![]() |
Türk Mitolojisinde Yeraltı Ve Yer Kavramı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Mitolojisinde Yeraltı Ve Yer Kavramı"Yukarıda Mavi Gök Aşağıda Yağız Yer Yaratıldığında, ![]() ![]() ![]() Göktürk Yazıtları 1 ![]() "Yer"sözü, eski türkçede de tıpkı Avrupa dillerinde olduğu gibi, toprak, bölge, dünya yuvarlağı ile yeryüzü anlamına gelirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yer sözünün ikinci anlamı da arazî, toprak, bölge, diyar, memleket, kara ve nihayet, yer dediğimiz şeylerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ediz arştın, altın karaga tegi" "En yüksekteki gökten, en aşağıdaki yere kadar" ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Evvel sen de yücelerden uçardın, "Şimdi enginlere indin mi gönül? "Derya, deniz, dağ, taş demez geçerdin, "Karada menzilin, adın mı gönül? * * * Bu Alemin Kralı : TRFORUMUZ ![]() Yerin de tabiî olarak türlü türlü çeşitleri vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() "Kutsal yerler ile bölgeler"de, Türk düşünce tarihinin en önemli kısımlarını teşkil ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yer bütünü ile, tıpkı gök gibi, kutsal ve ayrı bir bütündü ![]() ![]() ![]() ![]() "Kulum, künim budunıg, Tengri Yir ayu birti, anda sançdım!": "Kölem ve cariyem olan bu budunu, Gök ile Yer emrettiği için, orada mızrakladım!" ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ErrOr! "Gök ile yerin düzeni", devlet ile içtimaî hayat düzeninin de bir sembolü gibi idi ![]() ![]() Bilge Kağan'ın yazıtında, Dokuz Oğuz kavminin kendi budunu olduğundan bahsediliyor ve "Tengri yir bulgakın üçün", yani "Gökle yerin karışması sebebi ile" kendilerine düşman olduğundan söz açılıyordu ![]() ![]() 3 ![]() "Eski Türkler yerin de, Gökle birlikte yaratılmış olduğuna inanırlardı": Gökle ilgili bölümümüzde, gerçek ve sonsuz gökten başka, dünyayı bir kubbe gibi kaplayan maddî bir göğün varlığından da söz açmıştık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutadgu-Bilig'in İslamiyetin tesirleri altına girdiği bir gerçekti ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() 2 ![]() Şüphesiz ki bu her iki cümle de, İsl'miyetin tesiri altında olarak söylenmişti ![]() ![]() ![]() 4 ![]() Eski Türkçedeki "yer" sözü, yeni Türkçede olduğu gibi, "dünya" anlamına da geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ey Türk milleti! "Gök yıkılmasa, "Yer çökmese, "Seni, kim ortadan kaldırabilir? ![]() ![]() ![]() Bu sözlerden de anlaşılıyor ki, göğü yıkılabilen bir kabuk gibi düşünen eski Türkler, yerin de bir çatısı olduğuna inanıyorlar ![]() ![]() Bu düşünce, bugünkü konuşmalarımızda da yer almıştır ![]() ![]() ![]() Altay dağlarında oturan Türkler bile, "Bu yerding üstündö", yani "Bu yerin üstünde" derler iken, "bu dünyanın üstünde" demek isterlerdi ![]() 5 ![]() Eski ve yeni Türkçemizde "yer" , bir "kumaşın veya başka bir şeyin yüzü" için de söylenirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meselâ Kırgızlar, "yerin sathına" veya "yer kabuğuna" "cerdin kırtışı"derlerdi ![]() ![]() ![]() Eski Türk kitaplarında, "dünyanın yüzü", yani"kırtışı" ile ilgili birçok bilgiler vardır ![]() ![]() "Ajun kırtışı boldı altun öngi, "Yaşık za'feran kıldı, yakut öngi" ![]() "Acunun yüzü oldu, altın beyazı, "Güneş safran çıkardı, yakut beyazı!" Aşağıdaki şiirin manası ise henüz daha iyice anlaşılmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() "Yüzin kizledi yirke, Rûmî kızı, "Ajun kırtışı boldı, zengi yüzi" ![]() "Yüzün gizledi yere, rumeli kızı, "Acunun yüzü oldu, tıpkı bir zenci yüzü!" Güneşin batıda batması dolayısı ile, "Rûm-eli" ile münasebete getirilmiş olması çok muhtemeldir ![]() ![]() ![]() "Usuz yattı, saknu bin ança odug, "Kalıg kırtışı tuttı, kafur odug" "Uykusuz yattı biraz, düşünüp ayık durdu, "Gökyüzünün rengi de kafur rengiyele doldu!" "Kuğu'nun beyaz rengi", temizlik, saflık ve iyiliğin sembolü idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yaklaşık koptı, kögsin köterdi yana, "Kuğu kırdışı boldı, dünye, sana" "Güneş çıktı, göğsünü, (göğe) yükseltti yine, "Kuğunun benzi gibi, beyaz oldu tüm dünya!" Şair, güneşin ışıklarına büyük bir önem veriyor ve dünyanın ap ak olduğunu söylemek istiyor ![]() ![]() "Kuyu başka kirse kuğu kırtışı, "Kuğu teg örüng kılgu könglin kişi!" "Kimin başına girse, kuğunun beyaz dışı, "Kuğu gibi gönlünü, beyaz etsin o kişi!" "Eski Türkler Yeryüzüne, Yer sağrısı derlerdi": Eski türkçede "deri"ye sağrı dendiği gibi, her şeyin yüzüne de sağrı denirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İnsan yüzü en katı derilerden biri olduğu için utanması da az olurdu" |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Mitolojisinde Yeraltı Ve Yer Kavramı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Mitolojisinde Yeraltı Ve Yer Kavramı6 ![]() Bundan önceki bölümlerimizde yere yalnızca "kara" dendiği söylenmiş ve bununla ilgili olarak, Ortaasya ve Anadolu edebiyatından örnekler vermiştik ![]() "Kara toprak" deyimi, Osmanlılarda olduğu kadar Kırgız Türklerinin edebiyatında ve Çağatay lehçesinde de çok yaygındır ![]() Özbekler, buna "kara tofrak" derlerdi ![]() ![]() Ali Şir Nevaî, "cansız cisimden hiçbir şey hasıl olmaz; o, gülsüz bir kara toprak gibidir", diyor ![]() "Gülsüz kara toprak da, ay ışığı olmayan karanlık bir gece gibidir": "Cismdin cansız ne hasıl, ey Müselmanlar kim ol, "Bir kara tofrag tegdür, kim gülü reyhanı yok! "Bir kara tofrak kim yoktur gülü reyhan ana, "Ol karangu gece tegdür, kim mehi t'banı yok!" "Kara toprak" sözünde ve yukarıdaki şiirde, İran edebiyatının tesirleri yok değildir ![]() ![]() ![]() "Bir Gün Ulaş oğlu Kazan Beg yerinden turmuş idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yağızlık, toprağın rengi idi": Türklere göre yer ve toprağın ilk rengi, herhalde "Yağız" idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uygurcadaki Yağız yir, Çinde daima Ta-ti, yani "Büyük yer", "Büyük dünya" deyimi ile karşılanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yalnız,"Yağız" sözü ile "Yavız"ı birbirinden ayırmak lazımdır ![]() ![]() ![]() Eski Türkler göğe renk verirken "Kök", yani "Gök", "Mavi" derlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() "Yağız yer, yaşıl kök; kün, ay birle tün" "Yağız yer, yeşil gök; güneş, ay ile gece", Göğün mavi rengine "yeşil" diyen eski Türkler, yeşil renk için de aynı deyimi kullanırlardı ![]() "Yağız yer, yeşil torku yüze badı!" "Yağız yer, yeşil ipekten bir tül bağladı! "Yerin bakır gibi kızıl olması" Bu inanış Türk mitolojisinin önemli bir motifi idi ![]() ![]() "Kıyamet çağı gelende, "Gök demir olur kalır, yer bakır olup kalır; "Hakanlar, hakanlara, düşmanlık içre kalır, "Uluslar, ulusları, boğmağa hazırlanır, "Parça, parça olarak, katı taşalar ufanır, "Katı ağaçlar ise, yumuşayıp uzanır, "İnsanların boyları, ancak bir karış kalır, "İnsanların dizgini, küçükülr, çok kısalır, "Bey ile soysuzları, kimse ayırmaz olur, "Babalar, çocukları, bilmez tanımaz olur, "Çocuklar, babaları, tanımaz saymaz olur, "Sarımsak başta biter, yerlerde bitmez olur, "Altın öyle büyür ki, at başı ölçmez olur, "En iyi yemekleri, hiç kimse yemez olur, "Yerden altınlar çıkar, hiç kimse bakmaz olur, "Dünyada insan kalmaz, altın alınmaz olur! Gerçi Yağız yer, kutsal ve büyük bir varlıktı ![]() ![]() "Yağız yer üze, yalınguk oğlı elig, "Kötürdi, kamugka, yetürdi bilig!" "Yağız yerin üstünde, insanoğlu elini, "Götürüp, yetiştirdi, herkese bilgisini!" "Yağız yer" ile "Kara toprak" arasındaki fark: Türkler "Yağız yer" deyimini, gök gibi kutsal ve güçlü dünyamız için söylemişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslamiyetin her türlü tesirlerine ve türlü düşüncelere rağmen Türkler, bir türlü "Topraktan geldikleri" hakkındaki hislerini kaybetmemişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ağdı kızıl bayrak, "Yetşü, kelip Ograk, "Toğdı kara toprak, "Tokuşup, anın keçtimiz!" "Dalgalandı kızıl bayrak, "Bize geldi, dost il Oğlak, "Toza boğdu kara toprak, "Döğüştük de geç kaldık!" "Kara yer" ve "Kara toprak" ile ilgili bölümümüzü bitirirken, yüzyıllarca önce, güneyden Sibirya'nın buzlu Tundralarına sığınmış, belki de bin seneden fazla bir zamandan beri, Türk kültürünü büyük bir vefa ve sadakat ile, kutsal bin emanet gibi ruhlarında saklamış olan Yakut Türklerine dönmeden yapamayacağız ![]() Onlar da yere, "Kara yer" derlerdi ![]() ![]() ![]() 7 ![]() "Yer Ana adlı ruh, yerin ve toprağın sahibi gibi idi" Yeraltı ne kadar derinde ve nerelere kadar giderdi? ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun için, Türk kültürünün en eski şekline sahip olan Yakut Türkleri, dünyaya "Dipsiz dünya" demişlerdi ![]() ![]() ![]() "Ana Toprak" deyimi, "Kainat ruhunun" umumi bir adı idi ![]() ![]() ![]() Her şeye can veren, taşıp ve çoşan kaynak, "Yer Ana"nın kendisinden başka bir şey değildi ![]() ![]() ![]() İyilik gönderen ruhların yanında, insanlara ve hayvanlara hastalık ve felaket gönderen ruhlar da vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yakut Şamanları zaman zaman şekil değiştirerek yeraltına inip, yeraltı dünyasını gezerler ve yukarı çıkınca da ne gördüklerini uzun uzun anlatırlardı ![]() ![]() ![]() Bununla beraber Altay ve Sibirya'daki türkçe efsanelerde de, yeraltına inen ve orada büyük savaşlara giren kahramanlara rastlamıyor değiliz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yeraltındaki kötü ruhların sembolü, siyah bir tilki idi": Altay mitolojisine göre "Yeraltı ruhları", genel olarak "Siyah bir tilki" şeklinde görülürdü ![]() ![]() ![]() ![]() "Ölülerin hakan'ı çok büyük İrle-Han'dı, "Han'ın bir kızı vardı, o da tam bir şeytandı! "Bir siyah tilki olur, yeryüzünde gezerdi, "Kötülükler saçarak, insanları ezerdi!" "Yeraltındaki Yer Evreni Yılan ve Kutsal Öküz" Yeraltındaki "Kırk kardeş"den söz açan, Altay efsaneleri de yok değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 8 ![]() "Batı Türklerine göre yer de, yedi kat idi" "Yedi"rakamı, Çin mitolojisinde de büyük bir önem taşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yaratkan Adem"ü hurü melekni, "Tozatkan arş-ü kürsi vü felekni, "Tokuz efl'kni askan muallak, "Yeti kat yerni hem kılgan mutabbak!" HucendiErrOr! Yani: "Adem ile huri ve melekleri yaratan; göğü ve gök çarkını süsleyen ![]() ![]() İsl'miyetin ve İran edebiyatının tesirleri, bu şiir üzerinde açık olarak görülürler ![]() ![]() ![]() ![]() Bu deyimlere göre: "Gök, dikine olarak yedi kata; yüzeyine olarak da, dökuz bölüme ayrılmıştı" ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırgızların şöyle bir atasözleri vardır: "Cer kulagı ceti kat", yani, "Yerin kulağı yedi kattır" ![]() ![]() ![]() 9 ![]() Dede Korkut kitabındaki "Tepegöz" efsanesi ne kadar güzeldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Zaman ile Oğuz yine yaylaya köçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İli nehri boylarında meydana geldiği anlaşılan bir Kırgız efsanesinde de, aynı motifi görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlemen-Bay'ın oğlu, Er-Töştü düğününden, Dönerken sihirbazın, kaçamaz büyüsünden ![]() Bir çadır gibi eğri, bir kavağa gelirler, İndirirler yükleri, konağa yerleşirler, Atlar pınara gider, fakat ürker kaçarlar, Göklere çıkmak ister, gibi kişner koşarlar ![]() Herkes pınara koşar, bakarlar ki bir ciğer, Suda yüzüp duruyor, mızrakla biri iter ![]() İçinden bir dev çıkar, Bay'ın boynuna biner, Oğlu da korkusundan, hemen oraya siner ![]() Cengiz Han'ın atalarından Duva-Sokor da "Alnında tek gözü bulunan" bir insan dev (Cyclope) idi ![]() ![]() ![]() Yeraltından çıkan pınarlar ve kaynaklar, Yer ve Su Ruhlarının toplandıkları yerlerdi: "Yeraltından gelen pınarlar, yeraltı ruhlarının dışarı çıkması için âdeta bir yol vazifesi görüyorlardı" ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|