08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmet Hakkı Anlı - Ressam
Ahmet Hakkı Anlı - Ressam
Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten (1932) sonra, D Grubu ressamlarına katılan (1934) Ahmet Hakkı Anlı, uzun bir süre ortaokul ve liselerde öğretmenlik yaptı 1955'te Paris'e yerleşti 1955-1962 yılları arasında Fransa'da, İsviçre'de, İtalya'da ve Almanya'da resimlerini sergiledi; ayrıca Yeni Zelanda'da (1954), İsviçre'de (1954) ve Paris'te düzenlenen uluslararası sergilere, Venedik (1956) ve Bordeaux (1958) ikiyıldabir sergilerine katıldı Son yıllarda daha çok Fransa'da (Paris) ve İsviçre'de sergiler açtı Türkiye ile bağlantısı uzun süre kesilen Ahmet Hakkı Anlı, uzun bir aradan sonra 1978 Kasımında İstanbul'da Aydın Cumalı Sanat Galerisi'nde, 1981 yılında da İstanbul Bedri Rahmi Galerisi'nde ve Ankare Vakko'da iki ayrı sergi açmıştır
SANAT ANLAYIŞI
Anlı'nın D Grubu dönemine bağlı ilk çalışmaları daha çok kübist ve konstrüktivist anlayışı yansıtır (bu dönem resimlerinde Picasso ve Metzinger'in etkileri ağır basar Bir ara soyut resme yönelen, ama çok geçmeden bu alandan uzaklaşan Anlı'ya göre, biçim ve renkle oynama özgürlüğüne kavuşan non-figüratif ressam, doğayla ilişkisini bütünüyle kesmiş sayılmaz Bununla birlikte sanatçı, doğada bulunan herhangi hazır bir uyumu değiştirmeden tuvaline aktaran kişi de değildir Yalnızca, doğayı kendi kültür ve sanat anlayışına, duygularına göre özümleyen kişiye sanatçı denir
Anlı'nın bir bölümünü Türkiye'de de sergilediği son resimleri, anlatımcı bir leke düzeni içinde figürün soyuta dönüştüğü ya da soyut biçimlerin figürü anımsattığı bir anlayışa dayanmaktadır Cinsel konuların, ikili figür ilişkilerinin ya da tek figüre bağlı çıplak konusunun çok sık görüldüğü bu resimlerde, yalın biçim anlayışı, tek ya da iki renge indirgenmiş bir kompozisyon düzeniyle birlikte düşünülmüştür Anlı'nın yapıtları evrensel sayılabilecek bir resim diliyle bağlantılıdır; söz konusu dilin temelinde, çağdaş sanat pazarına, etkin bir sanatçı yorumuyla katılabilme kaygılarının da önemli payı vardır Değişik dönemlerde, değişik anlayış ve eğilimleri içeren çalışmaları, genellikle bu kaygının ürünü olmuştur
|
|
|