08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmet Ziya Akbulut - Ressam
Ahmet Ziya Akbulut - Ressam
Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Harbiye'yi bitirdikten sonra Genelkurmay Resimhane'sine atandı Resim derslerini Kuleli'de Osman Nuri'den, Harbiye'de Üsküdarlı Hoca Ali Rıza'dan aldı 1894'te yüzbaşı rütbesiyle Kuleli Askeri Lisesi'ne resim öğretmeni olarak geçti ve eski öğretmeni Osman Nuri'nin yardımcısı oldu Aynı yıllarda Amel-i Menazır (Perspektif Çalışması) ve Usûl-i Ameliye-i Fenn-i Menazır (Perspektif Tekniği Çalışma Yöntemi) adlı kitaplarını yayınladı Bu yapıtları resim öğretmenliği mesleğine bağlılığını gösteren Ahmet Ziya Akbulut, özellikle perspektif kuralları konusunda saygı duyulan bir uzmandı (öğrencileri ve yakın dostları arasında "Menazırcı Ziya" diye anılırdı); matematik ve gökbilim gibi bilim dallarına da özel bir ilgi duyardı: Güzel Sanatlar Akademisi'nin rıhtımına bir güneş saati yapmış, ayrıca Tak-vim-i Ziya adında bir takvim çıkarmıştı 1898'de, Kuleli'de resim öğretmenliğini bırakarak Askeri Okullar Matbaası Müdürlüğü'ne geçen Ahmet Ziya Akbulut, 1905'te binbaşı oldu; 1913'te Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin yönetim kurulu başkanlığına seçildi Ayrıca topluluğun yayın organı olan gazetede perspektif konusunda yazılar yazdı 1914'te emekliye ayrılınca, Sanayi-i Nefise' de (Güzel Sanatlar Akademisi) matematik ve perspektif öğretmenliğine atandı ve ölümüne kadar bu görevini sürdürdü
Özellikle 1900 yıllarından sonra bazı grup sergilerine de katılmış olan Ahmet Ziya'nın eğitici yönü, uzun süre ressamlığını gölgelemiştir 1901 yılında İstanbul'da yabancı elçilik ilgililerinin de katkısıyla kurulan "ilk Salon"daki sergilerde, onun da adı geçmektedir Sanat tarihçisi Celal Esat Arseven'e göre Ahmet Ziya Bey "kendi ressamlığından habersiz denecek kadar alçak gönüllü bir kişiydi" Belki de bu nedenle 1937'de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılıncaya kadar, Ahmet Ziya Akbulut adında bir ressamın varlığından pek kimsenin haberi olmamıştır
DERİNLİK KAVRAMI VE TARİHSEL YAPILARIN RESMİ
Resimde perspektif kurallarına uyulmasını isteyen Ahmet Ziya Akbulut'un, kendi kuşağının ressamları gibi natürmort ve manzara resimlerinden çok tarihsel yapıları öne çıkaran resimlere yönelmesi doğaldı Çünkü derinlik kavramını, bu tür resimlerde daha belirgin çizgilerle yansıtabiliyordu Bu nedenle daha çok camileri belgeci bir görüşle tuvale aktardı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde yer alan Beyazıt Eski İmaret Binası adlı tabloda, yapının bir bölümü, bütünlüğü bozmayacak biçimde tablonun boyutları içine ustaca yerleştirilmiştir Sanatçının geçici ışık ve gölge oyunlarına kapılmadan, doğrudan doğruya eşyanın ana renk ve biçimini vermiş olduğu söylenebilir Bu eğilim, 1930 yıllarından sonra Türk sanatında yenilikçi bir akım olarak ortaya çıkacak biçimci ve hacimci yaklaşımlarla uyum gösterir Ahmet Ziya'nın öbür yapıtları arasında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ndeki Sultanahmet Camii ve Mihrimah Camiiadlı tabloları sayılabilir
|
|
|