmazdır Gelişim sancılar yaratsa da gelişmeyen yok olur ölür
Gelişmeli kökleşmeliydik Her alanda her yerde Düzenin karşısına halkın demokratik kültürünü ve sosyalist tarihsel birikimini kuramlarını dayanak alarak yeni bir müzik yeni bir tarz yaratmayı amaçladık Üretimlerimizin halkı içinde bulunduğu dönemin karamsarlığından kurtarıp onlara mücadele bilinci taşımasını istedik Statükoları ve kalıpları yıkmayı amaçladık Ticari kaygılardan uzak olmalıydık Özellikle o dönemde yaşanan arabesk furyası zaten çeşitli sıkıntılarla savrulan insanlarımıza kaderine mahkum olmayı öğütlüyordu Biz oturduğu yerden kaldıran silken coşku veren motive eden şarkıların üreticisi olmayı hedefledik Geçen bunca zaman içerisinde bunu başardık diyebiliriz
Ekmekten aşka ve kavgaya kadar halkımızın bütün sorunlarını müziğimize katmaya çalıştık Düzen bireyciliği dayattıkça biz kolektivizmi ve paylaşmanın erdemini savunduk Bugüne kadar yüceltilen burjuva sanatçı kişiliğine darbeler vurduk İşe doğal olarak kendimizden başladık İsimleri kişileri değil Grup Yorum'u öne çıkardık Kendi alanımızın koşullarını yorumlayarak populizm elitizm türünden her türlü sapmaya tavır aldık
Egemenlerin bizden çaldığı tarihsel mirasımızın peşine düştük Onların ışığında yeniyi yaratmaya yöneldik Hep bizim olan ama hep gelişen türkülerin sevdasını güttük ama kuşkusuz bunu tek başına bir "müzik grubu" olarak yapsaydık bugüne kadar yaşadığımız baskıların zerresini yaşamazdık Yada ilk zorlukta parçalara ayrılırdık Biz bu görevi devrimci mücadelenin bir alan faaliyeti olarak kavradık Müziğimizi sınıfsal olarak ele alıp onu ezilen sınıfların mücadelesine sunduk
İşte Grup Yorum'un düzen açısından tehlikesi bundandır Sözümüzle tek tek her notamızla ezilenleri devrime çağırdık Yani uyuyan devi uyandırma aşamasında tartışılmaz bir pay sahibi olduk "Tehlikeli" oluşumuz bundandır Düşüncelerimizin söylediklerimizin ardında durduk
Kültür ve sanat sınıfsal bakış açısı ile değerlendirilmelidir Bütün kültürel-sanatsal değerler bir sınıfın damgasını taşır ait olduğu sınıfın yararınadır Tıpkı ekonomi gibi devlet hukuk gibi rehberi siyaset olan sanat da sınıfsal bir şekillenme içinde yerini alır belli bir sınıfın duygu ve düşüncelerini yansıtır Yani ezen sınıfa yada ezilen sınıfa hizmet eder Biz zor olanı seçtik Ezilenlerden yana olduk
Elbette sosyalist öğretiye benimsemek halkın çıkarlarını savunmak sanatı devrimci bir araç olarak kullanabilmek için yeterli sayılmaz Muhakkak ki sosyalist ögretiyi benimsemek ve halkin çikarlarini savunmak sanati devrimci bir araç olarak kullanabilmek için yeterli sayilamaz Emekçi yığınların arasından çıkarak toplumsal gelişme dinamikleri içinde yeralabilenler devrim için sanat yapabilirler
Kurulduğumuzdan bu yana tavizsiz ilkeli bir şekilde sanatsal faaliyetlerimize devam ediyoruz Yeniyi yaratma çabası içerisindeyken de hem sanatsal hem eylemsel bir çok ilke imza attık İlk olmanın karşı koymanın bedelleri vardır Bunu biliyorduk ve ilk olmanın bedellerini ödedik ödemeye devam ediyoruz Yaşadığımız her günün bedeli fazlasıyla ödenmiştir
İlk tutukluluğumuz 1988 yılında bir konserde söylediğimiz Kürtçe türküden dolayı yaşadık Bu türkü 12 Eylül sonrasında söylenen ilk Kürtçe türküydü Bugün bizi eleştirenler önce bunu öğrenmelidir O kapıyı da biz açtık
Sonra Mersin  Bütün Yorumcular tutsak düştü ama dışarıda Grup Yorum konserlerine devam etti Kaç kere gözaltına alındık kaç kez tutsak düştük kaç kez işkence gördük artık biz de sayısını bilmiyoruz Nasıl böyle direndiğimiz merak ediliyor? Ektiğimiz fideler tuttuğu için "Türküler Susmaz Halaylar Sürer" sloganının anlamı da budur
Hak arama mücadelesinin içinde yer aldığımızı hep söyledik Bunun için işçilerin memurların öğrencilerin ve gecekondu halkının hep yanında olduk Onlarla birlikte direndik Kendi hakkımız için de direndik Çalışmalarımızı başından bu yana sürdürdüğümüz Ortaköy Kültür Merkezi'nin kapatılması çalışmalarımızın engellenmesi ve konserlerimizin yasaklanmasını protesto etmekk için 1995 yılında CHP İstanbul İl Merkezi'ni işgal ettik Yalnız ülkemizde değil dünyada bir ilktir bu eylem Grup Yorum sadece şarkılarıyla değil herşeyiyle hesap soracak bir yüreğe sahiptir
TÜRKÜLER SUSMAZ, HALAYLAR SÜRER
|
|
|