08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ferruh Başağa - Ressam
Ferruh Başağa - Ressam
1935'te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne girerek Nazmi Ziya ve Zeki Kocamemi'nin atölyelerinde çalışan Ferruh Başağa, daha sonra Akademi'nin resim bölümü şefliğine getirilen Fransız Leopold Levy'nin öğrencisi oldu 1940'ta kurulan Yeniler Grubu ressamlarının 1941'deki ikinci sergisine katıldı ve sonraki sergilerine düzenli olarak resim verdi 1950 yıllarının başında soyut denemelere girişti ve Yeniler Grubu'nun etkinlikleri dışında, bağımsız çalışmayı yeğledi (1945-1950 döneminde bir tür soyut-figüratif anlayışa yer vermişken, tuvallerinden figürü iyice ayıklayarak soyut ve süslemeci bir anlayışı benimsedi] Resim yapmanın yanı sıra, gene 1950 yıllarından sonra çeşitli teknikleri deneyerek vitray, mozaik, fresk ve seramik çalışmalarını yoğunlaştıran Ferruh Başağa, 1951-1952 yıllarında İbrahim Çallı, Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Mahmut Cûda'yla Türk Ressamlar Derneği'ni kurdu (ama dernek kısa süre sonra kapandı) 1950'de Devlet Resim ve Heykel Sergisi birincilik ödülünü kazandı; 1946-1947'de İngiltere'de düzenlenen Türk sanatı sergisine katıldı 1948'de Amsterdam'da,1957'de Edinburgh'ta, 1958 de New York'ta kişisel sergiler açtı 1961'de Sao Paulo ve Venedik ikiyıldabir sergilerine resim verdi 1963'te Avrupa'nın başlıca merkezlerinde gezdirilen Çağdaş Türk Sanatı sergisine katıldı Ferruh Başağa'nın duvar uygulaması olarak yaptığı çalışmaların başlıcaları İstanbul Belediye Sarayı, Heybeliada Deniz Harp Okulu ve İzmir Efes Oteli'nde yer almaktadır
SOYUTLAMA ANLAYIŞI
Ferruh Başağa,Türk soyut resminde gelişmenin öncülerinden biridir Önceleri bir ölçüde doğadan esinlenen soyutlamacı girişimler deneyen sanatçı, zamanla doğayı anımsatıcı iz ve motifleri bütünüyle bırakıp, yalnızca soyutlamaya yönelik bir anlayışta karar kılmıştır Başağa'
nın yapıtlarındaki bu anlayışın, daha başlangıçta, geometrik nitelikli bir soyutlama çabasından kaynaklanmış olduğu söylenebilir Resimlerinde
renk kuşaklarının birbirini enine ve boyuna kestiği dekoratif yüzeyler üstünde, açık-koyu dengesine dayalı, saf ve uyumlu bir kompozisyon düzenine, yumuşak bir geometrik anlayış eşlik etmektedir
|
|
|