Tut- Ankh- Amon 3000 Yıllık Gizem |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tut- Ankh- Amon 3000 Yıllık GizemKİTABIN ADI TUT- ANKH- AMON 3000 Yıllık Gizem KİTABIN YAZARI Turgay TUNA YAYINEVİ VE ADRESİ Güncel Yayıncılık – Cağaloğlu / İSTANBUL BASIM TARİHİ 1999 KİTABIN YAYIM MAKSADI Son on yıldır, antik Mısır’a olan ilgi ülkemizde de oldukça artış göstermiş; bu aşamada, piyasada Mısır’dan ithal edilen hatıra eşyaları satışa sunulmuş, yoğun talep karşısında eski Mısır’la ilgili bir çok kitap yayımlanmıştır Ancak piyasada satılan eski Mısır’la ilgili kitaplar genelde yabancı kaynaklı olduklarından, Mısır’da yaşamış ve eski Mısır’ın izini sürmüş bir Türk olarak yazar, bu tür bir kitabı yazmayı kendisine görev bilerek kitabı kaleme almıştır KİTABIN ÖZETİ : TUT – ANKH – AMON ( 3000 YILLIK GİZEM ) 1822 Yılında Fransız dahi Jean Francois Champollion’nun Mısır hiyeroglif alfabesini deşifre etmesiyle beraber, tapınak, mezar duvarları ve papirüslerdeki yazılar tek tek çözülmeye ve gizemlerle dolu eski Mısır tarihinin bilinmeyenleri yavaş yavaş ortaya çıkartılmaya başlanmıştır Tarımdan avlanmaya, el sanatlarından dansa, ev eşyalarından mutfak aletlerine kadar eski Mısır’daki günlük yaşantının bütün malzemeleri mezarlarda ve yaşadıkları zamanın en büyük tanıkları olan mumyalar üzerinde toplanmıştır Bugüne kadar ortaya çıkartılan Mısır’daki mezarların en önemlilerinden biri de şüphesiz genç yaşta cinayete kurban gitmiş Kral Tutankhamon’un olağanüstü zenginlikteki mezarı ve gizemli mumyasıdır İngiliz zenginlerinden Lord Carnarvon tarafından finanse edilen , aynı zamanda Lord Carnarvon’la yakın dost olan ünlü arkeolog Howard Carter, Kral Tutankhamon’un mezarını 1922 yılında bularak adını tarih sayfalarında ölümsüzleştirmiştir Eski Mısır’lıların kimi zaman ibis kuşu, kimi zaman da maymun kafalı olarak simgeleştirdikleri bilgelik ve bellek tanrısı Tut veya Toth; yaşam veya yaşamın anahtarı anlamına gelen Ankh ve son olarak Mısır mitolojisindeki tanrılar tanrısının adını vurgulayan Amon veya Amen sözcükleri bu firavunun adının anlamını belirtmekte olup, Mısırbilimciler tarafından tek bir sözcükle yani TUTANKHAMON adıyla literatüre geçirilmiştir Kitap altı bölümden oluşmaktadır Kitapta hem arkeolog Howard Carter’ın yaşadığı ve firavunun mezarını bulduğu 1900’lü yıllar, hem de Kral Tutankhamon’un çocuk yaşta Mısır Firavunu olduğu ve kimliği açıklığa kavuşmamış bir kişi tarafından başına sert bir cisimle vurularak öldürüldüğü MÖ 1334 – 1324 yılları parça parça anlatılmaktadır Tutankhamon’un kayınbabası IV ncü Amenofis, öteki adıyla Akhenaton’dur IV ncü Amenofis tahta çıktığı zaman tanrılar tanrısı AMON’un adını tapınaklardan sildirip “ Tek bir tanrı vardır O da güneşin kendisi ATON’dur” diyerek adını Akhenaton, yani ‘ Güneşin Sevgilisi ‘ olarak değiştirmiştirYüzyıllar boyu eski Mısır’ın başkenti olan, Amon kültürünün merkezi, Karnak tapınağının bulunduğu Teb’i terkederek, yeni başkent ilan ettiği ‘Güneşin Ufku ‘ anlamına gelen Akhetaton şehrine yerleşmiştir Eşinin adı Nefertiti idiAkneton ile Nefertiti’nin altı kızları olmuş, ilk iki kızı babaları henüz tahtta iken ölmüşlerdirÇocuklar arasındaki üçüncü prenses Anksenpaaton ise sonradan Tutankamon adını alacak aynı yaşlardaki Tutankaton ile evlenmiştir Anksenpaaton'un babasının krallığının 8 nci yılında dünyaya geldiği ve Tutankhamon’la 10 – 11 yaşlarında evlendiği bilinmektedir Akhenaton öldükten sonra kısa bir süre için tahtta meydana gelen boşluğu bu Çocuk Kral ile Çocuk Kraliçe doldurmuştur Ama ülkenin yönetimi perde arkasından idareye el koymuş, çok kuvvetli ve otoriter bir kişilik olan Başrahip AY tarafından gerçekleştirilmiştir Tutankhaton’un firavunluğunun ilk yıllarında Mısır halkı din konusunda çelişkiler yaşamış ve ayaklanmışlardır Bunun üzerine Tutankhaton adını Tutankamon olarak değiştirmiş ve Krallığı Akhetaton’dan Karnak Tapınağı’nın bulunduğu Teb’e taşımıştır Eşinin adı da Anksenamon olarak değiştirilmiştir Bundan sonra Tutankhamon halkın sevgisini kazanmış, Karnak Tapınağını tamir ettirmiş, Mısır gelirinin büyük bir kısmını tapınaklara aktarmıştır Genç Kral MÖ 1324 yılının entrikalar içinde boğulup giden günlerinden birinde başına sert bir cisimle vurularak öldürülmüştür Ölümünden sonra 70 gün süreyle mumyalama işlemine tabi tutulmuş; iç organları çıkarılarak vazolara konulmuş, vücudu temizlenmiş ve tüm olarak birkaç km uzunluğundaki sargılarla sarılarak mumyalama işi tamamlanmıştır Sargılar arasındaki düğümler içine değerli taşlarla süslenmiş broşlar konulmuştur Bu 70 gün içerisinde aynı zamanda mezar da kazılmış, duvardaki resimler ve yazılar büyük bir ustalıkla yapılmıştır MEZARIN AÇILIŞI 1890 yıllarında Mısır’a gelip incelemelerde bulunmuş olan Howard Carter, Krallar Vadisi’nde ortaya çıkartılmamış bir mezarın daha olduğuna inanmaktadır 1907 yılında kitaplarını ve notlarını alarak Mısır’a gelir ve yakın dostu Lord Carnarvon’la 1907- 1912 yılları arasında gerçekleştirdikleri kazılarda birçok arkeolojik buluntuyu ortaya çıkarırlar Ama yeni bir mezar bulunamamıştır Bir süre kazılara ara verilir Bu sırada I nci Dünya Savaşı patlak verir Ama onlar, bıkmadan usanmadan tonlarca taşı, toprağı kaldırarak, kazılmamış her yeri araştırırlar 1921 yılına kadar devam eden araştırmalar sonunda kazılacak tek bir yer kalmıştırSon ümitleri de kazılmayan bu yerdedir Çalışmalara ara verilerek İngiltere’ye dönerler1922 yılı Ekim ayı sonunda Carter yakın dostu Lord Carnarvon’u Londra’da bırakarak Mısır’a döner ve kazı çalışmalarına başlar 4 Kasım günü mezarın girişi bulunur 5 Kasım’da giriş temizlenir ve kapıya ulaşılır Carter kapının mezar soyguncuları tarafından açılmadığını sevinçle görür Mezarın açılışını çok sevdiği dostu Lord Carnarvon’la gerçekleştirmek istediğinden mezar girişini tekrar kapatarak emniyete alır Lord Carnarvon’a telgraf çekerek ümit ettikleri şeyi bulduğunu ve kendisini Mısır’a beklediğini haber verir Lord Carnarvon da 20 Kasım’da Mısır’a geleceğini bildirir 24 Kasım’da tekrar çalışmalara başlanır ve kapı girişi tamamen ortaya çıkarılır 25 Kasım günü koridorun sonundaki kapı açılarak 29 metrekare büyüklüğündeki ölü eşyaları odasına ulaşılır Odanın görüntüsü masallardaki Ali Baba mağarasından farksızdır Oda içerisinde Kralın abanoz ağacından yapılmış ve kralın gerçek boyutlarında, silahları ile bir kapıda nöbet tutan iki heykeli ile, her biri sanat harikası olan kıymetli taşlarla bezenmiş paha biçilmez pek çok eser bulunmaktadır29 M2’lik bu odanın boşaltılması tam üç yıl sürer ve hiç bir malzemeye zarar verilmeden büyük bir titzlikle çalışılır 17 Şubat 1923 cuma günü saat 14:15’te 20 kadar seçkin davetlinin önünde iki heykel arasındaki örme duvar açılır ve Kralın mumyasının bulunduğu lahit odasına ulaşılır Lahit altınla kaplı bir sandukanın içerisindedir Odanın diğer tarafında 3,5m uzunluğunda ve 1,5 m genişliğinde firavunun hazinesinin bulunduğu küçük bir oda ile karşılaşılırO güne dek eski Mısır’a ait böyle eşsiz ve güzel bir hazineye rastlanmamıştır Kralın lahitinin etrafındaki ahşaptan yapılmış sanduka büyük bir titizlikle açılır ve içinden insan vücudu şeklinde yine üzeri altınla kaplı başka bir lahit; bunun içinden de antropoit bir lahit daha çıkar Üçüncü lahit de açıldığında üzeri keten sargılarla sarılmış, o güne dek arkeoloji tarihinde başka hiç bir mezarda eşine rastlanmamış, 185cm boyunda 110,4 kg ağırlığında, som altından yapılmış, bir lahit daha çıkar Yeni çıkan bu lahit de insan vücudu şeklinde yapılmış ve baş kısmına Kral Tutankhamon’un yüzü ustalıkla işlenmiştir Bu lahitte açıldığında Kralın sargılanmış mumyasına rastlanır Yine baş kısmında som altından yapılmış, gözlerinden saçlarına kadar kıymetli taşlarla süslü ölü maskesi çıkar Sargıların üzerine reçine döküldüğünden mumya yerinden oynatılamaz ve 11 Kasım 1925 tarihinde Kahire Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Bölümü laboratuarında otopsi yapılmak üzere masaya yatırılır Büyük güçlüklerle sargılar açılır Yapılan otopsi sırasında mumyanın üzerindeki sargılar arasından 143 adet broş çıkarılır Mumyanın yüzünde altın maske olduğundan dökülen reçine yüz kısmına zarar vermemiştir Kralın boynunda kolye şeklinde dizili 121 adet daha broş bulunur Otopsi kurulunun yazmış olduğu raporda Tutankhamon’un iskelet yapısının 164cmboyunda olduğu, yapılan kemik araştırmalarında öldüğü zaman 167-168 cm boyunda ve 18-19 yaşlarında olduğu belirtilmiştir Tutankhamon’un mumyası üzerinde yapılan bilimsel araştırmalarda genç Kralın kafatası kemiğinde saptanan darbe izleri başına vurulan sert bir cisimle öldüğünü doğrulamaktadır GİZEMLİ OLAYLAR Tutankamon mezarının açılışında kapı üzerinde bulunan bir tablette “ Fravunun rahatını bozacak her kim olursa olsun, ölümün kanatları üzerinde olacaktır” cümlesine rastlanılmıştır Yine mezarda bulunan küçük bir heykelcik üzerinde “ Ben çölün kızgın ateşiyle buraya girecek hırsızları geri püskürtmek için Tutankhamon’un mezarını korumaktayım” sözleri yazılıdır 1929 yılına kadar Tutankhamon mezarının kazılarıyla yakından ve uzaktan ilişkisi olan toplam 22 kişi ölür Aralarında Lord Carnarvon’un da bulunduğu bu 22 kişinin ölüm nedeni dönemin Tıp şartlarının yetersizliklerinden dolayı tam olarak teşhis edilemez |
|