08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya Aids Günü - 1 Aralık
1980’li yıllarda ortaya çıkan ve kökeni hakkındaki en geçerli görüşün Batı Afrika’da ekvatora yakın bölgelerde yaşayan maymunların taşıdığı hastalık olan AIDS, zoonoz (doğal yaşam koşullarında insan ve hayvanların birbirlerine bulaştırdıkları hastalık) bir enfeksiyon çeşididir
Muhtemelen maymunların insanları ısırmasıyla ya da maymunların etleri için avlanması ve doğranması sırasında insanlara bulaştığı düşünülmektedir Acquired Immune Deficiency Syndrome kelimelerinin kısaltılmasından ortaya çıkan AIDS başta Afrika olmak üzere şehirleşmenin ve göçlerin çoğalması, seyahatlerin artması, cinsel ilişki alışkanlıklarının değişmesi ve damardan alınan uyuşturucu maddelerin kullanımının çoğalması gibi sebeplerden ötürü Amerika ve Avrupa ülkelerine de yayılmıştır
AIDS, HIV adlı virüsün canlı vücuduna girip bağışıklık sistemini zayıflatmasıyla insanları yıllar sonra basit enfeksiyonlara karşı korumasız hale getirerek ölümlerine sebep olmuştur
Canlı vücudundaki virüsün çoğalmasıyla hastalık AIDS’e kadar ilerler ve kişiyi ölümüne sebep olan en son noktaya getirir Bilim adamları hastalığın seyri üzerine yıllarca çalışmış olup, canlı vücuduna bulaşmasından 3 ay sonra kesin tanı konulan ELISA yöntemiyle yapılan kan testlerini geliştirmişlerdir Testin güvenilirlik payının %98 oranlarında olması ve hızlı sonuç vermesi, virüsü saptamada en çok kullanılan yol oldu Günümüzde bütün devlet ve üniversite hastanelerinde kan alma yöntemiyle yapılan test aynı zamanda özel hastane ve laboratuar merkezlerinde de yapılmaktadır İnsan vücuduna bir kez enjekte olan virüsün vücuttan tam olarak atılması veya yok edilmesi mümkün değildir Fakat virüsün etkilerine ve çoğalmasına sebep olmak için hastalıkla ilgili bir takım ilaçlar geliştirilmiştir Bu ilaçlar virüsü tam olarak yok etmemekle birlikte çoğalmasını engelleyip kısmen de olsa hastanın yaşamının uzamasını sağlamaktadır Aşı üzerine yıllardır çalışan uzmanlar bu çalışmalarını halen sürdürmektedir
Virüsün bulaşma yöntemlerinde ise; virüsü taşıyan kişilerle girilen korunmasız cinsel ilişki ilk sırada yer almaktadır Çok eşli ilişkiler, kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırıngalar, cerrahi aletler, dövme ve akupunktur iğneleri de virüsün hızla yayılmasına sebep olmaktadır
Virüsü taşıyan hamile kadınların doğum yapması ve anne sütüyle bebeklerini emzirmesi yoluyla da virüs çocuklara bulaşmaktadır Virüslü kişilerden alınmış organ bağışları, kan ve kan ürünleri gerekli testlerden geçmediği takdirde AIDS onlarca kişiyi tehdit eder hale gelmektedir HIV virüsü dokunma, sosyal öpüşme, tokalaşma, solunum, ter, tükürük ve eşyaları ortak kullanma gibi birlikte yaşam kurallarıyla bulaşan bir hastalık değildir En kolay yolu zedelenmiş deri ve mukozadan canlı vücuduna girmesidir HIV’lı sıvıların dokuya ve yaraya teması engellenmelidir Virüslü kişilerde açık yara, kanama, uçuk gibi vücudun herhangi bir yerinde bulunan tahribatlar kendimizden başka diğer insanlara da zarar verip hastalığı hızla yaymaktadır
Hastalığın belirtileri ise vücut direncine göre birkaç yıl sonra ortaya çıkmaktadır Vücudun çeşitli hücrelerine özellikle de kan hücrelerine yerleşerek çoğalan virüs insan direncini yıkıma uğratır AIDS hastalığına yakalanmış kişilerde aşırı bitkinlik, kilo kaybı, yüksek ateş, aşırı terleme, salgı bezlerinin şişmesi, ishal, ağızda beyaz lekeler ve noktalar, pamukçuk, tekrarlayan uçuklar, derinin üstünde veya altında pembe/mor/kahverengi lekeler, kuru öksürükle oluşan nefes darlığı, vücut ağrıları (kas ve kemiklerde) gibi belirtiler görülür Vücudunda virüs barındıran bazı hastalar da hiçbir zaman kendilerini hasta gibi hissetmeyip, belirti göstermeyebilirler Bu kişilerdeki enfeksiyon çeşidi belirsiz enfeksiyondur Bu kişilere “Taşıyıcı” adı verilmekte olup toplum üzerinde sadece bulaştırıcı rolü oynarlar
AIDS dünya için giderek tehlikeye dönüşen büyük bir sağlık sorunudur Dünya üzerinde net bir rakam olmamakla beraber yaklaşık 40 milyon kişinin AIDS olduğu biliniyor %5’e yakın bir oranı 15 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor Hastalık yayıldıkça Dünya Sağlık Örgütü tehlikenin boyutuna dikkat çekmek amacıyla her yıl 1 Aralık gününü ve devamındaki haftayı “1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ” ilan etmiştir Dünyanın çeşitli ülkelerinde etkinlik ve toplantıların düzenlendiği günde insanlar, hastalığın önlenmesi konusuna, AIDS aşısına ve kişilerin korunmaya yönelik konularına dikkat çekerek eylemlerini sürdürüyor Birçok ülkede yürüyüşler ve dini törenler şeklinde kutlanan bu önemli günde; AIDS olan kişilere destek olmak amacıyla ön yargılarımızdan kurtulup hak ihlallerinin önüne geçmemiz gerektiğine inanmalıyız Ülkemizde de AIDS tanı ve tedavisi hakkında birçok yardımcı sağlık merkezi bulunmaktadır Kompleks bir tedavi çeşidi olan AIDS, kendimizi güvende hissedebileceğimiz uzman kişiler kontrolünde yapılmalıdır AIDS, herhangi bir bölgede değil dünyanın her yerinde artarak yayılan ve geleceğimizi tehdit eden ölümcül bir hastalıktır
ÖHA
Öğrenci Haber Ajansı
|
|
|